Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2407 E. 2022/567 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2407 Esas
KARAR NO: 2022/567 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2017/342 E. – 2019/161 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; … A.Ş.’nin “…” ve “…” uzantılı seri TPMK tarafından tescilli markalarının sahibi olduğunu, … markasının … tescil no ile 18, 24, 25; … tescil no ile 23, 40; … tescil no ile 35. sınıflarda müvekkili adına tescilli olduğunu, ayrıca TPMK nezdinde tescilli pek çok markasının bulunduğunu, … A.Ş’nin eski unvanının … A.Ş. olup, unvan değiştirerek … A.Ş olduğunu, müvekkili ile hiçbir organik ve/veya fiili bağlantısı olmamasına ve hiçbir meşru hakkı bulunmamasına rağmen davalının üç farklı işyeri adresinde “…” tabelası ile faaliyet gösterdiğini, aynı ibareli reklam-tanıtım görselleri kullandığını, satış fişlerinde “…” ve müşterilere ürün satın aldıklarında verilen poşetlerde ise “…” şeklinde markasal kullanım gerçekleştirdiğini, reklam-tanıtım yaptığını, bu suretle müvekkilinin tanınmış marka şöhretinden haksız surette faydalandığını ve tescilli markayı işyerinin tabela vs. işaretlerinde 556 sayılı KHK 12. maddeye ve dürüstlük kurallarına aykırı şekilde, aşırı yararlanma amacı ile markasal olarak kullandığının tespit edildiğini, ayrıca davalı işyerlerinde satılan iç çamaşırlarının üzerinde de “…”, “…” etiketlerinin mevcut olduğunu, … başvuru nolu … markasının müvekkilinin tanınmış … markası ile benzer olduğundan karıştırılma ihtimali ve müvekkilinin markasının asli unsuru olan … ibaresinin esas unsur olarak kullanıldığından, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2012/325 esas ve 2013/454 karar sayılı kesinleşmiş kararı ile bu markının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, … başvuru nolu …, … nolu … markalarının da hükümsüzlüğüne karar verilip sicilden terkin edildiğini, ayrıca … uzantılı ve tescili olmadan kullanılan tüm ibarelerinin men’ine karar verildiğini, … uzantılı hiçbir ibarenin hiçbir üründe kullanılamayacağını, Eskişehir 3. ASHM’nin 2016/143 D.iş sayılı dosyası ile her üç iş yerinde keşif ve bilirkişi tespiti yapıldığını beyanla, müvekkilinin tescilli markası ve aynı zamanda ticaret unvanı olan “…” ve “…” markasına, ticaret unvanına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile men’ine, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, 556 sayılı KHK 66/c uyarınca şimdilik 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın haksız fiillerin vuku bulduğu tarihten itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH; Davacı vekili 05/11/2018 tarihli ıslah dilekçesinde; davalının haksız eylemleri sonucunda tescilli marka hakları ihlale uğrayan müvekkili lehine maddi tazminat tutarının bilirkişi raporu doğrultusunda 20.000,00 TL arttırarak toplam 30.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, maddi tazminata haksız eylemin başlangıç tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesine ve faiziyle davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın içgiyim üzerine faaliyet gösteren işletmesinin vergi açılışını 06/09/2002 tarihinde yaptığını, İşyeri Esnaf ve Sanatkarlar Sicili’ne 27/12/2002 tarihi itibari ile ”…” işyeri unvanı ile işlendiğini, 06/09/2002 tarihinden bu yana da aynı ünvanla hizmet verdiğini, davacı yanın ise … markası için TPMK nezdinde 18, 14 ve 25.(iç giyim) sınıfları için 05/06/2003 tarihinde başvuru yaptığını, 29/09/2004 tarihinde marka siciline tescil olduğunu, marka hakkına tecavüzden söz edebilmek için marka başvurusundan sonraki tarihte tecavüze konu olan markanın kullanılmaya başlanması gerektiğini, müvekkilinin fiili kullanımının davacı yanın başvuru tarihinden önce olduğunu, müvekkilinin iş yeri unvanı olan “…” ibaresini sadece tabelasında kullandığını, üretim yapmadığını, sattığı ürünlerle de hiçbir şekilde “…” ibaresinin yer almadığını, işyeri unvanının kullanılmasının da iltibasa yol açmadığını, davacı firmaların ürünlerinin kendi satış noktalarında belirli ekonomik gelirin üzerinde alıcıya hizmet eden ürünler olduğunu, müvekkilinin ise her bütçeden tüketicinin alışveriş yapabileceği fiyat ve kalitede ürün sattığını, davacının markalarının 3, 9, 14, 18, 25 ve 35 nolu nice sınıflarında kayıtlı iken, müvekkilinin yalnızca tuhafiye alanında (25. sınıfta tanımlanan) faaliyet gösterdiğini, davacıların markasını bilen, kullanan müşteri portföyünün, davalının küçük tuhafiye dükkanının davacı firmalara ait olmadığını/olamayacağını bilebilecek durumda olduğunu, müvekkilinin sattığı ürünleri davacının ürünlerine yanaştırma niyet ve arzusu ile hareket etmediğini, davalının ürünleri ile davacının ürünleri arasında ortalama alıcının yanılgıya düşmeyeceğini, müvekkilinin 27/12/2002 tarihi itibariyle tescilli unvanı olan … unvanını kullanmakta olduğunu ve hukuken kazanılmış hakkını fiili olarak kullandığını, davacıların tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığını, aksi halde dahi talep edilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, davacı tarafından müvekkili firmaya gönderilen ihtarnamede kullanımın derhal sonlandırılmasının istenildiğini, makul bir süre verilmediğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2017/342 E.-2019/161 K. sayılı kararıyla; “a)Davacının markaya tecavüz ve haksız rekabete yönelik açmış olduğu davanın kabulü ile; davalının “…” ve “…” ibareli kullanımlarının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile bu ibareleri içeren her türlü markasal kullanımın önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, b)Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin REDDİNE, c)Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin Esnaf ve Sanatkarlar Sicili’ne 27.12.2002 tarihinde “…” işyeri unvanıyla işlendiğini, 06.09.2002 tarihinden bu yana … unvanı ile hizmet verdiğini, davacı markasının 05/06/2003 tarihinde yapılan başvuru üzerine 29/09/2004 tarihinde marka siciline tescil edildiğini, müvekkilinin kullanımının davacı marka başvurusundan önce olduğunu, markaya tecavüzden bahsedilemeyeceğini. – Müvekkilinin “…” ibaresini yalnızca tabelasında kullandığını, üretim yapmayan müvekkilinin sattığı ürünlerde hiçbir şekilde “…” ibaresinin yer almadığını, müvekkilinin “…” işletme adının davacının tescilli ve tanınmış olduğu ileri sürülen marka ve logosundan farklı olduğunu, benzer olmadığını, davacı markasının kendi satış noktalarında ve belirli gelirin üzerinde alıcıya hizmet eden ürünler olduğunu, müvekkilinin her bütçeden alıcıya hitap eden tuhafiye alanında faaliyet gösterdiğini, müşteri portföyünün karıştırma ihtimalinin bulunmadığını. -Tanık deliline başvurmalarına rağmen tanıklarının dinlenmediğini. -Müvekkilinin 27/12/2002 tarihinde tescilli ticaret unvanından kaynaklanan hukuki hakkını fiilen kullandığını, Yargıtay 11. H.D.’nin 2003/8486 E., 2004/2848 K., 22.03.2004 tarihli ilamı ışığında, müvekkilinin unvanının terkini istenilmeden davacı şirketlerin tazminat talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını. -Müvekkiline keşide edilen ihtarnamede süre verilmediğini, müvekkilinin haksız kullanımı bulunmamasına rağmen irtibata geçtiğini, ancak dönüş yapılmadığını, makul süre verilmeden dava açıldığını. -Mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınmışsa da, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, tazminat koşullarının oluşmadığını, TTK 50. Madde gereğince hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, tarafların gelir gider durumunun araştırılmadığını, müvekkilinin iş yerinin sokak arasında küçük bir dükkan olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini, aksi halde lehlerine yeniden karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davalı vekilinin iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin 25. Sınıfta tescilli markaların ilk koruma tarihlerinin 13/12/1995 tarihinden başladığını, Müvekkilin … tescil nolu, 13/12/1995 başvuru tarihli … ibareli ticaret markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda tescilli olduğunu, 1996-1997 ve devamında da … ibareli markalar tescil ettirdiklerini, 10/07/2000 başvuru tarihli … ibareli markasının 24, 25 ve 35. Sınıflarda tescilli olduğunu, davalıya ihtarname tebliğ etmelerine rağmen kullanıma devam ettiğini, Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/143 D.iş sayılı dosyasında davalıların üç ayrı işyerinde davacının tescilli markasını ön plana çıkararak markasal kullandıklarının tespit edildiğini, davalının işyerleri vergi kayıtlarında şahıs firması olan … adına kayıtlı olduğunu, alınan ek raporda da davalının işyerlerindeki işletme adının davacı markaları ile iltibas yaratacağının ve davalının markasal kullanımının davacı markasının serisi gibi algılanabileceğinin beyan edildiğini, davalı marka başvurularının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, beyanla kararın onanmasını talep etmiştir.
DELİLLER; Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtlarından; … Anonim Şirketi, … tescil nolu 05/06/2003 koruma tarihi, 05/06/2013 yenilenme tarihi, 18-24-25. nice sınıfına ait, … ibareli marka … tescil nolu 10/08/2007 koruma tarihi, 23-40. nice sınıfına ait, … ibareli marka … tescil nolu 12/09/2007 koruma tarihi, 35. nice sınıfına ait ve içinde … ibaresi geçen 157 adet kayıtlı markanın bulunduğu, 25.sınıfta ise 95 adet marka kaydının mevcut olduğu 25.sınıfta tescilli markaların ilk koruma tarihlerinin 13/12/1995-11/01/2018 tarihleri olduğu anlaşılmıştır. … tescil nolu, 13/12/1995 başvuru tarihli … ibareli ticaret markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 19/07/1996 başvuru tarihli … daire şekli markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 01/10/1997 başvuru tarihli, … şekil markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 01/10/1997 başvuru tarihli … şekil markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 30/04/1999 başvuru tarihli … markasının 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 12/03/1996 başvuru tarihli … markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 05/06/2003 başvuru tarihli … ibareli markasının 18, 24 ve 25.sınıflarda, … tescil nolu, 12/09/2007 başvuru tarihli … ibareli markanın 35.sınıfta, … tescil nolu, 10/07/2000 başvuru tarihli … ibareli markasının 24, 25 ve 35. sınıflarda tescilli oldukları görülmüştür. … tescil nolu, 07/03/2003 başvuru tarihli, … ibareli markanın 35.sınıfta, … tescil nolu, 06/05/2005 başvuru tarihli, … ibareli markanın 35.sınıfta tescilli oldukları görülmüştür. Dosya arasına alınan Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/143 D.iş sayılı dosyası incelenmesinde; tespit talebinde bulunanların davacılar, aleyhine tespit istenen tarafın davalı olduğu, tespit isteyene ait tescilli marka olan …’ın aleyhine tespit istenen tarafından markaya tecavüz edecek surette kullanılıp kullanılmadığının tespitinin talep edildiği, alınan bilirkişi raporunda, aleyhine tespit istenen işletmenin, keşif sırasında gezilen 3 adet işyerlerinde, tespit isteyenlerin tescilli markası ve ticari unvanı olan …’ı sözcük olarak aynen, fotoğraflarda tespit edildiği üzere, muhtelif şekillerde, tanıtım, tabela, fiş-evrak, ambalajlarında kullanmakta olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan raporda; davacının … ibareli markasının TPMK nezdinde tanınmış markalar sınıfında yer aldığını, “…” ibaresinin aynı zamanda davacı firmanın ticari markası olduğunu, davacı firmanın içerisindeki … ibaresi ile markaya sahiplik olgusu kazandıran 157 adet kayıtlı markasının bulunduğunu, davacı firmanın tescilli markalarının da davalının iştigal alanı içerisinde olduğu malları kapsadığını, davalının “…” ve “…” ibareli ve tespit edilen diğer kullanımları ile davacı markasıyla “karıştırılma ihtimalinin” varlığı yönündeki görüşleri ile paralel olarak, eylemlerinin 556 sayılı KHK’nin 9.maddesinin b fıkrasına girdiğini, bu nedenle 61.madde kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalının “…” ve “…” ibareli ve tespit edilen diğer kullanımları ile adreslerinde yapılan tespit ve uygulanan tedbir sonucunda anlaşıldığı üzere, kullanımları ve satışa arz yöntemlerinin, tespit edilen kullanımları ile davacının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler aldığı düşünüldüğünden eylemlerinin, 6102 sayılı TTK’nın 54.ve 55.maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu, tazminat hesaplamasının eksiklikler olması nedeniyle yapılamadığını belirtmişlerdir. Bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan bilirkişi ek heyet raporunda;davalının iş yeri unvanının … olarak geçmesine rağmen, farklı adresteki mağazasında … olarak da marka isminin kullanıldığını, davalının işletme ismindeki ayırt edici unsurun … olduğunu, … ibaresinin mağaza içerisindeki poşetlerde de kullanıldığını, davacının … ibareli seri markalarının iç giyim alanında da tescilli olduğunu, ortalama bilgili tüketici nezdinde mağaza içerisinde satışı yapılan … markasının, davacının … markasının kalite kapsamında daha uygun alım gücüne hitap eden bir seri markası olduğu algısının uyanabileceğini, 2016 yılı itibariyle KHK 66/c maddesi gereği lisans sözleşmesi yapılması halinde davalının 2016 cirosundan davacının alacağı tazminat tutarının 138.746,08 TL olarak hesaplandığını (%15 emsal lisans), fakat davalı tarafın ödeme kabiliyeti ve işletmenin büyüklüğü ve diğer kriterler gözönüne alındığında 34.686,52 TL’nin uygun bir tazminat olacağının mahkemenin kanaatinde olduğunu belirtmişlerdir. Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan Eskişehir İli Esnaf ve Sanatkar Sicili Memurluğu’nun 27/12/2002 tarihli sicil tasdiknamesinden; …’un “…” işyeri unvanını “… Mah. … Cad. No: … ESKİŞEHİR ” adresinde, kullandığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tescilli markası ve aynı zamanda ticaret unvanı olan “…” ve “…” markasına, davalının tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti ile men’i ve ref’ine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine karar verildiği, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, davalının ticaret unvanının 27/12/2002 tarihinden itibaren tescilli olduğunu ve tescilden kaynaklanan haklarına dayandıklarını, davacının … markasının ilk olarak 2003 yılında tescil edildiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan Eskişehir İli Esnaf ve Sanatkar Sicili Memurluğu’nun 27/12/2002 tarihli sicil tasdiknamesinden; …’un “…” işyeri ünvanını “… Mah. … Cad. No: … ESKİŞEHİR ” adresinde, kullandığı anlaşılmıştır. Davalının 2002 yılında esnaf olduğu ve “…” işletme adı ile faaliyet göstermeye başladığı, dosyaya sunulan yazar kasa fişlerinden de halen bu işletme adını kullandığı, tacir olmadığı, ticaret unvanı tescilinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Ticaret Unvanı terkin edilmeden bu davanın açılamayacağına yönelik davalı istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı tarafın marka tescil kayıtlarından 25. Sınıfta … markasının ilk olarak 26/04/1996 tarihinde tescil edildiği, 35. Sınıfta ise “…” ibareli markanın 07/04/2000 yılında tescil edildiği anlaşılmıştır. Tescil kayıt örneği ve davalının dilekçelerindeki beyanlardan, ilk olarak Eskişehir’de ara sokakta tuhafiye olarak faaliyet göstermeye başlayan davalıdan, davacının haberdar olduğu ve markanın işletme adı olarak 35. Sınıfta kullanımına sessiz kalındığından bahsedilemeyecektir. … tarafından … ibareli marka başvurularında bulunulduğu, markaların hükümsüzlüğüne ilişkin davaların kabulüne, markaların hükümsüzlüğüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı işyerlerinde yapılan tespitte, işyerlerinin birinde “…”, diğerinde …” tabela ve güneşliğinin bulunduğu, işyerlerinde “…” yazan poşetlerin kullanıldığı, yazarkasa fişlerinde “…” işletme adının yazıldığı ve satılan iç çamaşırlarında ve ambalajlarında … markasının kullanıldığı görülmüştür. Davalı adına tescilli marka bulunmamasına rağmen, davacının tanınmış … markasını işyeri tabelası, iş evrakı, iç giyim ürünleri ve poşet, ambalaj üzerinde kullanımı markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinden, markaya tecavüz ve haksız rekabetin meni ve refine karar verilmesi yerindedir. Davalı vekili tazminat miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürmüşse de, üç ayrı işyerinde ihlal fiiline devam edilmesi, ihlal süresi, davacı markasının tanınmışlığı ve dosya kapsamı göz önüne alınarak 556 Sayılı KHK 66/c maddesi gereğince hükmedilen 20.000 TL maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu kanaatiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.707,75 TL nispi harçtan, peşin alınan 426,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,81 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan; 4,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacılara verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.