Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2389 E. 2021/1885 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2389 Esas
KARAR NO: 2021/1885 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2017/203 E. – 2019/48 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin akaryakıt otomasyon sistemleri üzerine yazılım geliştirdiğini ve bu yazılımlarla ilgili yasalar çerçevesinde tüm akaryakıt istasyonları ile Enerji Piyasası Denetleme Kurulu arasında denetime elverişli bir haberleşme ve raporlama ağı kurduğunu, 1988 yılında Türkiye’de ilk sektöre özel Akaryakıt Yönetim Sistemi yazılımını DOS tabanlı olarak piyasaya süren … ve … yazılı ve otomasyon sistemleri firmaları ile işbirliği içinde çalıştığını, EPDK’nun 22.06.2011 tarih ve 3287 sayılı kurul kararı ile 2012 yılı itibari ile ülkemizde bulunan tüm akaryakıt istasyonlarına otomasyon sisteminin kurulduğunu, ülkemizde bu otomasyon sistemlerini üreten, satan, bakım ve onarımlarını yapan …, …, …, …, … ve … olmak üzere 6 firmanın bulunduğunu, bu firmaların tamamının kendi yazılımlarını kullandığını, davalının yazılımları ile müvekkilinin yazılımlarının birbirinden tamamen farklı platformda farklı dilde yazılmış programlar olduğunu, davalı firmanın otomasyon yazılımlarının Visual Basic ve Net ortamında derlendiğini, müvekkili şirket yazılımlarının ise … ortamında derlendiğini, piyasa koşulları gereği maliyet düşürmek amacıyla akaryakıt istasyonlarının kurulmuş olan donanımları değiştirmeksizin bakım ve güncelleme işini yürütecek firmaları süreç içerisinde değiştirebildiklerini, değişiklik sonrası yeni firmanın, kendine ait yazılımı sisteme yükleyerek sistemi çalışır kılmaya devam ettiğini, akaryakıt istasyonunun çalıştığı firma değişirken, önceden satın alınmış donanımlarının değişmediğini, bu durumda yeni şirketin yazılımı ile akaryakıt istasyonunda bulunan donanımın bir şekilde uyumlu hale getirilmesinin gerektiğini, davalı şirket dışındaki 5 firmanın kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonun sahibi olduğu donanım arasında iletişim kurabilmek amacıyla basit bir converter üzerinde bulunan iki satırdan ibaret olan iletişim protokollerini internet üzerinden paylaştığını, yani davalı … firmasının diğer 5 firmanın donanımları ile çalıştığını, ancak kendi iletişim protokollerini paylaşmayarak, diğer firmaların kendi donanımları ile çalışmasını engellemeye çalıştığını, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet yarattığını, 5846 sayılı FSEK md.1/B-h bendinde “Arayüz:bilgisayar program bölümlerinin fonksiyonel olarak birlikte çalışması ve karşılıklı etkilenmesi ve alışverişi yapılan bilginin karşılıklı kullanım yeteneği” olarak tanımlandığını, aynı kanunun 38.maddesi gereğince, müvekkili şirketin kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonu sahibinin davalı şirketten satın aldığı donanımların iletişimin sağlamak, arayüz gerçekleştirmek amacıyla iletişim protokollerini öğrendiğini, bu bilgiyi sadece belirtilen amaç için kullandığını, bu sebeple müvekkilinin fiilinin FSEK kapsamında suç teşkil etmediğini, kendisine ait “…” yazılımının bu meyanda Pompa otomasyon, tank otomasyon ve merkez otomasyon yazılımlarının, aleyhine tespit istenen şirkete ait … Otomasyon yazılımı ve … Otomasyon yazılımı, … Otomasyon yazılımı ile FSEK anlamında mali ve manevi haklara tecavüz etmediğinin, haksız rekabet oluşturmadığının ve kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonunun sahibi olduğu donanımın arasında iletişim kurabilmek amacıyla basit bir converter üzerinde bulunan iki satırdan ibaret olan, iletişim protokolünün kendisinden elde edilip, kendi yazılımlarıyla uyumlu hale getirilmesinin davalının mali ve manevi haklarına tecavüz teşkil etmeyeceği hususunun tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA:Davalı …vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı/karşı davalının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, 5846 sayılı kanunun 38.maddesinde sayılanların bir hak olmadığını, 3.kişilere dermeyan edilemeyeceğini, bu hakkın sahibine bir def’i olarak ileri sürülebileceğini, serbestilerin kullanılabilmesinin ön şartının bilgisayar programını hukuki yollardan edinmek olduğunu, davacı/karşı davalının müvekkilinden edindiği bir bilgisayar programı olmadığını, müvekkilinin protokolünün aynısını alarak kendi yazılımında kullandığını, bu protokolleri kullanmanın davacı/karşı davalı açısından bir zorunluluk teşkil etmediğini, davacı/karşı davalının kendi protokolünü oluşturarak yazdığı programda ve piyasada satılan açık kodlu OEM protokolüne sahip probe ile kullanabileceğini ya da mevcut probede bulunan elektroniği değiştirerek kendi protokolünü kullanma imkanına sahip olduğunu, müvekkilinin protokol kodlarının kapalı olması nedeninin dışarıdan bir müdahale edilmesini istememesinden kaynaklandığını, satılan akaryakıt kaçağının engellenmesi maksadı ile dağıtım şirketleri tarafından EPDK’ya online olarak bildirim yapıldığını, bu protokollerin açık kaynaklı sunulması halinde art niyetli kişilerin ara cihazlar ile sisteme müdahale etmesine ve satışı yapılan akaryakıt miktarının kontrolünün yapılmamasına imkan sağlayacağından kamu yararı açısından doğru bulunmadığı gibi müvekkilinin manevi ve maddi çıkarının olduğunu, müvekkilinin protokolü içinde imalat teknolojisini içeren ve başka benzer sistemlerde bulunmayan know how olduğunu, davacı/karşı davalının ayrıca temassız kart okuyucuya ait protokolün kodlarını da kırmak sureti ile hukuk dışı bir fiil gerçekleştirdiğini, bunun suç ve haksız fiil olduğunu, davacı/karşı davalının müvekkilinin protokolünü şahsen kullanmadığını, kendi programı ile entegre ederek belirli bir ücret karşılığı satarak kar elde ettiğini, oysa 38.maddenin şahsi gereklilik için olduğunu, 5846 sayılı yasanın getirdiği serbestliğin sadece yazılımın hak sahibi tarafından çoğaltılması ve işlenmesi hakkında olduğunu, bu protokolün müvekkili tarafından yapılan programın bir parçası olduğunu, FSEK 38.maddesinde hususi menfaat başlığı altında şahsi kullanımın açıklandığını, ticari bir ürünün meydana getirilmesinden bahsedilmediğini, dava konusunun birkaç yazılım olmadığını, yazılım ve donanım içeren bir sistem olduğunu, FSEK’nun 1. maddesinde tanımlar içerisinde ve 38. maddesinde belirtilen ara işlerliğin bağımsız yaratılmış bir program ile diğer programlar arasındaki bilgi akışının tanımlandığını, buradaki bilgi akışının bir elektronik cihaz olan sensörden alındığını, sensörler ile buradan alınacak değerleri kullanan yazılımlar arasındaki bilgi akışının ara işlerlik tanımına girmediğini, açık kaynak kodlu olmayan protokollerin rekabeti engellediği yönündeki itirazın genel bir kanaat içerdiğini, yalnızca bu dosyadaki yazılımları kapsamayıp davacı/karşı davalının itirazlarının açık kaynak kodlu olmayan tüm protokollerin de rekabeti engellediği sonucunu doğurduğunu, bu iddia doğru kabul edildiğinde açık kaynak kodlu olmayan bir çok üreticinin de haksız rekabet suçu işlediğini, probe (sensör) ürünlerinin akaryakıt firması tarafından ayrı olarak satın alınmadığını, donanımlar ve yazılımlar ile birlikte bir bütün olduğunu, yurtdışı pazarına satışa sunulan probelerin ise ayrı ve açık kaynak kodlu bir OEM protokol ile birlikte sunulduğunu, OEM protokolünün dava konusu protokolden farklı olduğunu ve içerisinde imalat teknolojisi gibi ticari sırlar bulundurmadığını, eser ve mali hak sahibine ödenen paranın kural olarak eseri alanın özel kullanımı için olduğunu, eğer eser farklı bir çevreye sunulursa hak sahibine ayrıca mali karşılığının verilmesi gerektiğini, davacı/karşı davalının bundan para kazandığını ve müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını, davacı/karşı davalının kendi grup şirketi olan … ile birlikte çalıştığını, 38.maddede yazılı kişilerden olmadığını, davacı/karşı davalının davasında protokol kodlarını kırdığını ve kendi yazılımında kullandığını ikrar ettiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi haklarına açık bir tecavüzün olduğunu, müvekkilinin bu programı yazan yazılımcı ile aralarında bir hizmet akdi olduğunu, iletişim protokolünün büyük bir ARGE faaliyeti sonucu oluşturulduğunu, davacı/karşı davalının “2 satırdan oluşan iletişim protokolü” diyerek manevi haklarına saygısızlık ettiğini, protokol yazılımını çoğaltarak mali haklarına tecavüz ettiğini, bu nedenle yazılımın rayiç değerinin 3 katı ile bunların satışından elde edilen tutar kadar tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davacı/karşı davalının bu protokolün müvekkiline ait bilgisayar programı olduğunu ve dolayısı ile eser olduğunu kabul ettiğini, bu yazılımı sattığı Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/9176 Soruşturma numaralı dosyasında ikrarı ile sabit olduğuna göre başka bir araştırma yapmadan tazminat hesabının yapılması gerektiğini, davacı/karşı davalının müvekkilinin iş sırlarını hukuka aykırı olarak gizlice ele geçirdiğinin sabit olduğunu, dürüstlüğe aykırı davranarak haksız rekabet fiilini işlediğini belirterek, davanın reddini, davacı/karşı davalının müvekkiline ait protokol yazılımının kullanılmasının önlenmesi maksadıyla çoğaltılmış yazılımlarının ve onu imale yarayan çoğaltma vasıtalarının ihtiyati tedbir yolu ile muhafaza altına alınmasına, satışa çıkmamış çoğaltılmış yazılımlarının ve onu imale yarayan çoğaltma vasıtalarının imhasına, eserden doğan hakların ihlali nedeni ile haksız rekabet ve FSEK anlamında tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesine, tespit edilecek rayiç bedelin 3 kat fazlası hükmü uyarınca ve haksız rekabet hükümleri uyarınca şimdilik 10.000,00 TL.maddi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 21.02.2019 tarihli 2017/203 E. – 2019/43 K. sayılı kararıyla; “…toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ile, davacı – karşı davalıya ait … yazılımının davalı – karşı davacıya ait “… OTOMASYON YAZILIMI” , “… OTOMASYON YAZILIMI” ve “… OTOMASYON YAZILIMI” ile farklı olduğu anlaşıldığından, davalı – karşı davacının haklarına tecavüz etmediğinin tespitine, davacı – karşı davalı tarafça , davalı – karşı davacıya ait yazılım sisteminin iletişim protokolünü kullanmasının davalı – karşı davacının mali haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşıldığından, tecavüz teşkil etmediğinin tespiti talebinin reddine, davacı – karşı davalı tarafça “… OTOMASYON YAZILIMI” , “… OTOMASYON YAZILIMI” ve “… OTOMASYON YAZILIMI” isimli yazılım sistemlerinin iletişim protokolünü kullanmak suretiyle davalı – karşı davacının FSEK ten kaynaklanan mali haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, muhtemel tecavüzlerin önlenmesine, taleple bağlı kalınarak FSEK‘nun 68/1. maddesi uyarınca rayiç bedelin 3 katı karşılığı 10.000,00 TL maddi tazminatın davacı – karşı davalının dava açtığı 17.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacı – karşı davalıdan alınarak, davalı – karşı davacıya verilmesine, davalı – karşı davacının fazlaya ilişkin maddi tazminat haklarının saklı tutulmasına, davalı – karşı davacının 1.000,00 TL manevi tazminat talebinin reddine, davalı – karşı davacının diğer taleplerinin reddine,” karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı-karşı davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; otomasyon sisteminin maliki olan akaryakıt istasyon işleticisinin talebi ve onayı ile sistemin bakım ve güncellemesini sağlayan müvekkili şirketin bu faaliyetinin, FSEK 1/B-h maddesi ile aynı yasanın 38.maddesi karşısında hukuka uygun olduğunu, davalının tutum ve davranışının haksız rekabet kurallarının ihlali niteliğinde olduğunu, kaldı ki otomasyon sisteminin davalı tarafından bir akaryakıt istasyonuna veya akaryakıt dağıtım şirketine satıldıktan sonra bunun mülkiyet haklarının da devredildiğini, müvekkilinin davalının yazılımına müdahale etmediğini, artık otomasyon sisteminin sahibi olan firmanın talep ve onayıyla otomasyon sisteminin bakım ve güncellemesini yaptığını, aksi halde bütün otomasyon sisteminin çöpe atılıp yenisinin kurulmasının gerekeceğini, ya da akaryakıt istasyonunun, davalının fahiş fiyatları üzerinden bakım ve güncelleme hizmeti alacağını, bu hususun serbest piyasa şartlarına aykırı olduğu gibi haksız rekabet kurallarına da aykırı olduğunu. -Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında, müvekkilinin yazılımının davalı/karşı davacı ürününe “haksız rekabet” oluşturup oluşturmadığının, her iki firmanın yazılımının da farklı olduğu dikkate alınarak iletişim protokollerinin hukuksal durumunun ve bu konuda FSEK 1/B-h ve 38. Maddelerinin müvekkili lehine uygulanıp uygulanmayacağı yönünden bir değerlendirme yapılmadığını. -Davalı tarafın savunmalarında ısrarla akaryakıt kaçakçılığı konusuna değinmelerinin tamamen ajitasyona yönelik, gerçek olmayan bir savunma olduğunu. -Bilirkişi raporlarıyla her iki şirket yazılımının farklı olduğu, müvekkili şirketin davalı şirketin yazılımını kullanmadığı, sadece akaryakıt şirketlerinde kurulu sistemle yazılımın irtibatı için 2 satırdan ibaret iletişim protokolünün kullanıldığı ve bu iletişim protokolünün piyasa değerinin de olmadığı kabul edilmesine rağmen mahkeme tarafından hatalı bir değerlendirme ile bilirkişilerin tespit ettiği tüm yazılımın fiyatı kadar bir tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını. -Rapor karara esas alındığına göre, davalı-karşı davacının davasının da reddi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; haksız rekabet iddialarının mesnetsiz olduğunu, dosya içerisinde bulunan Danıştay 13. Dairesi’nin kararında usulen eksiklik bulunduğu için bozma kararı verildiğini, ancak kararda açıkça; “ başvuru konusunu pompa otomasyon firmaları tarafından otomasyon bilgisayarındaki bilgilerin şifrelenmesi veya yeterli seviyede verilmemesi suretiyle arka ofis yazılım firmalarının faaliyetlerinin zorlaştırılması şeklinde özetlemek mümkündür. Ancak 2011 yılı Rekabet Kurulu ve ilgili Danıştay kararlarından otomasyon bilgisayarlarının veri tabanlarının ilgili düzenlemeler gereğince dağıtım firmalarının talebi ile şifrelendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle şifreleme konusunda herhangi bir eylemin 4054 sayılı Kanunun 6. Maddesi çerçevesinde ihlal niteliği taşımadığı kanaatine varılmıştır. Bilgilerin yeterli seviyede verilmemesi konusunda ise ön araştırma sürecinde detaylı incelemelerde bulunulmuştur. Bu incelemelerde … ve …“in arka ofis yazılımı piyasasında faaliyet gösteren teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılarak kendilerine ait arka ofis yazılımları lehine bir durum oluşturulmasını amaçladığını gösteren herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır. Diğer bir ifade ile otomasyon firmaları tarafından yazılım firmalarının faaliyetlerinin zorlaştırılması amacıyla verilerin verilmediği yeterli bilginin sunulmadığı veya zamanlamada problemler yaratıldığına ilişkin olarak yeterli bilgi ve belgeye ulaşılmamıştır.” denildiğini, Rekabet Kurulu kararından da anlaşılacağı üzere, müvekkilinin eylemlerinin haksız rekabet teşkil etmediğini, verilerin gizliliği ve müdahaleye imkan tanınmamasının 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu bakımından önem kazandığını, davalı tarafın kullanımlarının FSEK 38. Madde uyarınca hukuka uygun kullanım olduğu iddiasının mesnetsiz olduğunu, madde de kar amacı güdülmeksizin şahsen kullanıma mahsus çoğaltmadan bahsedildiğini, somut olayda davacı şirketin ticari bir şirket olduğunu, kazanç elde etme kastıyla müvekkilinin protokolünü kullandığını ve bundan haksız kazanç sağladığını, şahsi kullanım olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkiline ait protokolün ekonomik bir değerinin bulunduğunu ve tazminat hesabının hatalı yapıldığını beyan etmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin tazminat hesabına ilişkin beyanlarını dikkate almadan karar verdiğini, davacı-karşı davalının istasyon sayısının sorularak tazminat hesabı yapılması taleplerinin reddinin hatalı olduğunu. -mahkemenin 26/09/2017 tarihli ara kararında, bilirkişilerden tazminat hesabı yapılması için, müvekkiline ait haberleşme protokolünün tüm yazılım içerisindeki oranının tespitini ve buna göre rayiç bedel hesaplanmasını talep etmesine rağmen bilirkişilerin, müvekkiline ait protokolün eser niteliğine haiz olmadığını belirterek bu hususu incelemediklerini, oysa protokolün eser niteliğine haiz olduğunu beyanla mahkemenin tazminatın kısmen reddi kararının kaldırılarak, tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesi tarafından bilirkişiler Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve Akaryakıt ve Sektör uzmanı bilirkişi …’dan alınan 13/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; Bilişim alanında iki birimin birbiri ile anlaşması için kullanılan iletişim diline protokol adı verildiğini….davalı … firmasının tasarladığı donanım için yazdığı yazılım ve bu yazılımın içine gömdüğü protokol ve formatının kendisine özel bir yapıda olduğunu, bu hali ile bu protokol yazılımının probe için geliştirilen elektronik kontrol boardu donanımı ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, FSEK 38/2-7 fıkralarının bilgisayar programlarının şahsen kullanımını düzenlediğini, bir bilgisayar programını hukuki bir işlemle, halefiyet yoluyla (FSEK 67/1, 62) veya kanun hükmü gereği elde eden kişilerin, o “programı yasal yollardan edinen kişiler” olduğunu, aksine düzenleme yoksa onun nam ve hesabına hareket eden kişileri de kapsayacağını, “programı kullanma hakkına sahip kişi”nin ise, hem programın zilyetliğini hukuka uygun olarak kazanan kimseyi, hem de sözleşmeye ve kanun hükümlerine göre programı kullanma hakkına sahip olan kimseleri ifade ettiğini. Bilgisayar programını hukuken kullanım hakkını haiz olan kişilerin, programın yüklenmesi, görüntülenmesi, çalıştırılması, iletilmesi veya depolanması fiillerini icra ettikleri sırada; programın herhangi bir ögesi altında yatan düşünce ve ilkeleri belirlemek amacıyla programın işleyişini gözlemleme, tetkik etme ve sınama yetkilerine de sahip olduklarını (FSEK, m. 38/5). Bu suretle programı kullanma hakkına sahip kişiye araişlerliğin tespiti imkânı verildiğini, Kanun, bu yetkilerin kullanılmasının sözleşme ile engellenemeyeceğine dair bir hüküm içermediğinden bunların aksinin kararlaştırılmasının mümkün olduğunu. Başka programlarla araişlerlik (decompilation) FSEK m. 1/B-i bendinde, “Bilgisayar program bölümlerinin fonksiyonel olarak birlikte çalışması ve karşılıklı etkilenmesi ve alışverişi yapılan bilginin karşılıklı kullarım yeteneği” olarak tanımlandığını, FSEK m. 38/5 ile “bir bilgisayar programından yararlanan kimseye ayrıştırma imkânı verilmiştir. Bu kavramın işler haldeki programın, geriye gidilerek, yani meydana getirilme sürecinde başlangıç noktasına, kaynak koda ulaşılarak, nasıl meydana getirildiğinin adım adım tespiti anlamına geldiğini. Bu şekildeki bir ayrıştırma yoluyla kaynak kod hakkında ele geçirilecek bilgilerin müstakilen meydana getirilmiş bilgisayar programı ile araişlerliğe ulaşmayı mümkün kıldığını. Bu imkânın klâsik ilim ve edebiyat eserleri meydana getirilirken, diğer bir ilim ve edebiyat eserinden yararlanma serbestisine benzediğini. Zira bir bilgisayar programının ayrıştırması konusunda üçüncü kişilere yetki verilmesinin amacının, yeni ve bağımsız bir bilgisayar programı vücuda getirilirken bir programın bilgilerinden yararlanılmasını sağlamak olduğunu. Bilgisayar programı ile yeni üretilen program arasında uyum sağlanarak, bilgisayarın kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesine imkân verildiğini. Ancak ayrıştırma hakkının kullanılmasının FSEK m. 38/5’de belirtilen şartlarda mümkün olduğunu. Her şeyden önce kod formunun çevirisi veya kodunun çoğaltılmasının araişlerliğin gerçekleştirilmesi açısından zorunlu olması gerektiğini, ikincisinin bu fiillerin, ruhsat sahibi veya bir bilgisayar Programının kopyasını kullanma hakkı sahibi diğer bir kişi tarafından veya onların adına bunu yapmaya yetkili kişi tarafından ifa edilmesi gerektiğini ve araişlerliğin gerçekleştirilmesi için gerekli bilgilerin bu kimselerin kullanımına sunulmamış olması gerektiğini(Bozbel, s. 433) Ayrıştırma araişlerliği gerçekleştirmek için gereken program parçalarıyla sınırlı olup, ilk önce orijinal programın kesişme noktalarının ayrıştırılmasına gidilmelidir. Bu şekilde elde edilen bilgiler yeterli olmadığı takdirde, orijinal programın diğer kısımlarının da ayrıştırmaya tabi tutulacağını. FSEK m. 38/5 b. 1-3 arasında şartların yerine getirilmesi suretiyle ayrıştırma sonucunda elde edilen bilgilerin ancak belli maksatlarla kullanılabileceğini. Buna göre, bu bilgilerin ;1. Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliğini gerçekleştirmenin dışında diğer amaçlar için kullanılmasına, 2. Bağımsız yaratılmış bilgisayar programının araişlerliği için gerekli olduğu durumlar dışında başkalarına verilmesine,3, İfade ediliş bakımından esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması veya fikri hakları ihlal eden herhangi diğer bir fiil için kullanılmasına, izin vermeyeceğini (Bozbel, s. 434). Araişlerliğin, ayrıştırmanın mali hakları kullanma konusunda ruhsat sahibi veya bir bilgisayar programının kopyasını kullanma hakkı sahibi diğer bir kişi tarafından veya onların adına bunu yapmaya yetkili kişi tarafından ifa edilmesi gerektiğini, somut olayda davacının bu konumda olmadığını, davacının, davalının rakibi durumunda olduğunu, aynı sektörde, aynı işleve sahip yazılım üretimiyle iştigal ettiğini, bu bakımdan, ara işlerliği test etme imkanı olduğu varsayımında dahi davacının, FSEK m.38/5 b. 3 uyarınca bu araişlerliği, “…. esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması” amacıyla kullanamayacağını”,davacı/karşı davalının “…” ile davalı/karşı davacının “… ve …” yazılımlarının kurulum ve grafiksel görüntülerinin, kodlama dili, kurulum ve grafik yapısının birbirinden farklı olduğu, davalının protokolünün, davacı ve diğer benzer yazılımlarla ara işlerliği temin için açık olması, dolayısıyla herkesin kullanımına açılmasının gerekliliğinin, söz konusu protokolün akaryakıt kaçakçılığını önlemek için elzem olup olmadığı, bu protokolün serbset bırakılması halinde protokolün değiştirilerek, donanıma müdahalenin yolu açılmak suretiyle akaryakıt kaçakçılığına imkan tanıyıp tanımayacağı ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Akaryakıt Uzmanı …, Öğr. Gör. …, Yard. Doç. Dr. … ve muhasip bilirkişi …’dan alınan 16/02/2016 tarihli bilirkişi raporunda; incelenen yazılımların birbirinden farklı olduğu, … (…sis Firmasına ait) yazılımının … programlama dili kullanılarak oluşturulduğu, … (… Firmasına ait) yazılımının … programlama dili kullanılarak oluşturulduğu, incelenen yazılımların birbirinden farklı kullanıcı arayüz tasarımlarına sahip olduğu, bahse konu akaryakıt istasyonundaki … firmasına ait olan pompa otomasyonu ile yeni kurulan … firmasına ait tank otomasyonunun entegre çalışması gerekeceği, entegre çalışması içinse haberleşme protokollerinin birbiriyle uyuşması gerekli olduğu, … firmasının haberleşme, yani iletişim bilgilerinin de … firmasının iletişim protokolü ile uyumlu olması gerektiği, yani … firmasının mevcut pompa otomasyonunun, … firmasının tank otomasyonunun haberleşme protokolünü bilmesi gerektiği, diğer bir deyişle entegre olması gerektiği, ancak …sis firmasının kendi yazılımındaki iletişim bilgilerini yeni otomasyon sistemi kuran … firmasına vermesi durumunda ileride … firması bunları kopyalayıp haberleşme protokollerinde değişiklik yapma ihtimali olabileceği, bunun da akaryakıt stok tanklarına kaçak akaryakıt girişinin görüntülenmesini engelleyerek tanklara kaçak akaryakıt girişine neden olabileceği, … firmasının çözüm için … firmasından kaynak kodlarını bir şekilde satın alabilir veya davacı firmanın kendi mantık ve algoritmalarının temelinden hareket ederek davalı firmaya göre yazılımlarını sıfırdan geliştirmeye çalışmaktansa, yazılım için gerekli porotokolleri belirledikten sonra kendi yazılımlarını geliştirmelerinin daha kolay bir süreç olacağını, davacı/karşı davalının tazminat ödemesine karar verdiği taktirde, davalı/karşı davalının en fazla talep edebileceği maddi tazminat miktarının 10.367,46 TL.olabileceği, davalı karşı davacının maddi tazminat talebinin 10.000 TL.olduğuna dair tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Mahkemece alınan 08.12.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda; farklı programlama dilleri ile oluşturulan yazılımlardaki kodların birbirleri ile uyumlu çalışmayacağı, dosyada yer aldığı gibi … için yapılmış bir kodun, …’in yazılımında çalışamayacağı, davacı/karşı davalının tazminat ödemesine karar verildiği taktirde davalı karşı davacının en fazla talep edebileceği maddi tazminat miktarının 10.367,46 TL. olabileceği, davalı/ karşı davacının maddi tazminat talebinin 10.000 TL.olduğu tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Mahkemece alınan 10.11.2017 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda; davalı-karşı davacının kendisinin tasarlamış olduğu donanım ve bu donanım ile ana yazılımın haberleşmesini, veri akışını sağlayan protokol’ün rayiç bedeli hesaplanmasında piyasa araştırılması yapıldığı, fakat davaya konu yazılım ve benzer yazılımlar için bir bilgiye ulaşılamadığı, ayrıca bilgisayar yazılımları bir bütün olarak düşünüleceğinden, tarafların yazılımları içinde bulunan haberleşme protokolünün yazılımın bütünü içinden belli bir orandaki kod dizinin çıkarılması ile bütün yazılım işlevsiz hale geleceğinden rayiç bedele konu bir yazılımın da ortada kalmayacağı tespit ve görüşlerine yer verilmiştir. Mahkemece piyasada bulanan firmalara müzekkereler yazıldığı cevabi yazılarda; … Ltd. Şti.’nin Akaryakıt İstasyonu programlarının kod güvenliğini sağlamak amacıyla, herkese açık olmayan modüller geliştirerek uygulamaya sokulduğunun bildirildiği, … A.Ş.’nin sistemin parçası olan ürünlerle haberleşmesinde kullanılan yazılı protokollerin (kaynak kodların) gizli olduğu, bu gizliliğin sistemin güvenli bir biçimde çalışması için zorunlu olduğu, … A.Ş.’nin akaryakıt istasyon otomasyonu isimli yazılımın şirketlerinde kullanılmadığı, sadece tank otomasyonu kapsamında çalışılabildiği, … firmasının ürünlerini sattıkları, yazılım gerçekleştirmedikleri … A.Ş.’nin akaryakıt istasyon programının kaynak kodlarının açık kaynak kodlu olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; kendisine ait “…” yazılımının, Pompa otomasyon, tank otomasyon ve merkez otomasyon yazılımlarının, davalı şirkete ait … Tank Otomasyon yazılımı ve … Pompa Otomasyon yazılımı, .. Merkez Otomasyon yazılımı ile FSEK anlamında mali ve manevi haklara tecavüz etmediğinin, haksız rekabet oluşturmadığının ve kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonunun sahibi olduğu donanımın arasında iletişim kurabilmek amacıyla iletişim protokolünün kendisinden elde edilip, kendi yazılımlarıyla uyumlu hale getirilmesinin davalının mali ve manevi haklarına tecavüz teşkil etmediğinin tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne, ilk talebin kabulüne, ikinci talebin reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekili karşı davada; davacı/karşı davalının, müvekkilinin protokol kodlarını kırdığını ve kendi yazılımında kullandığını beyanla, eserden doğan hakların ihlali nedeni ile haksız rekabet ve FSEK anlamında tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesine, tespit edilecek rayiç bedelin 3 kat fazlası hükmü uyarınca ve haksız rekabet hükümleri uyarınca şimdilik 10.000,00 TL.maddi tazminata hükmedilerek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin akaryakıt istasyonu veya akaryakıt dağıtım şirketine verdiği hizmetin davalının mali haklarına tecavüz kabul edilemeyeceğini, her iki şirketin yazılımının farklı olduğunun ve iletişim protokolünün piyasa değerinin olmadığının tespit edildiğini, tüm yazılımın fiyatı kadar tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürmüştür. Davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin istasyon işleticisinin talebi ve onayı ile sistemin bakım ve güncellenmesini yaptığını, FSEK 1/B-h maddesi ve FSEK 38. Madde gereğince hukuka uygun olduğunu, ancak bilirkişi raporlarında bu hususun değerlendirilmediğini ileri sürmüşse de; mahkemece alınan ilk bilirkişi heyet raporunda bu hususun değerlendirildiği ve “FSEK 38/5 maddesi gereğince; araişlerliğin, ayrıştırmanın mali hakları kullanma konusunda ruhsat sahibi veya bir bilgisayar programının kopyasını kullanma hakkı sahibi diğer bir kişi tarafından veya onların adına bunu yapmaya yetkili kişi tarafından ifa edilmesi gerektiğini, somut olayda davacının bu konumda olmadığı, davacının, davalının rakibi durumunda olduğu, aynı sektörde, aynı işleve sahip yazılım üretimiyle iştigal ettiği, bu bakımdan, ara işlerliği test etme imkanı olduğu varsayımında dahi davacının, FSEK m.38/5 b. 3 uyarınca bu araişlerliği, “…. esastan benzer bir bilgisayar programının geliştirilmesi, üretilmesi veya pazarlanması” amacıyla kullanamayacağı” beyan edilmiştir. Davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacının ayrıştırma (ters mühendislik) yoluyla, kaynak kodlara ulaşarak iletişim protokolünü elde edip, kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonlarının otomasyon sistemini uyumlu hale getirmesinde kullanılmasının, davalının yazılımının mali haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği ve şahsen kullanım kapsamında olmadığı anlaşılmakla, asıl davanın kısmen reddi kararı yerindedir. Davacı-karşı davalı vekilinin, dava dilekçesinde müvekkilinin davalı-karşı davacının iletişim protokolünü elde edip, kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonlarının otomasyon sistemini uyumlu hale getirmesinde kullandığını beyan ve kabul etmesi karşısında, karşı davada davalı-karşı davacının yazılımının iletişim protokolünün kullanılmasının, FSEK’den kaynaklanan mali haklara tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ve muhtemel tecavüzlerin önlenmesine karar verilmesi de yerindedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları ile davacı ve davalı-karşı davacı yazılım programlarının kodlama dili, kurulum ve grafik yapısının birbirinden farklı olduğunun tespit edildiği, ancak davacının davalı-karşı davacının yazılımındaki haberleşme protokollerini ele geçirerek kendi yazılımı ile akaryakıt istasyonlarının otomasyon sistemini uyumlu hale getirdiği anlaşılmakla, mahkemenin her bir uyuşmazlığı ayrı ayrı değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı-karşı davalı vekilinin ve davalı-karşı davacı vekilinin, karşı davada hükmedilen maddi tazminat miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı vekili, tüm yazılımın fiyatı kadar bir tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, davalı-karşı davacı vekili ise, istasyon sayısının tespiti ile, istasyon sayısı kadar tazminata hükmedilmesi gerektiğini, bilirkişilerin müvekkiline ait protokolün eser niteliğine haiz olmadığını belirterek bu hususu incelemediklerini, oysa protokolün eser niteliğine haiz olduğunu, yeniden tazminat hesabı konusunda rapor alınması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Mahkemece alınan 10/11/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunda, haberleşme protokolünün yazılımın bütünü içindeki tespitinin oran bakımından değerlendirilmesinin sağlıklı olmayacağı, haberleşme protokolünün, yazılımın %10’unu bile kapsasa bu kısmın çıkartılması halinde yazılımın işlevsiz kalacağını, piyasa araştırmasında davaya konu yazılım ve benzer yazılımlar için bir bilgiye ulaşılamadığı beyan edilmiştir. 08/12/2016 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; davalı-karşı davacı tarafından emsal olarak sunulan ve davalı şirket ile dava dışı … A.Ş. Arasında yapılan “İstasyon Otomasyonu Satış-Montaj ve Servis Hizmet Sözleşmesi” ve bu sözleşme kapsamında düzenlenen faturaların dikkate alındığı ve rayiç bedelin 3.455,82 TL olarak belirlenerek, en çok 10.367,46 TL olarak tespit edildiği, mahkemece taleple bağlı kalınarak 10.000,00TL’ ye hükmedildiği anlaşılmıştır. Davalı-karşı davacının 16/03/2016 tarihli dilekçesinde davacının, davalı … tarafından kurulan, daha sonra davacı … tarafından yazılımların üzerine ya da yanına dava konusu yazılımlarını kurdukları istasyon sayısının 255 olduğunu, 2013 yılında Euroiller, 2014 yılında Pasifik ve Poil istasyon dönüşümü, 2015 yılı …ve diğerleri olarak tanımlanabileceğini beyan ettiği, dilekçe ekinde liste sunduğu anlaşılmışsa da, dava tarihinin 18/07/2013 olduğu, belirtilen tarihlerin bir kısmının dava tarihinden sonraya ait olduğu gibi, bu istasyonlarda dava tarihinden önce ihlal bulunduğuna dair delil sunulmadığı ve iddianın ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda emsal olarak alınan sözleşmenin “iletişim protokolünün” kullanımına yönelik olmadığı anlaşılıyorsa da; bilirkişi heyetinin yukarıda aktarılan açıklamaları dikkate alınarak, TBK 50 ve 51. Maddeleri gereğince, mahkemece hükmedilen tazminatın somut olaya uygun olduğu kanaatine varılmış, davacı-karşı davalı vekili ile, davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı-k.davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı-k.davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinafı yerinde görülmemekle, alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,00 TL eksik harcın davacı-k.davalı …nden alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı-k.davalı vekilinin karşı davaya yönelik istinafı yerinde görülmemekle, alınması gereken 683,10 TL nispi harçtan, peşin alınan 539,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL eksik harcın davacı-k.davalı …nden alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davalı-k.davacı vekilinin, asıl davaya yönelik istinafı yerinde görülmemekle, alınması gereken 59,30 TL maktu harcın, peşin alınan 44,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,00 TL eksik harcın davalı-k.davacı … Anonim şirketinden alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davalı-k.davacı vekilinin, karşı davaya yönelik istinafı yerinde görülmemekle, alınması gereken 59,30 TL maktu harcın, peşin alınan 44,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,00 TL eksik harcın davalı-k.davacı … Anonim şirketinden alınarak hazineye irat kaydına, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı-k.davalı avansından kullanıldığı anlaşılan 82,00 TL (posta-teb.müz.) giderinin 1/2 oranında 41,00 TL’sinin davalı-k.davacıdan alınarak davacı-k.davalıya verilmesine, 8-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.