Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2384 E. 2019/2874 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2384 Esas
KARAR NO : 2019/2874
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2018
NUMARASI : 2017/154 2018/371
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının … tescil numaralı markayı 19,37 ve 39.sınıftaki ürün ve hizmetler yönünden dava tarihinden geriye doğru son 5 yıldan bu yana 6769 Sayılı SMK’nun 9/1 maddesi uyarınca ciddi bir şekilde kullanmadığını, kaldı ki bu sınıflar yönünden son 5 yıldır kullanmama ile ilgili olarak yasa değişikliği, savaş, ambargo gibi haklı bir nedenin de mevcut olmadığını belirterek dava konusu markanın belirtilen sınıflardaki ürün ve hizmetler yönünden 6769 Sayılı SMK’nun 26/1-a ve 190/1-a maddeleri delaleti ile 9/1 maddesi gereğince iptaline ve Türk Patent Marka Sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 6769 Sayılı SMK’nun 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, SMK’nun 9.maddesi uyarınca 5 yıl kesintisiz kullanmama halinde markanın iptaline karar verilebileceğini, müvekkilinin dava konusu Akpet markasını tescil ettirdiği tarihte yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK’nun 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, kanunların geriye yürümezliği ilkesi gereğince 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren kanunun geriye yürümeyeceğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının markanın tescil edildiği tüm hizmetler için iptal davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, asıl davacının … markasını müvekkilinden izin almaksızın 10 yıl süreyle kullandığını, haksız kullanım bedeli için davacı aleyhine dava açtıklarını, davanın kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalıya ait markanın 17/03/2014 tarihinde 19,37 ve 39.sınıflarda tescil ettiği ve korumasının halen devam ettiği, davada ispat külfetinin davalı tarafta olduğu, markanın tescil edildiği tarihte yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK’nun 14.maddesinin resmi gazetede 6 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği, dolayısıyla bu tarih itibariyle markanın kullanılmamasına bağlı iptalini düzenleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı, buna göre 7 Ocak 2017 tarihi itibariyle kullanmama gerekçesiyle dava açılamayacağı gibi, 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren SMK’nun 9 ve 26.maddesinin geçmişe etkili olacağı açıkça belirtilmediğinden, dava açılmasının mümkün olmadığı, SMK’da getirilen kullanma zorunluluğuna bağlanan hususta davanın ancak 5 yıl sürenin dolduğu 10 Ocak 2022 ‘den sonra açılabileceği, davanın mevsimsiz açıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Ankara 2.FSHHM’nin 2017/226 Esas, 2018/22 Karar, Ankara BAM 20.HD’nin 2018/664 Esas 2019/57 Karar ve Yargıtay 11 HD’nin 2019/1765 Esas – 4421 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere SMK’nun kabul tarihi konusunda kanun koyucunun iradesinin 22/06/2016 tarihinde ortaya çıktığından, kanun koyucunun asıl amacının geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiğini, kanunun kabulünden sonra ve henüz yürürlüğe girmesinden önce yürürlük konusunda öngörülemeyen AYM kararıyla ortaya çıkan kanun boşluğunun bu şekilde doldurulması gerektiğini, kural olarak kanunlar geriye yürümez ise de, çıkarılan kanunun geçmişe etkili olacak şekilde uygulanmasına da bir engel bulunmadığını, bu hususların yukarıda belirtilen karar içerikleriyle sabit olduğunu, davalının dava konusu markayı markasal olarak kullanmadığını, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da davalının sunduğu delillerin markasal kullanımı bağlamında yeterli olmadığını, belgelerin kurumsal bir şirketin rutin iş akışının temini için gerekli dökümanlar olduğunun belirtildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, dava konusu markanın üçüncü kişilere devri ya da üçüncü kişiler yararına işlem tesisinin önlenmesi için takdiren teminatsız olarak marka siciline ihtiyati tedbir konulmasına, markanın tescilli olduğu tüm sınıflardaki ürün ve hizmetler yönünden iptaline ve sicilden terkinine, iptal kararının 6769 Sayılı SMK’nun 27/2 maddesi gereğince 03/10/2009 tarihinden itibaren etkili olmasına karar verilmesini istemiştir.Davacıya ait … markasının 2005/00915 tescil numaralı olup 4.sınıf emtia yönünden 14/02/2006 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür. Davalı şirketin 17/01/2000 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davacı şirketin ise 10/03/1997 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Dava konusu davalıya … ait markasının 2002/27027 tescil numaralı olup 19,37 ve 39.sınıflarda 17/03/2004 ‘den itibaren tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/05/2018 tarihli heyet raporunda; davalı tarafın satış faturalarında antentli ve kaşeli olarak … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, adres ve mali bilgilerinin yer aldığı, “…” ibaresinin evraklar üzerine basılan kaşelerde … ibaresinin kullanıldığı, … ibaresinin sadece kaşe üzerinde olması sebebiyle evraklar üzerinde eskiden beri kullanıldığı bilgisini kanıtlar nitelikte olmadığı, antentli kağıt ve zarflar, not kağıtlar üzerinde kullanılan deliller markasal kullanım için yeterli olmadığı, kurumsal bir şirketin işleyişi için gerekli dökümanlar olduğu, davacı ve davalı iş kolları karşılaştırıldığında sektörde kesiştikleri alt sınırın 37.sınıfın “kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım , tamir ve akaryakıt dolumu)” olduğu, davacının hükümsüzlük talebinin bu alt sınıf için değerlendirilebileceği, 37.sınıfın diğer alt sınıfları ile 19 ve 39.sınıf için hükümsüzlük hallerinin oluşmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davacı vekilinin rapora karşı beyan ve ıslah dilekçesi verdiği, müvekkilinin 556 Sayılı KHK’nun 43, SMK’nun 26/2 maddeleri anlamında ve iptal davası bağlamında zarar görme tehlikesi içinde bulunan ilgili kişi olduğunun kabulüne ve markanını tüm sınıflar yönünden iptaline karar verilmesini istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, kullanmama sebebiyle markanın iptali ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın mevsimsiz açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Eldeki dava 17/08/2017 tarihinde açılmıştır. Bu tarih itibariyle 6769 Sayılı SMK yürürlüktedir. Her ne kadar mahkemece Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereği 10/01/2022 tarihine kadar kullanmama sebebine dayalı olarak dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin gerekçesinin aksine 6769 Sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği 10 Ocak 2017 tarihinden önceki 4 günlük yasa boşluğu dönemi hariç 6 Ocak 2017 tarihine kadar bir yasal düzenleme eksikliği bulunmamaktadır. Mülga 556 Sayılı KHK’nun 14.Maddesi 6 Ocak 2017 tarihine kadar yürürlükte olup dava konusu marka sahibi, markanın tescil edildiği tarihten 6 Ocak 2017 tarihine kadar olan dönem için markanın tescil edildiği sicil ve hizmetlerde ciddi biçimde kullanılmadığı takdirde mahkemece iptal edilebileceğini bilmektedir. 6769 Sayılı SMK’nun 9, 26 ve geçici 4.maddeleri ile mülga 556 Sayılı KHK’nun iptal yaptırımını düzenleyen 14.maddesinin yerine aynı yasal yaptırım tekrar getirilmiş olup önceden bilinmeyen, öngörülemeyen ve geçmişe dönük olarak mülkiyet hakkını kısıtlayan bir durum söz konusu değildir. Öte yandan kullanılmayan markaların iptal edileceğine dair yasal düzenlemelerin amacı; kullanılmayan ve atıl durumda bulunan markaların gereksiz yere marka sicilini işgal etmelerinin önüne geçmektir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesi de önceki düzenlemenin yasa ile yapılması gerekirken KHK ile yapılmasına ilişkindir. Dolayısıyla 6769 Sayılı SMK’nun yürürlüğe girdiği 10 Ocak 2017 tarihinden sonra ve 10 Ocak 2022 tarihine kadar marka iptal davası açılamayacağına dair görüş yerinde değildir. Yine mahkemece SMK öncesi dönemde markanın kullanılması yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu karar isabetli olmayıp SMK’nun yürürlüğünden önce tescil edilmiş olan markalar hakkında SMK’nun yürürlüğünden sonra açılan kullanmama nedeniyle iptal davalarında 06/01/2017 ila 10/01/2017 tarihleri arasındaki 4 günlük yasa boşluğu süresi yasal 5 yıllık süreye eklenerek ve böylece bu gibi davalarda marka iptali için gerekli en az kullanmama süresi 5 yıl 4 gün kabul edilerek buna göre tüm deliller toplanarak bir inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Nitekim mahkemece de, yargılama sırasında bilirkişi raporu da alınmıştır. Bu durumda mahkemece tüm deliller toplanıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih, 2017/154 esas, 2018/371 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilip tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 35,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 156,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2019