Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2343 E. 2019/2251 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2343 Esas
KARAR NO : 2019/2251
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/377
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkillerinden …l’e ait olan “…” kök markasının ve müvekkili …’e ait “…” markasının davalılar tarafından http:/… adlı web internet sitesi üzerinden internetten bilgi alış veriş amacıyla yayınlandığını, bu durumun marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğini, söz konusu internet sitesinin davalılar adına olduğunu belirterek bahsi geçen durumun marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile bu siteye online erişimin engellenmesine, ayrıca maddi ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, 17/05/2019 tarihinde bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve bu rapor gerekçe yapılarak davacı …’e ait 2012/91262 numaralı “…” ibareli markanın davalı şirkete ait internet sitesinde alan adı ve içeriğinde ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde kullanıldığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, 50.000,00 TL teminat karşılığında “…” ibaresinin kullanılmasının tedbiren önlenmesine, www….://..com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmiş, işbu tedbir kararına davalı … vekilince itiraz edilmiştir. Davalı … vekili itiraz dilekçesinde; 5651 Sayılı kanun hükümleri doğrultusunda erişimin engellenmesi kararı verilebileceğini, bunun da hangi suçların işlenmesi halinde verileceğinin kanunun 8.maddesinde sayıldığını, somut olayda bu katalog suçlardan herhangi birisinin işlenmediğini, ayrıca bu kanuna göre erişimin engellenmesi kararının sadece sulh ceza hakimliklerince verilebileceğini, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin bu konuda kararları bulunduğunu, kararın bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davaya konu “…” markasının müvekkili tarafından 07/12/2017’den bu yana bağımsız bir bilgi paylaşım platformu olarak tasarlanmış sitesinde kullanıldığını, markanın tam isminin “.., inivasyon, iletişim, paylaşım platformu” ‘nun kısaltılması olduğun, aynı zamanda bunun müvekkili tarafından ana akım medayadaki sansür sesinin sesteşi olarak düşünülmüş özgün bir marka olduğunu, markanın tescil başvurusunun 17/05/2019 tarihinde yapıldığını, tescil işlemlerinin halen devam ettiğini, sitelerinde … markasının kullanılmadığını, 3 harf dışında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketici kavramının her olaya özgü ayrı inceleneceği gözönüne alındığında, davacı markası ile müvekkili markasının arasındaki farkın kolay bir şekilde ayırt edilebileceğini, kaldı ki davacının dava dilekçesinin 2.sayfasının 4.kısmında site içeriğinin tanımını gündemdeki kişiler ve konular üzerinde kullanıcıların yorumlarının yer aldığı bir forumdur şeklinde yaparak kendilerinin internet üzerinden tamamen farklı hizmetler sunduklarını kabul ettiğini, yine ortalama tüketicinin bu iki markayı ayırt edip edemeyeceğinin veya karıştırıp karıştırmayacağının en iyi ispatının google arama motoru olduğunu, google arama motoruna mevcut markalar yazıldığında çıkan sonuçların benzer olup olmadığının anlaşıldığını, … yazıldığında tüketiciye gösterilen hiçbir arama sonucunda davacıya ait hiçbir markanın çıkmadığını,… yazıldığında ise hiçbir arama sonucunda müvekkiline ait markaya ait sonuç çıkmadığını, müvekkilinin başvurusundaki marka logosunun lacivert üzerine beyaz ITC bauhaus fontu ile düz … yazısı olduğunu, davacıya ait marka logosu ise beyaz kare içinde yuvarlak deniz mavisi yüzeyde beyaz renkli ve müvekkilinin markasından çok daha farklı bir çizimle yazılmış … yazısı olduğunu, dolayısıyla marka logolarının karıştırılmasının imkansız olduğunu, aslında bu hususların bilirkişi raporunda tespit edildiğini, ancak sade ve sadece…ve… arasındaki harf benzerli sebebiyle markalar arasında karıştırılma olasılığı vardır sonucuna varıldığını, yine TPMK araştırma sekmesinde … harflerinin içinde bulunduğu birçok markanın olduğu ve bunların hiçbir hukuki engel ile karşılaşmadan tescil edildiğinin görüldüğünü, dolayısıyla marka hakkına tecavüz suçundan erişimin engellenmesi kararı verilemeyeceğini, ayrıca bilirkişi raporunun usulüne uygun olmadığını, HMK’nun 267.maddesi uyarınca bilirkişinin tek sayıda görevlendirilmesi gerektiğini, oysa mevcut raporun iki kişiyle hazırlandığını bildirerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda 02/07/2019 tarihinde; SMK’nun 159/1 maddesi uyarınca internet sitesine erişimin engellenmesi kararı verilebileceği, her ne kadar bilirkişi heyeti iki kişiden oluşmakta ise de, uzmanlık alanlarının farklı olduğu, davalının internet sitesinin içeriğine göre davacının markasının tescilli olduğu hizmetlerle benzer alanda marka kullanımı olduğu, ayrıca markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun rapor içeriğinde belirtildiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı … vekili istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf sebebi olarak; itiraz dilekçesindeki hususları tekrar ettiği görülmüştür. Davacılardan … A.Ş’ye ait … tescil numaralı “….” markasının 9,35,38,41 ve 42.sınıflarda 02/11/2012 tarihinde tescil edildiği , diğer davacıya ait “…” markasının aynı sınıflarda 02/11/2012 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın dava dilekçesi ekinde sunduğu görüntü çıktılarına benzer içeriğin hali hazırda yayında olduğu, http://www….internet sitesinin …’a ait olduğu, hali hazırda yayın yapılan içeriğin çevrimiçi bilgi alışverişi ve iletişim platformu mahiyetinde olduğu, https://…com ya da www….com alan adı ve içeriğinde asli ve ayırt edici unsuru “…” ibaresinden oluşan bir markasal kullanım bulunduğu, biipp ibaresinin esasen bip markasının okunuşunun uzatılmış halinin yazıya dökümü olduğu, ikişer tane i ve p harfini içermesinin bu ibareyi ortalama dikkati haiz tüketici nezdindeki algılanış bakımından davacının tescilli bip markasından ayırt edici ve farklı kılmadığı; https:….com sitesinde sunulan hizmetin davalı …’e ait 2012/91262 sayılı markanın 38.sınıfta tescil kapsamına girdiği, ortalama dikkati haiz tüketici nezdinde karıştırılma ilişkilendirilme ihtimali oluşturduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yöneliktir. Her ne kadar HMK’nın 267.maddesinde bilirkişinin bir kişi ya da tek sayıda görevlendirileceği hükme bağlanmış ise de, istinafa konu dava dosyasında atanan bilirkişilerin uzmanlık alanları farklı olduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan 6769 Sayılı SMK’nun 159.maddesi kapsamı gözetildiğinde erişimin engellenmesi şeklinde tedbir kararı verilemeyeceği yolundaki istinaf talebi de yerinde değildir. Mahkemece alınan rapor içeriğinde; davacı tarafa ait “…” markası ile davalı tarafa ait internet sitesinde markasal olarak kullanılan “..” ibaresi benzerlik arzettiği, esasen “…” ibaresinin “…P” markasının uzatılmış halinin yazıya dökümü niteliğinde olduğu, davalı tarafın kullanmış olduğu “…” ibaresindeki ikişer tane i ve p harfi içermesi davacının tescilli markasından ayırt edici ve farklı kılmadığı, yine davacının “…” markasının 38.sınıfta tescilli olup davalıya ait sitede sunulan çevrimiçi alış verişi ve iletişim platformu sağlanması hizmetinin davacının 2012/91262 sayılı markasının tescil kapsamına giren bir faaliyet olarak kullanıldığı, ortalama dikkati haiz tüketici nezdinde karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunduğu yolunda görüş bildirilmiş olup gerek dosya kapsamı, gerekse alınan rapor içeriği gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı … vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.25/10/2019