Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/231 E. 2021/2177 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/231 Esas
KARAR NO: 2021/2177 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2018
NUMARASI: 2017/238 E. – 2018/259 K.
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının dünya çapında tanınmış … markasının sahibi olduğunu, müvekkiline ait … markasını ayrıca TPE nezdinde “…” sayılı ile özel korunan markalar sicilinde tescil ettirdiğini,markanın aynı zamanda davacının ticaret unvanı olması nedeniyle TTK ve Paris sözleşmesi uyarınca herhangi bir tescil mecburiyeti olmaksızın koruma altında olduğunu, davalının … ibaresini öne çıkarmak sureti ile tek başına her türlü resmi ve özel evraklarında, … adresindeki … sayfası da dahil olmak üzere reklam ve tanıtımlarında kullandığını,davalı şirketin … ibaresini kullanım biçiminin markasal kullanım olduğunu ve müvekkillerinin tanınmış markasına tecavüz teşkil ettiğini, davalının tescilli ticaret unvanının davacının hem ticaret unvanına hem de dünya çapında tanınmış … markası ile iltibas yarattığını beyanla, davalı “… Limited Şirketi”nin ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkarılmasına, sicilden terkinine, davacı …’in önceki tarihlerden beri kullanmakta olduğu ticaret unvanı yanı sıra, tescilli, tanınmış “…” markası ile açıkça iltibas yaratmak ve buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, “…” İbaresini-Kelimesini, marka fonksiyonunu ifa edecek şekilde Hizmet markası/Tanıtma Vasıtası olarak kullanmak suretiyle haksız rekabetin tespitine,men’ine, davalı şirketin, davacı tarafından bilgisayar/bilişim, teknoloji, elektronik, reklam/pazarlama ve iletişim/haberleşme/telekomünikasyon sektöründe her türlü mal ve hizmetlerinde haklı olarak kullandığı ve tanıttığı “…” markasına vaki tecavüzlerin 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca da ref ve men’ine, davalı şirketin … tanıtım işareti ile “elektronik, bilgisayar/bilişim, teknoloji, reklam/pazarlama ve iletişim/haberleşme/telekomünikasyon” hizmetleri ve bunlarla ilişkili hizmetler sunmasının ve her türlü ticari faaliyetlerinin önlenmesine,davalının marka fonksiyonunu ifa edecek, ticaret unvanındaki “…” ibaresini öne çıkaracak şekildeki marka/tanıtma vasıtasını aynen veya cüz’i değişiklikler ile de olsa, ihtiva eden her türlü tabela, broşür, etiket, mahfaza, (ambalaj malzemesi, poşet, çanta ve benzeri) ve ticari evrakın ve sair basılı maddeler ile tanıtma vasıtalarının TTK 56/4 hükmü de gözönünde bulundurularak bulundukları her yerden toplanmasına, … ibaresinin silinmesine, silinemeyenlerin imhasına, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının delillerinin büyük bir bölümünün davacı markasının tanınmışlığını ispata yönelik olduğunu, müvekkili şirketin 05/01/1995 tarihinde kurulduğunu ve 20 yıldır inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, ticaret unvanını öncelikli ve üstün hak sahibi olarak kullandığının sabit olduğunu, davacının 37. Sınıfta marka tescili bulunmadığını, müvekkilinin unvan tescil tarihi ve davacının ilk ihtar tarihi göz önüne alındığında davanın zaman aşımına uğradığını, ilk ihtar tarihinden itibaren 3 yıl geçtiğini, müvekkilinin ticaret unvanı kullanımının TTK 39 ve 40. Maddeleri gereğince haklı bir kullanım olduğunu, müvekkili şirketin inşaat hizmetlerinde … ibaresinin öncelikli hak sahibi olduğunu ve kullanımının dürüst kullanım teşkil ettiğini, davacı yanın marka kullanımının tanınmışlık olduğu hususunun tüm alanlarda olacak biçimde olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, müvekkilinin kullanımının … Yozgat da bulunduğunu ve … marka ve işaretlerini kullandığını, haksız rekabetin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12.06.2018 tarihli 2017/238 E. – 2018/259 K. sayılı kararıyla; ” Davalı şirketin ticari unvanını tescil tarihi 18.1.1995 yılı olup dosyaya sunulan mübrez belgelerden yoğun bir şekilde ticari unvanının kullanımının devam ettiğinin anlaşıldığı, kullanım karşısında davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, davalı kullanımına göz yumduğu, davalı kullanımına 20 yıla yakın süre ile suskun kalması, davalı tarafta kullanıma ses çıkarılmayacak izlenimi uyandırılarak yatırım yapılmasına izin verilmesi, daha sonra huzurdaki unvan terkini davasının açılmasının da MK 2’ye aykırılık oluşturduğu…Bilirkişinin ayrık raporundaki tarihin aksine alan değişikliğinin 2015 yılında değil 2012 yılında gerçekleştiği, dolayısıyla ticari sicil gazetesindeki faaliyetten itibaren de 3 yıllık süreden sonra dava açıldığı….Somut uyuşmazlıkta davalının ticari unvanın terkinin talep edilmesinin MK 2. maddesi ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu, … sınıf için inşaat sektöründe 1995 yılından beri kullanımları nedeniyle ve Yerköy/Yozgat’ ta ki faaliyetleri bulunan davalı firmanın 1995 yılından beri yaptığı yatırımların, büyümenin bu kapsamda ticari unvana bağlanan hukuki korumanın yok sayılması, görmezden gelinmesinin hakkaniyete aykırı olduğu…. Davanın açıldığı tarih ile davalının ticari sicile kayıt tarihi dikkate alındığında ticari unvan terkini için davacının süresi içinde dava açmayarak sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığının anlaşıldığı, unvan terkini yönündeki istemler yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği…. Toplanan deliller , alınan son bilirkişi raporunun çoğunluk görüşü dikkate alınarak davalının davacının tescilli markalarından olan … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, davalının bilgisayar, bilişim, telekominükosyon alanında her türlü mal ve hizmetlerde ticari unvan kullanımı dışındaki tüm markasal kullanımların ref ve men’ine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalının davacının tescilli markalarından olan … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, refine…, davalının ticaret unvanının terkini talebinin reddine, hükmün ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece davalının ticaret unvanının terkini taleplerinin sessiz kalma suretiyle reddine karar verilmişse de, davalının haksız tescili ve kullanımından haberdar olur olmaz, her türlü kanuni hakkını kullanarak davalının fiillerini engellemeye çalıştıklarını, müvekkilinin davalının tescil ettirdiği … ibareli ticaret unvanınından 2011 yılının Eylül ayında haberdar olduklarını, davalı şirkete 23 Eylül 2011 tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini, davalı ile sulh görüşmeleri yaptıklarını, müvekkilinden astronomik rakamlar istenmesi üzerine Yerköy’de yaptıkları araştırmada davalının … bayisi işlettiği ve … ibaresini markasal olarak kullandığını öğrendiklerini, daha sonra marka başvurusu yaptığını tespit ettiklerini ve başvuruya itiraz ettiklerini, 07 Haziran 2013 tarihinde delil tespiti gerçekleştirdiklerini, davalıya 12 Temmuz 2013 tarihinde ikinci ihtarnameyi gönderdiklerini, davalı marka başvurusunun reddi üzerine son olarak 24 Haziran 2014 tarihinde üçüncü ihtarı gönderdiklerini, davalının haksız tescil ve kullanımlarından vazgeçmemesi üzerine bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, mahkemenin bu süreci incelemeyerek hatalı karar verdiğini, davalının kötüniyetli hareket ettiğinin dikkate alınmadığını, müvekkilinin haksız kullanım ve tescilden haberdar olur olmaz sessiz kalmadığını, iyi niyetin sessiz kalma suretiyle hak kaybı için bir ön şart olduğunu, Yargıtay 11. HD’nin 8.4.2002 T, 2001/10860 E, 2002/3275 K. sayılı … kararında; “Paris Konvansiyonunun 1.mükerrer 6.maddesinde sözü edilen ve herkesçe bilindiği kabul olunan markanın başkası adına kötüniyetle tescil olunması halinde ise, hükümsüzlük davasının beş yıl içinde açılmasını öngören hüküm uygulanmaz. Paris Konvansiyonu’nun bu hükmünün kapsamına giren ve dolayısıyla Türkiye’de de tanınmış olan markanın bir başka kişi tarafından kendi adına tescilinin istenmesi halinde kötüniyetin varlığı asıldır. Bu anlamda kötüniyetten kasıt; iyiniyetli olmamak, yani tanınmış markanın varlığını bilmek veya öğrenebilecek durumda bulunmaktadır.” şeklinde hüküm oluşturduğunu, Amerika’da kain ve dünya çapında sayısız ülkede faaliyet gösteren müvekkilinin 1995 tarihinde Yerköy’deki tescilden haberdar olması aranırken , tescil tarihinde tanınmışlığı tartışmasız olan müvekkilinin marka ve ticaret unvanını tescil ettiren davalının kasıt ve iyi niyetinin sorgulanmaksızın sessiz kalma suretiyle hak kaybı kararı verilmesinin hakkaniyete ve yerleşik içtihatlara uygun olmadığını, davalının o tarihlerde … markasından haberdar olmadığının düşünülemeyeceğini, hukuk düzeninin kötüniyeti korumayacağını, haksız eylem devam ettiği sürece zamanaşımının işlemeyeceğini, davalının 2012 yılında yapılan değişiklik ile tescil kapsamına telekomünikasyon hizmetlerini eklediğini, bu tescilin ilk ihtar tarihinden hemen sonra yapıldığını, davalının .. ibaresinin telekomünikasyon hizmetleri yönünden terkinine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davalının seçiminde kötüniyetli olduğu kanaatine varıldığını beyanla mahkeme kararının aleyhte olan kısmının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin ticaret unvanı konusunda verdiği doğru kararın aynısını marka açısından da vermesi gerektiğini, 09/09/2016 tarihli 18 sayfalık bilirkişi raporunun yok sayıldığını, zamanaşımı itirazı ve dürüst kullanım savunmalarının dikkate alınmadığını, bayinin tabelasında gözle görülür şekilde … ibaresi yer aldığını, 22 Şubat 2017 tarihli dilekçelerinde … bayiliğini devrettiklerini beyan ettiklerini, müvekkilinin sadece tescilli ticaret unvanı ile inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, faturalarda ticaret unvanının tescil edildiği şekilde kullanıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, devredilen küçük bir dükkan tabelasında … ibaresinin kullanımını markasal kullanım olarak kabul etmenin marka hukuku kurallarına uygun olmadığını.-Heyetteki hukukçu bilirkişinin ayrık rapor vermesinin anlaşılamadığını, dürüst kullanım hususunun değerlendirilmediğini.-Heyetteki bilirkişilerin … markasının tanınmış marka olduğuna dair değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, tanınmışlık tespiti dava tarihi itibarıyla yapılmışsa da, müvekkilinin ticaret unvanının tescil tarihi olan 1 Ocak 1995 tarihi itibarıyla yapılması gerektiğini, TPMK kararında dahi 2005 tarihi itibarıyla tanınmışlık tespiti yapıldığını, 1995 yılında davacı markasının tüm alanlarda tanınmış olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, cep telefonunun 1994, internetin 1996 tarihinde Türkiye’ye ilk defa geldiğini, müvekkili şirketin bilgisayar teknolojisi değil inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının markasını Türkiye’de tescil ettirdiği tarihin … numaralı markanın “…, …, …. …” alanında tescil edildiği tarih olduğunu, bilirkişinin objektif inceleme içerisinde bulunmadığını.-Bilirkişinin ticaret unvanı hakkındaki açıklamalarının da hukuka uygun düşmediğini, davacı şirketin kuruluş tarihini ve davacı şirketin Türkiye’de açtığı ilk şirketin … Ltd. Şti.’nin 1997 yılında kurulduğunu bilmesine rağmen, bilirkişinin 2012 yılında şirket sözleşmesine “GSM cihazlarının tesciline yönelik” yapılan bir eklemeden yola çıkarak müvekkilini kötüniyetli kabul etmesinin büyük haksızlık olduğunu, unvandaki kelimelerin de dikkate alınmadığını, davacının Amerika’da kurulan şirketinin ise “…” biçiminde olup taraf unvanlarının çekirdek kısmı dikkate alındığında esas itibarıyla işgal konuları açısından karışıklığın olmadığını. -Bilirkişi heyetinin 1995 yılını, Türkiye’deki hem gerçekler hem de fikri mülkiyet hakları açısından değerlendirme konusunda aşırı bir korumacılık anlayışına kendilerini teslim ettiklerini, -Bilirkişi heyetinin tespit dosyasını incelemediklerini, tabeladaki kullanımın dürüst kullanım olduğunun değerlendirilmediğini,burada … markasının ön planda ve markasal kullanım içinde olduğunu, “…” ibaresinin etkisinin olmadığını, yerel gazetelerde “… GSM …” yer aldığı belirtilmişse de bunun da dürüst kullanım olduğunu, davacı şirketin, Türkiye’deki markalarının kullanıldığı ürünlerin hiçbirinin … dükkanında satılmadığını. -Bilirkişi heyetinin zamanaşımı, hak düşürücü süre ve davacının sessiz kalması hakkında en küçük bir tespit bile yapmadığını, bir an için, davacı tarafın beyanını esas alınacak olursa, davacının müvekkili şirketten ilk defa 2011 yılında haberdar olduğunu dilekçesinde belirttiği şekilde doğru kabul edilse bile, müvekkiline çekilen ilk ihtarnamenin tarihinin de 23 Eylül 2011 olduğuna göre davanın açıldığı tarihinde 23 Ocak 2015 olduğuna göre (aradan 4 yıl sonra) TTK 60. maddededeki 1 yıllık ve her halükarda 3 yıllık sürenin geçtiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosyaya sunulan Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 20l3/40 D.İş sayılı dosyada alınan bilirkişi tespit raporundan; bilirkişinin davalı adresine giderek yerinde inceleme yaptığı, burada tabela ve diğer tanıtım mecralarının fotoğraflarının çekildiği,rapora eklendiği, ayrıca tespit yerindeki şirket çalışanı …’in “bizim ticaret unvanımız … Ltd Şirketidir” şeklinde beyanda bulunduğu ve şirketin vergi levhasını sunduğu, bilirkişi tarafından tabelalarda “…” ibaresinin yalnız başına kullanıldığı, el ilanlarında ise “… GSM ” şeklinde kullanıldığının tespit edildiği, şirketin sosyal medya hesabının “….gsm” olduğu ve burada … ilanlarının yer aldığı, ayrıca yerel gazetede … İletişim Merkezi … Gsm ” başlıklı bîr reklamın yayınlandığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Dr …, …, …’den oluşan heyetten alınan 19.09.2016 tarihli raporda; davacının … markasının bilgisayar ve iletişim sektöründe yoğun ve yaygın kullanım neticesinde tannımış marka olduğunun tespit edildiğini, ancak tanınmışlığın hangi tarihte başladığını tespit edemediklerini, davada, davalının … ibaresini markasal olarak kullandığının iddia edildiği ancak iddiayı ispatlar nitelikte olduğu belirtilen delillerin dosyada mevcut olmadığından bu konuda bir tespit yapılamadığını, davalının, inşaat hizmetleri alanında “…” ibaresini kullandığını ispat etmek amacıyla ibraz ettiği faturaların sol üst köşesinde “…” ibaresinin yer aldığı, ancak bu durumun ticaret unvanının kullanılması kapsamında değerlendirilebileceği, ayrıca davalı yanın kullanım şekli itibarıyla dürüstlüğe aykırı bir kullanımdan da söz edilemeyeceğini,Ticaret unvanının terkini talepli davada, unvanların tescil edildikleri şekillerin önem arz edeceği, Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m, 5/3 hükmü uyarınca taraf unvanları arasında bir iltibasın söz konusu olmadığını, davalı şirket unvanı ticaret sicilinde tescilli olduğu sürece haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, davalı şirketin Yozgat’ta faaliyet göstermesi ve davalı şirketin kuruluşundan 20 yıl geçtikten sonra huzurdaki davanın ikame edilmesinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği ve davacı yanın uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığının kabul edilmesi gerektiğini bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Sektör bilirkişisi …, Bilgisayar mühendisi … ‘den rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi …’in ayrık rapor düzenlediği, iki kişilik heyetin düzenlediği 15.01.2018 tarihli raporda; Davacı firmaya ait “…” markasının bilişim dünyasında 1974’den kısa bir zaman önce tanınmışlık kazandığını, bir an için sektörde çalışan bilişim uzmanları değerlendirme dışı bırakılır ve nihai tüketiciler bakımından değerlendirme yapılır ise, bu sefer 1976-1985 yılları arasında … markasının kesin bir şekilde tanınmış marka seviyesine ulaştığını, her iki tarihin de davalı’nın ticaret unvanının tescilinden çok öncesine dayandığını,dosyaya eklenen Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş dosyasındaki bilirkişi raporunda keşif yapılan adreste ticaret unvanından farklı bir şekilde, “…” ibaresinin markasal olarak tabelalarda ve sosyal medya hesaplarında kullanıldığının tespit edildiğini, Bilirkişi raporunda tabelada tespit edilen küçük harflerle kullanılan “…” ibaresinin ortalama tüketici nezdinde Davacı markası ile iltibas oluşturacak şekilde markasal olarak kullandığı, yine el ilanlarında ve yerel gazete ilanındaki kullanımın ticaret unvanı ile açıklanamayacağı, zira burada Davalı’nın ticaret unvanının tescilli olduğu haliyle yazılmaması nedeniyle, bu tescile dayalı bir kullanımdan da bahsedilmeyeceğini bildirdikleri anlaşılmıştır. Bilirkişi Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Y. Doç. Dr…. aynı tarihli ayrık raporunda; Davacı firmaya ait “…” markasının 1974’den kısa bir zaman Önce tanınmıştık kazandığını, ortalama tüketici bakımından, 1976-1985 yılları arasında … markasının kesin bir şekilde tanınmış marka seviyesine ulaştığını,Her iki tarihin de Davalı’ nın ticaret unvanının tescilinden çok öncesine dayandığını, Davalının kullandığı … ibaresini ticaret unvanında çok uzun süre önce tescil ettirdiği, dosyada yer alan faturalarında da bu şekilde kullandığının görüldüğü, tescil edildiği haliyle yapılan bir kullanımın kötü niyetli sayılamayacağı, bu durumda 5 yıllık kanuni zaman aşımı süresinin davanın açılmasından çok daha önce dolmuş olduğu,Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/40 Değişik İş dosyasındaki bilirkişi raporunda keşif yapılan adreste ticaret unvanından farklı bir şekilde, “…” ibaresinin markasal olarak tabelalarda ve sosyal medya hesaplarında kullanıldığının tespit edildiği, davalının eyleminin 556 Sayılı KHKm.9,61 çerçevesinde marka hakkına tecavüz teşkil edeceği, her ne kadar Davalı şirket bu adresi öncesinde devrettiğini beyan etmişse de bu durumun dosyada net olmadığı, 18.01.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmek suretiyle tüzel kişilik kazanan davalı şirketin, 17.01.2012 tarihinde iştigal konusunda değişikliğe giderek ve davacı şirketin tanınmış markasının kapsadığı mal ve hizmetleri iştigal konusuna dahil etmesinin iyiniyetli olmadığını, davalı tarafın … esas unsuru içeren marka başvurusunu TPE nezdinde … no ile 2012 yılında yaptığının, bu başvurunun davacının İtirazı üzerine reddedildiğini, bu eylemin TTK .18. madde anlamında basiretli bir tacir gibi davranma yükümüne aykırı olduğunu, bu durumda,TTKm.52 ve TTKm.54 vd hükümleri çerçevesinde ticaret unvanının terkinine karar verilebileceğini bildirdiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 22 Şubat 2017 tarihli dilekçesi ekinde Yerköy Vergi Dairesi Müdürlüğüne hitaben yazılan dilekçenin ibraz edildiği, 13/01/2016 tarihli dilekçede şirket merkez adresinin Ayanoğlu … … Cad. … Ap. No:.. … adresine taşındığı, bahsi geçen işyerinde sürdürdükleri Telekomünikasyon Faaliyetini …’ya devrettiklerini beyan ettiği, ekinde adres değişikliğine ilişkin Genel Kurul Toplantı kararının sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı vekili davada, davalının … çekirdek unsurlu ticaret unvanının terkini ile markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti meni ve ref’ini talep etmiş, mahkemece unvan terkini davasının, davacı tarafın sessiz kalması suretiyle dava açma hakkının yitirildiğinden bahisle reddine, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davanın ise kabulüne karar vermiştir. Mahkeme kararına karşı her iki tarafça da istinaf yoluna başvurulmuştur. Dosya içerisinde bulunan, davalının ticaret sicil kaydı ve 16/01/1995 tarihli … Gazetesi’nden, davalı şirketin “inşaat alanında ağırlı olmak üzere, gayrimenkul üzerinde ayni hak tesisi ile ilgili işlemlerde bulunmak, kara hava deniz nakil araçları parça pazarlama, komisyonculuk faaliyetleri,deri ve sunu deri ithalatı,ihracaat konuları da dahil olmak üzere turistik eşya , halı, hediyelik eşya, elektrik ve elektronik eşya ,beyaz eşya gibi maddeleri satmak ,imal etmek, ithal ve ihraç etmek,büyük küçük baş hayvan alım satım, üretim, güzellik salonları , odun kömür..” gibi farklı alanlarda faaliyette bulunmak üzere Yerköy Ticaret Sicil Müdürlüğünde ” …” ticaret unvanı ile tescil edildiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan 17/01/2012 tarih ve 751 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinden, davalı şirketin 30/12/2011 tarih ve 22 no’lu ortaklar kurulu kararı ile şirket sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesinde değişiklik yapılarak iştigal konusuna “Resmi ve özel kişi ve kuruluşların yapmakta olduğu telekomünikasyon ve iletişim hizmetlerinin bayiliklerini almak ve işletmek, Telefon ile her türlü iletişim araç gereçlerinin ve yedek parçalarının ticaret, ithalat ve ihracatını yapmak. Şirket her türlü telefonla haberleşme cihazları, cep ve telsiz telefon ve telefon santralleri alımı, satımı, bakım, onanım ve servis hizmetleri ve pazarlamasını toptan ve perakende yapmak ve yaptırmak. Telekomünikasyonla ilgili faaliyetlerde bulunmak Şirket GSM operatörlüklerinin bayiliklerini almak, bayilikler vermek, hat almak, hat satmak, hat açmak ve kapamak, bu konu île ilgili bulunan hizmetleri sunmak, satmak, fatura tanzim etmek, tanzim edilmiş faturaları GSM operatörleri adına tahsil etmek Cep telefona, telsiz telefon, telefon santralleri ve bunlarla ilgili tüm aksesuarları almak satmak gibi yani telekominikasyon, iletişim,haberleşme konularında GSM bayilikleri alınması,hat alanması, verilmesi” gibi telekominikasyon ile ilgili tüm faaliyetler kapsamında faaliyet alanlarını genişlettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 23 Eylül 2011 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, davacı şirketin Bilişim Teknolojileri sektöründe dünya lideri olduğu, Dünya’da ve Türkiye’de çok tanınan … markalarının tescilli olduğunu, davalı şirketin ticaret unvanının davacı ticaret unvanı ve markaları ile ilişkilendirilebileceğini, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla, … ibaresinin ticaret unvanı, işletme adı olarak kullanılmaması, ticaret unvanının terkininin talep edildiği, ihtarnamenin davalı şirket yetkilisi … imzasına 27/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 12 Temmuz 2013 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, davacı şirketin önceki ihtarnamesine atıf yapılarak unvan terkini ve tanınmış … markasının kullanılmaması konusunda ihtarname gönderilmesine rağmen, karşı tarafça Yerköy’deki adreste işyeri tabelasında, el ilanlarında, gazete ilanında ve …sayfasında kullandığını öğrendiklerini, Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile kullanımın tespit edildiğini, karşı tarafın … numaralı … marka başvurusunda bulunduğundan haberdar olduklarını beyanla, kullanıma derhal son verilmesi, ticaret unvanının terkini ve marka başvurusunun geri çekilmesi ihtar edilmiş, ekinde tespit raporu örneği gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 24 Haziran 2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, davacı şirketin önceki ihtarnamelerine atıf yapılarak unvan terkini ve tanınmış … markasının geri çekilmesi, markanın kullanılmaması konusunda ihtarname gönderilmesine ve marka başvurusunun itiraz edilmesi üzerine reddedilmesine rağmen, karşı tarafça … sayfasında kullanıma devam edildiğini beyanla, markanın her türlü kullanımına derhal son verilmesinin ihtar edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı aleyhine Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla delil tespiti başvurusunda bulunulduğu, … D.İş sayılı dosyasında alınan 18/06/2013 tarihli raporda; tabelalarda … ibaresinin kullanılmaya devam edildiği, işyerinde bulunan el ilanlarında “… Gsm …” ibaresinin kullanıldığı, el ilanında ayrıca “… İletişim Merkezi” ibarelerine yer verildiğini, … Gazetesinin 04/06/2013 tarihli sayısının birinci sayfasının alt kısmında ilanda “… İletişim Merkezi … Gsm …” ibarelerinin yer aldığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça … başvuru numaralı 08/10/2012 tarihli … ibareli marka başvurusunun davalı tarafın itirazı üzerine reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça yapılan 23/12/2005 tarihli ve…-… sayılı başvuru üzerine, … markasının tanınmış marka statüsüne alınarak, özel sicile kaydedildiği anlaşılmıştır. Dosyaya davacı markasının tanınmışlığının tespiti yönünden, ilk derece mahkemesi kararları ile Yargıtay ilamları sunulmuştur. Dosyaya davacı tarafça, yurt içi ve yurt dışında Dünyanın birçok ülkesinde tescilli … ibareli marka tescil kayıtları sunulmuş, Türkiye’de en eskisi… başvuru tarihli … Sınıfta “… ” markasının tescil edildiği, ilerleyen yıllarda 09 ve farklı birçok sınıfta … ibareli birçok marka tescili yapıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında sektör bilirkişilerinden alınan raporda, davacı markasının bilişim dünyasında 1974’den kısa bir zaman önce tanınmışlık kazandığı, bir an için sektörde çalışan bilişim uzmanları değerlendirme dışı bırakılır ve nihai tüketiciler bakımından değerlendirme yapılır ise, bu sefer 1976-1985 yılları arasında … markasının kesin bir şekilde tanınmış marka seviyesine ulaştığı tespit edilmiş, davacı markasının Dünya çapında tanınmış olduğu anlaşılmıştır. Ticaret unvanları bir ticari işletmenin faaliyetlerini, diğer ticari işletmelerin faaliyetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir. Markalar ise bir tacirin ürettiği veya piyasaya sunduğu mal ve hizmetleri, diğer tacirlerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan tanıtıcı işaretlerdir, aynı zamanda köken bildirme işlevleri de bulunmaktadır. (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/11/2020 tarihli 2019/5399 E- 2020/5084 K sayılı kararı) TTK’nın 52.maddesinde ticaret unvanlarının, başkalarınca haksız kullanımı veya tesciline karşı koruma getirilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-a-4 maddesinde de, “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilinin ticari dürüstlüğe aykırı olduğu düzenlenmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 8/4 maddesinde, tanınmış markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle, haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt ediciliğini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, marka başvurusunun reddedileceği, KHK 9/1-c maddesinde tanınmış markaların aynı veya benzerinin, aynı veya benzer, benzer olmayan mal ve hizmetlerde de bir önceki madde de sayılan tehlikenin bulunması halinde kullanılmasının önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Davacı şirketin Türkiye’de tescilli olmadığı anlaşılıyorsa da, Paris Sözleşmesi 8. Maddesi gereğince Ticaret unvanının sözleşmeye taraf olan ülkelerde de korunması gerekmektedir. Davalı tarafça iştigal konusunun değiştirilerek, davacının tanınmış olduğu sektörde faaliyet gösterilmesi ve ticaret unvanının kılavuz sözcüğü olan … ibaresinin markasal olarak kullanılmasının kötüniyetli davranış olarak kabulü gerekir. Davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuş, mahkemece; “davalı şirketin ticari unvanını tescil tarihinin 18/01/1995 yılı olduğu, yoğun bir şekilde ticari unvanının kullanımının devam ettiğinin anlaşıldığı, davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, davalı kullanımına 20 yıla yakın bir süre göz yumduğu, davalı tarafta kullanıma ses çıkarılmayacak izlenimi uyandırılarak yatırım yapılmasına izin verildiği, daha sonra unvan terkini davasının açılmasının MK 2’ye aykırılık oluşturduğu” gerekçesiyle, davacı tarafın unvan terkini davasının reddine karar verilmiştir. Cevap dilekçesi ekinde sunulan belgelerden, davalı şirketin Yozgat/… Ticaret ve Sanayi Odası’na 27/08/2012 tarihli İnşaat Malzemeleri, Ağaç Ürünleri Toptan ve Perakende Satış Yerleri meslek Grubunda kayıt belgesi, 27/04/2015 tarihli Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda telekomünikasyon teçhizatı perakende ticareti (telefon, cep telefonu, fax) faaliyet konusu ile Faaliyet Belgesi ve inşaat hakediş faturaları ile taşeron sözleşmeleri sunulduğu ve sözleşmelere konu işlerin Yozgat/…’de yapıldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.11.2020 tarihli 2019/5399 Esas-2020/5084 Karar sayılı ilamında; “Tanınmış markalar yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki (SMK7/2-c) “Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleme” risklerinin varlığı halinde, başkalarınca tanınmış marka ile aynı veya benzer olan ticaret unvanının, tanınmış markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıflarından farklı bir faaliyet alanında kullanımı da somut olayın özelliklerine göre marka hakkına tecavüz olarak değerlendirilebileceği” açıklanmıştır. Davalı şirketin ticaret unvanının ilk olarak tescil edildiği 16/01/1995 tarihinde, davacı markasının tanınmış marka olduğu, davalı şirketin inşaat ve gayrımenkul sektöründe faaliyet göstermek üzere tescil edildiği, davacı tarafça davalıya ilk olarak Beyoğlu … Noterliği’nin 23 Eylül 2011 tarihli …yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilerek .. ibareli ticaret unvanının terkini ve … ibaresinin marka olarak kullanılmamasının ihtar edildiği, ihtardan sonra davalı tarafça ticaret sicilde faaliyet konularına davacı şirketin markasının tanınmış olduğu sınıflar ile ilgili faaliyet alanları eklenerek, iletişim ve haberleşme alanında faaliyet göstermeye başladığı, ilk ihtardan sonra davacı tarafça davalıya iki kez ihtar daha gönderilerek marka tescil başvurusunu geri çekmesi ve faaliyetlerine son vermesinin ihtar edildiği, davacı şirketin ticaret unvanının 16/01/1995 tarihli tescil tarihi ile ilk ihtar tarihi arasında 16 yıldan fazla bir zaman geçtiği anlaşılmakla birlikte, davalı şirketin Yozgat/… İlçesi ticaret sicilinde kayıtlı olduğu ve Yerköy’de inşaat ve gayrımenkul sektöründe faaliyet gösterdiği, Amerika’da mukim davacı şirketin farklı bir alanda ve yerel olarak faaliyet gösteren davalı şirketin ticaret unvanından ve faaliyetlerinden haberdar olmasının beklenemeyeceği, mahkemenin “davacı tarafın davalının ticaret unvanını yoğun bir şekilde kullanımına 20 yıla yakın bir süre göz yumduğu ve sessiz kalarak daha sonra dava açmasının MK 2 maddesine göre hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğine” dair gerekçesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebilmek için, davalının ticaret unvanı kullanımını bilmesi/bilmesinin gerekmesi, uzun süre dava hakkının kullanmaması, sessiz kalması ve davalı tarafta hakkı kullanılmayacağı yönünde bir güven uyandırması bununla birlikte davalının da iyi niyetli olması gerekmektedir. Davalı tarafın davacı tarafça ilk ihtarnamenin 27/09/2011 tarihinde tebliğinden sonra 30.12.2011 tarih ve …no’lu ortaklar kurulu kararı ile şirket sözleşmesinin “Amaç ve Konu” başlıklı 3. maddesinde değişiklik yapılarak iştigal konusuna telekomünikasyon ile ilgili faaliyetleri eklediği, tabelasında, el ilanlarında ve şirket yetkilisinin … sayfasında, davacı şirketin ticaret unvanının çekirdek unsuru ve tanınmış markası olan … ibaresini markasal olarak kullanmaya başladığı anlaşılmakla, davalı davranışının ticari dürüstlük kuralına aykırı ve kötüniyetli olduğu, davalının ticaret unvanının kılavuz unsurunu markasal olarak kullanması nedeniyle, ticaret unvanından .. ibaresinin terkininin istenebileceği kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda, davalı tarafın marka kullanımının dürüst kullanım olduğu ve ticaret unvanı kullanımı niteliğinde bulunduğu ileri sürülmüşse de, tespit raporu içeriğinden, davalı kullanımının Ticaret Sicilde kayıtlı ticaret unvanı kullanımı niteliğinde değil markasal kullanım olduğu ve davalı tarafça gönderilen ihtarnamelere rağmen kullanıma son verilmediği, dava tarihinden sonra kullanıma son verildiğine dair iddianın davalı tarafça ispatı gerektiği, ancak davalı tarafça sunulan şirket merkez adresinin değiştirilmesi ve işyeri devrine ilişkin belgelerin ispat yönünden yeterli olmadığı kanaatine varılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmekle, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın tümüyle kabulüne, davalı ticaret unvanındaki … ibaresi davacının tanınmış markasına tecavüz oluşturduğundan terkinine, davalının davacı markasına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile, tecavüz ve haksız rekabetin meni ve refine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 3- İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12.06.2018 tarihli 2017/238 E. – 2018/259 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- DAVANIN KABULÜNE, A) Davalının davacının tescilli markalarından olan … markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, davalının bilgisayar, bilişim, telekomünikasyon alanında her türlü mal ve hizmetlerde markasal kullanımların ref ve men’ine, davalının salt ürün ve tanıtımlarında … markasını öne çıkararak vaki markasal kullanıldığı tabela, broşür, etiket, poşet, çanta, vb. ürün tanıtımına yönelik tüm kullanımların önlenmesine, ürün ve tanıtımlardan markasal tüm kullanımların çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların imhasına, B)Davalının ticaret unvanındaki … ibaresi davacının tanınmış markasına tecavüz oluşturduğundan terkinine, C)Karar kesinleştiğinden hüküm özetinin masrafı davalıdan alınarak günlük bir gazetede bir kez ilanına, 5-İlk derece yargılaması yönünden; A) Alınması gereken markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden 59,30 TL maktu harç ile, unvan terkini davası yönünden 59,30 TL maktu harçtan, 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 90,90TL harcın davalıdan tahsiline Hazine’ye irat kaydına, B)Davacı tarafın yargılama giderlerinden olan 27,70 TL başvuru harcı 27,70 peşin harç 200 TL tebligat ve müzekkere masrafı, 4.050,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.305,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, B)Davalı tarafın yapmış olduğu 36 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, C)Davanın kabulü nedeniyle, Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden 7.375 TL, unvan terkini yönünden 7.375 TL maktu vekalet ücreti taktirine, toplam 14.750 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Ç)Taraflarca fazla yatırılan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ve talebi halinde iadesine, 6-İstinaf yargılaması yönünden; A)Davalı yandan alınması gereken markaya tecavüz ve haksız rekabet yönünden 59,30 TL maktu harç ile, unvan terkini davası yönünden 59,30 TL maktu harçtan, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 82,70 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, B)İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, C)İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 81,00 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, D)İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, E)Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.