Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2308 E. 2022/261 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2308 Esas
KARAR NO: 2022/261
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMES: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2014/1130 E. – 2019/183 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketi aleyhine … Kalkan – Antalya Şubesi’ ne ait 10/11/2013 tanzim tarihli, 01/11/2013 vade tarihli 34.250,00 TL bedelli çekin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile davalı şirket tarafından icra takibi başlatılarak müvekkili şirketine ödeme emri gönderildiğini, ancak icra takibine konu olan bonodaki ciro silsilesindeki imza müvekkili şirketinin yetkililerine ait olmadığını, şirket kaşesinin de müvekkili şirketine ait olmadığını, icra dosyasına ilişkin müvekkili şirketinin davalı tarafa borcu bulunmadığına ilişkin menfi tespit taleplerinin kabulü ile öncelikle müvekkili şirketi hakkında başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasını, alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı taraf davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.03.2019 tarih ve 2014/1130 Esas – 2019/183 Karar sayılı kararıyla; “… tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında bono ciro silsilende bulunan imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, ancak davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Davaya konu çekin davacıdan …’e ciro yoluyla geçtiğini, bu kişinin de borcuna karşılık çeki müvekkil şirkete ciro yoluyla teslim ettiğini, müvekkilin iyiniyetli hamil olduğunu, Mahkemece sadece imza incelemesi yapılmış olup, davacı ile … arasındaki hukuki ve ticari ilişkinin araştırılmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 02.11.2017 tarihli raporunda; inceleme konusu çekin arka yüzündeki … Ltd. Şti’ ye atılı 1. ciro imzası ile şirket yetkilisi …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakamından farklılıklar satandığından söz konusu 1.ciro imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ en eli ürünü olmadığını, …’ın varyasyon aralığını gösterir, farklı tarihlerde atılmış, karşılaştırmaya elverişli mukayese imzaları bulunmadığından değerlendirme yapılamadığı hususununu rapor etmişlerdir. *Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 12.12.2018 tarihli raporunda; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede, inceleme konusu çekteki 1. ciro imzası ile …’ın mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususunu rapor etmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki imzanın şirket yetkilisine, kaşenin de şirkete ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında bono ciro silsilende bulunan imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, ancak davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketin takibe konu 10.11.2013 keşide tarihli 34.250,00 TL tutarlı çekin lehtarı göründüğü, davacının çekin arka yüzünde bulunan lehtar cirosunun ve şirket kaşesinin kendilerine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporları ile çekteki davacı şirket adına atılı imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararın isabetli olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.339,61 TL harçtan, peşin alınan 585,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.754,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/02/2022