Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2287 E. 2019/2260 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2287 Esas
KARAR NO : 2019/2260
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2019
NUMARASI : 2018/131 E. – 2019/299 K.
DAVA : Borçtan Kurtulma Davası
KARAR TARİHİ: 25/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının …San. Tic. Ltd. Şti. sahibi olduğunu, müvekkilinin davalının … San. Tic. Ltd. Şti’nde 2007 yılında işe başladığını, şirkette fatura, irsaliye ve muhasebeden sorumlu personel olarak çalıştığını, müvekkili ile davalı alacaklı arasında işçi işveren ilişkisinin olduğunu, bu ilişkiden kaynaklı olarak müvekkil tarafından davalı alacaklıya boş bir şekilde isim ve imzası yazılı olarak teminat amaçlı dava konusu senet verildiğini, hiçbir ticari hayatı olmayan geçimini sadece maaşı ile sağlayan bir işçi çalıştığı iş yerinden bir mal satın almasının mümkün olmadığını, bu nedenle senedin hiçbir alacak verecek ilişkisine dayanmadığını tamamen teminat amaçlı verildiğini, müvekkili aleyhine başlatılan kötü niyetli bu takibin geçerli hukuki ve ticari ilişki olmadan başlatıldığını, müvekkilinin hem ailesine hem de çevresine kötü duruma düştüğünü ve tüm itibarının zedelendiğini, müvekkilinin haksız olarak icrai işlemlerinin başlamasından dolayı müvekkilinin hesaplarına haciz konulduğu ve zor duruma düştüğünü, ihtiyati tedbir talebinin kabulüyle, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında yapılan takibin durdurulmasına yada dosyaya yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile davanın reddini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, alacaklı olduğunun tespiti ile davacı borçlunun %20’den az olmamak üzere kötüniyet ve icra inkar tazminatına hükmedilmesin karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2019 tarihli 2018/131 Esas – 2019/299 Karar sayılı kararıyla; “davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, 6100 sayılı Yasanın 20/1 maddesi delaletiyle kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerektiği, aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile birlikte ihtarına, 6100 sayılı Yasanın 331/2. maddesi gereğince davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, davaya devam olunmaması halinde Mahkememizce dosya üzerinden durumun tespiti ile davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine” karar verdiği görülmüştür.Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin ticari işletme sahibi olduğunu, davanın Ticaret Mahkemesinde açıldığını, mahkemenin gerekçeli kararında karşı tarafın iddia ettiği gibi kambiyo senedinin iş ilişkisinin devam ettiği sırada imzalandığını belirterek bir durum tespiti yapmakla beraber en ufak bir inceleme yapmaksızın bu konuya nasıl vardığını açıklama gereği bile duymadığını, müvekkili … davacı borçlu … 2007 ve 2011 yılları arasında… San. Tic. Ltd. Şti. Şirketinde fatura irsaliye ve muhasebeden sorumlu personel olarak çalıştığı dönemde işvereni konumunda bulunduğunu, fakat davacı vekilinin iddia ettiği gibi ne söz konusu yıllar arasında nede daha sonra boş bir şekilde isim ve imzası yazılı olarak bir teminat amaçlı bir senet alınmadığını, davalının senetteki malen kaydını gerekçe göstererek davacıdan mal almasının mümkün bulunmadığını, maaşlı çalıştığını beyan etmişse de, senedin keşide tarihinin 30/03/2017 vade tarihinin 10/05/2017 tarihi olduğunu, söz konusu tarihlerde davalının davacı şirkette çalışmadığını, iddiaların asılsız olduğunu, bono bir sebebe bağlı yada şarta bağlı olmaksızın borç ödeme taahhüdü içerir hükmü doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini, Bu aşamadan sonra artık senedin bedelsiz olduğu, senedin düzenlenmesine sebep olan temel borç ilişkisinin gerçekleşmediği veya senet alacaklısının senedin düzenlenmesine sebep olan edimini ifa etmediği hususlarındaki ispat külfeti borçluya ait olduğu, Yargıtay içtihadı Birleştirme Kurulu’nun 12.4.1933 gün ve 30/6 sayılı kararında da belirtildiği üzere borç ikrarı içeren bir belgede, borcun nedeni belirtilmişse, borçlu bu nedenin gerçekleşmediğini ispat etmek şartıyla borçtan kurtulabileceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE;Menfi tespit talepli davada davacı vekilinin, müvekkilinin 2007 yılında davalının sahibi olduğu, … san. Tic. Ltd. Şti. ‘de işe başladığını, davaya konu İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dayanağı bononun kendisinden boş bir şekilde isim ve imzası yazılı olarak teminat amaçlı alındığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını beyanla borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptali ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince taraflar arasındaki ilişkinin işçi işveren ilişkisi olduğu, bononun bu ilişki nedeniyle düzenlendiği İş Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-c maddesi delaleti ile 115/2.maddesi gereğince görev dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, karar verdiği, davalı vekilinin de, davacının 2007-2011 yıllarında müvekkilinin şirketinde çalıştığını kabul ettiği anlaşılmakla, davacı iddialarının değerlendirmesinin iş hukuku kurallarına göre yapılması gerektiği (emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 08/09/2014 tarihli 2014/11745 Esas-2014/13018 Karar sayılı kararı) kanaatiyle ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olmakla davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/10/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.