Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2281 E. 2019/2256 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2019/2281 Esas
KARAR NO : 2019/2256
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2018
NUMARASI 2015/734 E. – 2018/1025 K.
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Söz. Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği Bayrampaşa’da bulunan işyerine 12.12.2014 tarihinde hırsızlık meydana geldiğini, buna ilişkin Savcılığa şikayette bulunduklarını, olay günü şirket kasasında bulunan müvekkili şirket ve şahıs adına düzenlenen boş çek koçanları ve birçok müşteri çekinin çalındığını, takip konusu çekin müvekkili şirketin kasasından çalınan müşteri çeklerinden olduğunu, çeklerin iptali için İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1498 E. Sayılı dosyası ile dava açtıklarını ve halen derdest olduğunu, anılan dosyadan ödeme yasağı kararı verildiğini ve istirdat davası açmak üzere taraflarına süre verildiği için işbu davayı açtıklarını, davalı …’in müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, takibe konu çek bedelinin ödendiğini, çekin çalıntı olması nedeni ile çek üzerindeki imzalar ve kaşenin müvekkili şirkete ait olmadığını, buna ilişkin de İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını ve 2015/561 E. Sayılı dosyanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin bu çeke ilişkin borcunun olmadığını, çekteki imza ve cironun sahte olduğunu belirterek, sonuç olarak; müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, çekin meşru hamili olması nedeni ile çek bedelinin istirdadına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yasalara uygun olarak çekin meşru hamili olduğunu, yasal düzenlemeler çerçevesinde faktoring sözleşmesi imzalayarak iktisap ettiğini, ciro silsilesinin sıralı ve düzgün olmasının çekin meşru halimi olması için yeter bir sebep olduğunu, çeki iktisap nedeninin ortada olduğunu bu nedenle iyi niyetli 3. Kişi olduklarını, müvekkili Şirketin çekteki imzaların sahteliğini anlamasının mümkün olmadığını ve sahteliği araştırma zorunluluğunun da olmadığını, 11. Asliye Ticaret Mahkemesindeki çek iptali davasına müdahale talebinde bulunduklarını, halen davacı ile müvekkili arasında İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/561 E. Sayılı dosyası ile açılan imzaya ve borca itiraz davasının devam ettiğini, yasalara uygun bir şekilde faktoring sözleşmesi yaparak çeki iyi niyetli olarak iktisap eden müvekkilinin alacağını tahsil edemeyince çekteki keşideci ve cirantalar aleyhine ihtiyati haciz kararı alarak icra takibine başladığını, takibe başlandıktan sonra, takibe konu borcun, çekin keşidecisi … tarafından icra dosyasına ödenerek borcun sona erdirildiğini belirterek, sonuç olarak; hukuki ve maddi dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini savunmuştur.Diğer davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarihli 2015/734Esas – 2015/1025 karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, davacının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına dayanak yapılan … Çınar Şubesine ait Keşidecisi … olan 04/05/2015 keşide tarihli … nolu 4.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin meşru hamil olduğunu ispat ettiğini, davalıların düzgün ciro silsilesi ile aldıklarını ispat edemediğini, çek bedeli davalılara ödendiğine göre, bu durumda çekin ve bedelin istirdadına karar verilmesi gerektiğini, davanın bedele dönüştüğünü, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmişse de istirdat talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, çek bedelinin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.Dosyanın incelenmesinde, Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen kayıtlardan , davalılardan … San. Tic.Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kaydının 07/09/2015 tarihinde resen silindiği, tüzel kişiliği bulunmayan şirket aleyhine yargılamaya devam olunarak karar verildiği, haliyle dava dilekçesi ve gerekçeli kararın da tebliğ edilemediği, kabule göre de davacı tarafın istirdat talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, taraf teşkili ve husumet ehliyeti dava şartlarından olmakla, 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince resen dikkate alınacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı vekilinden davalı şirketin ihyasını talep edip etmediği açıklattırılarak, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 ve 355.maddeleri gereğince, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2018 tarihli 2015/734 E. – 2018/1025 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 3-İstinaf yargılama giderleri olarak davacı tarafından yapılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 56,50 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 177,80 TL’nin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 25/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 ve 355. maddeleri uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.