Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2247 E. 2019/2189 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
DOSYA NO: 2019/2247 Esas
KARAR NO : 2019/2189 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
NUMARASI : 2015/1024 E., 2019/84 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlunun müvekkili şirkete olan bakiye cari hesap borcu nedeniyle İstanbul …. İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyası ile alacağın tahsili amacıyla hakkında icra takibine geçildiğini, davalı borçluya örnek no:7 ilamsız ödeme emri tebliğe gönderildiğini, borçlu davalının borcunun olmadığını ileri sürerek borcun tamamına ve faize itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, borçlu davalının aynı zamanda zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davanın kabulü ile haksız ve mesnetsiz olarak borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, takip tarihinden itibaren işleyecek olan senelik %11.50 ticari faizi ile birlikte takibin devamına ve davalı borçlunun %20 inkar tazminatla mahkumiyetine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı cevap dilekçesinde; kendisinin tüccar olmadığını, davacı şirketle arasında ticari bir ilişkinin de bulunmadığını, davanın ticaret mahkemesinde açılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, bu nedenle iş bölümü itirazında bulunduğunu, davacının bu takibi yapmakta haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine, davacı vekilinin icra takibi yapma ve dava açma yetkisi yönünden davanın reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile davacının en az %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davacı şirketin ortaklarının … ve davalı şirket olduğu, davalı şirketin, davacı şirkete %50 ortak olduğu, 19/11/2012 günlü Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen 07/11/2012 günlü ortaklar kurulu kararına göre davacı şirketin, biri A grubundan biri de B grubundan olmak üzere en az iki müdürle temsil edilebileceği, her iki gruptan en az bir yetkili imzasıyla şirket işlerini takip için vekalet verilebileceği, davacı şirket adına işbu itirazın iptali davasını açan vekilin A grubu yetkililerince azledildiği ve azilin kendisine bildirildiği, vekilin müvekkili adına dava açması için genel vekaletnamenin bulunması ve davayı takip konusunda, özel talimatın gerekli olduğu, davayı açan vekilin vekaletnamesi davalının davacı şirkete ortak olmasından evvel düzenlenmiş ise de davalı şirket temsilcilerinin davacı vekilinin vekillik görev ve sıfatına itirazları nedeniyle vekillik görev ve yetkisinin ortadan kalktığı ayrıca davacı şirket ortağı ve A grubu hisse sahibi davalı şirket ortaklarının bu davanın açılmasına ve yürütülmesine onay vermediklerini bildirmeleri karşısında davacı şirketin diğer %50 hissedarların şirket adına tek başına temsil ve karar alma imkanı da olmadığına göre vekilin dava açılması konusunda davacı şirketten aldığı talimattatn bahsedilemeyeceği, dolayısıyla davacı vekilinin vekillik görevinin ve yetkisinin bulunmadığı” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/1-d, f ve 115/2. Maddesi uyarınca usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ; “….Davalının dava dışı şirket adına beyanda bulunma hakkı yoktur. Bahsedilen olaylar davacı şirketin ortakları arasındaki iç ilişkiden kaynaklanan bir sorunlar silsilesidir. Ayrıca müvekkilim şirketin % 50 ortakları olan … dava dosyamıza davacı yanında davaya katılmak ve davayı HGK kararı uyarınca takip etmek için dilekçe vermiş ve açıkça tarafıma gönderilmiş bir azil name olmadığını beyan etmiştir. Davalının emsal olarak koyduğu davanın tarafları değişik olduğu gibi ve müvekkilim şirketin % 50 ortakları olan… tarafından da anılan karar için de tarafımızca karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.Davanın konusu; vekalet ilişkisinin aynı nedenlerle tartışıldığı vekaletin kullanılmasına engel olunması amacıyla açılan davalarda diğer % 50 ortak ve onu müvekkilim şirkette temsil eden bir kısım şirket müdürleri tarafından açılmış bu davalarda A ve B gurubu imzalardan ve yetkilerden bahsederek kısaca şirket vekili olarak icra takibi yetkimin olmadığını ve bana kendileri hakkında icra takibini açmak için yetki vermediklerini ve % 50 ortak olarak avukat olarak azil edildiğimi ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri davaların hepsi hakkında davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararlar da kesinleşmiştir. Bu konuda Yargıtay 12. HD si 2017 / 37 esas sayılı kararı , karar düzeltme incelemesi sonunda kesinleşmiş kararında; açıkça somut olayda geçerli bir azilname olmadığına karar verilmiştir. Ayrıca benim vekalet ilişkisi nedeniyle temsil ettiğim müvekkilim şirket …san. ve dış tic. Ltd. şti. dir. Bu şirket tarafından da tarafıma noterden gönderilmiş bir azilname yoktur. Açmış olduğum icra takipleri ve davalar müvekkilim şirketin menfaatine uygundur. Borçlu olan kişiden icazet alınması MK 2. Maddesi göz önüne alındığında hakkaniyete uygun bir davranış değildir. Burada asıl önemli olan davalının gerçekten borcunun olup olmadığı hususudur. Takibinde itiraz ile durduğu göz önüne alındığında yargılama neticesinde borçlu olup olmadığı ve gerçek açıkça ortaya çıkacaktır……” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava cari hesap alacağından kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince resen nazara alınması gereken dava şartları açısından dosya incelenmiş ve davacı şirketin ortaklarının … ve davalı şirket olduğu, davalı şirketin, davacı şirkete %50 ortak olduğu, 19/11/2012 günlü Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen 07/11/2012 günlü ortaklar kurulu kararına göre davacı şirketin, biri A grubundan biri de B grubundan olmak üzere en az iki müdürle temsil edilebileceği, her iki gruptan en az bir yetkili imzasıyla şirket işlerini takip için vekalet verilebileceği, davacı şirket adına işbu itirazın iptali davasını açan vekilin A grubu yetkililerince azledildiği ve azilin kendisine bildirildiği azlin geçerli bir azil olduğu bu nedenle tamamlanması mümkün olmayan dava şartı bulunduğundan davanın usulden reddene karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosyaya celbedilen ve bir kısmı Yargıtay denetiminden de geçmiş dava dosyalarına ilişkin karar örneklerinde davacı şirketin A ve B grubu hissedarları arasında devam eden anlaşmazlıklar bulunmaktadır. A grubu hisseleri şirket hissesi olarak % 50 , B grubu hisseleri ise diğer % 50 yi temsil etmektedir. Kısaca şirketin A ve B grubu hissedarar arasında yarı yarıya hisse dağılımı mevcut olup, sadece … soyisimli hissedarların verdiği vekaletnameye istinaden açılan davada , diğer hissedarların azil bildirimleri karşısında ortada geçerli bir vekaletnameden bahsedilmesi mümkün değildir.Azil ve istifa beyanı yenilik doğuran tek yanlı bir işlemdir ve irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile vekâlet ilişkisini “tasfiye edilmesi gerekli” bir ilişki durumuna sokar (Hatemi/Serozan/Arpacı Borçlar Hukuku Özel Bölüm. İstanbul 1992 s.435).Azil ve istifa beyanı herhangi bir şekle tabi değildir. Bu husus üstü kapalı olarak da yapılabilir. Verilmiş olan vekâletle bağdaşmayacak hukuki eylemler aracılığıyla da azil ve istifa mümkündürAyrıca salt vekaletname bulunması da vekile müvekkili adına talimat ve onay almaksızın dava açma veya davada temsil etme hakkı vermez.Zira dava açıldığı tarihteki yetkili merciin onay ve talimatı önemlidir.Eldeki davada bu şekilde bir onayın verilmediği ve verilmeyeceği nedenle tamamlanabilir bir eksiklik bulunmamaktadır.Bu ndenle mahkemenin dava şartı noksanlığından verdiği usulden red kararı yerindedir. Benzer bir davada aynı taraflarla ilgili olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/111581 Esas ve 2018/4927 Karar sayılı kararı ve yine aynı dairesinin 2016/12467 Esas ve 2018/ 6009 Karar sayılı ilamları da davacı şirketin temsil ve ilzamı ile vekil tayini konusunda benzer hukuki sonuca ulaşmıştır.Bu nedenle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekemiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE 2-Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yar olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi. 18/10/2019