Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/224 E. 2021/2065 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/224 Esas
KARAR NO: 2021/2065 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI: 2016/243 E. – 2018/19 K.
DAVANIN KONUSU: Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti
Maddi Tazminat İstemli
KARAR TARİHİ: 02/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin Gıda sektörü Beslenme danışmanlığı hizmetleri … programı tasarımı ve uygulaması alanında faaliyet gösterdiğini, davalıların davacının tescilli markası olan “…” markasını izinsiz olarak kullanarak marka hakkına tecavüz teşkil eden ve haksız rekabet fiillerini oluşturan eylemlerinin ortadan kaldırılmasına, davalıların web sitelerinde, kataloglarında, reklamlarında müvekkillerinin tescilli markası olan “…” markasının kullanılmasının önlenmesine, kullanıldığı yerlerde kaldırılmasına, … markasının (https://www.facebook.com/…, https://twitter.com/…, https://www.instaqram.com/…) sosyal medya platformlarından kaldırılmasına, tanıtım malzemelerine el konulmasına karar verilmesini ayrıca; davalının fillerinin haksız rekabet olup olmadığının hükmen tespitini,, Haksız Rekabetin Men’i,, Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması, Marka hakkına tecavüzün giderilmesi,,Müvekkili firmanın tescilli markasının taklit edilmesinden dolayı uğramış olduğu zararlar için şimdilik 20.000 TL. maddi tazminat ve yoksun kalınan kazancın davalılardan müteselsilen tahsiline, hükmün ilanını karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin tanıtım ve reklam faaliyetlerinde kullandığı “…” ve “…” sloganlarının marka olarak tescili için TPMK nezdinde gerekli başvuruları yaptıklarını, …, … A.Ş ve … A.Ş (“Müvekkil Şirketler”) sahip oldukları bilgi ve tecrübe birikimini birleştirerek kurdukları …-…-… adi ortaklığının, İstanbul Kazlıçeşme’de seçkin bir konut, rezidans, ofis, otel ve ticari ünite karma projesi olan … Projesi’ni … güvencesi ile yürüttüklerini, “yeni bir deniz semti” konseptiyle 111.000 m2 arsa üzerinde inşa edilmekte olan projenin isminin “…” olduğunu, benzer projelerden farklı olarak müşterilerinin yaşamını iyileştirme gayesiyle hareket ederek ve bu gayeyi vurgulamak amacıyla “…” sloganına birçok reklam ve tanıtım faaliyetinde yer verdiğini, … ibaresini içeren 29 adet marka tescil başvurusu yaptıklarını, hali hazırdaki kullanımı doğrultusunda “…” ve “…” markasını tescil koruması kapsamına alabilmek için TPMK nezdinde … ve … numaralı başvuruları yaptıklarını, Müvekkili Şirketler’in milyonlarca liralık yatırımı neticesinde “…” ismini vererek inşa ettiği projesinin dolayısıyla “…” ibaresinin yer aldığı tüm markalarının tanınmışlığı, reklam gücü ve itibarının ortada olduğunu, projenin tüm Türkiye’ye hitap eden bir proje olduğunu “…” sloganı tüketici nezdinde akıllara doğrudan ve daima “…” getireceğinden “…” sloganının kullanımının davacı Şirket’in tescilli markalarıyla hiçbir şekilde karışıklığa yol açmayacağını, müvekkilinin “…” ibaresini en başından beri “…” ibaresi ile birlikte kullandığını, “…” ibaresinin müvekkil şirketler’in sunduğu bir ürün ve hizmete verdikleri bir isim olmayıp … projesinde kullanılan çok sayıda slogandan biri olduğunu, davacı şirketin, diyetisyenlik ve gıda sektörü beslenme danışmanlığı hizmetleri verdiğini, müvekkili şirketler ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir alanda faaliyet gösterdiğini, davacının dilekçesinde “…” markasını 36. Sınıftaki gayrimenkul hizmetlerinde ve 37. Sınıftaki inşaat hizmetlerinde tescil ettirdiklerini ve kendilerinden izin almadan bu alanlarda markanın kullanımının mümkün olmadığını ileri sürmüşse de bu alanda faaliyet göstermediğinden, haksız rekabet ve iltibas ihtimali ile, davalının zarara uğramasının fiilen mümkün olamayacağını, müvekkili şirketlerin davacı’nın markasını taklit ederek sağlayacağı bir menfaat de bulunmadığını, kaldı ki, taklit edildiği iddia edilen “…” ifadesinin 556 Sayılı KHK’nın 7/1-c ve Sınai Mülkiyet Kanunun 5/c maddesinde belirtilen esaslara aykırı olup “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar”ın tescili mümkün olmadığından KHK’nın 42. Ve Sinai Mülkiyet Kanunun 25. Maddesi uyarınca hükümsüzlük davasına konu edilebileceğini, Davacı’nın “…” markasının, günlük hayatta kullanılan, genel anlam ifade eden ve özgün olmayan kelimelerden oluştuğundan marka özelliği ve tescil şartları taşımadığını, davacı’ya ait marka hakkında 556 Sayılı KHK’nın 42/1-a ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25/1 maddesi uyarınca hükümsüzlük davası açma haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafından “…” markasının faaliyet alanı ile ilgisi olmayan çok sayıda sınıfta tescil edilmiş olması nedeniyle ve müvekkili gibi davacı faaliyetleri ile ilgisi olmayan tarafların lisans sözleşmesi yapmaya davet edilmesinin ve devamında tazminat talep edilmesinin marka ticareti yapma anlamına gelen kötü niyetli ve dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, … projesinin tanıtım ve reklam çalışmaları sırasında … ifadesi bir marka olarak değil, proje tamamlandığı zaman müşterilerin yaşayacakları hayatı tarif eden bir kavram olarak kullanıldığını, bu noktada “…” ile … projesinin müşteriye sunduğu, bazı durumlarda fiziki, bazı durumlarda manevi konforun kastedilmekte olduğunu, “…” projesinin tüketicilere vaad ettiği “…”ı anlatmak için seçtiği ve bu seçimi yaparken, projeyi tanıtmayı amaçladığının ortada olduğunu, “…” ibaresinin Davacı Şirket tarafından tescil edilmiş olmasına rağmen ayırt ediciliğinin zayıflığı ve sıradan bir reklam ve promosyonu çağrıştırıcı yankısı ortada olduğundan ve ayırt ediciliği olmayan veya oldukça zayıf olan ibarelerin tecavüz gayesi olmaksızın başkaları tarafından slogan olarak kullanılmasının Marka Hukuku bağlamında engellenmesi mümkün olmayan bir durum olduğunu, TPMK Marka Araştırma listesinden sorgulandığında, “…” ibaresini içeren çok sayıda markaya ulaşılmakta olduğunu “…”, “…”, “… (Bu markaların üçününde davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren kişilerce kullanılmakta olduğunu) markaları da TPMK tarafından tescilli olup, “…” ibaresini kullanan bir çok markanın tescil sürecinin de devam etmekte olduğunu, Google arama motorunda da “…” kelimesi aratıldığında birçok sonuç ortaya çıktığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27.03.20218 tarihli 2016/243 E. – 2018/19 K. sayılı kararıyla; “… Somut uyuşmazlıkta davacı markasının başlangıçtan itibaren oldukça zayıf bir ayırt ediciliğinin bulunduğu, kullanımla sonradan kazanılmış ayırt ediciliğinin ancak davacının kendi diyetisyenlik beslenme alanı ile sınırlı olabileceği, davalının inşaat reklamlarını gören tüketicinin ekonomik, ticari yada idari olarak bağlantılı bulunduğu zannına kapılmasının mümkün bulunmadığı, yani tüketicinin diyet beslenme ile ilgili bir alanda inşaat sektörü arasında bağlantı kuramayacağı, somut olayda toplanan delillere göre ; davacı markasının tanınmış marka olmadığı, … ibaresinin zayıf marka olduğu, davacının tescilli kullanımı ile davalı kullanımının ayniyet arzetmediği, ortalama tüketici zihninde karıştırma ihtimali bulunmadığı,marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “…” markaları ve türevleri hakkında bilgiler verdiği, dilekçe içeriğinde görseller paylaştığı, usule yönelik istinaf sebebinde, mahkemenin müvekkilinin markalarının ayırt ediciliği ve tanınmışlığına ilişkin bilirkişi görüşüne başvurulmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu hususta birçok Yargıtay içtihadı bulunduğunu. -Esasa yönelik istinaf sebeplerinde; mahkeme kararının aksine “…” ve türevi markaların müvekkili şirket ile kurucusu … ile özdeşleştiğini, tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından yüksek ayırt edicilik düzeyine ulaştığını, ülkemizde özellikle … ve buna bağlı sektörlerde “…” markası denince akla istisnasız olarak … ve müvekkilinin akla geldiğini. -Mahkeme kararının aksine, müvekkilinin markasının kullanım sonucu yüksek ayırt ediciliğe ulaştığını ve davalılar tarafından marka olarak kullanılması nedeniyle markaya tecavüz teşkil ettiğini, davalıların bu ibareyi slogan olarak değil tek başına marka olarak kullandığını, müvekkilinin ünlü işadamlarının ve şirketlerin beslenme danışmanı olduğunu, …, …, … gibi birçok şirkete … tasarımı danışmanlığı yaptığını, … ve türevi markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler bakımından yüksek ayırd ediciliğe haiz olduğunu, bu nedenle davalının, müvekkilinin markasına ayırd edilemeyecek derecede benzeyen “…” markasını kullandığını, … ibareli üçüncü kişiler adına tescilli markaların hükümsüzlüğü için açılan davaların devam ettiğini, Ankara 4.FSHHM’nin 2017/411 E.sayılı dosyasında YİDK kararının iptali ile 2016/93043 sayılı “…” markasının hükümsüzlüğü talepli davada bilirkişi raporunda; müvekkilinin markasının kullanım yolunda ayırd edicilik kazandığının belirtildiğini, davalıların marka tescil başvurularının bu ibareleri markasal olarak kullandıklarını gösterdiğini, marka hükümsüzlüğü davasında alınan raporda; davalı tarafın … ibaresini tek başına marka olarak kullandığının görüldüğünü, davalıların bu ibareyi ana marka olan … ibaresi ile kullanmış olsa dahi bu ibarenin markaları ayrıştırmak için yetersiz olduğunu. -Müvekkilinin inşaat sektörüne ilişkin 37.sınıfta … nolu 17.08.2015 tescil tarihli … markası bulunduğundan öncelikli kullanım hakkı bulunduğunu. -Davalıların, müvekkilinin aktif olarak faaliyet gösterdiği sağlık sektöründe, kulüp faaliyetlerinde müvekkilinin markasını kullanılmasıyla karıştırılmaya neden olacağını.-Müvekkiline ait … ve türevi markaların tanınmış markalar olduğunu, davalılar tarafından bu markaların aynı /ayırd edilemeyecek derecede benzerlerinin kullanımının 556 sayılı KHK 9/1c uyarınca da tecavüz teşkil ettiğini. -TPMK nezdinde başkaca … markalarının da olmasının davalıların markaya tecavüz ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağını. -Davalı şirketlerin kötüniyetli olduğunu, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük talepli davada bilirkişilerce markanın kullanımın farklı olarak kullanıldığının tespit edildiğini. -Davalıların fiillerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacı tarafın markasının tanınmışlık vasfı bulunduğuna ve müvekkilinin … projesi nezdinde kullanılan … markası arasında benzerlik bulunduğuna yönelik iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin … ibaresini baştan beri … ibaresi ile birlikte kullandığını, kullanımın sadece …nın vadettiği …ı vurgulamak amacıyla gerçekleştiğini, müvekkillerinin yaptığı milyonlarca liralık yatırımın, … markasının tüketici nezdinde akıllara doğrudan müvekkilleri şirketlerin … sını getirdiğini, davacının marka tecavüzüne yönelik iddiasının dayanağının bulunmadığını, davacının faaliyet gösterdiği alanların gayrimenkul ve inşaat sektörü ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını, haksız rekabet ve iltibas doğması ile davacının zarara uğramasının fiilen mümkün olmadığını, davacı markasının günlük hayatta kullanılan genel anlam ifade eden ve özgün olmayan kelimelerden oluştuğunu, davacı tarafın usule ilişkin istinaf gerekçelerinin de mesnetsiz olduğunu, müvekkillerinin markalarına karşı Ankara 4.FSHHM nezdindeki 2017/411 E.sayılı dava dosyası üzerinden “…” markasına ilişkin YİDK kararının iptali talepli olarak açılan davanın reddine, Ankara 2.FSHHM nezdinde açılan 2017/475 E.sayılı dava dosyası üzerinden “…” markasına karşı açılan YİDK kararının iptali talepli davanın reddine karar verildiğini beyanla istinaf talebinin reddi talep etmiştir.
DELİLLER: TPMK kayıtlarından; Davacının marka tescil belgesi kapsamına göre davacının tescilli markalarının … markasının … başvuru numarası ile 29,30,32,43, sınıflarda 11.7.2014 tarihinde,… markasının … NO İLE 16,41. sınıflarda 11.7.2014 tarihinde,… markasının … NO İLE 43.. sınıflarda 11.7.2014 tarihinde, … markasının … NO İLE 5,16,21,.. sınıflarda 4.4.2006 tarihinde, … markasının … NO İLE 3,5,9,10,14,24,25,28,31,36,37,38,.. sınıflarda 17.7.2014 tarihinde, … markasının … NO İLE 35,41,44 sınıflarda 16.4.2014 tarihinde başvurusunun yapıldığı anlaşılmıştır. TPMK kaydından davalı şirketler adına 17/11/2016 başvuru tarihli 16/35/37/41/43. sınıflarda … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusu ile, 03/10/2016 başvuru tarihli,16/35/37/41/43. Sınıflarda, … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusu bulunduğu, davacı tarafça marka başvurularına itiraz edildiği, markaların başvuru işlemlerinin devam ettiği, marka başvurularının 21/12/2016 dava tarihinden önceki tarihli olduğu anlaşılmıştır. Ankara 4.FSHHM’nin 2017/411 E.sayılı dosyasına yazılan müzekkere cevabından, davalılar adına tescilli “…” markasının başvurusuna itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü talepli davanın reddine karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesi için Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, ve Ankara 2.FSHHM’nin 2017/475 E.sayılı dosyasına yazılan müzekkere cevabından, davalılar adına tescilli “…” markasının başvurusuna itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü talepli davanın reddine karar verildiği, dosyanın istinaf incelemesi için Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, cevaplarından anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi talepli davada mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafça markaya tecavüzün ispatı yönünden, “…” inşaat inşaat projesinin kataloğu ile www…com/tr internet sitesinden alınan çıktılar sunulduğu, yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde; davalı tarafın “…” ve “…” şeklindeki kullanımlarının, davacının markalarının tescil sınıfında olduğu ve davacı markalarına tecavüz teşkil ettiği, “…” ibaresi ile kullanımın markaları ayrıştırmak için yetersiz olduğu ileri sürülmüştür. Dosya kapsamına celp edilen marka tescil ve başvuru kayıtlarından, davalı şirketlerin faaliyet gösterdiği, inşaat ve gayrimenkul hizmet sınıfında tescilli, … markasının … başvuru numarası ile, 3, 5, 9, 10, 14, 24, 25, 28, 31, 36, 37, 38,.. sınıflarda 17.7.2014 tarihinde başvurusunun yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı şirketler adına ise 16/35/37/41/43. sınıflarda 17/11/2016 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusu ile, 16/35/37/41/43. Sınıflarda, … başvuru numaralı, 03/10/2016 başvuru tarihli, “…” ibareli marka başvurusu bulunduğu, davacı tarafça marka başvurularına itiraz edildiği, Türk Patent Kurumu YİDK kararlarının iptali için davalar açıldığı, Dairemizce mahkemelere yazılan müzekkere cevaplarından, Ankara 4.FSHHM nezdindeki 2017/411 E.sayılı dosya ve Ankara 2.FSHHM nezdinde açılan 2017/475 E.sayılı dosyada, davacı tarafça açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük taleplerinin reddine karar verildiği, kararlara karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurularının henüz sonuçlanmadığının anlaşılmıştır. Davalı marka başvurularının 21/12/2016 dava tarihinden önceki tarihli olduğu ve tescil süreçlerinin sonuçlanmadığı anlaşılmakla bu davaların ve davalı marka başvurularının neticelenmesinin beklenmemesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı tarafın marka başvurularının sonuçlanmasının beklenerek, davalı tarafın kullanımlarının marka başvuruları kapsamında olup olmadığı değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 27.03.20218 tarihli 2016/243 E. – 2018/19 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 144,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 02/12/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.