Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2237 E. 2022/464 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2237 Esas
KARAR NO: 2022/464
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2017/495 2019/202
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; davacının Almanya’da kurulu bir şirket olduğunu ve … numaralı “…” markasının maliki olduğunu, şirketin tüm Avrupa genelinde, Amerika ve Avustralya gibi ülkelerde aktif şekilde ticari faaliyet gösterdiğini, “…” markasının … ve … & … bünyesinde de tescilli olduğunu, davacının Alman kanunları uyarınca yapı malzemelerinin yalıtımı ve izolasyonların üretimi ve ticareti ile iştigal ettiğini, söz konusu “…” markasının davalı şirketle arada herhangi bir satış, acentelik, distribütörlük, bayilik sözleşmesi ya da hukuki bir ilişki bulunmamasına rağmen www…net isimli web sitesi ve uzantılı sitelerinde davacının izni ve onayı olmaksızın kullanıldığını, buna ilişkin davalıya ihtarname gönderildiğini, ancak davalının haksız kullanıma son vermediğini, “…” markasını “…” şekline dönüştürerek ihlale devam ettiğini, davalının bu şekildeki kullanımının markalar arasında iltibas oluşturduğunu, davacı şirketin marka hakkına zarar verdiğini, davacı ile davalı şirketin faaliyet alanlarının birebir aynı olduğunu, bu sebeplerle davalının eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine, tecavüzün men’ine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi sunmamış, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacı adına tescilli … numaralı “…” markasının 17,19 ve 27. sınıflarda tescilli olduğu, davalının davacı ile hiçbir ticari ikilşkisi ve markayı kullanmak için haklı bir nedeni olmaksızın www….net isimli internet sitesinin içeriğinde 2014,2015 ve 2016 tarihlerinde davacıya ait markanın aynısını, 07/08/2016-30/12/2016 tarihleri arasında ise yalnızca bir harfi değiştirilmiş olarak “…” ibaresini markasal olarak kullandığı, davacının markasının tescilli olduğu yalıtım ve inşaat malzemeleri gibi ürünlerin benzerlerinin davalının internet sitesinde de tanıtım ve satışının yapıldığı, her iki tarafın hitap ettiği tüketici kesiminin ortalama tüketici grubu olduğu, kaldı ki bilinçli tüketici grubuna göre değerlendirme yapılsa bile, davalının davacıya ait ayırt ediciliği yüksek “…” markasının önce birebir aynısını, daha sonra ise yalnızca bir harfini değiştirerek görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullandığı, bu nedenle tüketiciler tarafından markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalının eyleminin davacının marka haklarına tecavüz niteliğinde olduğu” gerekçeleriyle kısa kararda davacının marka tescil numarası maddi hata sonucu … olarak yazıldığından, bu maddi hata düzeltilerek, davanın kabulüne, davalının www….net alan adlı internet sitesinde davacıya ait … tescil numaralı”…” markasının aynısını ve ayrıt edilmeyecek kadar benzer olan “…” ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüzün önlenmesine ve men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar vermiş, davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvrulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin gerek iktibas gerekse de iltibas yoluyla davacının marka hakkını ihlal etmediğini, ihlal yapıldığı iddia edilen internet sitesi incelendiğinde böyle bir durumun söz konusu olmadığının tespit edileceğini, bilirkişi raporunda davacıya ait markanın bir harfi değiştirilerek markasal olarak kullanıldığının tespit edildiğini ancak raporda bu markanın hangi firmaya ait olduğu hususunun açıklama kısmında müvekkili tarafından belirtildiğinin tespit edildiğini, raporda yer alan ….”bu ürünlere ayrılmış sayfalardaki açıklamalar okunduğunda davalının “…” ve “…” markalarını kendi imalatı olan bir ses yalıtım malzemesinin markası olarak ZİKRETMEDİĞİ, fakat davacıya(…) ait “…” markalı ses yalıtım ürününü DAVACIYA(…) AİT OLDUĞUNA DEĞİNEREK TANITTIĞI… görülmektedir.” şeklindeki tespitin müvekkilinin haklılığını ve iyi niyetini ayrıca marka ihlali kastının bulunmadığını gösterdiğini, ayrıca Bilirkişi raporunda “…”ü ise dava dışı … firmasına ait bir ses yalıtım ürününün markası olarak sunduğu görülmektedir.” denildiğini, devamında ise “… adlı firma ve bu firmanın “…” markalı ürünü olup olmadığına dair fikir elde edinebilmek için Google arama motoruna başvurulmuştur. Yapılan araştırma sonucu bu firmanın … diye bir markasının bulunmadığı kanaati edinilmiştir.” denildiğini, buna göre uzman bilirkişiler tarafından teknik bilgi gerektirecek iş bu konuda bu kadar basit bir şekilde Google arama motorundan arama yapılıp bir sonuca varılması kabul edilemez bir durum olduğunu, ayrıca bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmadan sadece … isimli firmanın internet sitesinden bir kanaat edinilmesinin görev ahlakına sığmadığını, kapsamlı veya gerçekçi bir araştırma yapıldığında müvekkilinin haklılığının ortaya çıkacağını kesinlikle markaya tecavüzün söz konusu olmadığını bildirmiştir. Davalıya ait ticaret sicil kaydının incelenmesinde, 11/01/2013 tarihinde tescil edildiği, her türlü inşaat işleri yapmak, satmak, her türlü dekorasyon işleri, tamirat ve boya işleri … Ve tadilat işleri yapmak olarak çalışma konusunun gösterildiği görülmüştür. TPMK’dan celbedilen marka tescil belgesinin incelenmesinde … tescil numaralı … ibareli markanın 28/01/2002 tarihinde 17,19 ve 27.sınıflarda … adına tescilli olduğu ve halen geçerliliğini koruduğu görülmüştür. 04/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının www….net alan adlı İnternet sitesinin incelemesi; 31.12.2017 tarihinde internet üstünden yapılan incelemede; davalıya ait olduğu anlaşılan internet sitesinin güncel kontrolünde “…” ya da “…” adı altında bir içeriğin/marka ibaresinin yer almadığı tespit edilmiştir. Davalının www…net alan adlı İnternet sitesinit …org kullanılarak incelemesi; …org kullanılarak yapılan incelemede toplam 59 adet arşiv kaydının tutulduğu bu kayıtların 2013 ve 2017 yılları arasında tutulduğu tespit edilmiştir. 2013 yılına ait arşiv görüntüleri aynı olduğundan sadece 16.07.2013 (Ses Yalıtım Süngerleri sayfasına gidildiğinde tarih 26.10.2013 olmaktadır) yılına ait ekran görüntüsü rapora eklenmiştir ve arşiv kaydında “…” ve “…” markasının yer almadığı tespit edilmiştir. 2014, 2015 ve 2016 yıllarına arşiv kayıtlarında davalının internet sitesinde “…” markasının ve 07,08.2016’dan itibaren 30.12.2016’ya kadar “…” markasının yer aldığı tespit edilmiştir. Davalının internet sitesinde “…” ve “…” ibarelerini markasal olarak kullandığı ve kullanımının davacının … sayı ile tescilli “…” markası ile iltibas yarattığı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün tespiti, men’i, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması taleplerine ilişkindir. Davacıya ait markanın 28/01/2002 tarihinden itibaren 17,19 ve 27.sınıflarda tescilli olduğu görülmüştür. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporu içeriği birlikte değerlendirildiğinde davalının haklı bir sebebe dayanmaksızın www….net isimli internet sitesinde 2014,2015 ve 2016 yıllarında davacıya ait markayı sadece bir harfini değiştirmek suretiyle “…” şeklinde markasal olarak kullandığı, davacının markasının tescilli olduğu, yalıtım ve inşaat malzemeleri gibi ürünlerin benzerlerinin de davalının internet sitesinde tanıtım ve satışının yapıldığı, hitap edilen tüketici kitlesi dikkate alındığında bu durumun iltibasa yol açtığı buna göre davalının eylemlerinin davacının marka haklarını ihlal niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ve men’ine yönelik hükme karşı yaptığı istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki davacının talepleri arasında ref (ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması) talebi de bulunmakta olup, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden davalının internet sitesinin güncel kontrolünde söz konusu ibarenin kullanılmadığı, dolayısıyla bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu yönden davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş, bu talep yönünden davalının davadan önce internet sitesinden kaldırdığını ispatlayamadığını, dava açılmasına davalının sebebiyet verdiğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih, 2017/495 E- 2019/202 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalının www…net alan adlı internet sitesinde davacıya ait … tescil numaralı “…” markasının aynısını ve ayrıt edilmeyecek kadar benzer olan “…” ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ettiğinin TESPİTİNE, Marka hakkına tecavüzün önlenmesine ve men’ine, Sonuçlarının ortadan kaldırılması talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına,4 Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan peşin harç tutarı olan 31,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 7-Davacı tarafından yapılan 62,80 TL harç, 191,70 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.254,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 152,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-İstinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/03/2022