Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2230 E. 2022/488 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2230 Esas
KARAR NO: 2022/488
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2019
NUMARASI: 2016/136 E. – 2019/275 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 05.06.2010 tarihinde 5 yıl süre ile franchaise sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmeye ek olarak 01.0T2014 tarihinde “…” isim ve markasını kullanan davacının bu marka yerine “…” markasını kullanacağını öngören sözleşme imzalandığını, davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiği halde, davalı yanca Bakırköy …, Noterliği aracılığı ile 21.04.2015 tarih vc … yevmiye no’lu ihtarname ile; “Taraftar arasında imzalanan 05.06.2010 tarihli Franchise Sözleşmesinde belirtilen satış adetlerine ulaşılamamış olması, marka imajını zedeleyecek çok sayıda hakaret ve müşteri şikayetinin bulunması, sözleşme hükümlerine uyulmaması, müteaddit uyarılara rağmen bu aksaklıkların düzeltilememesi sebebiyle sözleşmenin 3l.7.2015 tarihi itibariyle fesih edildiği”nin bildirilmiş olduğunu, davalının fesih gerekçeleri gerçeği yansıtmadığından ve davalı tamamen kötü niyetli olduğundan, Ankara … Noterliği aracılığı ile ihtarnameye cevap verildiğini, 5 yıllık süreç içerisinde şikayetlerin münferit olduğunu, hepsinin çözüme ulaştırılmış olduğunu, bu tür şikayetlerin yaşanmasının sebebinin davalı tarafın kendisine verilen teslimatları geciktirmesi ya da hiç teslim etmemesinden kaynaklandığını, 23.04.2015 tarihli e-posta ile sadece nisan ayı içinde 13 adet gecikme yaşandığının davalı tarafça da kabul edilmiş olduğunu. sözleşmede belirtilen satışlara ulaşamadığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, sözleşmenin haksız feshinden dolayı uğranılan 50.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalının temerrüdü tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep ve dava edildiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan … ve dava dışı … ile müvekkil … arasında 05.06.2010 tarihinde bir Franchise Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun, müvekkili şirketin tasarrufundaki “…” isim ve markasının müvekkili şirketten temin edilen ürünlerle sınırlı olarak, franchise alan tarafından kullanılması olduğunu, bilahare 28.07.2010 tarihli ek sözleşme ile davacı … Ltd. Şti’nin sözleşmenin franchise alan tarafına dahil olduğunu, bu suretle sözleşmenin franchise alan tarafının üç kişiden oluşmuş  hale geldiğini, bu sebeple işbu sözleşmeye dayalı olarak franchise alan tarafından açılabilecek her türlü dava ve talebin bu üç kişi tarafından birlikte yapılması gerektiğini, sözleşme koşullarının davacı lehine önemli ölçüde iyileştirilmesine rağmen davacının sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getiremediğini, müşteri memnuniyetsizliği, ulaşılması gereken satış rakamlarına ulaşılamamış olması, sözleşme hükümlerine aykırı olarak web sitesi kurulması ve müteaddit uyanlara rağmen bu kullanımda ısrar edilmesinin davalının marka, itibar ve ticari gerekliliklerine zarar verici bir hal aldığını, davacı tarafın içine girdiği bu tutum ve davranışlar sözleşmenin birçok maddesini ihlal eder nitelikte olduğundan ve bu koşullarda ticaretin ve sözleşmenin devamının müvekkil şirketten beklenmesi mümkün olmadığından sözleşmesinin haklı olarak feshedilmiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30.05.2019 tarih ve 2016/136 Esas – 2019/275 Karar sayılı kararıyla; “…Bilindiği gibi akdin feshine ilişkin irade beyanı tek taraflı bozucu yenilik doğuran haklardan olup karşı tarafın kabulüne bağlı olmaksızın karşı tarafa ulaşması ile sonuç doğurmaktadır. Feshin haklı olup olmaması ise sadece fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini bakımından önemlidir. Somut olayda davalı yan sözleşmeyi fesh etmiş olup, davacının varsa bir zararı ancak bu tarihten sonrası için söz konusu olacaktır. Davalı ise 21.04.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi fesh etmiş olup, davacı yan bu tarihten önce sipariş vb. nedenler ile bir zarara uğradığı yönünde davalıya bildirimde bulunmamış, davalıya yöneltilmiş bir talep sunmamıştır. Ancak davalı yanca sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamede ileri sürülen, “Sözleşmede belirtilen satış adetlerine franchise donemi içinde ulaşılamamış olması”na dair davacı tarafa tebliğ edilen veya taraflarca tutanak altına alınan hedef rakamlar bilirkişilerce tespit edilemediğinde bu yöndeki feshin haklı olup olmadığı hususu tespit edilememiş olup, dosyaya sunulan mail içeriklerinde 11.06.2014 tarihli mutabakat ve daha sonra 30 Mart 2015 tarihinde … tarafından …’a gönderilen elektronik posta ekinde davalı tarafından yeni döneme ilişkin sözleşme örneğinin davacıya gönderildiği, bu dönem zarfında geçiken siparişler için bir zarar bulunduğunun bildirildiğine dair delil sunulmadığı, davacının www…com.tr ve sitesinde yerli ve yabancı farklı markalardaki gelinlik ve aksesuar tasarımlarının tanımını yaptığı, gerek davacı gerekse davalının kendilerinin ileri sürdüğü konuları içeren bu hususların düzeltilmesini öngören ihtar vb belge dosyaya sunamadıkları, taraflar arasında 2014 yılına kadar olan çalışmalarda taraflar arasında gecikme olmadığı, 2014 yılında teslim edilmeyen ve bu nedenle iptal edilen siparişlerle ilgili olarak veya 2015 yılındaki gecikmelerden dolayı sözleşmenin davalı tarafça fesih tarihine kadar taraflarca “müşteri ve/veya itibar kaybı, bunlardan ötürü maddi zarar veya sözleşmenin feshi, geçiren ürün nedeniyle zarar vb.” herhangi bir talepte bulunulmadığı, sadece elektronik ortamda yazışmaların yapıldığı, dolayısıyla 4 yıl süre ile taraflar arasında sözleşmenin belirli bir mutabakat ile yürütüldüğü, ilişkiler bozulduğunda ise davalı yanca 3 adet müşteri şikayeti de ileri sürülerek fesih sebebi yaratıldığı, her ne kadar davacının davalıdan izinsiz olarak site kurması sözleşme hükümlerine göre uygun bir davranış değilse de bu durumun direk sözleşmeyi fesih sebebi yaratılmasına gerekçe olamayacağı, dolayısıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin karşılıklı güven esasına göre yürüdüğü, edimsel kusurların karşılıklı olduğu, dolayısıyla davalı yanca ileri sürülen fesih sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak davacının da bu fesih nedeniyle somut bir zararı oluşmadığı halde bozulan ilişki kapsamında maddi tazminat istemiyle huzurdaki davayı açtığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacılar vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece elverişli olmasına rağmen feshe ilişkin nitelendirme yapılmadığını, davalının yapmış olduğu feshin haksız olduğunu,Davalı tarafından feshe dayanak gösterilen nedenlerin haklı neden olmadığı, fesih görüntüsü yaratılmaya çalışıldığının yerel mahkemece tespit edildiğini, bu nedenle feshin belirsizliğinin sözkonusu olmadığını,Franchise sözleşmesine aykırılıkların haklı sebep teşkil etmesi için, aykırılıkların fesheden taraf bakımından sözleşmenin amacının gerçekleşmesini engelleyici nitelikte olması ve sık tekrarlanması nedeniyle taraflar arasındaki güven ilişkisini sarsması ve sözleşme ilişkisinin devamını çekilmez hale getirmesinin gerektiğini, oysa somut olayda böyle bir durumun bulunmadığını,Davalının haklı neden olarak ileri sürdüğü; ‘Belirtilen satış adedine ulaşılamamış olması, marka imajını zedeleyecek çok sayıda şikayetin olması, sözleşmeye aykırı olarak internet sitesi açılması, uyarılara rağmen aksaklıkların düzeltilmemesi’ sebeplerinin ayrıntılı olarak açıkladıkları üzere gerçek dışı olduğunu, Mahkemece kusurun karşılıklı bulunduğu tespitinin somut gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin haksız fesihte herhangi bir kusurunun bulunmadığını, fesih nedeni olarak gösterilen hususların davalı kusurundan kaynaklandığını, davalının sözleşmenin yenilenmesi talebinin bu tarihten önceki hususların bütününe zımni olarak olumlu yönde irade gösterildiği anlamına geldiğini, Müvekkilin kurduğu iddia edilen internet sitesinin müvekkile ait olmadığının ilk derece yargılamasında ispatlandığını, bu anlamda müvekkile kusur izafe edilemeyeceğini, somut olayda davalının feshinin haksız olduğunu, Davalının 30.04.2015 tarihinde yeni dönem sözleşmesi teklif etmesinin ve bu tarihten sonra fesih yoluna gitmesinin kötüniyetli olduğunu, sözleşme süresince davalının herhangi bir uyarı veya şikayetinin bulunmadığını, davalının sözleşmenin devam etmesi için 25.000 USD talep etmesi ve müvekkilin haksız bu talebi kabul etmemesi nedeniyle davalının fesih yoluna gittiğini,Davalının müvekkilin bölgesinde mal satışı yapması nedeniyle ‘sözleşmede tekel yetkisi verilmesi nedeniyle’ sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının franshise sözleşmesine aykırı bu davranışı nedeniyle franchise alan müvekkilin uğramış olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu, Müvekkilin uğradığı müspet zarar kalemlerinin dosyaya ayrıntılı olarak bildirildiğini, bilirkişiler tarafından eksik hesaplama yapılmış haliyle dahi zarar tespiti yapılmasına rağmen mahkemece müvekkilin zararı olmadığına hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu,Müvekkilin manevi tazminat talebi konusunda mahkemece olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gibi, gerekçe kısmında da buna ilişkin bir açıklamaya yer verilmeyerek usule aykırı davranıldığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Mali bilirkişi … 20.7.2017 tarihli raporunda; sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamede ileri sürülen, -“Sözleşmede belirtilen satış adetlerine franchise dönemi içinde ulaşılamamış olmasına” dair davacı tarafa tebliğ edilen hedef rakamlar bulunmadığı ve bu konuda belirsizlik olduğundan fesih sebebi olarak ileri sürülemeyeceğini, -“Marka imajını zedeleyecek çok sayıda hareket ve müşteri şikayeti bulunması” hususunda, bir tanesi davalı tarafın belirlemiş olduğu kurallardan kaynaklanan şikayet olmak üzere üç tane  müşteri şikayetine rastlandığını, 2010 yılından itibaren çalışılmakta olan iş yerinde son zamanda görülen ve giderilmeye çalışılan müşteri şikayetlerinin ciddi boyutlarda olmadığını, -“Ankara web sitesi kurulmasının” satışları artırma çabasını içermiş olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, -“Sözleşme yapıldıktan sonra davalının Ankara Şubesini kapatması gerektiğine” dair davacının iddiası konusunda, sözleşmede buna dayanak olarak gösterilen hükmün, davalının Ankara Şubesi’nin kapatılması anlamını taşımadığını, davacıdan başka tüzel kişiliklere franchise verilmemesi gerektiği yönünde olduğunu, -“Davacı yanın siparişlerin zamanında karşılanmadığı” iddialarına karşılık; 2014 yılına kadar olan çalışmalarda gecikme olmadığı, 2014 yılında teslim edilemeyen ve bu nedenle iptal edilen siparişlerin zamanında teslim edilememesinin ihracatçı firmadan kaynaklandığı, davalı firmanın kusurunun bulunmadığını, davacının söz konusu siparişlerin gecikmelerinden dolayı zararının olmadığını, davacı ile davalı arasındaki iş İlişkisinin, 2014 yılında sipariş edilen ürünlerden teslim edilemeyenlerle bozulmaya başladığı, müşteri şikayetleri ve web sitesi kurulması ile devam ettiği, sorunlara çözüm olması için yapılan toplantının da fayda etmediği, davalının yeni sözleşme yapılması ve yeni franehise ücreti talep etmesi ve süreli feshettiği sözleşmenin feshi ile ilişkilerin tamamen bozulduğu ve karşılıklı suçlamalara dönüştüğü, tarafların dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, tespit edilebilen kusurlarının değerlendirme takdirinin Mahkemeye ait olduğu, Tarafların ticari defter kayıtlarındaki carı hesaplarının borç-alacak bakiyeleri arasında mutabakatsızlık bulunmadığı, 2014 yılında 2 adet depo sipariş formuna ilişkin 14 adet toplam 7.973,00 Euro tutarında ürün teslim edilemediğinden iptal edildiğinin ve 2015 yılında 6 adet kurdele ve depo sipariş formuna ilişkin 14 adet ürünün, gecikmeli olarak teslim edildiğinin tespit edildiği, davalı tarafın ticari defter kayıtları ile belgeleri üzerinde yapılan incelemede; davacının 2014 yılında sipariş edilen 2 adet sipariş formuna ilişkin 14 adet ürün teslim edilemediğinden iptal edildiğinin, 2015 yılında sipariş edilen 6 adet kurdele ve depo sipariş formuna ilişkin 14 adet ürünün gecikmeli olarak teslim edildiğinin tespit edildiği, 2014 yılında sipariş edilen ürünlerden teslim edilemeyen ve bu nedenle iptal edilen 14 adet ürün iie ilgili olarak davacının toplam zararının 6,718,19 TL olarak hesap edildiği, 2015 yılma ait siparişlerden gecikmeli olarak teslim edilen kurdele siparişlerinin satılmış olması ve depo siparişlerine İlişkin müşteri kaybı olduğuna dair bilgi ve belge olmaması nedenleriyle, davacının söz konusu gecikmelerden kaynaklanan zararının bulunmadığı, davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğuna karar verildiği takdirde, davacının zararı olarak hesap edilen 6.718,19 TL maddi tazminat miktarı ile birlikte 172,00 TL avans faizini davalıdan talep edebileceği,davalının halen mevcut olan Nişantaşı Şubesi ile Franchising olarak çalıştığı Suadiye, Bursa ve Ankara Mağazalarının bulunduğu, daha önce kapanmış olan Kadıköy/İstanbuL İzmir, Adana, Gaziantep ve Lefkoşe/Kıbrıs Mağazaları ile ilgili franchising sözleşmelerinin karşılıklı anlaşma yoluyla feshedilmiş olduğunun belirtildiği, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre siparişlerin diğer franchise verilenlere zamanında ulaştırılamadığma dair gecikme tespit edilemediği, tarafların dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, tespit edilebilen kusurlarının değerlendirme ve takdirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmiştir. * Rapora itiraz edilmesi üzerine marka vekili ve franchaise sektörü konusunda uzman … heyete eklenerek ek rapor alınmış, bilirkişiler itiraz üzerine 3 ek rapor tanzim etmişlerdir: 1. ek raporlarında özetle; sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamede ileri sürülen, “sözleşmede belirtilen satış adetlerine franchise donemi içinde ulaşılamamış olmasına dair davacı tarafa tebliğ edilen veya taraflarca tutanak altına alınan hedef rakamların tespit edilemediği, taraflar arasında 11.06,2014 tarihli mutabakat ve daha sonra 30 Mart 2015 tarihinde … tarafından …’a gönderilen e-posta ekinde davalı tarafından yeni döneme ilişkin sözleşme örneğinin davacıya gönderildiği de göz önüne alındığında, bu tarihe kadar bu hususlarda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı, 3 adet müşteri şikayetinin mevcut olması sözleşmenin feshine neden olabilecek boyutlarda olmayacağını, davacı tarafa aît www…com.tr ve davalı tarafa ait www….com.tr isimli tarafların web sitesi karşılaştırmasında … ve … ibarelerinin markasal olarak kullanıldığı, her iki web sitesinde yerli ve yabancı farklı markalardaki gelinlik ve aksesuar tasarımlarının tanıtıldığı, markasal anlamda bakıldığında tüketiciyi iltibasa düşürecek niteliklerin yer almadığı, davalı yanın siparişlerin zamanında karşılanmadığı iddialarına karşılık yapılan incelemede 2014 yılma kadar olan çalışmalarda gecikme olmadığı, 2014 yılında teslim edilmeyen ve bu nedenle iptal edilen siparişlerle ilgili olarak veya 2015 yılındaki gecikmelerden dolayı sözleşmenin davalı tarafça fesih tarihine kadar davalı yandan “müşteri ve/veya itibar kaybı, bunlardan ötürü maddi zarar veya sözleşmenin feshi vb” herhangi bir talepte bulunmadığı, sadece elektronik ortamda yazışmaların yapıldığı, davalı yan tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedilmediği sonucuna varacak olursa, davacının 2014 yılında sipariş ettiği ürünlerden iptal edildiği tespit edilen ve iptali nedeniyle satışı yapılamamış olmasından kaynaklanan kazanç kaybı hesabında değişiklik olmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır. 2.ve 3. ek raporlarında özetle; teslim edilememesi nedeniyle iptal edildiğinden satışı yapılamayan 14 adet gelinliğin satışının yapılması halinde elde edilecek kar ile ilgili olarak net kar üzerinden yapılan hesaplamada bir yanlışlık bulunmadığı, davacı şirketin 2014 yılına ait ticari defter kayıtlan ile kurumlar vergisi beyannamesi/gelir tablosuna bakıldığında, satışların maliyetinin  satılan ticari mallar maliyeti) 169.524,70 TL olduğunun görüldüğü,- stokta kalan ürünlerin envanter defterine kaydedilmesine ilişkin olarak, bundan önce düzenlenen ek raporda da belirtilmiş olduğu gibi  dilekçe ekinde mevcut olduğu belirtilen bazı mal alış faturası fotokopileri ile etiket fotoğraflarından depoda kalan ürünleri tespit etme imkanı olmadığı, şayet söz konusu 14.02.2018 tarihli dilekçenin 4’ncü sayfasında belirtilmiş olan gelinliklerin adet olarak belirtildiği şekilde depoda kalmış oldukları mahkemece kabul edilecek olursa, dilekçe ekindeki fotoğraflar ile alış faturalarına göre, depoda kalmış olan gelinliğin alış bedeli toplam tutarının 17.332,92 TL olduğunu, dosyaya sunulan kurumlar vergisi beyannamelerine göre, sözleşmenin feshedildiği 2015 yılı ikinci yan yılından itibaren 2017 yılı dahil olmak üzere, kar/zarar farkının 104.753,08 TL zarar olarak gerçekleştiği, sözleşmenin feshinden sonraki 5 yıllık dönem için gerçekleşen ve muhtemel enflasyon artış oranlarına göre varsayıma dayalı olarak hesap edilmiş olan 531.356,31 TL kar mahrumiyeti ile bu kar mahrumiyetinden yapılacak indirimi miktarı konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, davacının reklam giderlerine ilişkin talebinin sözleşmenin yenilenmeyeceği bildiriminin yapılacağı 05.12.2014 tarihi öncesi ve sözleşmenin feshinin ihbar ve ihtar edildiği 21.04.2015 tarihi sonrası reklam giderleri olması sebebiyle uygun görülmediğini bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, franchise sözleşmesinin haksız feshine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf, davalının franchise sözleşmesini haksız feshetmiş olmasından dolayı uğranılan 50.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı ise, davacının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle ticaretin ve sözleşmenin devamının müvekkil şirketten beklenmesi mümkün olmadığından sözleşmesinin haklı olarak feshedilmiş olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından, “… taraflar arasındaki ticari ilişkinin karşılıklı güven esasına göre yürüdüğü, edimsel kusurların karşılıklı olduğu, dolayısıyla davalı yanca ileri sürülen fesih sebeplerinin yerinde olmadığı, ancak davacının da bu fesih nedeniyle somut bir zararı oluşmadığı halde bozulan ilişki kapsamında maddi tazminat istemiyle huzurdaki davayı açtığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin davalı tarafından feshedilmesinin haklı olup olmadığı ve buna bağlı olarak da davacının tazminat hakkının belirlenmesi noktalarındadır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalının davacı kusuru olarak gösterdiği hususların sübut bulmadığı, davacının internet sitesi kurmasının ise sözleşmeye aykırı olmakla birlikte sözleşmenin feshine gerekçe olamayacağı, tarafların edimsel kusurların karşılıklı olduğu, dolayısıyla davalı yanca ileri sürülen fesih sebeplerinin yerinde olmadığı.” kanaatine ulaşılmıştır. Mahkemenin bu kabulü dikkate alındığında, davacı tarafından sunulan belge ve beyanlar ile aldırılan bilirkişi raporları uyarınca davacının zararının bulunduğu belirtildiğinden; davacıya zarar kalemleri tek tek açıklatılarak, oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi hatalıdır. Davacının dava dilekçesinde 5.000 TL manevi tazminat talebi olmasına rağmen, mahkemece kararda bu konuda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı gibi, gerekçe kısmında da buna ilişkin bir açıklamaya yer verilmemesinin usule aykırı olduğu anlaşıldığından; davacı vekilinin istinaf isteminin açıklanan nedenlerle kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2019 tarih, 2016/136 E. – 2019/275 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 42,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 163,80 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/03/2022