Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2227 E. 2022/519 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2227 Esas
KARAR NO: 2022/519
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2015/42 E. – 2019/167 K.
DAVANIN KONUSU: Coğrafi İşaret (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkilinin TPMK Coğrafi İşaret Sicilinde … tescil numarası ile kayıtlı “… / …” coğrafi işaretinin sahibi olduğunu, davaya konu tescil belgesi ürünün menşe adı olarak kayıtlı bulunduğunu, Kıbrıs halkı ile … arasındaki ilişkinin soyadı “…”, “…”, “…” ve “…” olan ailelerden kaynaklandığını, coğrafi işaret tescil koruması altına alınan … Peynirinin üretiminde kullanılan sütün ve sütün elde edildiği süt hayvanlarının muhakkak surette Kıbrıs menşeili olması gerektiğini, ayrıca üretimin, paketlemenin ve satışı aşamasına kadar ki tüm süreçlerin de mutlaka Kıbrıs’ta gerçekleşmesi gerektiğini, davalının ise menşe adı olarak müvekkili adına tescilli bulunan “… peyniri” adını kendi ürettiği veya satışını yaptığı ürünlerde ticari amaçla kullanmasının müvekkiline ait … tescil numaralı “…” coğrafi işaretin koruma kapsamında kaldığını, bu sebeplerle müvekkilinin coğrafi işaretinden doğan haklarına tecavüzün edildiğinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, davalının, davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz eylemleri nedeniyle, 15.000,00 TL. manevi, 5.000,00 TL. maddi tazminat olmak üzere 20.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Coğrafi işaret olarak korunan “…” ürününü, davacının coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüzde bulunmak suretiyle üreten davalının bu eyleminin, 555 Sayılı K.H.K.’nin 25. maddesinin b bendi hükmü uyarınca durdurulmasına ve önlenmesine, “Coğrafi işaretten doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen veya pazarlanan ürünlere el konulması” cümlesinden olmak üzere bu ürünlerin toplatılmasına, anılan madde’nin (f) bendi uyarınca mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesine ve kamuya ilan yoluyla duyurulmasına, coğrafi işaretten doğan haklarına tecavüz teşkil edilerek üretilen “…” ürünlerin tanıtımının yapıldığı www…com.tr internet sitesinde “… mahsus tanıtım içeriklerin yayınının engellenmesine, bunun mümkün olmaması halinde bu ürünlerin tanıtımının yapıldığı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili 20.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 5.000,00 TL’den 190.903,00 TL’ye arttırdıklarını beyan etmiştir.
DAVAYA CEVAP VE KARŞI DAVA Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin “…” peynirini 2007 yılından beri ürettiğini, davacının iddia ettiği hakkın kullanımına ilişkin anılan 5 yıllık süreyi kaçırdığını, “…” ibaresinin Türkiye’de ürünün öz adı olarak yerleştiğini, bu nedenle müvekkilinin marka tescili dahi yaptırmadığını, müvekkilinin iyi niyetli kullanımda bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu üretimlerini TSE’nin Aralık 1998 tarihli … standartlarına göre gerçekleştirdiğini, müvekkili dışında … ve … adlı şirketin de halen … üretim ve satışını yaptığını, davanın sadece müvekkili şirkete yöneltilmesinin davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, bir ibarenin coğrafi işaret olarak tescil edilebilmesi için konu edildiği malın kaynağı olan ülke, şehir, ilçe, köy vd.coğrafi mecraların adını taşıyor olması gerektiğini, oysa davaya konu edilen “…” ibaresinin coğrafi nitelikte bir yer adı olmadığını, “…” adının Türkiye’de tüm tüketiciler tarafından ürünün öz adı olarak bilindiğini, bu sebeplerle davacı-karşı davalı adına tescilli 133 numaralı “…” coğrafi işaret belgesinin 555 sayılı KHK’nin 21. maddesi uyarınca tescil edilme koşulları bulunmadığından hükümsüzülüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11.06.2019 tarih ve 2015/42 Esas – 2019/167 Karar sayılı kararıyla; “… davacı-davalı adına tescilli … numaralı “…/…” ibaresinin menşe adı olarak tescilli olduğu, coğrafi sınırları olarak Kıbrıs Adası’nın belirtildiği, tescil belgesinde ürünün tanımı ve ayırt edici özelliklerinin sayıldığı, buna göre … peynirinin üretiminde kullanılan sütün, süt hayvanlarının yem ihtiyaçlarının tamamının veya büyük bir kısmının Kıbrıs’taki serbest otlaklardan ve yerli bitkilerden üretilen kaba yemlerle karşılanmasından dolayı oluşan kendine özgü tat ve aromaya sahip çiğ veya pastörize Kıbrıs sütü olması gerektiği, … yapılacak sütün koyulaştırılmasına, içerisine süt tozu veya koyulaştırılmış süt, kaya tuzu, renklendirici, koruyucu veya diğer katkı maddeleri eklenmesine izin verilmediği, koyun ve keçi sütünün yerli ırk hayvanlardan ve Kıbrıs’taki klimatolojik şartlara uyum sağlamış melez hayvanlardan sağlandığı, keçi sütünün ise, yerli ırk kıl keçilerinden ve bunların tüm Adaya yayılmış Şam keçileri (Damascus) ile melezlerinden elde edildiği ve benzeri kuralların belirtildiği, ayrıca Ada’nın doğal ve coğrafi koşullarının Kıbrıs bitki örtüsü içerisinde önemli yeri olan endemik bitki türlerinin oluşmasına olanak sağladığı, hayvanların beslenmesinde kullanılan bu bitkilerin Kıbrıs helliminin üretiminde kullanılan ve kendine has tat ve aromaya sahip Kıbrıs sütünün elde edilmesinde en önemli rolü oynadığı açıklanmıştır. Bu kural ve açıklamalara göre, davalının Kıbrıs yerine Türkiye’de, kendi üretim tesislerinde coğrafi işaret kapsamında açıklanan özellikteki sütler ve Kıbrıs’a özgü ilave maddeler (tescil belgesinde yer verilen … özel aroma katan ve Kıbrıs’ta yetişen nane yaprakları gibi) kullanılmadan ürettiği peynirlerin üzerinde “…” ibaresini kullanmasının davacının coğrafi işaretten kaynaklanan haklarına tecavüz niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Zira davalı-karşı davacı, dava konusu peynirin coğrafi işaret tescil belgesine uygun üretildiğine dair bir savunmada da bulunmamıştır. Her ne kadar davalı-karşı davacı tarafça 555 Sayılı KHK’nin 18/2. maddesi uyarınca davacı-karşı davalı tarafından kendilerine karşı coğrafi işaretten kaynaklanan hakların ileri sürülemeyeceğini savunmuşsa da, bu maddenin marka tescil başvurusu yapılmasına ilişkin olduğu, davalının ise marka başvurusu bulunmadığı, “…” ibaresini ürünleri üzerinde cins belirtmek amacıyla kullandığı anlaşıldığından, bu savunmaya itibar edilmemiştir.555 sayılı KHK’nin 26. maddesinde tecavüz teşkil eden fiilleri işleyen kişilerin kusurlu olması halinde, hak sahibinin zararını tazminle yükümlü oldukları, 25/c maddesinde ise, coğrafi işareten doğan hakları tecavüze uğrayan hak sahibinin, tecavüzün giderilmesi ve madde tazminat talep edebileceği belirtilmişse de, maddi zararın ne şekilde tespit edileceğine dair bir açıklama mevcut değildir.Alınan bilirkişi raporu ile davalı-karşı davacının dava konusu “…” üretiminden 190.903,00 TL gelir elde edildiği tespit edilmiş, davacı tarafça uğradıkları zararın miktarı hakkında bir delil sunulmamıştır. TBK’nun 50. maddesinde, zarar görenin zararını ispat etmesi gerektiği, uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakimin, olayların olağan akışına ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği düzenlenmiştir. TBK’nun 50. maddesi uyarınca, davalı-karşı davacının uzun süredir davacı-karşı davalıya ait coğrafi işareti kullanmasına rağmen davacı-karşı davalının dava tarihine kadar yasal bir yola başvurmamış olması, coğrafi işaretin tescil belgesinde yazılan yerde ve koşullara uygun üretim yapılmak suretiyle herkes tarafından kullanılmasının serbest olduğu, coğrafi işaretin kullanılması için izin veya lisans hakkı verilmesine gerek olmadığı hususları da gözetilerek, takdiren 20.000,00 TL maddi tazminata hükmetmenin hakkaniyete uygun olacağı, her ne kadar manevi tazminat da talep edilmişse de, 555 sayılı KHK’nin 26. maddesinde maddi tazmninata yer verildiği halde manevi tazminattan bahsedilmediğinden, “…” coğrafi işaretine vaki tecavüz nedeni ile manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, karşı davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “…’in Kıbrıs ile özdeşleşmiş coğrafi kaynak belirten bir ürün olduğunu, davalının TSE belgesine dayalı hak talebinin yerinde olmadığını, hak sahipliğinin ancak marka başvurusu ile tesis olunacağını, Davalının coğrafi işaretten doğan haklara tecavüz eyleminin sabit olduğunu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğunu, Yargıtay kararlarına uygun olarak tazminat hesabının yapıldığını,555 Sayılı KHK’da maddi zararın nasıl hesaplanacağına dair düzenlemenin bulunmadığını, TBK.50.maddesi uyarınca hâkimin zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerektiğini, somut olayda zararın bilirkişilerce net olarak hesaplandığını, mahkemenin takdir yetkisi olmakla birlikte kabul edilen tazminat miktarının çok düşük olduğunu, Ayrıca manevi tazminat talebinin reddedilmesinin denkleştirici adalet ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğunu.” beyanla sadece istinaf edilen konularda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Bir ibarenin coğrafi işaret olarak tescili için, konu edildiği malın kaynağı olan ülke, şehir, ilçe, köy gibi coğrafi mecranın adını taşımasının gerektiğini, uyuşmazlık konusunun ise coğrafi işaret niteliğini taşımadığını, ürkiye’de tüm tüketiciler tarafından ‘…’in ürünün öz adı olarak bilindiğini, bu konuda yaptırılan kamuoyu araştırmasını da dosyaya sunduklarını, 555 Sayılı KHK.’nın 21.maddesindeki hükümsüzlük hallerinin somut olayda mevcut olduğunu, mahkemece karşı davada hükümsüzlük kararı verilmesi gerekirken ret kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu, Asıl dava bakımından ise; davacının 5 yıl süreyle sessiz kalmış olması ve müvekkilin davacının başvuru tarihinden önceki tarihlere (29.05.2007 tarihinden bu yana) dayalı kullanımları gözetildiğinde müvekkilin tazminat sorumluluğunun söz konusu edilemeyeceğini, TBK.52.maddesi gereğince, davacının sessiz kalarak zararı doğuran fiile razı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, sessi kalmak suretiyle davacının zararın artmasına da neden olduğunu, bu nedenle madde hükmü gereğince hâkimin tazminatı indirmesi veya tamamen kaldırması imkanının olduğunu, davacının 5 yıl sonra tazminat talebinde bulunmasının kötüniyet arz ettiğini,Müvekkilin, davacının TPE’ye başvuruda bulunmasından dahi önce başlayan kullanımının yoğun ve aralıksız devam ettiğini, müvekkilin kullanım yoluyla hak sahipliği elde ettiğini, 555 Sayılı KHK 18.maddesi uyarınca müvekkilin iyiniyetli kullanımının korunması gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER:* Bilirkişiler … ve … imzalı 15.04.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı şirkete ait … numaralı coğrafi işaretin TPMK kayıtlarında yer aldığı ve tescilden doğan hakların davacıya ait olduğu, 555 sayılı KHK’nın davacının dava konusu yaptığı kullanımını davacı lehine desteklediği, davalı tarafından kullanılan logonun dosyaya sunulan logo kullanım talimatına uymadığı, www….com.tr internet adresinde dava konusu olan “…”nin kullanıldığı, bu kullanımın rapordaki görsellerle tespit edildiği.” belirtilmiştir. *Bilirkişiler …, … ve …’dan oluşan 13.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu “…/…” işaretinin bir coğrafi alan adını içermemesinin hükümsüzlüğünü gerektirecek bir durum olmadığı, bu coğrafi işaretin ürünün öz adı haline geldiğinin söylenemeyeceği, tescilli coğrafi işaretin davacıya dava açma hakkı verdiği, “… / …” ibaresi bir menşe adı olduğundan ve coğrafi alan olarak da Kıbrıs Adası gösterildiğinden, bu alan dışındaki üreticilerin ticari amaçlı olarak bu adı KHK’nın 3/4.maddesinde sayılan biçimde doğrudan veya dolaylı kullanmasının coğrafi işaret hakkına tecavüz teşkil edeceği, KHK’nın 18/2.maddesindeki sürenin coğrafi işaretten oluşan veya coğrafi işareti içeren bir markanın başvurusuna veya tesciline karşı ileri sürülebilecek talepleri konu aldığını, ancak bunun huzurdaki davayla ilgili olmadığı.” yönünde görüş bildirilmiştir. *Bilirkişiler …, … ve …’dan oluşan 20.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı-karşı davalı adına tescilli “…/…”nin gerek sütünden faydalanılan hayvanlar, gerek hayvanların tükettiği bitkiler, gerekse yapım sürecinde kullanılan yöntemler bakımından Kıbrıs ile doğrudan bağlantılı olduğu ve hellimin tüm bu unsurların bir arada bulunması ile ancak Kıbrıs’ta üretilebileceği, “… / …”nin menşe adı olduğu, davacı-karşı davalı adına tescilli “… / …” ifadesinin KHK’da sayılan şartları haiz bir coğrafi işaret olduğundan, … nolu “…” coğrafi işaretinin hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediği, davacı-karşı davalı adına tescilli coğrafi işaretin davalı-karşı davacı tarafından ticari amaçla peynir ambalaj ve tanıtımlarında kullanıldığı, “… / …” bir menşe adı olduğu ve ürünün karakteristik özelliklerini Kıbrıs Adası coğrafi alanından aldığı, davalı-karşı davacının Kıbrıs dışındaki ticari amaçlı üretimlerin davacı-karşı davalının coğrafi işaret hakkına KHK’nın 24.maddesi uyarınca tecavüz teşkil ettiğini.” beyan etmişlerdir. *Mahkemece maddi tazminat hesabı yönünden davalı-karşı davacının ticari kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle Karacabey 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/149 Talimat sayılı dosyasında alınan 16.10.2018 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda; “2010 – 2015 dönemine ilişkin davaya konu coğrafi işaret belgesine haiz ürünün satışından davalı tarafın 190.903,21 TL net karının olduğu, davacı taraf zararının mevzuat hükümleri ve dosya kapsamı göz önünde bulundurulduğunda net olarak tespitinin yapılamayacağı.” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
GEREKÇE: Dava, asıl davada coğrafi işaret hakkına tecavüzünün tespiti, men’i, ref’i ve maddi – manevi tazminat; karşı davada coğrafi işaret belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… ASIL DAVA YÖNÜNDEN: Davanın kısmen kabulü ile; davacının maddi tazminat talebinin 20.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine; KARŞI DAVA YÖNÜNDEN: Davalı karşı davacının hükümsüzlüğe ilişkin davasının reddine” karar verilmiştir. Hüküm her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarının gerekli teknik değerlendirmeleri içerdiği, tarafların iddia ve savunmalarının araştırılarak tartışıldığı, raporların bir bütün olarak değerlendirildiğinde yeterli ve denetime elverişli oldukları anlaşılmıştır.Mahkemece toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemeleriyle davalı-karşı davacının kullanımının davacı-karşı davalının coğrafi işaret haklarına tecavüz niteliğinde olduğunun sabit olması karşısında olayda uygulama alanı bulan 555 sayılı KHK’nin 25/c ve 26. maddeleri gereğince hak sahibi olan davacı-karşı davalının maddi tazminat hakkının bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile davalı-karşı davacının dava konusu “…” üretiminden 190.903,00 TL gelir elde ettiğinin tespit edildiği, davacı tarafın uğradığı zarar miktarı konusunda delil sunmadığı, TBK’nun 50. maddesi gereğince uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilememesi halinde hâkimin zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği, somut olayın özellikleri ve mahkeme gerekçesi dikkate alındığında mahkemece takdir edilen 20.000,00 TL maddi tazminatın hakkaniyete uygun olduğu; yine 555 Sayılı KHK’nin 26. maddesinde manevi tazminata ilişkin bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle mahkemece davacının manevi tazminat talebinin reddine karar vermesi isabetli olduğundan, taraf vekillerinin asıl davaya yönelik istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde denetime elverişli bulunan bilirkişi raporları dikkate alınarak; davacı-karşı davalı adına tescilli “… / …”nin gerek sütünden faydalanılan hayvanlar, gerek hayvanların tükettiği bitkiler, gerekse yapım sürecinde kullanılan yöntemler bakımından Kıbrıs ile doğrudan bağlantılı olduğu ve hellimin tüm bu unsurların bir arada bulunması ile ancak Kıbrıs’ta üretilebileceği, “… / …”nin menşe adı olduğu, davacı-karşı davalı adına tescilli “… / …” ifadesinin KHK’da sayılan şartları haiz bir coğrafi işaret olduğundan, … nolu “…” coğrafi işaretinin hükümsüzlüğü koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle karşı davadaki davalı-karşı davacının hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesi isabetli olduğundan, davalı-karşı davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı-karşı davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı-karşı davacıdan alınması gereken 1.446,90 TL (Asıl dava yönünden 1.366,20 TL nispi + karşı dava yönünden 80,70 TL maktu harç) harçtan, peşin alınan toplam 386,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.060,50 TL harcın davalı- karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/03/2022