Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2221 E. 2022/270 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2221 Esas
KARAR NO: 2022/270
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2017
NUMARASI: 2017/599 E. – 2017/720 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin alacaklı olduğu senedi hile ile kendisine cirolattırılarak kendisine yaptırılan ciroya dayalı olarak icra takibine girişildiğini belirterek, söz konusu senedin bedelsiz kaldığının tespitini talep etmektedir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı-borçlunun borca itirazının yerinde olmadığını, senetteki meşru hamilin kendisi olduğunu ve kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi gereği temel ilişkiyi ispat etmek zorunda olmadığını ileri sürmektedir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.06.2017 tarih ve 2017/599 Esas – 2017/720 Karar sayılı kararıyla; “… senede karşı ileri sürülen iddiaların tanıkla ispat edilemeyeceğine dair genel kuralın istisnasını oluşturan iddia olarak kabul edilemeyeceğinden ve hile olgusunun meydana geldiği hususunda hayatın olağan akışına uygun düşmeyen davacı iddialarına itibar edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine, icra takibinin durdurulmadığı ve yasal şartlarının oluşmadığı gerekçeleriyle davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Hata, hile, ikrah gibi iradeyi sakatlayan hukuki olgulara dayanılması halinin senetle ispat kuralının istisnasını oluşturduğunu, bu durumda tanık dinlenme imkanı olduğu halde mahkemece tanıkların dinlenilmemesinin hatalı olduğunu, Takibe konu senedin müvekkilin alacağına karşılık dava dışı borçlu … tarafından verildiğini, davalının ise senedin hatalı düzenlendiğini beyanla düzelttirmek ve karşılığı olup olmadığını araştırma vaadiyle müvekkilin yanıltılarak müvekkilden alındığını, Müvekkilin davalıya herhangi bir borcu olmadığı gibi , davalıya borç ödeme iradesiyle ciro edip verilen bir senedin de sözkonusu olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bononun davalı tarafından hukuka aykırı şekilde ele geçirildiğini, aralarında hiçbir şekilde ticari ilişki veya alacak borç ilişkisi bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… hile olgusunun meydana geldiği hususunda hayatın olağan akışına uygun düşmeyen davacı iddialarına itibar edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine, yasal şartlarının oluşmadığından davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i ( savunma ) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bono nakden kaydını içermekte olup; bu kayıt karşısında bedelsizlik bakımından açılan menfi tespit davasında da ispat yükü davacı borçludadır. Davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden söz edilemeyecektir. Davacının “Senedin aldatılmak suretiyle ciro edilerek davalı tarafından aldırıldığı” yönündeki iddiaları hayatın olağan akışına uygun olmadığından, mahkemece irade bozukluğunun ispatı bakımından tanık dinlenmemesi de yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı isabetli olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/02/2022