Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2206 E. 2019/2190 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2206 Esas
KARAR NO : 2019/2190 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2019
NUMARASI : 2019/173 E., 2019/834 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin Yargılamanın yenilenmesine ilişkin dilekçesinde; dosyada karara bağlanan itirazın iptali davasının dayanağı takip dosyasında vekaleti olmasına rağmen dosyada asile tebligat çıkartıldığını kaldı ki tebligatların dahi muhtara yapılmış olduğunu müvekkilinin usulsüz tebligatlar nedeniyle hakkını vekili vasıtasıyla arayamadığını, mahkemece usulsuz tebligata rağmen verilen karar nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, savunma hakkını kullanamadığını, bu nedenle mahkemenin kararının Yargıtay yolu haricinde kesinleştikten sonra HMK 375 m. c bendi doğrultusunda yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduklarını, mahkemece duruşma beklenmeksizin taleplerinin red edildiğini, bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile mahkemede görülüp karar bağlanan 11/05/2012 dava, 24/10/2014 Karar tarihli, 2014/758 Esas, 2014/382 Karar sayılı, 29/03/2016 kesinleşme tarihli kararın yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılarak, kesinleşen kararın icrasının durdurulması ile usül ve esas ilişkin tüm işlemlerin tekrarlanmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin tarafından 08/12/2016 tarihli dilekçesinde; Yargılamanın iadesi taleplerinin 04/08/2016 tarihli ara karar ile reddedildiğini, bununla birlikte ön inceleme duruşma günüde tayin edildiğini, HMK 379. madde (HUMK 450. madde) uyarınca hakimin yargılamanın iadesi talebinden sonra taraflara ön inceleme gününü bildirerek bu talebe ilişkin kararını ön inceleme duruşmasında açıklaması gerektiğini, bu hususa riayet edilmeden hakim tarafından görüşünün açıklandığını, HMK 36. maddesi b bendi kapsamında Mahkeme hakiminin red ettiklerini beyan ettiği görülmüştür.Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 08.12.2016 gün ve 2016/377 E. – 2016/856 K.sayılı kararıyla; Mahkemece görülerek, karar bağlanan 2014/758 E. sayılı davada vekil tayini yapılmadığından davalı şirketin bildirilen adresine çıkartılan tebligat bila tebliğ iade edildiğinden, ticaret sicilinde kayıtlı adresine Tebliğ Kanunu 35.maddesine göre tebliğ yapıldığını, icra dosyasında yetkilendirilen vekilin davada yetkilendirilmediğinden tebligat yapılamayacağını, tebligat işlemleri yönünden usulsüzlük olmadığını, davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin yerinde olmadığı, kanaatine varıldığını, HMK’nın 36/b maddesine göre hakimin reddi talebinde bulunulmuş ise de, HMK’nın 41/b maddesi kapsamında talebin yerinde görülmediğini beyanla, yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine, hakimin reddi talebinin ise HMK’nın 41.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; icra dosyasından gönderilen ödeme emirlerine, vekil sıfatıyla itiraz ettiklerini ancak davada vekili sıfatıyla kendilerine tebligat yapılmadığını, davanın varlığından tesadüfen bilgi sahibi olduklarını, -Mahkeme hakiminin, 04.08.2016 tarihli ara karar oluşturduğunu, yargılamanın iadesi talebinin reddedildiğini ön inceleme günü tayin edildiğini, HMK’nın 379.maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebinden sonra ön inceleme günü tayin edilmesi gerektiğini, -Hakimin kanunen gerekmediği halde görüşünü açıkladığını, hakimin reddi sebebi olduğunu, hakimin tarafsızlığından şüpheye düşüldüğünü beyanla, 30.11.2016 tarihli dilekçe ile ileri sürdükleri haklı red talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması sebebiyle, HMK’nın 353/1-a-2 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya uygun görülecek başka bir yer mahkemesine gönderilmesini, bu talepleri yerinde görülmezse HMK’nın 356.maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinafa cevabında; Yargıtay kararlarında tebligatın davalı asil’e çıkarılması gerektiğini, mahkemenin yargılama sırasında davalıya yapılan tebligatlarda usulsüzlük bulunmadığını tespit ettiğini, -Mahkemenin görüşünü açıklamadığını, aksine hüküm verdiğini, usuli bir hata varsa olsa olsa, hükme rağmen duruşma günü vermesinden kaynaklandığını, ancak usuli hatanın sonuca etkili olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2014 Karar tarihli, 2014/758 Esas, 2014/382 Karar sayılı, 29/03/2016 kesinleşme tarihli kararın yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılmasını talep ettiği, davacı vekilinin “mahkeme hakiminin kanunen gerekmediği halde görüşünü açıkladığından” bahisle 30.11.2016 tarihli dilekçesi ile hakimin reddi talebinde bulunduğu mahkemenin 08.12.2016 gün ve 2016/377 E. – 2016/856 K.sayılı kararıyla; yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine, hakimin reddi talebinin ise HMK’nın 41.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine karar verdiği, davacı vekilinin her iki karar yönünden istinaf isteminde bulunduğu görülmüştür.
İlgili dosya Dairemize ilk kez istinaf edildiğinde yapılan incelemede ilk derece mahkemesinin 04.08.2016 tarihli ara kararında; “icra takibine maruz kalan borçlu vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olsa dahi; itirazın iptali davası bakımından, borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın yetkili olabilmesi için bu yetkiyi gösterir vekaletname sunması gerekirken sunulmadığı görüldüğünden itirazın iptali davası icra takibine itirazdan ayrı bağımsız bir dava olduğundan, HMK hükümlerine aykırı yargılamanın iadesi talebinin reddine ” karar vermek suretiyle, yargılamanın iadesi talebi konusunda görüşünü açıkladığı, HMK 36/1-b maddesi gereğince hakimin reddi talebi üzerine davadan çekilme kararı vermesi gerekirken 08/12/2016 tarihli duruşma ara kararı ile HMK 41. maddeye dayanarak hakimin reddi talebini geri çevirmesi usul ve yasaya aykırı görülmekle, davacı vekilinin 08/12/2016 tarihli duruşma ara kararına yönelik istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, hakimin reddine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmekle mahkemenin aynı tarihli “yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi” kararının esas yönünden incelenmeksizin kaldırılmasına dosyanın görüşünü açıklayan hakim dışında bir hakim tarafından yargılama yapılarak karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Bunun üzerine ilk derece mahkemesinde yargılamanın iadesi talepli dava yeniden ve farklı bir hakim tarafından yürütülmüştür.Gerekçeli kararında “…Değerlendirme yapan hakimin mahkemedeki görevi sona ermesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi ilamında belirtilen şartın yerine geldiği anlaşılmıştır. Yargılamanın iadesi HMK’nın 374. vd maddelerinde düzenlenmiş olup, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı talep edilebilir. İade sebepleri HMK’nın 375. Maddesinde düzenlenmiş olup taraf teşkili sağlanmadan savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılama yapılması yargılamanın iadesi sebebidir. Mahkememizce dosya üzerinde yapılan incelemelerde takipteki ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafça vekil vasıtasıyla borç ve yetkiye itiraz ettiği, tebligatın … No:… K:… Antalya adresinde tebliğ edildiği, mahkememizce gönderilen dava dilekçesinin tebliğ edilmemesi üzerine davalının getirtilen sicil kaydının tebligatın iade edildiği … Mahallesi … Apt No:… Antalya adresi olması nedeniyle mahkememizce tebligat kanunun 35. Maddesine göre tebligat yapıldığı sonraki aşamalarda da aynı adreslere tebligat yapılarak hükmün kesinleştirildiği görülmüştür Yapılan bir yargılamada tarafların usulüne uygun şekilde çağrılarak beyan ve savunmalarının alınması Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmıştır. Bu hususun yerine getirilmesi için mahkemece tarafların usulüne uygun şekilde duruşmaya çağrılması ile sağlanabilecektir. Vekalet ilişkisi asıl ile vekil arasında her bir dava yönünden ayrı ayrı kurulacak olup takip dosyasında vekil aracılığıyla itiraz edilmiş olması itirazın iptali davasında vekile tebligat yapılmasını gerektirmez. Davalı vekilince sunulan Yargıtay kararı icra mahkemelerinde verilen bir karar olup genel mahkemelerde açılacak davalarda itiraz eden vekili duruşmayı takip zorunluluğu bulunmadığından vekile yapılacak tebligatlar ile davalının itiraz ve savunma hakkı kısırlanmış olacaktır. Bu durumda mahkememizce yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla sabit görülmeyen yargılamanın iadesi talebinin reddine ….” karar verildiği anlaşılmaktadır.Kararı davalı vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…yargılamanın iadesi talebinde bulunduğumuz işbu davadan, davalı müvekkilimiz veya vekil tarafımız haberdar olmamış, dava safahatinde hiçbir tebligat yapılmamıştır. Halbuki vekil tarafımızca icra dosyasına, borca itirazımızla birlikte sunulan dilekçede ayrıca açıkça icra dosyası alacağının konu edileceği ( itirazın kaldırılması veya itirazın iptali vs ) davalarda tebligatların vekil tarafımıza yapılmasını istemiş idik. Bu nedenle taraf teşkili sağlanmadan savunma hakları zedelenerek karar verildiğini ,müvekkilinin davacı yana hiçbir borcu olmadığını Taraflar arasında ticari alış verişin gerçekleşmemesi ve sonuçta tarafların birbirine borcu olmamasına rağmen Müvekkil şirkete ve müvekkil şirket yetkilisine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı dosyadan ‘İlamsız Takipte Ödeme Emri’ tebliğ edilmiştir. Bu olaya bir anlam veremeyen müvekkil şirket İlamsız Takibe Antalya Nöbetçi İcra Müdürlüğü talimat dosyasından itiraz etmiş ve takibi durdurmuştur. Ta ki 09.02.2016 tarihinde vekil tarafımıza tebliğ olunan İİK 103. Madde muhtıra sonrası konu ile ilgili dosyalarda araştırma yapılmış, sonuçta; olayın, el ve fikir birliği içinde gerçekleştirilmiş bir suç olabileceği kanısına varılmıştır. Bu tarihten sonra Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014 / 758 Esas Sayılı dosya yaptığımız incelemelerde suç oluşturan bir fiille karşı karşıya olunduğunun fark edilmiştir. Gelinen aşamada işbu davaya da yansıyan olay hakkında sanıkların cezalandırılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunularak sahte imza kullanan, özel evrakta sahtecilik yapan ve müvekkili dolandıran Ber Tekstil yetkilisi ve işbirliği yapan …. cezalandırılması için şikayette bulunulmuştur. Soruşturma Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 2016 / 75897 Hazırlık numaralı dosyada devam etmektedir….” denilerek yargılamanın iadesi talebinin reddine dair kararın kaldırılarak yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava yargılamanın yenilenmesi talebinden ibarettir.Davacı vekilinin talep gerekçesi taraf teşkilinin usulüne uygun sağlanmadığı, zira takibe vekille itiraz edilmesi nedeni ile itirazın iptali davasında da tebligatın vekile yapılması gerektiği , bu yapılmadan davalı asıla yapılan tebligatın taraf teşkilini sağlamayacağı gerekçesine dayanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için “itirazın kaldırılması” ve ” itirazın iptali ” davalarının isteminin hukuki niteliği ve usulü üzerinde durulması gerekmektedir. İtirazın kaldırılması teknik anlamda bir dava olmayıp, borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine yine ilamsız icra prosedürü içinde devam edilmesini sağlayan bir yoldur. İlamsız icranın amaç edindiği çabukluk ve basitlik ilkelerini gerçekleştirmek üzere, alacaklıya borçlunun itirazını icra mahkemesinde çabuk ve basit şekilde kaldırma olanağı tanınmak üzere düzenlenmiştir. İtirazın kaldırılması istemi üzerine, icra mahkemesi takip dosyasını icra dairesinden isteyecek ve uyuşmazlığı basit yargılama usulüne göre çözümleyecektir. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava ise de ; takip hukukundan kaynaklanan bir dava olmayıp genel mahkemede görülen tespit ve tahsile yönelik hükümler içeren özel bir dava türüdür. Takibe bağlı oluşu davanın takipteki talep edilen alacak miktarı ve dayanakları ile bağlılıktan ibarettir. Onun dışında diğer davalardan ayrılan ve özel yargılama yöntemine tabi bir dava değildir.Bu nedenle itirazın iptali davasının vekile değil asile tebliğ edilmesi zorunludur. Eğer taraf kendini vekille temsil ettirmek istiyor ise vekilin ilgili dosyaya ayrı bir vekalet sunarak görevi benimsemesi gereklidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yargılamada taraf teşkilini HMK na uygun şekilde tamamladığı görülmekle yargılamanın iadesi isteminin reddi doğru olmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin Yargılamanın yenilenmesine ilişkin dilekçesinde; dosyada karara bağlanan itirazın iptali davasının dayanağı takip dosyasında vekaleti olmasına rağmen dosyada asile tebligat çıkartıldığını kaldı ki tebligatların dahi muhtara yapılmış olduğunu müvekkilinin usulsüz tebligatlar nedeniyle hakkını vekili vasıtasıyla arayamadığını, mahkemece usulsuz tebligata rağmen verilen karar nedeniyle müvekkilinin mağdur olduğunu, savunma hakkını kullanamadığını, bu nedenle mahkemenin kararının Yargıtay yolu haricinde kesinleştikten sonra HMK 375 m. c bendi doğrultusunda yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduklarını, mahkemece duruşma beklenmeksizin taleplerinin red edildiğini, bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile mahkemede görülüp karar bağlanan 11/05/2012 dava, 24/10/2014 Karar tarihli, 2014/758 Esas, 2014/382 Karar sayılı, 29/03/2016 kesinleşme tarihli kararın yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılarak, kesinleşen kararın icrasının durdurulması ile usül ve esas ilişkin tüm işlemlerin tekrarlanmasını talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin tarafından 08/12/2016 tarihli dilekçesinde; Yargılamanın iadesi taleplerinin 04/08/2016 tarihli ara karar ile reddedildiğini, bununla birlikte ön inceleme duruşma günüde tayin edildiğini, HMK 379. madde (HUMK 450. madde) uyarınca hakimin yargılamanın iadesi talebinden sonra taraflara ön inceleme gününü bildirerek bu talebe ilişkin kararını ön inceleme duruşmasında açıklaması gerektiğini, bu hususa riayet edilmeden hakim tarafından görüşünün açıklandığını, HMK 36. maddesi b bendi kapsamında Mahkeme hakiminin red ettiklerini beyan ettiği görülmüştür.Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 08.12.2016 gün ve 2016/377 E. – 2016/856 K.sayılı kararıyla; Mahkemece görülerek, karar bağlanan 2014/758 E. sayılı davada vekil tayini yapılmadığından davalı şirketin bildirilen adresine çıkartılan tebligat bila tebliğ iade edildiğinden, ticaret sicilinde kayıtlı adresine Tebliğ Kanunu 35.maddesine göre tebliğ yapıldığını, icra dosyasında yetkilendirilen vekilin davada yetkilendirilmediğinden tebligat yapılamayacağını, tebligat işlemleri yönünden usulsüzlük olmadığını, davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin yerinde olmadığı, kanaatine varıldığını, HMK’nın 36/b maddesine göre hakimin reddi talebinde bulunulmuş ise de, HMK’nın 41/b maddesi kapsamında talebin yerinde görülmediğini beyanla, yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine, hakimin reddi talebinin ise HMK’nın 41.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; icra dosyasından gönderilen ödeme emirlerine, vekil sıfatıyla itiraz ettiklerini ancak davada vekili sıfatıyla kendilerine tebligat yapılmadığını, davanın varlığından tesadüfen bilgi sahibi olduklarını, -Mahkeme hakiminin, 04.08.2016 tarihli ara karar oluşturduğunu, yargılamanın iadesi talebinin reddedildiğini ön inceleme günü tayin edildiğini, HMK’nın 379.maddesi uyarınca yargılamanın iadesi talebinden sonra ön inceleme günü tayin edilmesi gerektiğini, -Hakimin kanunen gerekmediği halde görüşünü açıkladığını, hakimin reddi sebebi olduğunu, hakimin tarafsızlığından şüpheye düşüldüğünü beyanla, 30.11.2016 tarihli dilekçe ile ileri sürdükleri haklı red talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması sebebiyle, HMK’nın 353/1-a-2 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya uygun görülecek başka bir yer mahkemesine gönderilmesini, bu talepleri yerinde görülmezse HMK’nın 356.maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinafa cevabında; Yargıtay kararlarında tebligatın davalı asil’e çıkarılması gerektiğini, mahkemenin yargılama sırasında davalıya yapılan tebligatlarda usulsüzlük bulunmadığını tespit ettiğini, -Mahkemenin görüşünü açıklamadığını, aksine hüküm verdiğini, usuli bir hata varsa olsa olsa, hükme rağmen duruşma günü vermesinden kaynaklandığını, ancak usuli hatanın sonuca etkili olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2014 Karar tarihli, 2014/758 Esas, 2014/382 Karar sayılı, 29/03/2016 kesinleşme tarihli kararın yargılamanın iadesi yoluyla ortadan kaldırılmasını talep ettiği, davacı vekilinin “mahkeme hakiminin kanunen gerekmediği halde görüşünü açıkladığından” bahisle 30.11.2016 tarihli dilekçesi ile hakimin reddi talebinde bulunduğu mahkemenin 08.12.2016 gün ve 2016/377 E. – 2016/856 K.sayılı kararıyla; yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine, hakimin reddi talebinin ise HMK’nın 41.maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden reddine karar verdiği, davacı vekilinin her iki karar yönünden istinaf isteminde bulunduğu görülmüştür.İlgili dosya Dairemize ilk kez istinaf edildiğinde yapılan incelemede ilk derece mahkemesinin 04.08.2016 tarihli ara kararında; “icra takibine maruz kalan borçlu vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olsa dahi; itirazın iptali davası bakımından, borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın yetkili olabilmesi için bu yetkiyi gösterir vekaletname sunması gerekirken sunulmadığı görüldüğünden itirazın iptali davası icra takibine itirazdan ayrı bağımsız bir dava olduğundan, HMK hükümlerine aykırı yargılamanın iadesi talebinin reddine ” karar vermek suretiyle, yargılamanın iadesi talebi konusunda görüşünü açıkladığı, HMK 36/1-b maddesi gereğince hakimin reddi talebi üzerine davadan çekilme kararı vermesi gerekirken 08/12/2016 tarihli duruşma ara kararı ile HMK 41. maddeye dayanarak hakimin reddi talebini geri çevirmesi usul ve yasaya aykırı görülmekle, davacı vekilinin 08/12/2016 tarihli duruşma ara kararına yönelik istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, hakimin reddine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmekle mahkemenin aynı tarihli “yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi” kararının esas yönünden incelenmeksizin kaldırılmasına dosyanın görüşünü açıklayan hakim dışında bir hakim tarafından yargılama yapılarak karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Bunun üzerine ilk derece mahkemesinde yargılamanın iadesi talepli dava yeniden ve farklı bir hakim tarafından yürütülmüştür.Gerekçeli kararında “…Değerlendirme yapan hakimin mahkemedeki görevi sona ermesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi ilamında belirtilen şartın yerine geldiği anlaşılmıştır. Yargılamanın iadesi HMK’nın 374. vd maddelerinde düzenlenmiş olup, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı talep edilebilir. İade sebepleri HMK’nın 375. Maddesinde düzenlenmiş olup taraf teşkili sağlanmadan savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılama yapılması yargılamanın iadesi sebebidir. Mahkememizce dosya üzerinde yapılan incelemelerde takipteki ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafça vekil vasıtasıyla borç ve yetkiye itiraz ettiği, tebligatın …No:… K:6 Antalya adresinde tebliğ edildiği, mahkememizce gönderilen dava dilekçesinin tebliğ edilmemesi üzerine davalının getirtilen sicil kaydının tebligatın iade edildiği …Apt No:… Antalya adresi olması nedeniyle mahkememizce tebligat kanunun 35. Maddesine göre tebligat yapıldığı sonraki aşamalarda da aynı adreslere tebligat yapılarak hükmün kesinleştirildiği görülmüştür Yapılan bir yargılamada tarafların usulüne uygun şekilde çağrılarak beyan ve savunmalarının alınması Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmıştır. Bu hususun yerine getirilmesi için mahkemece tarafların usulüne uygun şekilde duruşmaya çağrılması ile sağlanabilecektir. Vekalet ilişkisi asıl ile vekil arasında her bir dava yönünden ayrı ayrı kurulacak olup takip dosyasında vekil aracılığıyla itiraz edilmiş olması itirazın iptali davasında vekile tebligat yapılmasını gerektirmez. Davalı vekilince sunulan Yargıtay kararı icra mahkemelerinde verilen bir karar olup genel mahkemelerde açılacak davalarda itiraz eden vekili duruşmayı takip zorunluluğu bulunmadığından vekile yapılacak tebligatlar ile davalının itiraz ve savunma hakkı kısırlanmış olacaktır. Bu durumda mahkememizce yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmakla sabit görülmeyen yargılamanın iadesi talebinin reddine ….” karar verildiği anlaşılmaktadır.Kararı davalı vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…yargılamanın iadesi talebinde bulunduğumuz işbu davadan, davalı müvekkilimiz veya vekil tarafımız haberdar olmamış, dava safahatinde hiçbir tebligat yapılmamıştır. Halbuki vekil tarafımızca icra dosyasına, borca itirazımızla birlikte sunulan dilekçede ayrıca açıkça icra dosyası alacağının konu edileceği ( itirazın kaldırılması veya itirazın iptali vs ) davalarda tebligatların vekil tarafımıza yapılmasını istemiş idik. Bu nedenle taraf teşkili sağlanmadan savunma hakları zedelenerek karar verildiğini ,müvekkilinin davacı yana hiçbir borcu olmadığını Taraflar arasında ticari alış verişin gerçekleşmemesi ve sonuçta tarafların birbirine borcu olmamasına rağmen Müvekkil şirkete ve müvekkil şirket yetkilisine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı dosyadan ‘İlamsız Takipte Ödeme Emri’ tebliğ edilmiştir. Bu olaya bir anlam veremeyen müvekkil şirket İlamsız Takibe Antalya Nöbetçi İcra Müdürlüğü talimat dosyasından itiraz etmiş ve takibi durdurmuştur. Ta ki 09.02.2016 tarihinde vekil tarafımıza tebliğ olunan İİK 103. Madde muhtıra sonrası konu ile ilgili dosyalarda araştırma yapılmış, sonuçta; olayın, el ve fikir birliği içinde gerçekleştirilmiş bir suç olabileceği kanısına varılmıştır. Bu tarihten sonra Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014 / 758 Esas Sayılı dosya yaptığımız incelemelerde suç oluşturan bir fiille karşı karşıya olunduğunun fark edilmiştir. Gelinen aşamada işbu davaya da yansıyan olay hakkında sanıkların cezalandırılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunularak sahte imza kullanan, özel evrakta sahtecilik yapan ve müvekkili dolandıran Ber Tekstil yetkilisi ve işbirliği yapan Fesih Kırar’ın cezalandırılması için şikayette bulunulmuştur. Soruşturma Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 2016 / 75897 Hazırlık numaralı dosyada devam etmektedir….” denilerek yargılamanın iadesi talebinin reddine dair kararın kaldırılarak yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Dava yargılamanın yenilenmesi talebinden ibarettir.Davacı vekilinin talep gerekçesi taraf teşkilinin usulüne uygun sağlanmadığı, zira takibe vekille itiraz edilmesi nedeni ile itirazın iptali davasında da tebligatın vekile yapılması gerektiği , bu yapılmadan davalı asıla yapılan tebligatın taraf teşkilini sağlamayacağı gerekçesine dayanmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü için “itirazın kaldırılması” ve ” itirazın iptali ” davalarının isteminin hukuki niteliği ve usulü üzerinde durulması gerekmektedir. İtirazın kaldırılması teknik anlamda bir dava olmayıp, borçlunun itirazı ile duran ilamsız icra takibine yine ilamsız icra prosedürü içinde devam edilmesini sağlayan bir yoldur. İlamsız icranın amaç edindiği çabukluk ve basitlik ilkelerini gerçekleştirmek üzere, alacaklıya borçlunun itirazını icra mahkemesinde çabuk ve basit şekilde kaldırma olanağı tanınmak üzere düzenlenmiştir. İtirazın kaldırılması istemi üzerine, icra mahkemesi takip dosyasını icra dairesinden isteyecek ve uyuşmazlığı basit yargılama usulüne göre çözümleyecektir. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava ise de ; takip hukukundan kaynaklanan bir dava olmayıp genel mahkemede görülen tespit ve tahsile yönelik hükümler içeren özel bir dava türüdür. Takibe bağlı oluşu davanın takipteki talep edilen alacak miktarı ve dayanakları ile bağlılıktan ibarettir. Onun dışında diğer davalardan ayrılan ve özel yargılama yöntemine tabi bir dava değildir.Bu nedenle itirazın iptali davasının vekile değil asile tebliğ edilmesi zorunludur. Eğer taraf kendini vekille temsil ettirmek istiyor ise vekilin ilgili dosyaya ayrı bir vekalet sunarak görevi benimsemesi gereklidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin yargılamada taraf teşkilini HMK na uygun şekilde tamamladığı görülmekle yargılamanın iadesi isteminin reddi doğru olmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda yazılı olarak açıklandığı üzere 1- Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b 1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/ 1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi. 18/10/2019