Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2201 E. 2022/377 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2201 Esas
KARAR NO: 2022/377 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2014/120 E. – 2018/456 K.
BİRLEŞEN İSTANBUL 4.FSHH MAHKEMESİNİN
2014/219 E.- 2014/237 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Patent (Maddi-Manevi Tazminat İstemli)
Patent (Tecavüzün Ref’i İstemli)
Tecavüzün Tespiti İstemli)
Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA: Patent Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
ASIL DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Amerika’da … numara ile tescil edilmiş olan patente konu olan buluşun aynısının … patent no ile ile Türkiye’de de tescil edildiğini, … İle … arasında inhisari lisans sözleşmesi yapıldığını, buluşa konu olan ürünün Türkiye’de … markası altında Sağlık Bakanlığı tarafından verilen medikal cihaz İzni çerçevesinde satıldığını, davalının ise “…” adı altında piyasaya sürdüğü üründe davacının patentinin taklidini yaparak kullandığını, böylece patent hakkına tecavüz ettiğini ileri sürerek tecavüzün durdurulmasını ve patent hakkına tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesini, tedbir kararı verilmesini, belirsiz alacak hükümlerine göre her iki davacı için 50.000 TL maddi tazminata, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; buluş konuları aynı olmasına rağmen istemlerin farklı olduğu için koruma kapsamlarının da farklı olduğunu, bir tecavüzün ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını, asıl davada dayandıkları patentin dilekçeleri ekindeki dökümanlar karşısında yeni ve buluş basamağını aşmadığını davacı patentinin hükümsüz kılınması gerektiğini beyan ile asıl davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 4.FSHH’nin 2014/219 E.- 2014/237 K. SAYILI DOSYASI DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 10.07.2014 tarihli cevap dilekçesindeki davacının 6054143 numaralı Amerikan patenti ile Türkiye’de tescilli … patentinin aynı buluşu koruduğuna yönelik beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, bunlar arasında rüçhana dayalı bir ilişki bulunduğunu, buluş konuları aynı olmasına rağmen istemleri farklı olduğu için koruma kapsamlarının da farklı olduğunu, davalının ayrıca … patentinin daha önceden uluslararası başvuru olarak … numarasıyla yayınlanıp Türkiye’ye Patent İşbirliği Anlaşması (Patent Cooperation Treaty – PCT) 2. Faz (Chapter II) yoluyla giriş yaparak Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından tescil edildiğini belirttiğini, davalı vekilinin dilekçesinde PCT yoluyla başvuru süreçlerini açıklayarak, 1. Faz (Chapter I) yoluyla yapılan girişlerde sadece uluslararası araştırma raporunun düzenlendiğini, bundan sonra ulusal aşamaya giriş yapıldığını, 2. Fazda ise uluslararası araştırma raporuna ek olarak uluslararası ön inceleme raporunun da düzenlendiğini, dava konusu patent başvurusuna ilişkin olarak düzenlenen uluslararası ön inceleme raporunda başvuruda geçen bütün istemlerin (1 ilâ 31 numaralı istemler) patent verilebilirlik kriterlerine uyduğunun ifade edildiğini, TPE’nin bu rapora dayanarak başvuruyu patente bağladığını, davalı patent başvurusunun … numarayla Avrupa’ya da giriş yaptığını, Avrupa Patent Ofisi’nin (European Patent Office — EPO) söz konusu başvuru için Ek Araştırma Raporu düzenlediğini, bu raporda uluslararası araştırma raporunda bulunmayan beş adet doküman tespit edildiğini, EPO İnceleme Birimi’nin 05.09.2003 ve 22.04.2004 tarihli raporlarında istemlerin bu dokümanlar ışığında yenilik ve buluş basamağı kriterlerini haiz bulunmadıkları, ayrıca bazılarının patentle korunamayan tedavi yöntemi şeklinde formüle edildikleri için değiştirilmeleri gerektiğinin belirtildiğini, davacının da bu rapor doğrultusunda istemleri değiştirdiğini ve başvurunun yeni istem takımıyla tescil edildiğini, davacının bu gerekçelerle değiştirilmeden ve TPE tarafından uluslararası ön inceleme raporu ile yetinilerek tescil edilen … patentinin patent verilebilirlik şartlarını taşımadığı için hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili beyan dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI:İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 28.11.2011 tarihli 2014/120 E. – 2018/458 K.sayılı kararıyla; “…Raporlardaki teknik açıklamalar dikkate alındığında davalıya ait olan … ürününün … patentinin 1 numaralı isteminin koruma kapsamına girmediği ,2 ila 14 numaralı istemler 2 ilâ 14 numaralı istemler doğrudan ya da dolaylı olarak 1 numaralı isteme bağlı şekilde formüle edilmiş olan istemler olduğu, … patentin 1 numaralı isteminin koruma kapsamına girmeyen … ürününün,bağlı ve daha dar koruma kapsamına sahip bağımlı istemlerin de koruma kapsamına girmediğinin tespit edildiği, 1 numaralı isteme ilişkin olarak … ürününün … patentinin 15 ve 16 ,17 numaralı isteminin koruma kapsamına girmediği, 18 numaralı istem bağımsız istem olup 1 numaralı istemde sayılan endikasyonlar barındırmakta olduğundan … patentinin 18 numaralı isteminin koruma kapsamına girmediği keza 19 nolu istemin 18 numaralı isteme bağlı olarak yazılmış bir istem olması, Bağımsız istemin koruma kapsamına girmeyen bir ürün bağımlı İstemin koruma kapsamına da girmeyeceğinden … ürününün … patentinin 19 numaralı isteminin koruma kapsamına girmediği, Patent verilebilirlik şartlarının değerlendirilmesinde 20 numaralı istemin bir tedavi yöntemi olduğu ve yoruma yer bırakmayacak şekilde patentlenemez konular arasına girdiğinden 1 numaralı İsteme ilişkin olarak yapılan değerlendirmeler doğrultusunda … ürününün … patentinin 20 numaralı istemini koruma kapsamına girmediği ,21 ve 31 nolu istemler yönünden … ürününün hiçbir yerinde bunun üst solunum yolu enfeksiyonunun tedavisi İçin kullanılacağının ifade edildiği, bu nedenle … ürününün 02739 patentinin 21 numaralı isteminin koruma kapsamına girmediği, … ürününün … patentinin 22 ilâ 30 istemlerinin koruma kapsamına girmediğinin tespit edildiği, 31 nolu istem için … ürününün … patentinin 31 numaralı isteminin koruma kapsamına girdiği tespit edilmiş ise de, 31 nolu istemin hükümsüz sayılması gerektiği tespit edildiğinden asıl davada tecavüz ve haksız rekabete dayalı taleplerin yerinde olmadığı, karşı davada hükümsüzlük koşullarının bulunduğunun anlaşıldığı. Son raporda bilirkişiler her ne kadar 16 nolu istemin yeni olduğunu beyan etmişlerse de; 16 istem raporda da açıklandığı üzere ürün istemi olduğu, İstem 1 den farklı olarak solüsyon değil, ksilitol/ksiloz içeren nazal bir sprey talep edildiği, bilirkişilerin nazal spreyin önceden bilinmediğini beyan etmekteyseler de D1 dökümanında açıklanan buluş aynı problemi yani üst solunum yolu enfeksiyonunu çözdüğünü,16 nolu istem ile D1 dökümanı arasındaki ayırt edicilik ksilitol/ksiloz ve suyun nazal bir sprey içinde bulunmasıdır,nazal spreyin etkisi ise tedavide daha iyi sonuçlar elde etmek için nazal yolla yani burundan uygulanmasıdır ki bu husus teknikte uzman kişi için aşikar olmalıdır, dolayısıyla uzman kişi teknik bilgisini kullanarak nazal sprey uygulamasını ulaşabileceğini, keza 17 nolu istemin patent tarifnamesinde 16 nolu isteme bağlı olduğu anlaşıldığından , teknikte uzman kişinin patentin tarifnamesinde bir teknik etki açıklanmadığından en yakın dökümanlar vasıtasıyla yapılacak rutin deneyler ile sonuca ulaşacağı, 18 nolu istemde tıbbi bir bezden bahsedilmesi, 19 nolu isteminde 18 e bağlı olarak oluşturulduğu, tıbbı bez yolu ile uygulama yapılmasının uzman kişi için bilenen yöntem olması,16-19 nolu istemlerin buluş basamağını haiz olduğu yönünde son raporda tespit yapılmış olmasına rağmen patentlerin ancak istemler ile tanımlanabileceği, istemlerin geniş yorumlanması suretiyle yapılacak değerlendirmeler hukuk güvenliğini sarsıcı sonuçlarının bulunması,öte yandan son bilirkişi raporu bir bütün olarak incelendiğinde ürünün tekniğin bilinen durumundan farkının ürünün nazal yolla uygulanması olduğu, uygulama tarzının ürüne yenilik katmayacağı, bu nedenle PatKHK 7 anlamında ürünün yeni sayılamayacağı belirtildiğinden, İstemde yer verilmiş olan endikasyonlar ve tıbbi kullanımların bilinen bir ürünün yeniliği konusunda bir etkisinin bulunmadığı gerçeği de gözetildiğinde , son raporda 16,17,18, ve 19 nolu istemler yönünden rapora iştirak edilmediği, diğer tüm istemlerin patentlenebilirlik kriterlerine haiz olmadığının belirlendiği” gerekçesiyle; Asıl davanın reddine, -(birleşen) davanın kabulüne, davalı adına … no ile tescilli patentin hükümsüzlüğüne, Kararın kesinleşmesini müteakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve marka kurumuna gönderilmesine, -Karar kesinleştiğinde yatırılan teminatın ve bilirkişi incelemesi için sunulan ürün örneklerinin davacıya iadesine, -Mahkemece 09/10/2014 tarihinde verilen tedbirin kaldırılmasına (davalı karşı davacı tarafından 100.000 TL nakit veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğunda tedbirin kaldırılmasıyla ilgili ek bir karar yazılmasına) karşı davanın kabulüne, asıl davanın reddine karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacılar- birleşen davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkillerinden …’a ait (Amerika’da tescilli … no’lu patentin Türkiye’deki patentin rüçhanı) … numaralı patentinin TPE nezdinde incelemeli olarak 23.11.2001 tarihinde tescil edildiğini, mahkemece Prof. Dr. …’den alınan ilk raporda ” davalı-karşı davacıya ait … isimli ürünün içerik olarak tamamen aynı, yardımcı maddelerin bile çok benzerlik gösterdiği, her iki ürün içinde de greyfurt çekirdeği ekstresi kullanıldığı, hasılı davalı taraf ürününün davacı patentinin koruması kapsamına girdiğinin” belirtildiğini, mahkemenin ikinci rapor aldığını, bu rapora her iki tarafça itiraz üzerine , son rapor alınarak hükümde bu rapora dayanıldığını, bilirkişi raporunda istem 1 ile ilgili ileri sürülen görüşlerin çelişkili olduğunu, raporda; “Ancak belgelerden hiçbiri 1 no’lu istemde açıklanan hastalıklarda kullanılmak üzere kisilitol/kisilozun nazal yolla(burundan) kullanılan preparatlarını açıklamadığını, bu nedenle istem 1’in D1-D5 belgeleri üzerinde yenilik içermektedir.” denildiğini, raporda 13.sahife 3.pragrafın son kısmında ise : “Zira nazal yolla direkt olarak üst solunum yollarına verilen ilaç, biyoyararlanımı düşük oral yola kıyasla daha etkili olabilecektir. Problemin bu şekilde çözümü D1-D5 belgelerinin hiçbirinde açıklanmamıştır. Bu nedenle istem 1, D1-D-5 belgeleri üzerinde buluş basamağı içermektedir.” denildiğini,1973 tarihli Avrupa Patent Sözleşmesinde ikincil kullanıma ilişkin açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, ikincil kullanım patentlerinin mümkün olduğunun içtihat yolu ile belirlendiğini ( Avrupa Patent Ofisi Genişletilmiş Temyiz Kurulu’nun G5/83 sayılı içtihadı), 551 sayılı KHK da da, ikincil kullanım patentlerini engelleyen bir hüküm bulunmadığını, Türkiye’nin taraf olduğu TRIPS sözleşmesi ve EPC 1973’te de aynı şekilde engel bir hüküm bulunmadığını, bu sözleşmeye Türkiye’nin taraf olduğunu, ikincil kullanıma ilişkin buluşların patentlenebileceğini, raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle yeni bir bilirkişiden rapor alınması isteklerinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu. -Patentin tarifnamesinin 5 vd. sayfalarında; Buluşun özünün “xyltol çözeltilerinin tercihan salin içeren nazal sprey biçiminde burun mukozasının rahatlatılması amacıyla kullanılmasının solunum yolları enfeksiyonlarının tedavisinde diğer tedavi metotlarına kıyasla daha etkin bir tedavi biçimi” olduğunun açıklandığını, bu tedavi biçiminin ilk kez müvekkili… tarafından bulunduğu ve müvekkilinin bu buluşunun esasen tedaviyi ağızdan hap olarak veya benzeri şekilde alması mümkün olmayan veya çok zor olan bebeklerin tedavisi için de farklı bir buluş olduğunu, tarifnamede anlattığının görüldüğünü, davada davalı/karşı davacı tarafın dayandığı D1-DS5 patent belgelerinden hiçbirinin ksilitol/ksilozun nazal yoldan üst solunum yollarında kullanılmasını açıklamadığını, referans belgelerde hep oral yoldan kullanımın anlatıldığının görüldüğünü, 2-14 numaralı istemlerin 1 numaralı bağımsız isteme bağlı olarak buluşun ilave özelliklerini anlattığını, yeni ve buluş basamağı kriterlerine haiz olduğunu, Örneğin, 7 numaralı istemde ksilitol oranının özenle seçilmiş optimum bir oran olup, farklı bir yolla vücuda verilmekle burada tekniğin bilinen durumunun aşılması yeni uygulama için ve optimum bir konsantrasyon seçimi sayesinde olduğunu, ayrıca 8 numaralı istemde de sodyum klorürün ksilitol ile birlikte kullanımının yaratacağı ekstra etkinin tekniğin bilinen durumunun dışında ve öngörülmez olduğundan, tekniğin bilinen durumunun aşıldığını. -Patentin 15 numaralı isteminin de bağımsız bir istem olduğunu, burada da jel formunda bir farmasötik preparatın nazal yoldan uygulanmasının anlatıldığını, 17.05.2018 tarihli raporda bilirkişilerin D3 ve D4 dokümanı karşısında, bu istemin yeni olmadığını söylemişlerse de bilirkişilerin aksine anılan dokümanlardan D3 de “oral” bir uygulamadan D4 dokümanında ise, bir diş çürüğü tedavisinde bir jel veya bir gargaradan bahis edildiğini, hiçbirinin ksilitol/kisilozun nazal yoldan üst solunum yollarında kullanılmasını açıklamadığını, yenilik ve buluş basamağı kriterlerine haiz olduğunu. -Her iki bilirkişi heyetinin de raporlarında patentin 16,17,18,19 numaralı istemlerinin yenilik ve buluş basamağı kriterlerini haiz olmaları nedeniyle patent verilebilirlik şartlarını taşıdıklarının vurguladığını, mahkemenin gerekçeli kararında ise nazal uygulamanın tekniğin bilinen durumuna dahil olduğunu, gerekçesinde açıklayarak ve bu konuda bilirkişi raporlarından ayrılmasına rağmen geçerli teknik bilgi vermeden bu istemlerin de hükümsüzlüğüne karar verdiğini, mahkemenin etkinin açıklanmadığını kararında beyan etmişse de, tarifnamede açıklandığını, mahkeme aksi kanaatte ise kısmi hükümsüzlük kararı da verebileceğini. -Patentin 21-31 numaralı istemleri yönünden,17.05.2018 tarihli son raporda İsviçre Tipi olarak yazıldığı, yenilik ve buluş basamağı şartlarını taşıdıkları ancak bu istemlerde geçen “nazal yıkama maddesi” ifadesinin … numaralı yayındaki başvurunun ilk halinde yer almadığını 17.06.2015 tarihli raporla da bu hususun tespit edildiği bu nedenle, 551 sayılı KHK 129/1-c gereğince hükümsüz sayılmaları gerektiğini ifade etmişse de, patentin PCT başvurusu üzerine ulusal patent olduğunu, Türk patenti olması nedeniyle Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, 21-30 numaralı istemlerde yazılı “nazal yıkama maddesi” ifadesinin de … uluslararası patent başvurusu yayınında yar almadığı ifadesinin doğru olmadığını, 48361 numaralı yayında patentin tarifnamesinde bilirkişilerin tespitlerinin aksine “buluşun bir nazal yıkama maddesi” olduğunun anlatıldığını, Olayımızda patente eklendiği iddia edilen 21-31 numaralı istemlerin buluşu açıklayıcı nitelikte olup, bilirkişilerin bu istemlerin 551 KHK nin 129/1-c maddesi nedeni ile başvurunun ilk kapsamını aştığı görüşünün isabetli olmadığını, tarifnamede yazılı olduğunu, buluşun kapsamının aşılmadığını, PCT dokümanları içerisinde 1-31 numaralı istemlerin yeni olduğuna dair inceleme raporu bulunduğunu. -Patente tecavüzden kaynaklanan asıl davada; davalı tarafın ürünü “…” un üzerinde “Nazal Sprey” yazdığı, yani bir nazal uygulamanın söz konusu olduğu, nazal uygulama ile burunun nemin ve nemlendirilmesinin ve ürünün çeşitli sinüs problemlerinde kullanılacağının da ürünün üstünde yazılı olduğunu, 15,16,17 ve 23 numaralı istemleri ihlal ettiğinin açık olduğunu, bilirkişilerin ihlal olmadığı yolundaki görüşlerinin hukuka aykırı olup,30.09.2014 tarihinde Prof.Dr. … tarafından hazırlanan ilk raporda, ürünün patentin koruma kapsamına girdiğinin açıklandığını, raporlar arasında çelişki giderilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan etmiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLER:Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi kapsamında Bilirkişi Eczacılık Fak.Öğretim Üyesi … 30.09.2014 tarihli tek kişilik raporunda; Davalıya ait … markalı burun spreyinin, davacıya ait … sayılı patent belgesinin koruma kapsamına girdiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince Patent vekili …, Farmakoloji ABD öğretim üyesi Prof DR … ve … A.B.D. Öğretim Üyesi …’dan oluşan heyetten alınan 17.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda; İstem 1’in ikinci tıbbi kullanım formatında yazılmış bir istem olduğu, normalde gerek Türkiye’de gerekse EPO’da teşhis ve tedavi usulleri patentlenebilir konular olmamakla birlikte , yeni bir tedavi metodunda kullanılmak üzere sunulan madde ve bileşimler bir istisna olarak patentlenebilmektedir. Bunlar “ikincil tıbbi kullanım” (second medical use) olarak adlandırıldığını önceki teknik belgelerine bakıldığında D1 ila D4 dokümanlarının oral uygulamaya yönelik terkipleri, D5 ise enjekte edilebilir çözelti formundaki terkipleri açıkladığını, ancak belgelerden hiçbirinin, istem 1’de açıklanan hastalıklarda kullanılmak üzere ksilitol/ksilozun nazal yolla (burundan) kullanılan preperatlarını açıklamadığını, bu nedenle istem 1, D1-DS belgeleri üzerinde yenilik içermediğini, Davalı/k.davacının, tekniğin bilinen durumunda mevcut preperatların nazal yolla uygulamaya uygun olması nedeni ile istem edilen kompozisyonların yenilik ve buluş basamağını ortadan kaldırdığını iddia etse de, bu argüman ikinci tıbbi kullanım istemleri için geçerli olmayacağını, Ksilitolü bir etken madde olarak otit media (orta kulak iltihabı), üst solunum yolu enfeksiyonları, akut bronşit, sinüzit ve konjonktivit tedavisinde kullanmayı önermesi itibarı ile en yakın dokümanın D1 olduğunun mütalaa edildiğini, bu dokümanın başlangıç noktası olarak kabul edildiğinde istem 1’in D1’den farkı ksilitol/ksiloz terkibinin nazal yolla kullanılmak üzere sunulması olup, ortaya çıkan teknik etkinin, üst solunum yolu hastalıklarının tedavisine yönelik çözümü, nazal yolla uygulama yapmak suretiyle sunulduğunu, nazal yolla direkt olarak üst solunum yollarına verilen ilacın, biyoyararlanımı düşük olan oral yola kıyasla daha etkili olabileceğini, problemin bu şekilde çözümünün D1-DS belgelerinin hiçbirinde açıklanmadığını, geleneksel tedavilere kıyasla daha etkili bir uygulama sunduğunu, mevcut buluşta istem 1 ve buna bağlı olarak yazılan 2-14 numaralı istemlerin, D1-DS5 belgeleri üzerinde buluş basamağı içerdiğini. -İstem 15’in bağımsız istem olup, jel formunda farmasötik preperat içerdiğini, İstem 1 için yapılan açıklamaların geçerli olduğunu. – İstem 16’nın, bağımsız istem olmakla birlikte istem 1’den tek farkının ksilitol/ksiloz ve su içeren bir …l spreyin tarif edilmiş olması olup İstem 16, Istem 1’in tüm özelliklerini barındırdığından, istem 1 için yapılan açıklamalar istem 16 için de geçerli olduğunu, istem 17’nin 16 ya bağımlı istem olduğunu. -İstem 18, bağımsız istem olmakla birlikte istem 1’den tek farkının ksilitol/ksiloz ve su çözeltisini içeren bir tıbbi bez tarif edilmiş olması olup, istem 18’in istem 1’in tüm özelliklerini barındırdığını istem 1 için yapılan açıklamaların istem 18 için de geçerli olduğunu, istem 19’un istem 18’e bağımlı olduğunu. -… sayılı patente ait 20 no’lu istemin, KHK-551, Md, 6/e bendi uyarınca patentlenmesi yasaklanan bir tedavi usulü tarif etmesinden ötürü KHK-551, Md, 129 bendi uyarınca hükümsüzlük koşullarını karşıladığını, … sayılı patente ait 21-31 no’lu istemlerin, başvurunun ilk kapsamını aşmasından mütevellit KHK-551, Md. 129/c bendi uyarınca hükümsüzlük koşullarını karşıladığı, Kısmi hükümsüzlük (KHK-551, Md. 129) görüşüne bağlı olarak istem 1-19 bakımından değerlendirme yapıldığında, … …l Sprey adlı ürünün söz konusu istem 1-19’u ihlal etmediği,TTK-Md, 54 anlamında bir haksız rekabet unsuruna da rastlanmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Farmasotik Teknoloji ABD Öğretim Üyesi …, KBB uzmanı Prof Dr …, patent vekili …’ten oluşan yeni bir heyetten alınan 17.5.2018 tarihli raporda; istem 1’in ürün patenti olduğunu, Patent KHK 6/2 maddesine göre tedavide kullanılan terkip ve maddelerin patentlenebileceğinin düzenlendiği, bu istem için tedavi yöntemi istisnasının söz konusu olmadığı, istem 1 de, kisilitol/kisiloz çözeltisi içermesi, nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenmesi amacıyla kullanılması ve nazal yolla kullanılmasının açıklandığını, kisilitol/kisiloz çözeltisinin D1 ila D 6 dökümanlarından bilindiğini, yeni olanın ürünün daha önce yapılmamış şekilde nazal yolla uygulanmış olması olduğunu, 1 numaralı istemin ürün istemi olduğunu, ancak uygulama tarzının ürüne yenilik katmayacağını, her ne kadar 17.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda istemin ikinci tıbbi kullanım formatında yazılmış bir istem olduğu, normalde gerek Türkiye’de, gerekse EPO”’da teşhis ve tedavi usullerinin patentlenemeyeceği, ancak yeni bir tedavi metodunda kullanılmak üzere sunulan madde ve bileşimlerin bir istisna olarak patentlenebileceği belirtilmiş; bu istemlerin yazım formatının “X hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere Y maddesi/bileşimi” şeklinde olabileceği, Y maddesi biliniyor olsa bile endikasyon, hasta grubu veya tedavi metodunun diğer unsurları (kullanım yolu, dozaj formu dozaj rejimi vs.) bilinmiyorsa yeniliğin kabul edildiği vurgulanmış olsa da, bu değerlendirmenin EPC hükümleri çerçevesinde doğruluk taşıdığını, oysa davada uygulanacak olan kanunun PatKHK’sı olduğunu, EPC’de düzenleme yapılarak sorun çözülmüşse de PatKHK 7. Madde de istisna bulunmadığını,1 ilâ 7 numaralı İstemlerin yeni olmadığını, 8 ilâ 15 numaralı istemlerin teknik alandaki uzman kişi için aşikâr sayılacağını. -Her ne kadar İstem 1 deki açıklamalar doğrultusunda, istemde yer verilmiş olan endikasyonlar ve tıbbi kullanımların bilinen bir ürünün yeniliği konusunda bir etkisi olmasa da 16 numaralı istemde talep edilmiş olan ksilitol/ksiloz içeren nazal spreyin, önceden bilinmediğini, tekniğin bilinen durumuna dahil olan dokümanların hiç birisinde ksilitol/ksiloz içeren nazal bir sprey açıklanmadığını, tekniğin bilinen durumundaki dokümanlardan hiç birisi ksilitolün nazal sprey yolu ile direkt olarak üst solunum yollarına verilmesinin daha etkili olabileceğini açıklamadığını, ya da buna dair bir öneri getirmediğini, bu nedenle 16 numaralı istemin yeni olduğunu ve buluş basamağı içerdiğini, 17 numaralı istemin 16 numaralı isteme bağımlı ve yeni olduğunu. -18 numaralı istemde ksilitol/ksiloz çözeltisi içeren bir bez tarif edildiğini, tekniğin bilinen durumuna ilişkin dokümanlarda bu tarzda bir ürün açıklanmadığını, uzman kişi tarafından aşikar sayılmasına neden olacak açıklamalara rastlanmadığını, bu nedenle istemin yeni olup buluş basamağı taşıdığını, 19 numaralı istemin 18 numaralı isteme bağımlı ve yeni olduğunu.- 20 numaralı istem için patentlenemeyecek konular arasında sayılan bîr tedavi yöntemini korumayı amaçladığı, 21 ilâ 30 numaralı istemlerin tamamının aynı formatta, İsviçre tipi istem olarak, kaleme alındığını, buna göre söz konusu istemlerin temel yapısının “X hastalığının tedavisinde kullanılan ilacın üretiminde Y maddesinin kullanılması” şeklinde yazıldığını,İsviçre tipi istemler ile ayrıca yenilik ve buluş basamağı konusunda karşılaşılması muhtemel sorunların da çözülmüş ol olduğunu, ilacın üretim yöntemi konusunda standart usuller kullanılsa bile tedavinin, dozaj rejiminin yeni olmasının bu istemlere yenilik kattığı, bunların aşikâr olmaması durumunda da buluş basamağının varlığının bulunduğunun kabul edildiğini, İsviçre tipi istemlerin bu yönüyle TPE ve mahkemeler tarafından da kabul edilen istemler olduğunu, ancak somut olay bakımından yenilik ve buluş basamağı şartlarını taşıyor olsa bile söz konusu istemlerde üretiminde ksilitol kullanılacak olan ilacın “nazal bir yıkama maddesi” olduğu ifade edildiğini, “Nazal yıkama maddesi” ifadesinin … numaralı yayındaki başvurunun ilk halinde yer almadığını nitekim 17/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda da, EPO’nun 22/04/2004 tarihli inceleme raporunda da bu hususun tespit edildiğini, PatKHK 129/1-c bendi uyarınca patent konusunun, yapılmış olan başvurunun kapsamı dışına çıkması, onun kapsamının aşılması bir hükümsüzlük sebebi olarak düzenlendiğini, 21 ilâ 30 numaralı istemlerin hükümsüz sayılması gerektiğini. -31 numaralı bağımsız istemin “Bir nazal aplikatörde ksilitolün bir salin çözeltisi” şeklinde olduğunu, “Nazal aplikatör” ifadesinin … numaralı yayındaki başvuruda yer almadığını, İstem 21 ilâ 30 numaralı istemler için yapılan açıklamaların bu istem için de geçerli olduğunu. -Asıl davada tecavüz yönünden yapılan incelemede, istemlerin hepsinin geçerli olduğu varsayımı ile … ürününün 1 ilâ 30 numaralı istemlerin koruma kapsamı dışında kaldığı, 31 numaralı istemin koruma kapsamında yer aldığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Asıl davada davacı vekili, davacı adına tescilli … nolu patentten kaynaklanan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulmasını, belirsiz alacak hükümlerine göre her iki davacı için 50.000 TL maddi tazminata ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise davacı, asıl davaya dayanak olan … nolu patentin hükümsüzlüğü talep edilmiştir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile, davacı-birleşen davada davalı adına tescilli patentin hükümsüzlüğüne karar verilmiş, davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı-birleşen davada davalı vekili istinaf dileçesinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, patentin 1 numaralı istemlerinin yenilik değerlendirmesi yapılırken istem 1 de açıklanan hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere kisilitol/kisilozun nazal yolla (burundan) kullanılan preparatlarını açıklamadığını, bu nedenle istem 1’in D1-D5 belgeleri üzerinde yenilik içerdiğini, nazal yolla direkt olarak üst solunum yollarına verilen ilacın, biyoyararlanımı düşük oral yola kıyasla daha etkili olabileceğini, problemin bu şekilde çözümünün D1-D5 belgelerinin hiçbirinde açıklanmadığını, istemin 1, D1-D5 belgeleri üzerinde buluş basamağı içerdiğini açıkladığını, 551 sayılı KHK da da, ikincil kullanım patentlerini engelleyen bir hüküm bulunmadığını, Türkiye’nin taraf olduğu TRIPS sözleşmesi ve EPC 1973’te de aynı şekilde engel bir hüküm bulunmadığını, bu sözleşmeye Türkiye’nin taraf olduğunu, istem 1’in yeni olduğunu beyan etmiştir. Dava konusu patentin 24.03.1999 başvuru tarihli … (ana başvuru) patent belgesinin rüçhan hakkından faydalanılarak, Faz II aşamasında Türkiye de patent başvurusunda bulunulduğu, patentin Türkiye’de 24.03.1999 rüçhan tarihinden itibaren 20 yıl süreyle, 21.09.2001 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporlarından, uluslararası patent başvurusunun orijinal 20 adet istem içerdiği, Patent sahibinin, daha sonradan istem 21-31’i ilave ederek hem Avrupa’da hem de Türkiye’de toplam 31 istemle başvurularını gerçekleştirdiği (TPE’nin uluslararası ön inceleme raporunun (IPER) olumlu olması durumunda ilave bir inceleme gerek görmeyerek tescil verebildiği, ancak Avrupa Patent Ofisi(EPO) araştırma/incelemesi başka ofislerce yapılmış olan uluslararası patent başvurularında ek araştırma (supplementary search) yürüterek başvuruyu incelemeye tabi tuttuğu) davaya konu patentin ise ek inceleme yapılmadan TPE’de tescil edildiği anlaşılmıştır. Türkiye’de tescil edilen … sayıyı patentin buluş özetinden; “nazofarenjiyal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenesi için ksilitol/ksiloz kompozisyonları ve bunların nazal uygulama yoluyla kullanılma yöntemlerine yönelik” olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu patent belgesinin 1 numaralı bağımsız istemi “Nazal kan toplanması tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenmesi için ihtiyacı olan bir insana nazal uygulama için bir kompozisyon olup, bir ksilitol/ksiloz çözeltisi içerir.” şeklindedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, istem 1’in ürün patenti olduğu, Patent KHK 6/2 maddesine göre tedavide kullanılan terkip ve maddelerin patentlenebileceğinin düzenlediği, bu istem için tedavi yöntemi istisnasının söz konusu olmadığı, istem 1 de, (1) kisilitol/kisiloz çözeltisi içermesi, (2) nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenmesi amacıyla kullanılması ve (3) nazal yolla kullanılmasının açıklandığını, kisilitol/kisiloz çözeltisinin D1 ila D6 dökümanlarından bilindiğini, yeni olanın ürünün daha önce yapılmamış şekilde nazal yolla uygulanmış olması olduğunu, 1 numaralı istemin ürün istemi olduğunu, ancak uygulama tarzının ürüne yenilik katmayacağı kanaatini bildirdikleri görülmüştür. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 30.06.2015 tarihli 2014/14787 E. – 2015/8773 K.sayılı ilamında da açıklandığı üzere, “Türkiye’nin de taraf olduğu EPC’nin 2007’de yürürlüğe giren değişiklik öncesi metninde (EPC 1973) “ikincil tıbbi kullanım” için açık bir düzenleme yapılmamıştır. Bu dönemde Avrupa Patent Ofisi Genişletilmiş Temyiz Kurulu’nun (EPO EBoA) verdiği G/5-83 sayılı kararında sonuç olarak patent başvurusundaki istemlerin “İsviçre tipi (swiss-type)” olarak anılan bir biçimde yazılması halinde ikincil kullanıma patent verilebileceği EPO tarafından kabul edilmiştir. Patent Haklarının Korunması Hakkında 551 Sayılı KHK’de yukarıda bahsi geçen EPC (1973) metninde yer verilen “ilk tıbbi kullanıma” ilişkin 54/5 ve değişiklik sonrası EPC (2000) metninde yer alan “ikincil tıbbi kullanıma” dair 54/5. hükümlerine muadil bir madde bulunmamaktadır. Buna karşın, “patent verilemeyecek konu ve buluşlar” ile başvurunun patentlenebilirlik koşulları gerek EPC. gerekse de 551 Sayılı KHK’de benzer şekillerde düzenlenmiştir. EPO tarafından tescil edilen ve EPC’ye taraf ve seçilen devletlerde de ulusal patent olarak geçerliliği kabul edilmiş olan bir Avrupa Patenti’nin “Sözleşmeye taraf devletlerden birisinin ulusal mahkemesinde ve sadece bu ülke için geçerli olmak üzere hükümsüz kılınması” hususu da EPC 138. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde metninde de 551 Sayılı KHK 129. maddesinde sayılan hükümsüzlük nedenlerine paralel koşullar mevcuttur.” denilerek, dava konusu hükümsüzlüğü istenen patentin, daha önce tıbbi kullanımı bilinen bir maddenin ya da karışımın yeni bir hastalığın veya yeni bir hasta grubunun tedavisinde kullanımı; hastaya yeni bir uygulama yöntemi (oral. rektal, enjeksiyon vb.) veya salt doz rejim veya miktarına ilişkin bulunup bulunmadığının belirlenerek, yenilik ve buluş basamağı unsurlarına sahip olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Davaya konu patentin “ikincil tıbbi kullanım patenti” olduğu hususu sabittir. Dosya kapsamında bulunan ve bilirkişi heyeti tarafından incelenen önceki dokümanlarda, patente konu hastalıklarda ksiIitol/ksiloz kullanımı bilinen bir yöntemdir. Dava konusu patentte ise bu maddenin nazal kullanımının, kullanım dozajı ve aralığının açıklandığı, ikincil kullanım patenti olduğu, bu hususun davacı- birleşen davada davalı tarafça da kabul edildiği, ikincil tıbbi kullanımla ilgili patent başvurularının tesciline olanak veren Avrupa Patent Sözleşmesinin (EPC) 54/5. maddesi değişikliğinin 12 Temmuz 2000 yılında yapıldığı ancak bu değişikliğin Türkiye için 2007’de yürürlüğe girdiği, patentin rüçhan tarihinde Avrupa Patent Sözleşmesinin EPC (1973) 52/4. maddesiyle öngörülen tıbbi tedavi metotlarının patentlenemeyeceğine ilişkin emredici hüküm ve Türkiye’de tescil tarihinde de. Türkiye’deki mevzuatta dava konusu patentin 1 numaralı isteminin esasen tescilinin mümkün olmadığı anlaşılmış, bilirkişi raporundaki 1 nolu istem yönünden yapılan açıklamaların çelişki içermediği kanaatine varılmıştır. 1 numaralı bağımsız istemde korunan kisilitol/kisiloz çözeltisi ürününün yeni olmadığı, nazal uygulama yönteminin de patentlenemeyeceği anlaşılmakla, 1 numaralı bağımsız istem ile bu isteme bağımlı olarak yazılan 2-14 numaralı istemlerin yeni olmadığı hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde patentin 15 numaralı isteminin bağımsız istem olup yenilik unsuru taşıdığını ileri sürmüştür. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda; 15 numaralı istemin ürün istemi olduğunu, istem I’dcn farklı olarak solüsyon değil farmasötik solüsyon talep edildiğini, özelliğinin içeriğinde kisilitol/kisiloz içermesi olduğunu, D3 dokümanında kondroitin sülfat içeren bir jel foımülasyonu tanımlandığını ve tatlandırıcı olarak ksilitol formülasyona ilave edildiğini, D4 dokümanında oral hijyeni sağlamak amacıyla jel formülasyonu tanımlandırıldığını, Formülasyonda tercih edilen bir humektan olarak ksilitol kullanıldığını, ksilitolün jel içeren preparatlarda kullanımı bulunmasından dolayı istemin yeni olmadığının beyan edildiği anlaşılmıştır. 15 numaralı bağımsız istemin” Nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enjlamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenmesinde nazal uygulama için farmasötik bir preparat olup söz konusu preparat. uygun bir jel içinde etkili miktarda ksilitol/ksiloz içerir.” şeklinde olduğu, ksilitolün jel içinde kullanımının tekniğin bilinen durumuna dahil olduğu, nazal uygulama yönünden 1 numaralı bağımsız istem için yapılan patentlenemezliğe yönelik açıklamaların geçerli olup hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan her iki bilirkişi heyetinin de raporlarında patentin 16,17,18,19 numaralı istemlerinin yenilik ve buluş basamağı kriterlerine haiz olduğu ve patent verilebilirlik şartlarını taşıdıklarını beyan etmelerine rağmen, mahkemenin hükümsüzlük kararı vermesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Davaya konu patent belgesinin 16 numaralı isteminin “Nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı rahatsızlığı olan bir insanın tedavisi için nazal bir sprey olup söz konusıı nazal sprey ksilitol/ksiloz ve su içerir” şeklinde yazılmıştır. Davaya konu patent belgesinin 18 numaralı isteminin“Nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enjlamasyonu kaynaklı astımın tedavisi veya önlenmesi için, ihtiyacı olan bir insana sulu bir ksilitol/ksiloz çözeltisinin nazal uygulaması için tıbbi bir bez olup bez sulu ibr ksilitol/ksiloz çözeltisi içerir”şeklinde yazıldığı anlaşılmıştır. Mahkemenin kararında; “nazal yol ile uygulama, teknikte uzman kişi için aşikar olmalıdır, dolayısıyla uzman kişi teknik bilgisini kullanarak nazal sprey uygulamasına ulaşabilirdi. Teknikte uzman kişi patentin tarifnamesinde bir teknik etki açıklanmadığından, en yakın dokümanlar vasıtası ile yapılacak rutin deneyler ile sonucu ulaşabilirdi” şeklinde gerekçeye yer vererek 16 numaralı bağımsız istem ile bu bağımsız isteme bağımlı olarak yazılan 17 numaralı bağımlı istemin hükümsüzlüğüne karar vermişse de; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, her ne kadar İstem l’deki açıklamalar doğrultusunda, istemde yer verilmiş olan endikasyonlar ve tıbbi kullanımların bilinen bir ürünün yeniliği konusunda bir etkisi olmasa da 16 numaralı istemde talep edilmiş olan ksilitol/ksiloz içeren nazal spreyin, önceden bilinmediği, tekniğin bilinen durumuna dahil olan dokümanların hiç birisinde ksilitol/ksiloz içeren nazal bir sprey açıklanmadığı, bu nedenle istemin ve 17 numaralı bağımlı istemin yeni olduğu , 18 numaralı bağımsız istem yönünden tekniğin bilinen durumuna dahil olan dokümanların hiç birisinde ksilitol/ksiloz içeren böyle bir ürün açıklanmadığı, bu nedenle istemin ve 19 numaralı bağımlı istemin yeni olduğu açıklanmıştır. Her iki bilirkişi heyet raporu ile patentin 16,17,18 ve 19 numaralı istemlerin yeni olduğu ve buluş basamağını aştığı tespit edildiğinden, patentin bu istemlerinin hükümsüzlüğüne ilişkin birleşen davanın kısmen reddine karar verilmesi gerekirken, mahkeme hakimince, uyuşmazlığın hakimin hukuki bilgisi ile çözümünün mümkün olmadığı, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gözetilmeksizin, kendi görüşüne göre bilirkişi raporlarına aykırı karar vermesi yerinde görülmemiştir. 20 numaralı istemin ” Nazal kan toplanması, tekrarlayan sinüs enfeksiyonları, bakterilere bağlı enfeksiyon veya enflamasyon veya üst solunum yolu enflamasyonu kaynaklı astım rahatsızlığı olan bir insanda söz konusu rahatsızlıkların tedavisi veya önlenmesi için bir yöntem olup yöntem, söz konusu insana 1 sayılı istemdeki kompozisyonun uygulanmasını kapsar” şeklinde olup bilirkişi raporunda bu istemin tedavi usulü olup hükümsüz sayılması gerektiğini beyan ettiği anlaşılmakla tedavi usulu tarif etmesi nedeniyle patentlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporunda 21 ila 30 numaralı istemlerin de İsviçre tipi istem olarak, kaleme alındığı ve tıbbi usullerin patentlenebilirliği konusundaki yasaktan sakınılmış olunduğu, ancak söz konusu istemlerde üretiminde ksilitol kullanılacak olan ilacın “nazal bir yıkama maddesi” olduğunun ifade edildiği ve “nazal bir yıkama maddesi” ifadesinin … uluslararası patent başvurusu yayınında yer almadığının, yine aynı şekilde patentin 31. istemdeki “bir nazal aplikatörde bir salin çözeltisi” isteminin … uluslararası patent başvurusu yayınında yer almadığının tespit edildiğinin beyan edildiği. EPO’nun 22/04/2004 tarihli inceleme raporunda da bu hususun tespit edildiği. 551 Sayılı KHK 129/1-c bendi uyarınca patent konusu başvuru dışına çıkıldığından hükümsüzlük koşulunun oluştuğu beyan edilmiştir. Patentin ulusal başvurusunun hükümsüzlüğü talep edildiğinden ve rüçhan hakkının dayanağı patent başvurusu kapsamı aşıldığından, hükümsüzlük koşullarının değerlendirilmesinde, 551 Sayılı KHK hükümleri uygulanacaktır. 551 Sayılı KHK 129 (c) maddesinde” patent konusunun yapılmış başvurunun dışına çıkması hali”, hükümsüzlük nedeni olarak düzenlendiğinden. 21 ila 30 numaralı istemler ile 31 numaralı istemin kapsam aşımı nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı … ürününün kisiloz/ksilitol çözelti olduğu ve nazal uygulama içerdiği anlaşılıyorsa da, patentte yer alan endikasyonları içermediği tespit edilmekle, patent belgesinin 15,16,18 numaralı bağımsız istemlerine tecavüz etmediği, bilirkişi raporunda davacının patent belgesi 31 numaralı bağımsız isteminin koruma kapsamında olduğu tespit edilmişse de, birleşen davada davacı patentinin 31 numaralı bağımsız isteminin uluslararası patent başvurusunun kapsamını aştığı ve PatKHK 129/1 -c maddesi gereğince patentlenebilir olmadığı tespit edilerek hükümsüzlüğüne karar verilmekle, hükümsüzlük kararı PatKHK 131/1 maddesi gereğince geriye etkili olacağından, patente tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklanan asıl davanın reddine ilişkin mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmakla, asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf sebepleri kısmen yerinde görülmekle, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, birleşen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davaya konu patentin 1 ila 15 numaralı istemleri ile 20 ila 31 numaralı istemlerinin hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde TPMK’ya bildirilmesine. 16 numaralı bağımsız istemi ile bu isteme bağımlı olarak yazılan 17 numaralı bağımlı istemi, 18 numaralı bağımsız istemi ile bu patente bağımlı olarak yazılan 19 numaralı istemlerinin hükümsüzlük talebinin reddine, karar verilerek tarafların kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesince hükümle birlikte ters teminat tedbirine hükmedildiği anlaşılıyorsa da, davalı-birleşen davada davacı tarafça teminat yatırılmadığı anlaşılmakla, HMK 393/1 maddesi gereğince tedbir kendiliğinden kalkmış sayılacağından tedbire yönelik hüküm kurulmamıştır.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1- Davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2- İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 28.11.2011 tarihli 2014/120 E. – 2018/458 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1 -b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-A) ASIL DAVANIN REDDİNE.
B) BİRLEŞEN DAVANIN KISMEN KABULÜNE. KISMEN REDDİNE. – Davalı adına tescilli … sayılı patentin 1 ila 15 numaralı istemleri ile 20 ila 31 numaralı istemlerinin HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, Kararın kesinleşmesini müteakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve marka kurumuna gönderilmesine, -Davalı adına tescilli … sayılı PATENTİN 16 numaralı bağımsız istemi ile bu isteme bağımlı olarak yazılan 17 numaralı bağımlı istemi ile, 18 numaralı bağımsız istemi ile bu patente bağımlı olarak yazılan 19 numaralı isteminin HÜKÜMSÜZLÜK TALEBİNİN REDDİNE. C) Karar kesinleştiğinde bilirkişi incelemesi için sunulan ürün örneklerinin davacıya iadesine. 4- İlk derece yargılaması yönünden;
A)ASIL DAVADA; a)Asıl davada 80.70 TL ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile 773.20 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine. b) Asıl davada reddedilen tecavüzün tespiti talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 3.145 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine. c) Asıl davada reddedilen maddi tazminat talebi yönünden, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.850 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ç)Asıl davada yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
B) BİRLEŞEN DAVADA; a) Birleşen davada 80,70 TL ilanı harcının peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 55.50 TL harcın, birleşen dava davalısından tahsili ile hazineye irat kaydına, b) Birleşen karşı davanın kısmen kabulü nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375.0 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak , davacıya verilmesine. c) Birleşen karşı davanın kısmen reddi nedeniyle, Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.375.0 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine. ç)Birleşen davada davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinden olan 25.20 TL başvuru harcı, 25.20 peşin harç, 687 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 737.90 TL’nin kabul ve ret oranına göre 491.43 TL’nın davacı-birleşen davanın davalısından alınarak birleşen dava davacısına verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul edildiğinden asıl davada davacılar – birleşen davada davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması için asıl davada davacılar – birleşen davada davalı tarafından yapılan (121,30TLx2) istinaf yoluna başvurma harçları, 48,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 291,10 TL’nin, asıl davada davacılar – birleşen davada davalıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.