Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2152 E. 2022/163 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2152 Esas
KARAR NO: 2022/163
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2016/1051 E. – 2019/23 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davalı şirket ile müvekkili arasında herhangi ticari ilişki mal alım satımı, benzeri bir ilişki olmadığını, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin taşınmazının satışına karar verildiğini, ancak bu satışa konu dosyanın esası ise davalı şirket tarafından takibe konu 05.02.2015 tanzim tarihli 20.02.2015 vade tarihli 60.000,00-TL bedelli senedin, 28.110,00-TL’si İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icraya konu ederek icra takibine başlandığını, ancak müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davalı şirketin müvekkilinden nasıl alacaklı olduğunu ispat etmesinin gerekli olduğunu, mal alım satımından mı yoksa para vererek mi alacaklı olduğunu ispat etmesi gerekli olduğunu, takibe konu senette müvekkiline kefil olarak attırılan imza ile senet borcuna kefil olduğu iddiası ve kefilliğinin geçersiz olduğunu, davalı alacaklı şirketin asıl senet borçlusu olan müvekkilinin oğlu …’a zorla bu senedi imzalattırdığını ve müvekkiline de kefil olarak zorla imza attırıldığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmasının gerekli olduğunu, kefilin sorumlu olacağı azami (en yüksek) miktar ve kefaret tarihi, kefilin müteselsil kefil olduğu kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılmasının gerektiği, müvekkilinin davalıya borcu olmadığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, bu dosyadan yapılacak müvekkiline ait taşınmazın satışının durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalıya yüklenmesine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.01.2019 tarih ve 2016/1051 Esas – 2019/23 Karar sayılı kararıyla; “… bononun zorla imzalatıldığının ispatlanamaması ve davacının davalı ile aralarında bir ticari ilişki olup olmadığı hususunun aval sıfatıyla bonoyu imzalayan davacının sorumluluğunu etkilemeyeceği, davacının aval sıfatıyla bonoyu imzalayarak bonoda yazılı borçtan sorumlu olacağından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkilin dava konusu bonoya ilişkin olarak davalıya bir borcunun bulunmadığı alınan bilirkişi raporuyla belirlenmesine rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Müvekkilin, davalı ile herhangi bir ticari ilişkinin veya alım satım ilişkisinin bulunmadığını, davalının bilirkişi incelemesi için defterlerini sunmadığını, bilirkişinin bu duruma atıfla mevcut belgelere göre davacının borçlu olmadığı tespitinde bulunduğunu,Menfi tespit davalarında davalı alacaklının alacağını ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün davalıda olduğunu,Müvekkile bonoya kefil olarak attırılan imza ile oluşan kefilliğin geçersiz olduğunu, davalının müvekkilin oğlu olan bono borçlusuna zorla bu senedin imzalatıldığını, müvekkilin kefil imzasının da aynı şekilde zorla attırıldığını, TBK.583.maddede sayılan şartların bulunmaması (sorumlu olunan miktarın, kefalet tarihinin, kefilin müteselsil kefil olduğu hususlarının matbu olması) nedeniyle müvekkilin kefaletinin geçersiz olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası; (Davalı şirket tarafından 05/02/2015 düzenleme, 20/02/2015 ödeme tarihli, lehdarı davalı şirket, borçlusu dava dışı …, avalisti davacı … olan 60.000,00-TL bedelli bononun 28.110,00-TL’lik kısmının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe konulduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının gayrımenkul satışı nedeniyle tefrik edilerek tefrik edilen dosyanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sıra numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.)
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bononun dava dışı borçlu oğlu …’a ve kefil sıfatıyla kendisine zorla imzalatıldığını, kefaletin geçersiz olduğunu, davalıya borcunun bulunmadığını iddia etmiş; davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… bononun zorla imzalatıldığının ispatlanamaması ve davacının davalı ile aralarında bir ticari ilişki olup olmadığı hususunun aval sıfatıyla bonoyu imzalayan davacının sorumluluğunu etkilemeyeceği, davacının aval sıfatıyla bonoyu imzalayarak bonoda yazılı borçtan sorumlu olacağından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava irade bozukluğuna ve kefaletin geçersizliği iddialarına dayalıdır. Davacı bonoyu davalı tarafın baskısı sonucunda imzaladığını, davalıya borçlu bulunmadığını iddia etmektedir. Yargılama sırasında davacı tarafça, “Zorlamanın ceza hukuku anlamında icbar, tehdit şeklinde değil, oğlunun çalıştığı iş yerinde para çaldığı isnadıyla hukuki yollara başvurulacağı beyanı üzerine bononun imzalandığı” hususunu açıklandığı, buna göre bononun imzalanmasında irade bozukluğunun bulunmadığı yönündeki mahkeme değerlendirmesi yerindedir. Davacı takibe konu bonoyu kefil sıfatıyla imzalamış olmakla, aval hükümlerine göre sorumlu olacaktır. Şeklen geçerli olan ve imzası davacı kabulünde olan bonoya dayalı olarak borçlu bulunmadığını ispat yükü, borçlu tarafa aittir. Aval veren bononun şekline ilişkin geçersizlik sebepleri dışında başka geçersizlik sebebi ileri süremeyeceğinden, davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/02/2022