Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2146 E. 2022/159 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2146 Esas
KARAR NO: 2022/159
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/10/2018
NUMARASI: 2016/1228 E. – 2018/1029 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı takip alacaklısı … Ltd. Şti.’nin davalı … A.Ş. ‘ye karşı 186.081,27 TL’lik alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takip borçlusu olan … A.Ş.’nin müvekkili şirkete alacağı olduğu iddiası ile 186.081,27 TL’lik alacağı için İİK.nun 81/1 maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderildiğini, tebligatın müvekkili şirkette yetkili olmayan kişiye tebliğ edildiğini, süresinde itiraz edilemediğini, süresinde itiraz edilememesi üzerine ikinci haciz ihbarnamesinin de gönderildiğini, yine tebligatın müvekkili şirkette yetkili olmayan kişilere tebliğ edildiğini, bu nedenle bu ihbarnameye de süresinde itiraz edilemediğinden üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, üçüncü haciz ihbarnamesinin müvekkili şirketin yetkilisi tarafından tebliğ alınması üzerine süresinde itiraz edilmesi için menfi tespit davasının açıldığını, takip borçlusuna ve takip alacaklısına müvekkili şirketin borcu olmadığını, müvekkili şirketin yapmış olduğu tüm alış verişlerden doğan ödemelerini banka aracılığı ile yaptığını, borcun olmadığının banka kayıtlarından ortaya çıkacağını, ayrıca borçlunun davacıdan alacaklı olduğunu belirten borç doğuran ilişkinin davalı (alacaklı) tarafından ileri sürülmesi gerektiğini, böyle bir ilişkiye dayanmayan soyut olarak borçlunun davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürülemeyeceğini, ilişkinin neye dayalı olduğunu açıklamadan borçlu olmadığının kanıtlanmasının beklenemeyeceğini beyanla müvekkili şirketin davalı takip borçlusu … A.Ş.’ye karşı 186.081,27 TL’lik borcu olmadığının tespitine, müvekkili şirketin davalı takip alacaklısı … Ltd. Şti’ne karşı borçlu olmadığının tespit edilmesini ve davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti.vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının … ve … haciz ihbarnamelerinin şirkette yetkili olmayan kişiye tebliğ edildiği ve tebligatların usulsuz olduğu iddiasının mevcut olması halinde bu iddia ile İcra Mahkemeleri nezdinde şikayet yoluna başvurarak icrai işlemin iptalini istemesinin mümkün iken iş bu davayı açtığını, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava dilekçesinde davacının ikrarı ile sabit olmak üzere 89/3 haciz ihbarnamesinin şirket yetkilisi …’e tebliğ edildiğini, … haciz ihbarnamesinin de aynı kişiye tebliğ edildiğinden aynı şekilde geçerli olmasının gerektiğini, … haciz ihbarnamesinin ise Ticaret Odası kayıtlarından anlaşılacağı üzere eski ortak olan …’a tebliğ edildiğini, kendisinin halen şirket bünyesinde çalıştığını, bu sebeple haciz ihbarnamelerinin geçerli olduğunu, menfi tespit davasının konusunu borçlunun kendi zimmetinde hiç veya haczedilen miktarda alacağı, malı veya hakkı bulunmadığına dair iddiasını oluşturacağını, ispat yükünün davacı üçüncü şahısta olduğunu, takip borçlusuna borcu olmadığını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davacı ve takip borçlusu … Tic.A.Ş.’ arasında ticari ilişki olduğuna dair haricen bilgi alındığını, buna istinaden 89/1 haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, kötü niyetli hareket edilmediğini, ticari ilişkinin tespiti için sicil kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, İİK 89 ihbarnamelerinin ruhu gereği müvekkili şirkete kötü niyet tazminatı atfedilemeyeceğini, davacının uğradığı zararı müvekkili şirkete yüklemeye çalıştığını beyanla öncelikle davanın usulden reddine, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş.’ye dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2018 tarih ve 2016/1228 Esas – 2018/1029 Karar sayılı kararıyla; “… İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı takip alacaklısı …Ltd. Şti. tarafından davalı takip borçlusu …A.Ş. hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiği, takip alacaklısının 21/09/2016 tarihli talebi üzerine davacıya birinci haciz ihbarnamesinin 28/09/2012 tarihinde …’e tebliğ edildiği, ikinci haciz ihbarnamesinin 22/10/2016 tarihinde …’a tebliğ edildiği, üçüncü haciz ihbarnamesinin 07/11/2016 tarihinde … imzasına tebliğ edildiği, eldeki davanın 15 günlük yasal süresi içerisinde 18/11/2016 tarihinde açıldığı, 2004 sy İİK.nun 89/3 ‘ncü maddesi uyarınca açılan Menfi Tespit davalarında ilk iki haciz ihbarnamesine itiraz etmeyerek borcu kabul etmiş sayılan üçüncü kişi konumundaki davacının davalı takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatlaması gerektiği, ancak bunun için İİK.nun 89/1’inci maddesine göre haciz ihbarnamesi düzenlenmesine ilişkin koşulların oluşması gerektiği, bu kapsamda hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse İİK.nun 89 ‘uncu maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilebileceği, İİK m.89 ‘a mesnetle kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişinin ikame ettiği menfi tespit davasında takip alacaklısının takip borçlusunun üçüncü kişiden alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkiyi ileri sürmesinin gerekli olduğu, böyle bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak takip borçlusunun üçüncü kişiden alacaklı olduğunun ileri sürülmeden ve bu ilişkinin neye dayalı olduğu açıklanmadan üçüncü kişiden borçlu olmadığını kanıtlamasının beklenemeyeceği, davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinde davacının takip borçlusuna ne sebeple ve ne miktar borçlu olduğunun gösterilmediği(Yargıtay 19. HD’nin 01/06/2016 tarih, 2016/765 Esas – 2016/9844 Karar sayılı ilamı), davacı tarafça dosyaya sunulan banka dekontları incelendiğinde, takip alacaklısı vekilinin 21/09/2016 tarihli haciz ihbarnamesi çıkarılmasına ilişkin talebinden önce ödemelerin yapıldığının anlaşıldığı, davalı takip alacaklısı tarafından İİK.nun 89’uncu maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi düzenlenmesi şartlarının oluştuğunun ispatlanamadığı, bu hususta yemin delili hatırlatılmasına rağmen davalı takip alacaklısı tarafından yemin deliline dayanılmadığı, bu haliyle ispat yükünün davacıda olduğu kabulünün mümkün olmadığı” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin davanın kabulüne dair kararının yerinde olduğunu, ancak kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının bu kısım yönünden kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının usulsüz tebliğ iddiaları yönünden bu davada hukuki yarar bulunmadığını, icra mahkemelerinde iptal davasına konu olabileceğini, Davacının haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ iddialarının yerinde olmadığını, tebliğlerin usule uygun olarak yapıldığını, İİK 89.maddesi açık hükmü karşısında davada ispat yükünün davacıda olmasına rağmen, mahkemece bilirkişi ücretinin davalı taraftan istenmesinin ve ücretin yatırılmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Davanın kabulü halinde dahi davacının haciz ihbarnamelerine itiraz etmemesi nedeniyle davanın açıldığı, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermediği gözetilerek davalı aleyhine vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip alacaklısı … Ltd. Şti. tarafından davalı takip borçlusu … A.Ş. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine takibin kesinleştiği, davalı takip alacaklısı … San. Ve Tic. Ltd.Şti. vekilinin 21/09/2016 tarihli İİK.89 maddesi uyarınca birinci haciz ihbarnamesinin üçüncü şahıslara gönderilmesinin talep edildiği, birinci haciz ihbarnamesinin davacıya “Evrak Almaya Yetkili …’e Tebliğ edildi.” açıklaması ile 28/09/2016 tarihinde, 12/10/2016 tarihli ikinci haciz ihbarnamesinin “Evrak Almaya Yetkili …’a’e Tebliğ edildi.” açıklaması ile 22/10/2016 tarihinde, 01/11/2016 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinin “Gösterilen Adreste yetkilinin dışar da olduğunu beyan eder personeline teslim edildi.” açıklaması ile 07/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; üçüncü kişinin açtığı İİK 89. Maddeye dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, bu nedenle bu ihbarnamelere itiraz edilemediğini, takip borçlusuna ve takip alacaklısına borcunun olmadığını ileri sürerek davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş; davalı … Ltd. Şti. ise davanın reddini istemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “İİK m.89’a mesnetle davacı üçüncü kişinin ikame ettiği menfi tespit davasında takip alacaklısının takip borçlusunun üçüncü kişiden alacaklı olduğunu belirten borç doğuran bir ilişkiyi ileri sürmesinin gerekli olduğu, davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinde davacının takip borçlusuna ne sebeple ve ne miktar borçlu olduğunun gösterilmediği, davacı tarafça dosyaya sunulan banka dekontları incelendiğinde, takip alacaklısı vekilinin 21/09/2016 tarihli haciz ihbarnamesi çıkarılmasına ilişkin talebinden önce ödemelerin yapıldığının anlaşıldığı, davalı takip alacaklısı tarafından İİK.nun 89’uncu maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi düzenlenmesi şartlarının oluştuğunun ispatlanamadığı, bu haliyle ispat yükünün davacıda olduğu kabulünün mümkün olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İİK 89/3’te belirtildiği gibi, “Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur.” Üçüncü kişi, açmış olduğu menfi tespit davasında takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispatla yükümlüdür. Eğer borçlu, borcun varlığını inkâr ediyorsa bu durumda ispat yükü davalıda olmasına karşın alacaklıya düşer.Buna karşılık, borçlu varlığını kabul ettiği borcun, ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa bu durumda ispat yükü doğal olarak kendisine düşecek ve borçlu iddiasını ispat edecektir. Somut olayda davacı, takip borçlusuna olan borcunu banka kanalıyla ödediğini ileri sürdüğünden, ispat yükünün davacıda olduğu ve bu nedenle bilirkişi giderlerini de davacının yatırması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bilirkişi ücretinin davalı alacaklı tarafından yatırılması için kesin süre verilmesi, akabinde ücret yatırılmadığı için inceleme yaptırılmayarak alacağın ispat edilemediği sonucuna varılması hatalı olmuştur. Davacı vekili birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin kendilerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de bu husus açılan bu davada değerlendirilemez. Her ne kadar mahkemece davacı tarafça dosyaya sunulan banka dekontları incelenerek ödemenin yapıldığı kabul edilmiş ise de; mahkemece ilgili banka kayıtlarının celbi sonrasında, ücreti davacıdan alınmak suretiyle denetime elverişli bilirkişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davacının istinaf incelemesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf isteminin kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/10/2018 tarih, 2016/1228 E. – 2018/1029 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde taraflara iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL tebligat masrafları olmak üzere toplam 153,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 43,63 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 164,93 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/02/2022