Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2130 E. 2022/678 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2130 Esas
KARAR NO: 2022/678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2017
NUMARASI: 2016/930 2017/1039
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhinde takip başlattığını, takip konusunun müvekkilinin vefat eden oğlu …’a ait kredi borçlarından kaynaklandığını, müvekkilinin yasal mirasçı olmadığını, ayrıca davalıya da böyle bir borcu bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını, davacının mahkemeyi yanıltmak istediğini, hasımsız olarak açılan mirasın reddi kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “davacı mirasçının süresi içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müracaatla esas borçlunun mirasını kayıtsız şartsız reddettiği, bu nedenle mirasçının murisin borçlarından sorumlu tutulamayacağı, her ne kadar red kararları sonrası davacı mirasçı sıfatına kavuşmuş ise de alt soyun reddinden haberdar olmayan davacının mirasçı sıfatının bulunmadığına dayalı dava açarak sonradan süresi içerisinde gerçek redde dayalı karar almasını davanın kabulüne engel teşkil etmeyeceği” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı …’ın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinafında; müvekkilinin oğlunun 2013 tarihinde öldüğünü, ölümünden sonra eşi ve kardeşinin mirasın reddi davasını açtıklarını, mirasın reddi davasının ise 2016 yılında kesinleştiğini, davalı tarafın ise müvekkilinin yasal mirasçı olmadığı halde takip başlatarak gayrimenkuller üzerine hacizler koydurduğu, aracını bağlattığı, bu nedenle aracın büyük değer kaybettiğini, davalının takibinde kötü niyetli olduğunu, mahkemenin kötü niyet tazminatı talebini reddetmesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davalı vekili istinafında; davanın önce Tüketici Mahkemesinde açıldığını, daha sonra Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin davadan görevsizlik kararıyla haberdar olduğunu, mahkemenin dava dilekçesini tebliğ etmeyerek HMK’nun 122 ve 27.maddelerindeki hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini, ayrıca davada yazılı yargılama usulünün uygulanmadığını, ön inceleme duruşmasının yapılmadığını, tahkikata geçilmesine karar verilmediği gibi sözlü yargılama için de süre verilmediğini, böylelikle usule aykırı bir yargılama yapıldığını, dava şartlarına ilişkin itirazların değerlendirilmediğini, takibin borçlu muris …’ın mirasının davacı tarafından kabul edilmesi üzerine sürdürüldüğünü, daha sonra davacının terekenin borca batık olduğunun tespiti istemiyle mirasın hükmen reddi davası açtığını, davanın yargılamasının devam ettiğini, dolayısıyla davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, mirasın hükmen reddi davası ile bu davanın tarafları ve konusunun aynı olduğunu, mahkemenin Bakırköy 3. SHM’nin 2016/117 E -3482 K.sayılı süresi içinde açılmayan haksız ve hukuka aykırı dava sonunda verdiği kararı esas aldığını, mahkemenin hiçbir inceleme yapmadığını, hasımsız olarak açılan mirasın reddi davalarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini, mirasın hükmen reddi davalarının haczi öncelemeye yönelik davalardan olmadığını, mirasın hükmen reddi davasının menfi tespit davası niteliğinde olduğunu, bu davadan çıkacak karar ile huzurdaki davada verilecek kararların farklı olabileceğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı kişiler aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında kredi kartı sözleşmesi dayanak gösterilmek suretiyle toplam 53.341,90 TL ‘nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Dosya içinde Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/3629 E. 2085 K.sayılı ilamıyla … ve …’nın hasımsız olarak mirasın reddi davası açtıkları ve davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Davanın başlangıçta İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi’nde açıldığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 13. HD’nin davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararını bozduğu görülmüştür. Bakırköy 3. SHM’nin 2016/117 E. -3482 K.sayılı ilamıyla davacılar …, … ve …’ın mirasın reddi davası açtıkları ve yargılama sonunda TMK’nun 605.maddesi gereğince mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında davalı vekilinin davacı tarafça gerçek redde dayalı İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/484 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, bu davanın huzurdaki dava yönünden derdestlik teşkil ettiği belirtilerek derdestlik itirazında bulunulduğu, mahkemenin şayet aksi kanaatte ise o davayı bekletici mesele yapmasını istediği, mahkemenin de bu talebi reddederek yargılamayı sonlandırdığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalı bankanın davacının müteveffa oğlu …’dan alacaklı olduğunu, ancak müteveffanın yasal mirasçısı olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava, başlangıçta Tüketici Mahkemesinde açılmış, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13.H.D tarafından Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılamada esastan verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizce kanun yolunun temyiz kanun yolu olduğundan bahisle dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş, ancak Yargıtay 19. H.D’nin dava konusu uyuşmazlıkla ilgili kanun yolunun istinaf kanun yolu olduğuna dair karar vermesi üzerine istinaf incelemesi Dairemizce yapılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının süresi içerisinde murisin mirasını kayıtsız şartsız reddettiği, bu nedenle borçlarından sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı ve dava dışı … ve … tarafından davalı bankaya karşı İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/484 Esas sayılı dosyasında mirasın hükmen reddi davası açıldığı görülmüş, söz konusu dosyanın akıbeti hakkında yazışma yapılmış, gelen cevabi yazı içeriğinden mahkemenin 25/01/2018 tarihinde davacı … tarafından açılan davanın kabulüne, müteveffa …’ın mirası borca batık olduğundan mirasın hükmen reddine, davacılar … ve … tarafından açılan davanın ise aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine karar verildiği, kararın istinaf edildiği, istinaf incelemesinin İstanbul BAM 6.H.D tarafından yapıldığı, bu Dairenin 13/12/2018 tarihli 2018/952 E – 2018/1398 K sayılı ilamıyla en yakın mirasçıların tümünün mirasın reddi halinde mirasın murisin ikinci zümre mirasçıları olan anne ve babasına geçmeyeceği, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi olacağı, bu sebeple miras payı kendilerine geçmeyen mirasçılar hakkında takip yapılamayacağı, kendilerine miras geçmeyen kişilerin mirası reddetmelerinin söz konusu olamayacağı, bu nedenle davacı …’nin davasının da aktif dava ehliyeti yokluğunda reddine karar verilmesi gerektiği, bu hususun dava şartı olup, re’sen gözetilmesi gerektiği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davacıların davasının reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmediği, ancak tarafların da kesinleştirme için başvuru yapmadığı anlaşılmıştır. Borçlu müteveffa …’ın 23/09/2013 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçısı olarak kızı … ve eşi …’ın kaldığı, bu mirasçıların da Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09/06/2015 tarihli 2014/3629 E -2015/2085 K sayılı ilamıyla …’dan intikal eden mirası reddedikleri anlaşılmıştır. TMK 612.maddesi gereğince en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilecektir. Burada en yakın mirasçılar kavramından murisin eşi ile kızının anlaşılması gerekir. Nitekim en yakın mirasçılar olan eş … ile çocuk … mirası reddetmişlerdir. Bu durumda miras ikinci zümre mirasçı olan anne ve babaya geçmez. Yani somut olayda baba … mirasçı sıfatını kazanmamıştır. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi tutulması gerekir. Dolayısıyla davacı olan baba … mirasçı sıfatını kazanmadığından davacı aleyhine takip yapılarak sorumluluğuna gidilemez. Mahkemece bu gerekçelerle davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru değil ise de bu durum sonuca etkili olmadığından bu husus eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebi ise, reddedilen kötü niyet tazminatına yöneliktir. Davalı bankanın takibinde kötü niyetli olduğu hususu davacı tarafça ispatlanamadığından davacı vekilinin istinaf talebinin de reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30- TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Alınması gereken 3.643,78-TL harçtan, peşin alınan 910,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.732,83-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliği ile kesin olarak karar verildi.15/04/2022