Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2126 E. 2022/376 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2126 Esas
KARAR NO: 2022/376 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2017/597 E. – 2019/189 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkili …’nin 1993 yılında Danimarka’da kurulduğunu, …’nin bir parçası olarak tekstil sektöründe yer aldığını, “…” ibareli markasını ulusal ve uluslararası tescillerle koruduğunu, dünya çapında tanınan markası, … işlem numarası ile de WIPO nezdinde birçok ülkede tescil edildiğini, “…” ibaresi için yapılan Google aramalarında müvekkiline ait marka ve bu markayı taşıyan ürünlerin çıktığını, tüm dünyada tüketici nezdinde “…” işaretinin müvekkilinin markasını tanımlamak için kullanıldığını bu yönüyle, müvekkiline ait markanın çok güçlü bir ayırt edici niteliğe haiz marka olduğunu, müvekkili şirketin bir çok ülkede tescilli markası ‘…’i, … işlem numarası ile 25. Sınıf bakımından TPMK nezdinde tescil koruması talebinde bulunduğunu, bu başvurusunun …’nin … işlem numaralı “…” ibareli markasının varlığı nedeniyle reddedildiğini, “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, markalarını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de uzun yıllardır kullandığını, yüksek bilinirliğine ulaştırdığı … markasını Türkiye’de, davalı adına kayıtlı olan ve kullanılmayan önceki tarihli marka sebebiyle tescil koruması altına alamadığını, davalının 13.03.2007 tarih ve … işlem numaralı ‘…’ ibareli markayı 18/25/35. Sınıflar bakımından adına tescil ettirdiğini, “…” markası adı altında 25. Sınıf bakımından hiçbir emtia üretip satmadığından bahisle, 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesi gereğince davalı adına TPE nezdinde tescilli … işlem numaralı ‘…’ ibareli marka tescil belgesinin 25. sınıf bakımından iptaline, markanın bu emtialar yönünden sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin 1991 yılında … tarafında kurulduğunu, dava tarihi itibari ile de faaliyetlerine devam ettiğini, kurulduğu tarihten bu yana giyim, tekstil ve tekstil aksesuarları sektöründe hizmet verdiğini, uzun yıllar boyunca hazır giyim alanında faaliyet göstermesiyle tanındığını, Almanya, Polonya, Rusya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, İsviçre gibi ülkelere ihracat yaptığını, ilk marka başvurusunu 2000 yılında … başvuru numaralı ‘’… ‘’ markası için 25. Sınıfta gerçekleştiğini, müvekkili şirketin “…” ifadesini tescil ettirdiğinde davacı şirketten ve davacı şirketin markasından haberdar olmadığını, müvekkili şirketin 1991 yılında kurulmuş olmasına rağmen davacı şirketin kuruluş tarihinin 1993 olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. Maddesi’ne göre tescilli bir markanın, tescil edildiği tarihi takiben marka sahibi tarafından kullanılması gerektiğini, markanın kullanılmaması ya da kullanımına tescil tarihinden itibaren kesintisiz 5 yıl boyunca ara verilmesi halinde markanın iptali için dava açılmasının mümkün olacağını, müvekkili … sayı ile kayıtlı “…‘’ ibareli markanın tescil tarihinin 18.11.2009 olduğunu, davacı tarafın 2009 yılından bu yana markasının müvekkili şirket adına tescilli olduğunun bilincinde olduğunu, davanın tescil tarihinden uzun bir süre sonra açılmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığını, müvekkil şirketin davacının iddia ettiğinin aksine … işlem numaralı “…” markasını tescil ettirdiği 25. Sınıf “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler, ayak giysileri, baş giysileri,” bakımından kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini, bu kategorilerde emtialar ürettiğini ve ürettiği ürünleri gerek yurt içi gerek de yurt dışı şirketlere pazarladığını, ayrıca korume süresi sonunda müvekkili tarafından marka başvurusunun yenilendiğini, müvekkili şirketin “…” markasının tek ve gerçek hak sahibi olduğunu, 1991 yılından bugüne kadar aktif olarak kullandığını, tüketiciler nezdinde tanınan markalar haline getirmek için uğraş sarf ettiğini, “…” ibaresinin müvekkili şirketle özdeşleştiğini, müvekkilinin markasıyla ayniyete varacak derecede benzer olan davacı tarafa ait … başvuru numarası ve 07.11.2016 başvuru tarihi ile kayıtlı olan “…” ibaresi ile … başvuru numarası ve 30.09.2016 başvuru tarihi ile kayıtlı olan “…” ibareli markalara ilişkin itirazda bulunulduğunu ve bu itirazlarının kabul edildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16.05.2019 tarihli 2017/597 E. – 2019/189 K.sayılı kararıyla; “… bir markanın iptalinin istenebilmesi için haklı bir sebep olmadan Türkiye’de tescilden itibaren 5 yıldır ciddi bir şekilde kullanılmamış olması veya kullanımına 5 yıl süreyle ara verilmiş olması gerektiği, dava konusu markanın iptalinin istendiği 25.sınıfa ilişkin emtiaların tescil edildikleri tarihten itibaren ciddi biçimde kullanıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, ciddi biçimde kullanmamanın haklı bir sebebe dayanmadığı, SMK md.9’da öngörülen kullanılmama nedeniyle iptalin şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabul ile davalı adına … no ile tescilli “…” ibareli markanın 25.sınıf yönünden kısmen iptaline, sicilden bu emtialar yönünden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; ”…” ibareli markanın … numara ile 2009 yılında tescil edildiğini, bu davanın 2017yılında açıldığını, davacı tarafın 2009 yılından bu yana … markasının müvekkili adına tescilli olduğunu bilmesine rağmen, bu davanın tescil tarihinden uzun bir süre sonra açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davacı tarafın sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını. -Müvekkilinin markasının uzun yıllardır kullanıldığından davanın reddi gerekirken kabul kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin markayı aktif olarak kullanmasına ve bu marka ile gerek yurt içi, gerekse yurt dışı satışlar gerçekleştirmesine rağmen, faturalarda marka ismine yer verilmemesi, emtianın niteliğine yer verilmesi nedeniyle dava reddedilmişse de, müvekkilinin dava konusu markanın kayıtlı olduğu sınıflarda ticari faaliyetini gerçekleştirdiğini, faturalarda markanın belirtilmemesinin nedeninin, müvekkilinin adına birden fazla marka olması nedeniyle, verilen siparişlerde hem … hem de … markalı ürünlerin satışının gerçekleştirilmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin ürün kataloğunda her iki markalı ürünlerin yer aldığını, müvekkili bünyesinde bu iki markanın eşit öneme sahip kardeş markalar olduğunu. -Müvekkilinin markanın kullanımına ara verilmediğini, dosyaya sunulan katalog ve kataloğa ait faturadan hem dava konusu … markasına hem de müvekkilinin … markasına yer verildiğinin görüldüğünü, bilirkişi raporunda her ne kadar dava konusu markanın toplam ciro üzerindeki payının tespit edilemediği belirtilse de dava konusu markanın müvekkil şirket tarafından aktif olarak kullanıldığının görüldüğünü, 1991 yılından beri faaliyet gösteren müvekkili şirketin TPE nezdinde birçok tescilli markası bulunduğunu, tescilli markalarını uzun yıllardır kullandığını, koruma süresi dolduğunda markasını yenilediğini, davalının marka başvurularına itiraz ederek markasını korumak adına hukuki yollara başvurarak emek harcadığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; 6769 Sayılı yasada iptal davaları için herhangi bir süre öngörülmediğini, davalının kullanma yükümlülüğü bulunmasına rağmen dava konusu markasını iptali istenen 25. Sınıfta kullanmadığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybı iddiasının bu davada ileri sürülemeyeceğini, davalının 25. Sınıfta ciddi kullanım iddiasını ispatlayamadığını, davalının dosyaya sunduğu faturalar incelendiğinde, faturalarda “…” markasının bulunmadığı, açıklama kısmında yalnızca “t-sihrt, triko kazak, erkek kazak, tayt” gibi kalemlerinin yer aldığı görüldüğünü, markanın faturalarda bulunmamasının ciddi kullanımın olmadığı iddialarını destekler nitelikte olduğunu, davalının faturalarda belirtilen ürünler için başka bir markayı kullanma ihtimalinin de mevcut olduğunu, davalının dosyaya sunduğu faturaların ispat ettiği tek şeyin, davalının perakendecilik yaptığı ve 25. Sınıf emtialar ürettiğine yönelik olduğunu, davalının markasal kullanımı ispatlayamadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtların incelenmesinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın … Ltd.Şti’ne ait olduğu, 18,25,35 emtia sınıfları bakımından tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu mali müşavir bilirkişi tarafından ibraz edilen 12/09/2018 tarihli raporda; “…Davalı tarafa ait ticari defterlerin, açılış tasdiklerinin süresinde ve usulüne uygun alarak yapıldığı, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, TTK. 64. maddesine istinaden yapılması gereken kapanış tasdiklerinin zamanında ve yasalara uygun yapıldığı, ticari defterlerin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu tespit edilmiş, davalı tarafın, dış giyim eşyalarının toptan ticareti faaliyetinde bulunduğu, şirket merkezinde inceleme günü sunulan alış ve satış faturaları üzerin de yapılan incelemeler de, dava konusu … ibareli markanın, faturalar üzerinde kullanılmadığı, davalı tarafından, inceleme gününden sonra Mahkemeye sunulan ürün kataloğunda, dava konusu markaya yönelik görsellerin bulunduğu, ancak, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde, dava konusu markaya yönelik satışının bulunup bulunmadığı, var ise ne kadar satış yaptığı, satışlarının toplam ciro üzerinde ki payının ne olduğu, kullanım var ise bu kullanımların ciddi kullanım olup olmadığı hususlarının, satış faturaları üzerinde markasal kullanımın olmaması nedeniyle tespit edilemediğinin…” bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından dosyaya ürün kataloğu sunulduğu, katalog üzerinde hangi yıla ait olduğuna dair ibare bulunmadığı, kataloğun bir tarafında …, diğer tarafında … ibarelerinin bulunduğu, kadın dış giyim ürünlerinin tanıtıldığı, … Şirketi tarafından davalıya düzenlenen 11/4/2014 tarihli irsaliyeli ürün katalog faturası örneği sunulduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, davalı adına tescilli … başvuru numaralı … markasının 25. Sınıfta dava tarihinden önce 5 yıldan fazla bir süre kullanılmadığından bahisle iptalinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davanın 13/09/2017 tarihinde açıldığı ve uyuşmazlık tarihinde 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır. 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde; “- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. (2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması. (3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmü düzenlenmiştir. İptali talep edilen davalı markasının, 18/11/2009 tarihinde 18/25/35’inci sınıflarda tescil edildiği, kısmen iptali istenen 25. Sınıfta ” Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler. Ayak Giysileri. Baş giysileri.” emtiaları için tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan raporda, davalı defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda, davalının içeriğinde “…” ibaresi geçen herhangi faturasının olmadığının tespit edildiği, davalının faturalarında marka ibaresine yer verilmediği, ürün cinsinin “t-shirt, ayakkabı, gömlek vb.” yazıldığı anlaşılmıştır. Markanın kullanıldığını ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça markanın tescil edildiği sınıf/alt sınıflar için, pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla, temel işlevine uygun olarak, anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ve ciddi biçimde kullanıldığının ispatı gerekmektedir. Davalı tarafça TPE nezdinde tescilli markalarının bulunduğu, markalarını ara vermeksizin kullandığı, ileri sürülmüş ve dosyaya … markalı ile … markalı kadın giysi ürünlerinin tanıtımının yapıldığı katalog örneği ve bu kataloğa ait olduğu ileri sürülen, 2014 yılına ait fatura sunulmuştur. Katalog tek başına yukarıda açıklandığı şekilde, markanın ciddi şekilde kullanıldığını ispat yönünden yeterli olmadığı gibi, kataloğun da hangi yıla ait olduğu tespit edilemediğinden, sunulan faturalarda ürünlerin markası bulunmadığından, davalının hangi marka ile giysi ve ayakkabı ürün satışı yaptığı ispatlanamadığından, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, davalı markasının 25. Sınıfta kullanıldığı ispatlanamadığından, markanın 25. Sınıfta iptaline karar verilmesi yerinde olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 9,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.