Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/212 E. 2019/277 K. 08.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/212 Esas
KARAR NO : 2019/277 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2018
NUMARASI : 2018/431 E.,
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin maddi ve manevi tazminat başta olmak üzere sair her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak üzere davalı adına TPMK nezdinde 09.sınıfta tescil edilmiş … tescil numaralı “…” ve yine 09.sınıfta tescil edilmiş 2017 43509 tescil numaralı “…” markalarının hüküm kesinleşinceye kadar 3. kişilere devrinin önlenmesine, markaların siciline şerh düşülmesine, davalının dava konusu markaları yada benzerlerini mallar-ambalajlar üzerinde her tür mecradaki reklam/ tanıtımlarda ve iş evrakı vs. üzerinde kullanmasının durdurulmasına ve önlenmesine, ezcümle davaya konu markaların her şekilde kullanımının durdurulup önlenmesine, davalının anılan tescillere dayanarak müvekkile karşı herhangi bir hak öne sürmesinin önlenmesine dair 6769 sayılı SMK 159.maddesi ve 6100 sayılı HMK nın 389.vd maddeleri uyarınca duruşmasız ve teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, olmadığı takdirde SMK nın 10.maddesi uyarınca kulanımının yasaklanmasına ve söz konusu tescillerin müvekkiline devredilmesine ve kararın TPMK kaydına işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu FSHHM’nin 27/11/2018 tarihli 2018/431 Esas sayılı kararıyla, “…” ve “…” markalarının davacı şirket adına başka ülkelerde tescilli olduğu, 6769 sayılı SMK 3/c bendi gereğince Paris Sözleşmesi veya 15/04/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü kuruluş anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerin bu kanunla sağlanan korumadan yararlanacaklarının düzenlendiği, dosyaya sunulan distrübörlük sözleşmesinin tercümesinin mevcut olmadığı, bu nedenle davacının gerçek hak sahipliği ve kötü niyetli tescil iddialarının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmış ise de sunulan belgeler incelenerek, davalının tescilli markalarından doğan haklarını davacı şirkete ve Türkiye’deki distrübütör acente ve satıcılarına karşı kullanmasının davacı yönünden zarara neden olabileceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine davacı tarafça 50.000,00 TL nakdi veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu 1 hafta içinde yatırıldığında veya ibraz edildiğinde ve tedbirin uygulanması talep edildiğinde; davalının … numaralı “…” ve… numaralı “…” markalarından doğan haklarını, davacıya ve davacının Türkiye’deki distrübütör, acente ve satıcılarına karşı ileri sürmesinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren önlenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu, ABD menşeili müvekkilinin …, 2017’de kurulmuş olup, … (“…”) ana şirketinin alt şirketi olduğunu, kendi alanında dünyanın ikonik markaları arasında gösterilen … markalarının önceki marka sahipleri …s dba ……den müvekkili … şirketine 30 Nisan 2017 tarihinde devredildiğini, Almanya’da mukim … (unvan değişikliği sonrası unvanı …olmuştur), İtalya’da mukim ….L şirketinin, İngilterede mukim …LTD. Şirketinin, Amerika’da mukim … Inc. şirketlerinin “..” ana şirketinin çatısı altında toplanmış alt şirketler olduğunu, … şirketinin unvan değişikliği sonunda unvanının … olarak sicile kaydedildiğini gösterir resmi sicil kaydının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, … markalarının da aralarında bulunduğu AUP’a ait markaların 2017 yılında müvekkili … şirketine satıldığını, müvekkilin ana şirketine ait internet sitesi: https:….com/müvekkilinin … markasına ilişkin internet sitesi: https://…com/.. markasına ilişkin internet sitesi:https://www.o….com/us/ olduğunu, davalıya ait … isimli mağazanın resmi web sitesi olan http://www…..net sitesinde mağazanın dolayısıyla davalının 1990’lı yıllardan beri … markalı ürünlerinin Türkiye’de satışını gerçekleştirdiği belirttiğini, davalının markaların gerçek sahibi olmadığını, markalı ürünlerin Türkiye distiribütörlüğünü yaptığını kabul ettiğini, davalı ile yapılan email yazışmalarını sunduklarını, 09/05/2017 tarihinde…. Store mağazasının davacı markalarının yetkililerinden …li’nin müvekkilin ana şirketi …n yetkilisi …s’a gönderdiği e-mailde “1992 yılından beri … ve diğer … markalarının Türkiye’deki distribütörüyüz. Söz konusu markaların …tarafından satın alındığı bilgisini aldık, ancak siparişlerimizin akıbeti ile ilgili herhangi bir geri dönüş alamadık. Lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz ki … markalarının Türkiye’deki distribütörlüğünü başarılı bir şekilde devam ettirebilelim.”dediğini, 2 gün sonra da dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu, yapılan e-mail yazışmaları ile davalıdan marka başvurusunu geri çekmesi istendiği halde geri çekmediğini, 23/01/2018 tarihinde davalının müvekkili şirketin sahibi ….fuarında buluştuklarını, markaları müvekkiline satmak için 500.000 USD talep ettiğini,
-mahkemenin tedbir talebinin kısmen reddine yönelik gerekçesinin açık olmadığını,
kabul kararıyla çelişkili olduğunu,
-müvekkilinin Paris sözleşmesi ve TRIPS uyarınca menfaatlerinin korunması
gerektiğini,
-bilirkişi raporuyla müvekkilinin markaların gerçek hak sahibi olduğunu ve iltibas riski
bulunduğunun tespit edildiğini,
-davalının kötü niyetinin sundukları delillerle sabit olduğunu,
-yaklaşık ispat kurallarının geçerli olduğunu,
-internet sitesindeki açıklamalardan tehlikenin oluştuğunun ve tüketicileri yanıltmaya
devam ettiğinin sabit olduğunu beyanla ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin 31/12/2018 tarihli davaya cevap ve tedbire itiraz dilekçesinde; … şirketi ile davalı müvekkili arasında 25/11/2013 tarihli distiribütörlük sözleşmesi ve akabinde akdedilmiş mal tedariki sözleşmesi bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme imzaladığı şirket (unvan değişikliği sonrası A…) şirketinin Almanyada kurulu alt şirketi olduğunu iddia etmişse de belge sunulmadığını, davacı şirket yetkilisinin 01/12/2017 tarihli elektronik postasında müvekkili ile mevcut distiribütörlük sözleşmesinin sona erdiğinin bildirildiğini, bu epostanın marka tescil tarihinden 8 ay sonra olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, davacının dava konusu … markalarının tescili için TPMK’ya yaptığı başvurunun reddedildiğini, yasal sürede itiraz haklarını kullanmadığını, müvekkilinin Avrupa Birliği ülkelerinde de geçerli olmak üzere davacı tarafça yaptığı marka başvurusuna itiraz ettiğini, davacıya ait markanın 9.sınıftan çıkarıldığını, davacı tarafın müvekkilinin 500.000 USD talep ettiği iddiasının ispatlanamadığını, yazışmalardan bu yönde konuşma gerçekleşmediğini ispatlandığını, raporu kabul etmediklerini, davacı markalarının tanınmış marka olmadığını beyanla davanın reddini, tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.İlk derece mahkemesinin davalı vekilinin tedbire itirazının süresinde yapılmadığından02/01/2019 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE:
Davacı vekili dava dilekçesinde; yurt dışında tescilli … markalarına dayanarak, davalı adına TPMK nezdinde 09.sınıfta tescil edilmiş … tescil numaralı “…” ve yine 09.sınıfta tescil edilmiş 2017 43509 tescil numaralı “…” markalarının hükümsüzlüğünü ve markaların kullanılmasının önlenmesini ve tescile dayalı olarak herhangi bir hak ileri sürülmesinin önlenmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin tedbir kararının kısmen kabulüne karar verdiği, reddedilen tedbir talebi yönünden davacının istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafın dava dilekçesi ekinde. “Ticari Marka Haklarının Kabulü ve Temliki” başlıklı , temlik edenler “American Underwater Products, Hollıs Industries,Inc, temlik alan ” . …” arasında yapılan sözleşme ve ekinde marka listesini ibraz ettiği görülmüştür.İlk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda; davacının dayandığı …markalarının Amerikan Patent Ofisi (USPTO) kayıtlarından sorguladığını, davacının markaların sahibi olduğu sonucuna ulaştığını ve davalı adına tescilli markalarının 09. Sınıfta tescilli bir kısım emtialarda davacı markaları ile tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğunu beyan ettiği, davalı vekilinin 31/12/2018 tarihli davaya cevap ve tedbire itiraz dilekçesinde ; “25/11/2013 tarihli distiribütörlük sözleşmesi ve akabinde akdedilmiş mal tedariki sözleşmesi bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme imzaladığı şirket (unvan değişikliği sonrası …) şirketinin Almanyada kurulu alt şirketi olduğunu iddia etmişse de belge sunulmadığını” beyan ettiği, markaların 2013 yılından itibaren Türkiye’de kullanıldığının anlaşıldığı, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan birleşme ve marka devir sözleşmesi tercümesi ve bilirkişi raporu ile, davacının markalar üzerindeki hak sahipliğini ve ihtiyati tedbir talep etmekte hukuki yararının bulunduğunu yaklaşık olarak ispat ettiği kanaatiyle , kötüniyet iddiası yargılamayı gerektirmekle birlikte , ilk derece mahkemesinin bilirkişi raporunda karıştırma ihtimali bulunduğu beyan edilen emtialar yönünden, ihtiyati tedbir talebini kabul etmek yerine reddine karar vermesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, Dairemizin kararında işaret edildiği üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,
İstanbul Anadolu FSHHM’nin2018/431 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 27/11/2018 tarihli kararın KALDIRILMASINA,
Dosyanın ihtiyati tedbir kararı verilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
İstinafa geliş aşamasında davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 288,80 TL posta, tebligat ve fotokopi masrafı olmak üzere toplam 386,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 08/02/2019