Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2110 E. 2022/372 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2110 Esas
KARAR NO: 2022/372 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/457 E. – 2019/171 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “…” adlı iki ciltlik eserin sahibi olduğunu, söz konusu eserin … yılında Pakistan da yapılan … yarışmasında Dünya birinciliği aldığını, davacının davalıya hak ve yetkileri devrolunduktan sonraki dönemde, eserde değişiklikler yaptığını ve davalı şirkete sözleşmenin yeni koşullara göre uyarlanması teklifini sunduğunu, ancak davalının sözleşmenin … San.A.Ş ile yapılan sözleşme olduğunu belirterek, yeni bir sözleşme gerçekleştirmeye yanaşmadığını ve eseri eski içeriğiyle basmaya devam ettiğini, buna rağmen davalının müvekkilinin izni olmadan ve aralarında bir sözleşme bulunmamasına rağmen, müvekkilinin maliki olduğu söz konusu orijinal eseri, farklı yıllarda basımını gerçekleştirerek kamuya arz ettiğini ve bu durumun müvekkilinin mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, FSEK’in 68. Maddesi uyarınca, üç katı tazminat talebine karşılık şimdilik 5.000,00 TL’nin ve FSEK 70/1 maddesi uyarınca ihlal edilen manevi haklara karşılık 20.000,00 TL’nin, haksız fiil tarihinden, tahsil tarihine kadarki dönem için işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın unvan değişikliğinden önce taraflar arasında 06.02.1985 tarihinde davacının yazarı olduğu …. ve… cilt eserleriyle ilgili telif sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafından kaleme alınan … adlı iki ciltlik eserin tüm telif haklarının, hiçbir duraksama ve tereddüde yer vermeyecek şekilde müvekkili firmaya ait olduğunu, bu hususun, eserin yazarı davacının imzasını taşıyan 15.09.1996 Tarihli Telif Hakkı Devir sözleşmesi ile sabit olduğunu, bu sözleşmenin aynı zamanda bir ibraname niteliği de taşıdığını, davacının eserin ismini de tam ve açık olarak zikrederek, bu eserle ilgili, o tarihe kadar da yapılanlar dahil olmak üzere bütün baskı ve yayım haklarını müvekkili firmaya devrettiğini ve bütün telif haklarını da aldığını beyan ve ikrar ettiğini ve dolasıyla müvekkili nezdinde davacıya ait hiçbir hak ve alacağın bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 14.05.2019 tarihli 2017/457 E. – 2019/171 K.sayılı kararıyla; “…davacının eser sahibi olduğu ” ….” adlı iki ciltlik eserin, basım, yayın ve telif haklarını davalı şirkete (önceki unvanı ile) bedeli karşılığında devrettiği, sözleşmenin FSEK ve TBK 488 ve devamı maddeleri anlamında geçerli olduğu, davacının her ne kadar TBK 491 maddesi uyarınca sözleşmede baskı adedi belirtilmemişse, yayımcının ancak bir basım yapma hakkı olduğu şeklindeki düzenleme nedeniyle sonraki basıların izinsiz olduğunu ileri sürmüş ise de, bu yasa maddesindeki düzenlemenin, sözleşmede kaç bası olduğunun belirtilmemesi halinde gündeme gelecek olup, davaya konu telif sözleşmesinde ise, süresiz tüm basıların devri kararlaştırılmış olduğundan, olayımızda uygulanma alanı bulunmadığı, davacının ilave telif ücreti isteme hakkı söz konusu olmayacağı gerekçesiyle, telif ücretine dair talebin reddine, Davacının manevi tazminat talebine gelince, davalı şirket davacıya ait eseri telif sözleşmesi kapsamında yayımlamış ve nüshalarında yazar olarak davacının adı gösterildiğinden, manevi tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davacının manevi tazminata ilişkin talebinin de reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; BK 488. Madde de yayım sözleşmeleri için yazılı şekil şartının öngörüldüğünü, davalının müvekkili ile yazılı sözleşme yapmayarak yüzlerce basımını yapıp yayınladığını, davalının eski yayımcı şirket ile olan sözleşmeyi öne sürmüşse de, taraflar arasında sözleşme olması halinde dahi BK 491’de açıklandığı üzere ‘’sözleşmede baskı adedi belirtilmemişse yayımcının ancak bir basım yapma hakkı olduğunu’’ , davalının ihtarnamesinde haksız basımlar yaptığını ikrar ettiğini, bundan sonraki basımlar için sözleşme yapılması teklifinde bulunsa da, müvekkili ile anlaşma yoluna gitmediğini. -Müvekkili ile … arasında akdedilen 15/09/1996 tarihli 3 cümlelik sözleşmenin, eser ve telif sözleşmesi şekil şartına uymadığını, davalının eseri birçok kez yayınlamış olmasının müvekkilinin mali ve manevi haklarını zedelediğini, FSEK 52.maddesi uyarınca telif hakkı ile ilgili sözleşmelerin yazılı yapılması zorunlu olduğundan, bir bası ile sınırlı olan sözleşmeye göre gerçekleştirilen ilk basıdan sonra da yayınevi tarafından kitapların basılarına devam edilmesine eser sahibinin uzun süre sessiz kalmalarının; anılan sözleşmelerin sonraki basıları da içerecek biçimde taraflarca yenilendiği şeklinde bir kabule ulaşılmasını Yargıtay’ın mümkün görmediğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı 2012/11-171E 2012/380 K) sözleşmelerde yapılacak değişikliklerin de yazılı olmasının geçerlilik koşulu olduğunu, 15/09/1996 tarihli telif hakkı devir sözleşmesi ile, davalı tarafa eserin basım adedi belirtilmediğinden, en fazla kanunen bir defa basım hakkı verildiğinin kabulü gerektiğini, oysa yayımcının bir defaya mahsus olan yayım hakkını sanki süresiz ve sonsuzmuş gibi yayımını yapmaya devam ettiğini, -Neşir sözleşmelerinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, sözleşmenin yenilenmediğini. -Yargıtay içtihatları ve doktrinde mali haklara veya manevi haklara ilişkin verilen yetki ve izinlerin tek tek sayılması gerektiği yönünde olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine cevap vermemiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince FSEK uzmanı Avukat …, Baskı, Basın Yayın uzmanı … ve mali müşavir …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 13.09.2018 tarihli heyet raporunda; eser sahibinin davacı olduğu, davacı yanın FSEK hükümlerine uygun akdedilmiş “Telif Sözleşmesi” ile tüm mali ve manevi hakları ile sözleşme devir hakkını, davalı yana devretmesi sebebi ile davalı yandan herhangi bir hak ve alacağı olmadığı, öngörülmezlik ve hakkaniyet kavramlarının Mahkeme tarafından takdir edilmesi halinde ise, ihtarname tarihinden sonraki satışlar nedeni ile davacının yoksun kaldığı kazancın yaklaşık olarak, ürün maliyetleri dikkate alınmadan doğrudan satış geliri üzerinden 300.385,56 TL, ürün maliyetlerinin satış gelirinden mahsup edilmesi durumunda ise 211.563,80 TL olabileceği yolunda görüş bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince FSEK uzmanı öğretim görevlisi …, Basın Yayın uzmanı… ve Mali Müşavir …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 11.03.2019 tarihli heyet raporunda; davaya konu kitabın belli uslüp ve sistematiği yansıtan, Peygamberin hayatını nesebinden alıp vefatına kadarki dönemi anlatan ve sahibinin hususiyetini taşıyan FSEK 2. Maddesi kapsamında “herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan” ilim ve edebiyat eseri olduğu, davacının dava konusu kitabın eser sahibi olduğu, dosyada mübrez sözleşme ve belgeler ile davaya konu iki ciltlik eserin basım yayım ve telif haklarının, davacı tarafça davalı şirkete süresiz olarak devretmiş olmakla, vaki basılar izinsiz sayılmadığı gibi, davacının telif bedeli talep hakkının da bulunmadığını beyan etmişlerdir. Davacı ile … A.Ş. Arasında 06/02/1985 tarihli Telif Mukaveleleri imzalanarak, davacı tarafın yazarı olduğu “…” ve “…” isimli kitapların, sözleşmenin 2. Maddesinde “basım, yayım, dağıtım, reklam, pazarlama, fiyat tespiti, kapak kompozisyonu, mizanpaj konularındaki bütün haklarını kayıtsız ve şartsız olarak naşire devrettiği”, Sözleşmede Mad.2’ye göre” Yazar eserde naşirin gerekli gördüğü her türlü değiştirme, ilave veya kısaltmalar yaparak eseri basma hakkını naşire devrettiğini beyan eder” Sözleşmede Mad.3’e göre ” Türkiye içinde ve dışında yayınlanması, yayılması ve gösterilmesi, oynatılması, temsil veya herhangi bir şekilde umuma arz edilmesi ile ilgili bütün haklarını kayıtsız ve şartsız olarak naşire devrettiğini beyan eder, Yazar, devrettiği eserin mali ve manevi haklarını da naşire devrettiğini kabul eder.” Sözleşmede Mad. 9’a göre “Yazar, eseri aslen iktisap eden naşirin bu eserin mali haklarını kısmen veya tamamen başkalarına devretme hakkına da sahip olduğunu kabul ve beyan eder” hükümleri düzenlenmiştir. Kitaba ilişkin Sözleşme Mad.13’göre ” Naşir telif ücreti olarak yazara 250.000-TL ödemiştir.” Kitaba ilişkin sözleşmede; Sözleşme Mad.13’göre ” Naşir telif ücreti olarak yazara 120.000-TL ödemiştir.” hükümlerinin yazıldığı anlaşılmıştır. “… imzalı 12.4.1988 tarihli TELİF MAKBUZU başlıklı belgede; “Yazmış bulunduğum … I” ve “ … II isimli eserlerimin telif haklarını 7.000.000,-lira bedel … Anonim Şirketi’ne sattım. Alacağım paranın ortalama yedi ay vadeli senet ile ödenmesini kabul ediyorum. Senetlerin ilk kısmı olan 4.644.240-Lira tutarındaki senedi teslim aldım. Senetlerin kalan kısmı yedi aylık ortalama vadeye uygulanarak ödenecektir. Adı geçen kitaplar üzerinde hiçbir hakkımın kalmadığını beyan ederim,( imza 12.04.1988 … )15.09.1996 tarihli TELİF HAKKI DEVİR SÖZLEŞMESİ başlıklı belgede; … isimli 2 ciltlik eserimin bugüne kadar yapılanlar da dahil olmak üzere bütün baskılarını … Tic. ve San. A.Ş.’ne devrettim.( imza 15.09.1996 … ) yazdığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı tarafça müvekkilinin eserinin izinsiz olarak basılarak yayınlandığından bahisle, mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat ile FSEK 70/1 maddesi gereğince manevi tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davacının eser sahibi olduğu kabul edilmekle birlikte, davacının iki ciltlik eserdeki basım, yayın ve telif haklarını davalı şirkete süresiz olarak devrettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf başvurusunda, 15/09/1996 tarihli sözleşmenin FSEK 52. Madde deki koşullara uygun olmadığını, sözleşmede eserin baskı adedi belirtilmediğinden en fazla bir defaya mahsus basım hakkı verildiğini, sözleşmenin yenilenmediğini ileri sürmüştür. Taraflar arasında yapılan sözleşmeler ve düzenlenen belgeler incelendiğinde; davacı ile … Ticaret ve Sanayi A.Ş. (davalı şirketin eski unvanı) arasında 06/02/1985 tarihli Telif Mukavelelerinden, davacının eser sahibi olduğu iki ciltlik eser için her cilt yönünden ayrı ayrı sözleşme imzalandığı, davacı eser sahibinin sözleşmenin 2. Maddesinde “basım, yayım, dağıtım, reklam, pazarlama, fiyat tespiti, kapak kompozisyonu, mizanpaj konularındaki bütün haklarını kayıtsız ve şartsız olarak naşire devrettiği”, sözleşmenin 3. Maddesinde naşir tarafından düzeltme yapılabileceği, sözleşmenin 7. Maddesinde eserin yayınlanıp yayınlanmayacağı ve yayın zamanı ve tarzının naşir tarafından belirleneceği, sözleşmenin 9. Maddesinde eseri aslen iktisap eden naşirin eserin mali haklarını kısmen veya tamamen başkalarına devretme hakkına sahip olduğunun düzenlendiği ve her iki cilt için ayrı ayrı ( 150.000 Lira ve 250.000 Lira olarak) telif bedeli belirlendiği anlaşılmıştır. 1985 tarihli sözleşmelerden sonra 12/04/1988 tarihli “Telif Makbuzu” başlıklı belge ile davacının iki ciltlik eserinin telif haklarını 7.000.000 TL bedelli … Sanayi A.Ş.’ne sattığını beyan ettiği, tekrar 15/09/1996 tarihli “Telif Hakkı Devir Sözleşmesi” başlıklı belge ile 2 ciltlik eserinin bu güne kadar yapılanlar da dahil olmak üzere bütün haklarını … Ticaret ve San. A.Ş.’ne devrettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. FSEK 48. Madde de, mali hakkın devrinin ivazlı yada ivazsız olarak yapılabileceği gibi, yer, süre ve muhteva açısından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 1985 tarihli sözleşmeler ile, davacının eser sahibi olduğu iki ciltlik kitabın basılarak yayınlandığı, aleniyet kazandığı, ilk basım yönünden telif haklarının devredildiğine ve bedelinin tahsil edildiğine dair ihtilaf bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 1985 tarihli sözleşmeler ile devamında davacı tarafça imzalanarak davalıya verilen belgelerde, ileriye dönük olarak ve süresiz şekilde eserden kaynaklanan tüm mali hakların davalıya devredildiğine dair bir açıklama bulunmamaktadır. Kaldı ki ilerleyen tarihlerde davalı tarafça davacıya telif bedeli olarak ödemeler yapıldığı, bundan da davacının kitaplarından kaynaklanan mali haklarının süresiz olarak devredilmediği sonucunun çıkarılabileceği anlaşılmaktadır. Sözleşmede açıkça mali hakların süresiz olarak ileriye dönük şekilde devredildiği ve hangi hakların devredildiği açıklanmamışsa yorum yoluyla, bu sonuca uluşmak 5846 Sayılı FSEK 52. Madde gereğince mümkün değildir. Kaldı ki davalı tarafça da cevabi ihtarnamede davalı ile yeniden sözleşme yapılabileceği beyan edilmiştir. 15/09/1996 tarihli “Telif Hakkı Devir Sözleşmesi” başlıklı belgenin ileriye yönelik mali hakların devredildiği ve telif bedellerinin alındığı şekilde yorumlanamayacağından, ilk derece mahkemesince davanın reddi kararı yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece davacının hangi mali ve manevi haklarının ihlal edildiğinin tespiti ile, tazminat taleplerinin değerlendirilmesi için yargılamaya devam olunmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 14/05/2019 tarihli 2017/457 E. – 2019/171 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 04/03/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.