Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2106 E. 2022/383 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2106 Esas
KARAR NO: 2022/383 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/356 E. – 2019/197 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1976 yılından bu yana 40 yılı aşkın süredir önce şahıs şirketi ardından tüzel kişi şirketi olarak “çelik kapı ahşabı, ahşap kapı” imalatı ve satışı alanında “…” markasıyla faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin “…” markasının tescili için Türk Patent Enstitüsüne 2018/20515 sayı ile başvuruda bulunduğunu, ancak söz konusu müvekkili başvurusunun davalı adına tescilli olan … sayılı “…” markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, müvekkilinin bu nedenle “…” ibareli marka tescillerine sahip olamadığını, ancak davalı adına tescilli “…” markası, kullanılmadığı halde sicilde yer işgal ettiğinden gerçek hak sahibi olan müvekkilinin yıllardır maruf hale getirdiği “…” markasına sahip olmasına engel teşkil ettiğini ve taraflarınca yaptıkları araştırmalar neticesinde de, müvekkili başvurusunun reddine sebep olan “…” markasının, Türkiye’de kullanılmış olduğuna dair hiçbir bulguya ulaşamadıklarını iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın, kullanmama nedeni ile iptalini ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı, davalı vekilinin yargılama aşamasındaki savunmalarında davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 28.05.2019 tarihli 2018/356 E. – 2019/197 K.sayılı kararıyla; “…davalı adına tescilli markanın 5 yıldan fazla süreden beri kullanıldığı hususu davalı tarafça iddia olunup ispatlanamadığından, davacının davasının kabulüne, davalı adına kayıtlı … tescil nolu “..” markasının tescilli olduğu tüm sınıf ve emtialar yönünden iptaline” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; SMK 9. Ve 26. Maddelerinin huzurdaki dava bakımından uygulanabilmesinin mümkün olmadığını, markanın kullanılması zorunluluğuna SMK ile yeni bir düzenleme getirilerek yürürlüğe girmesinin de yine SMK 192. Madde uyarınca 7 yıl sonraya bırakıldığını, 556 sayılı Markalar KHK’nın 14. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih, 20126/148 E. Ve 2016/189 K. Sayılı kararı ile iptal edildiğini, SMK’da düzenlenen iptal ile hükümlerin 10/01/2022 tarihinden itibaren geçerli olacağını, … ve …’nun SMK 1. Baskı Kitabı ile, Doç. Dr. …’ın makalesinde, SMK iptal hükümlerinin geriye yürütülemeyeceğini, SMK 26. Maddenin 7 yıl süre ile yürürlükte olmadığını, kaldı ki müvekkil şirketin kullanmakta olduğu markaya ilişkin yeterli inceleme ve değerlendirme de yapılmadığını, kullanmama nedeniyle iptal davalarının 10/07/2022 tarihinden önce açılamayacağını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin 2018/20515 sayılı .. ibareli marka başvurusunun TPMK tarafından davalı markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, davalının cevap dilekçesi sunmadığını ve delil göstermediğini, mahkemenin yeterli inceleme yapmadığına yönelik davalı istinaf sebebinin yerinde olmadığını, davalının SMK uyarınca iptal davalarının 2022 yılından önce açılamayacağına yönelik gerekçesinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtların incelenmesinde; hükümsüzlüğü istenen … sayılı “…” ibareli markanın, 01, 03, 05, 06, 07, 08, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34 ve 40. Sınıfta ilk defa 25/10/2001 tarihinde davalı adına tescil edildiği ve 25/10/2011 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile geçerli olmak üzere davalı adına yenilendiği tespit edilmiştir. Dosya kapsamında bulunan kayıtlardan, davacı adına 06/19/20/35’inci sınıflarda … başvuru numaralı …, … başvuru numaralı …., … başvuru numaralı …, … başvuru numaralı …, ve … başvuru numaralı … markasının tescilli olduğu, davacının … ibareli … sayılı 19. Sınıftaki marka başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 25.02.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “…davalı yana ait … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın 01, 03, 05, 06, 07, 08, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34 ve 40 sınıflarında yer alan emtiaları için iptal talebine ilişkin olarak, davalının söz konusu markasını ciddi biçimde kullandığını ispat ile yükümlü olduğu, ancak davalının markasını emtiaları için ciddi biçimde kullandığını gösterir delil ve belge sunulmamış olması nedeniyle kullanımın ispatlanamadığı ve davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın iptal koşullarının oluştuğu” yolunda görüş bildirilmiştir. Bilirkişi heyetinin davalı adresine gittiğinde 14/02/2019 tarihli tutanak tuttuğu, tutanakta davalı tarafın belge sunmayacağını bildirdiği, davalı ticari defterlerinin incelenemediği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, davalı adına tescilli … başvuru numaralı … markasının, dava tarihinden önce 5 yıldan fazla bir süre kullanılmadığından bahisle iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davaya cevap verilmediği, yargılama aşamasında davanın reddinin talep edildiği, davalı vekilinin istinaf aşamasında, yasada öngörülen 5 yıllık sürenin 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği 10/01/2017 tarihinden itibaren başlayacağı, davanın mevsimsiz açıldığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davanın 01/08/2018 tarihinde açıldığı ve uyuşmazlık tarihinde 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlükte olduğu anlaşılmaktadır. 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesinde; “- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. (2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması. (3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmü düzenlenmiştir. 6769 Sayılı Kanun’un 26. Maddesinde, madde de sayılan hallerde Kurum tarafından markanın iptaline karar verileceği düzenlenmiş, SMK 9/1-a maddesinde “9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olmasının” iptal sebebi olarak Kurum tarafından dikkate alınacağı düzenlenmiştir. 6769 Sayılı Kanun’un Geçici 4. maddesinde;” (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. (2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. (3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.”6769 Sayılı Kanun’un 192/1-a maddesinde; ” (1) Bu Kanunun; a) 26 ncı maddesi yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra yürürlüğe gireceği” düzenlenmiştir. İptali talep edilen davalı markasının, 20/12/2005 tarihinde, 01, 03, 05, 06, 07, 08, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 17, 19, 21, 22, 23, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34 ve 40 mal ve hizmet sınıflarında tescil edildiği anlaşılmıştır. Mülga 556 Sayılı KHK 14 Madde de, markanın kullanılma zorunluluğunun düzenlenerek ve 5 yıl süreyle ciddi şekilde kullanılmamasına iptal yaptırımı bağlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K. sayılı kararında, 14. Maddenin iptal gerekçesinde, mülkiyet hakkının sınırlandırılması yahut sonlandırılması sonucunu doğuracak yasal düzenlemelerin Kanun ile yapılabileceği, KHK ile bu yönde düzenleme getirilemeyeceği açıklanmıştır. Bu durumda 14. maddenin iptal gerekçesi de göz önüne alındığında, markanın kullanılma zorunluluğunun bulunmadığı ileri sürülemeyecektir. Davalı tarafça yasal mevzuattan kaynaklanan kullanma zorunluluğunun bulunduğunun bilinmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin 6769 sayılı Yasada düzenlenen 5 yıllık sürenin yasanın yürürlüğe gireceği ve davanın ancak 10/01/2022 tarihinden itibaren açılabileceğine ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Ancak 556 Sayılı KHK 14. Maddenin iptali ile, 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dört günlük sürenin, iptal sonucu bağlanan 5 yıllık süreye eklenerek değerlendirme yapılması düşünülebilir. Davalı markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar 13 yıla yakın bir süre geçtiği, davalının bu sürede markasını tescil sınıflarında kullandığına yönelik delil ibraz edemediği, davalı adresinde inceleme yapmak üzere hazır bulunan bilirkişilere davalı defterlerinin incelenmek üzere ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Markanın kullanıldığını ispat yükü davalıda olup, davalı tarafça markanın tescil edildiği sınıf/alt sınıflar için, pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla, temel işlevine uygun olarak, anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde ve ciddi biçimde kullanıldığı ispatlanamadığından, davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğuna, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan, 9,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.