Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2098 E. 2022/382 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2098 Esas
KARAR NO: 2022/382 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/186 E. – 2019/228 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın eğitim alanında uzun süredir faaliyet gösterdiğini, öğrencilerin LYS ve SBS’ye hazırlanmasını sağlayan özel bir eğitim kurumu olduğunu, müvekkilinin Türk Patent nezdinde tescilli … ve … sayılı “…” markalarının sahibi olduğunu, davaya konu marka ile müvekkili markalarında yer alan logonun ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bu nedenle hükümsüz kılınması gerektiğini, karıştırılma ihtimalindeki en büyük etkinin görsel benzerlik olduğunu, her iki markanın başında küçük “…” harfi bulunduğunu ve dörtgen içerisinde yer aldığını, yazı karakterinin ve renginin aynı olduğunu, müvekkili markasının 35 ve 41 sınıfta tescilli olduğunu, davalı yan markasının ise 35. sınıfta tescilli olduğunu, markaların benzerliği karşısında ayrıca aynı sınıfta yer almaları nedeniyle de iltibasın kaçınılmaz olduğunu, davalının www…..com adlı sitede ve çeşitli yerlerde müvekkiline ait markanın benzerinin yer aldığı ürünleri satışa çıkardığını, bu durumun Bakırköy 1.FSHHM’nin 2017/191 D.İş sayılı dosyası ile de tespit edildiğini ve davalı yanın söz konusu fiillerinin müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulması, önlenmesini ve bu suretle tecavüzün giderilmesini, tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler, kitaplar, dergiler, test yaprakları ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına ve akabinde imhasını, 6769 SMK’nın 151/2-b… m. gereğince sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanca göre hesaplama yapılarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, haksız fiilin başladığı tarihten itibaren işleyecak en yüksek reeskont faizili ile davlıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; … sayılı “…” ibareli markanın müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin kitap ve dergi sektöründe İzmir’in en eski kuruluşlarından biri olduğunu, müvekkilinin davacı yandan çok daha önce bu alanda faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresinin müvekkilinin oğlunun ismi olduğunu, “…” harfiyle başlayan ve logosunda küçük “…” harfi içeren çok sayıda marka bulunduğunu, söz konusu “…” harfinin içinde bulunduğu dikdörtgenlerin bariz farklı olduğunu, davacı markasında lacivert-mavi renkler kullanılmışken, müvekkili logosunda mavi-beyaz-gri renklerinin kullanıldığını, müvekkili markasının yazı fontunun www….com sitesinden alındığını, anonim bir kullanımı olduğunu, harflerin yapısı incelendiğinde farklılığın anlaşılabileceğini, müvekkilinin 30 yılı aşkın süredir bu alanda faaliyet gösterdiğini, başka bir firmanın ününden yararlanmaya ihtiyacı olmadığını, müvekkilinin tescilli başka markalarının da bulunduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20.06.2019 tarihli 2018/186 E. – 2019/228 K.sayılı kararıyla; “…davacı markasının “…” esas unsurlu olup, davalı markasının ise “…” esas unsurlu olduğu, sadece logo şeklindeki “…” harfinin benzer olduğu, bunun dışında görsel, işitsel veya kavramsal bir benzerlik bulunmadığının anlaşıldığı, markaların bütünsel olarak değerlendirilmesi ile markalar arasında anlamsal ve fonetik açıdan bariz farklılıklar bulunduğu, ortalama tüketicinin direk olarak bu farklılıkları algılayabileceği, yine tasarım yönünden de bir benzerlik bulunmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından, haksız rekabetten de söz edilemeyeceği, hükümsüzlük koşullarının da oluşmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU:Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkiline ait markalar ile davalı markasının 6769 Sayılı Yasa 6/1 maddesi uyarınca iltibasa sebep olduğunu, mahkemenin markalar arasında “…” harfi dışında benzerlik bulunmadığı, bütünsel açıdan değerlendirildiğinde, anlamsal ve fonetik açıdan benzerliğin bulunmadığı, ortalama tüketicinin markalar arasındaki farkı anlayabileceğine karar vermişse de, markalardaki kelime unsurlarının farklı olmasının markaların karıştırılmayacağı anlamına gelmeyeceğini, davalının müvekkilinin markasına bilinçli olarak benzerlik oluşturduğunu. -Taraf markalarının logo, renk, yazı karakteri ve tertip tarzı bakımından benzerlik teşkil ettiğini, her iki markanın da küçük “…” içerir logo içerdiğini, … logosunun dörtgen şeklin içerisinde kaldığını, mavi beyaz renk kullanımının bulunduğunu, … harfi logo konum ve boyutunun benzer şekilde kullanıldığını, yazı karakteri ve rengin aynı olduğunu, her iki markada logonun yanında kelime unsurunun yer aldığını ve kelime unsurlarının yazı stilinin aynı olduğunu, renk, şekil, kompozisyon ve genel görünümün benzer olması durumunda markaların benzer sayılması gerektiğine dair Yargıtay kararları bulunduğunu, markaların görsel olarak benzer olduğunu. -Mahkemenin gerekçeli kararında … ve … ibarelerinin benzer olmaması sebebiyle markaların da benzerlik teşkil etmeyeceğine karar vermişse de, mahkemelerce kelime unsurları farklı olan markaların benzer olduğuna karar verildiğini, … ve … markalarının benzer olduğuna dair Yargıtay kararı ile, … şekil markası ile …markalarının benzer olduğuna dair Adalet Divanı Genel Mahkemesi kararı, … markası ile … markalarının bütünsel anlamda bıraktıkları izlenimin ortalama tüketici algısında çağrıştırmaya sebebiyet vereceğine dair Hamburg Yerel Mahkeme kararını ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal kararlarını gösterdiklerini. -Davalıya ait marka ile müvekkilinin markası arasında tüketiciler nezdinde ekonomik ve ticari bağın bulunduğu kanaati oluşacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/06/2006 tarihli 2006/11 E-338 Karar sayılı kararında, “Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile, bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştırılma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterli olduğunu” açıkladığını, her iki markanın dergi, kitap, fasikül yani eğitim ile ilgili faaliyetlerde bulunduğunu, test kitabı alacak tüketicinin ani karar verebileceğini, her iki markanın birbirinden ayrılmasının zor olduğu gibi markalar arasında bağlantının bulunduğunun düşünüleceğini, müvekkilinin www…..com/… sitesinde “…” logosunun kullanıldığını, davalı yana ait www….com isimli sitede de “…” logosunun kullanıldığını gösteren görseller bulunduğunu, tarafların markalarının aynı sınıfta tescilli olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin İzmir’in en eski kuruluşlarından olduğunu, … isminin müvekkilinin oğlunun ismi olduğunu, markasının tescilli olduğunu, müvekkilinin tescilli başka markalarının da bulunduğunu, … logosunun anonim bir unsur olduğunu, logonun içinde bulunduğu dörtgenin farklılık içerdiğini, davacının lacivert mavi, müvekkilinin mavi,gri, beyaz renkler kullandığını, yazı karakterlerinin farklı olduğunu, Türkçe’de okunuş soldan sağa olduğu için logonun solda bulunduğunu, markaların bütün olarak benzemediğini, davacının dava açmadan önce aldırdığı tespit raporunda da, iddialarının doğrulanmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … sayılı “…” ibareli markanın, 35. sınıfta 20/01/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına, … sayılı “…” ibareli markanın, 41. Sınıfta 18/10/2011 tarihinden itibaren, … sayılı “…” ibareli markanın, 35. Sınıfta 11/09/2014 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince marka vekili bilirkişi, eğitimci-yazar bilirkişi ve grafik tasarım uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 05/03/2019 tarihli heyet raporunda; “…davacı markalarındaki 41. Sınıfta “Dergi, kitap, gazete vb yayınlama hizmetleri ile davalı markasının 35. Sınıfta tescil edildiği hizmetlerin ilintili olduğu gibi, 35. Sınıfta bir kısım hizmetlerin aynı olduğunu, markalar arasındaki karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde, markaların ortalama tüketici kitlesine hitap etiğini, davacı markalarının … numaralı …, … numaralı …, davalı markasının … numaralı … …. eğitim ve kültür yayınları şeklinde olup, kavramsal yönden davacı markalarının esas unsurunun … ibaresi, davalı markasının esas unsurunun … olduğu, kavramsal benzerlik bulunmadığı, fonetik benzerlik bulunmadığı, görsel açıdan logonun konumlandığı yerin aynı olduğu, ikisinde de yuvarlak font kullanılarak betimlenmiş … harfinin dikdörtgen içerisinde yer aldığının görüldüğü, günümüzde çoğu firmanın marka yaratma sürecinde firma adı veya marka adının baş harfini yada kısaltmasını logo olarak kullandığının bilindiğini, bu noktada sadece şekil unsurunun dikkat çekici olduğunu ve ortalama tüketicinin salt bu şekil unsuruna bağlı olarak karışıklık yaşayacağını söylemenin mümkün olmadığını, EUIPO kararlarında da bu durumun,”Potansiyel müşteri, yaratıcılığı nispeten sınırlı figüratif unsurları ayırt ediciliği tesis eden işaretler olarak değil farklı renkleri içeren sıradan dekoratif unsurlar olarak algılayacaktır. Markanın tertibinde figüratif unsurun ön planda olması bu tespitin geçekliğini etkilemeyecektir.” (…) şeklinde vurguladığını, yine bir başka kararında, “Bir marka kelime ve figür unsurlarından oluşuyorsa kelime unsuru figür unsuruna göre prensip olarak daha fazla ayırt edicidir. Keza potansiyel müşteriler malları üzerindeki figür unsurundan ziyade kelime unsuruna atıfla belirtirler.” (…) Şeklinde karma markalarda kelime unsurunun ön planda olduğu vurguladığını bu hususun her koşulda her olaya uygulanabilecek bir olgu olmadığını, kimi markalarda figüratif unsurun son derece ayırt edici tasarımsal özelliklere sahip ve markanın esas unsuru konumunda bulunabileceğini, bu noktada tüketici nezdinde kelime unsurundan ziyade figüratif unsurlar akılda kalabileceğini, bu nedenle marka hukukundaki kurallar bütününün somut olayın kendi özellikleri çerçevesinde dikkate alınarak uygulanması gerektiğini, Uyuşmazlık konusu bakımından değerlendirildiğinde, tasarımsal ve ayırt edici yönü oldukça zayıf olan taraf markaları arasında figüratif unsur benzerliğinin markaların bütününde benzerliğin ve karıştırılma ihtimalinin varlığını kabul etmek için yeterli olmadığını, markaların bütünsel olarak değerlendirilmesiyle, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı ve bu nedenle davalı kullanımlarının haksız rekabet teşkil etmediği ve davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı” yolunda görüş bildirilmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 2017/191D. İş sayılı tespit ve tedbir talepli dosyada, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalının internet sitesindeki kullanımlarının tespit edildiği, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davalıya ait … başvuru numaralı “…” markası ile davacı markalarının benzer olması nedeniyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, davalı eylemlerinin 6769 Sayılı SMK 29. Maddesi ve TTK 55. Madde gereğince markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinden bahisle, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi ile maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalının hükümsüzlüğü istenen markasının 35. Sınıfta tescilli olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı markasının tescilli olduğu 35. Sınıf hizmetler yönünden, davacının tescilli markaları ile ortak sınıfta tescil edildiği, davacı markasının tescilli olduğu 41. Sınıfta “Dergi, kitap, gazete vb yayınlama hizmetleri ” sınıfı ile bağlantılı olduğu beyan edilmiştir. Davalı markasındaki dikdörtgen içerisinde yer alan “…” harf logosunun benzer olduğu anlaşılıyorsa da, davacı markasında logo yanında … ibaresi, davalının hükümsüzlüğü istenen markasında ise … ibaresinin geldiği, taraf markalarının esas unsurlarını bu kelimelerin oluşturduğu, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı gibi, markaların bütün olarak ortalama tüketici nezdinde benzer algılanmayacağı, tüketici nezdinde işletmesel bağlantı dahil iltibasa neden olmayacağı, şekil ve sözcük içeren markalarda sözcük unsurlarının tüketici aklında kalacağı ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatiyle mahkemece davalının markasının hükümsüzlüğü talebiyle açılan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Tespit dosyasındaki davalı kullanımlarından, davalının markasını tescilli olduğu haliyle ve tescil sınıfında kullandığı, tescil dışı ve hukuka aykırı kullanımının bulunmadığı anlaşılmakla, markaya tecavüz ve haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı kanaatiyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-…-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.