Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2096 E. 2022/384 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2096 Esas
KARAR NO: 2022/384 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2018/475 E. – 2019/192 K.
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 07/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı yanın “…” ve “…” ibareli ürünlerinin müvekkillerinin sırasıyla “…” ve “…” markaları ve ürünlerinden taklit edilmesi nedeniyle müvekkilleri aleyhinde yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti için 24 Ekim 2012 tarihinde davalı şirkete karşı Paris Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açıldığını ve işbu dava sonucunda, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20 Kasım 2014 tarihli ve 13/02989 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilerek, davalının “…” ibareli ürünlerinin müvekkili … adına kayıtlı “…” markaları aleyhinde marka tecavüzü ve tüm müvekkilleri aleyhinde de haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, davalının “…” ibareli ürünlerinin müvekkili … adına kayıtlı “…” markaları aleyhinde marka tecavüzü ve tüm müvekkilleri aleyhinde de haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ve davalının marka tecavüzü fiilleri nedeniyle müvekilleri … ve … şirketlerine tazminat olarak 10.000 Avro, haksız rekabet teşkil eden fiilleri nedeniyle de tüm müvekkilleri adına tazminat olarak toplam 16.000 Avro ödemesine ve ayrıca Fransız Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 700. Maddesi uyarınca da, davalı tarafından müvekkillerine tazminat olarak toplam 4.000 Avro ödenmesine hükmedildiğini, söz konusu kararın davalı şirkete 13/03/2015 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının kararı süresi içerisinde istinaf etmemesi nedeniyle kararın kesinleştiğini, söz konusu kararın gereğinin yerine getirilmesi için davalı şirkete iyi niyetli olarak mektuplar gönderildiğini, ancak olumsuz cevaplar verildiğini, davalı şirket aleyhinde yasal yollardan takibe başlayabilmek için Paris Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilerek kesinleşen 20 Kasım 2014 tarihli ve 13/02989 sayılı kararın tazminata ilişkin kısmının Mahkeme tarafından tenfizini talep etmek zorunlu doğduğunu iddia ederek, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilerek kesinleşen 20/11/2014 tarih ve 13/02989 sayılı kararın tazminata ilişkin kısmının, MÖHUK’un 50 ve devamı maddeleri uyarınca tenfizine, kararda hükmedilmiş bulunan 30.000 Avronun, karar tarihinden itibaren işletilecek olan ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
AÇIKLAYICI BEYAN; Davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında; dava dilekçesinde paranın tahsiline şeklinde bir ibare yazılmışsa da, asıl talebin mahkeme kararının tenfizine ilişkin olduğunu belirttiği, bilahare ibraz ettiği 07 Mart 2019 tarihli dilekçesinde; “davada yabancı mahkeme kararının müvekkillerine tazminat ödenmesine dair hükmünün tenfizini talep ettiklerini, faiz talepleri saklı kalmak kaydıyla davadaki taleplerinin sadece yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olduğunu, başka alacak taleplerinin bulunmadığını” beyan etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; yabancı mahkeme kararının objektif esas ve değerlere uygun bir gerekçeyle tesis edilmediğini, söz konusu yerel mahkeme kararının yetersiz ve yanlı olduğunu, tamamen kendi vatandaşı ve ülkesi firmalarını korumak saikiyle hareket ettiğini, hakkaniyete uygun delil toplanmadığını ve objektif bir değerlendirme yapılmadığı hususunun aşikar olduğunu, mahkeme gerekçesinde, “…” ve “…” adlı ürünlerinin detaylı özelliklerini karşılaştırmasına ve farklılıkları bulunduğu hususu açık olduğunu ve mahkeme de bu farklılıkların bulunduğunu gerekçesinde kabul ettiğini, tüketicinin yanılacağı şeklinde subjektif değerlendirmesinin yanılgıyı ve yanlılığı ortaya koyduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde ise, yabancı mahkeme ilamının aynı zamanda haksız rekabete ilişkin de olduğunu, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını ve davaya Türk Hukukunun uygulanmadığını beyanla, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23.05.2019 tarihli 2018/475 E. – 2019/192 K. sayılı kararıyla; “…MÖHUK’un 54/c. maddesi hükmüne göre tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması, yabancı kararın elde edilmesinde uygulanan yabancı hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenmesi esasen söz konusu olmaması, tenfiz kararı verecek hakimin yabancı hakimin bu karara hangi kanunu, nasıl uyguladığını inceleme yetkisine sahip bulunmaması karşısında davalı savunmalarına itibar edilmeyerek davanın kabulü ile, MÖHUK 54. Maddesine öngörülen koşulları taşıyan yabancı mahkeme kararının tenfizine karar vermek gerektiği, davacı vekili ayrıca tahsile ilişkin talebi bulunmadığını bildirdiğinden, tahsil yönünde karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatı gereği, yabancı mahkeme ilamlarının tenfizine ilişkin davaların, tespit davası hükmünde olup, maktu harca tabi olduğu” gerekçesiyle; Davacıların tenfize ilişkin davasının KABULÜNE, taraflar arasındaki Fransa Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20 Kasım 2014 tarih ve 13/02989 sayılı kararının tazminata ilişkin kısmının MÖHUK 50 ve devamı maddeleri uyarınca TENFİZİNE, -Davacının tahsile ilişkin talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; tarafların tacir olması, tenfizi istenen kararın sonucu itibarıyla davacı-davalı yanın ticari işletmesiyle ilgili olması ve davanın salt marka tecavüzü olmaması, haksız rekabete ilişkin olması nedeniyle, ticari dava niteliği bulunduğundan davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini.-Yabancı mahkeme kararının objektif esas ve değerlere uygun bir gerekçeyle tesis edilmediğini, Fransız mahkemesinin müvekkilinin sırf Fransız piyasasında ürünlerin tanıtımını engellemek maksatlı yanlı ve yetersiz gerekçeyle müvekkilini tazminat ve başka ağır yaptırımlara mahkum ettiğini, davaya konu ürün karşılaştırmalarına itiraz etmelerine rağmen itirazlarının değerlendirilmediğini, savunma haklarının ihlal edildiğini, müvekkilinin … ürünü ile ilgili daha önce Fransa’da aynı konuda dava açıldığını, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2018/389 Esas sayılı dosyasında tanıma tenfiz kararı verildiğini, istinaf aşamasında bulunduğunu, … markası ile ilgili Fransa’da açılan diğer bir davanın yargılamasının devam ettiğini, farklı senelerdeki aynı ürüne ilişkin aynı miktarda (30.000 Euro) tazminata hükmedilmesinin kararın hukuka uygunluğunun sorgulanmasına sebep olduğunu, tazminat ve zarar yönünden yeterli inceleme yapılmadığını. -Fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini, tazminatın belirsiz, denetlenemez ve somut gerçeklikle orantısız olduğunu.-Müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, kararda temyize istinafa dair haklarına yer verilmemesinin adil yargılanma hakkının gözardı edildiğini gösterdiğini. -Davacı markalarının Türkiye’de tescilli olmadığını.-Davacı tarafın tahsil talebinden vazgeçtiğinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesi ve diğer beyanlarında, Fransa Paris Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararda hükmedilmiş bulunan toplam 30.000 Avronun karar tarihinden itibaren işletilecek olan ticari faiz ile birlikte tahsili isteminde bulunarak, bu talebine dair harç ikmalinde bulunduğunu, daha sonra verdiği beyan dilekçesi ile tahsile ilişkin talebinden vazgeçtiğini, 6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca talepten vazgeçme; ya “davanın geri alınması” ya da” talep sonucundan feragat etmek” şeklinde düzenlendiğini, davanın geri alınmasının davalının muvaffakatına bağlı olduğunu, davanın hiç açılmamış sayılarak, karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davalı muvafakat etmemişse yargılamaya devam edilerek esastan karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin muvafakat sormadan tahsile ilişkin talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini, lehlerine vekalet ücretine de hükmedilmediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; tenfizi istenen kararın fikri ve sınai haklara ilişkin olması nedeniyle, davada Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davalı vekilinin yabancı mahkemenin yanlı ve yetersiz gerekçe ile somut gerçekliğe aykırı bir şekilde fahiş tutarda tazminata karar verdiği ve adil yargılanma ilkesinin gözetilmediğine dair iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu, davalının yabancı mahkemenin kararının tebliğine rağmen istinaf yoluna başvurmadığını, kararın kesinleştiğini, davalı vekilinin davacı tarafın tahsil talebinden vazgeçtiğine ve davanın geri alındığına dair iddialarının asılsız olup, mahkemenin tahsil talebi hakkında karar vermesi ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka uygun olduğunu, dava dilekçesinde davaya konu mahkeme kararının tazminatın ödenmesine dair hükmünün tenfizi istenirken sehven tazminat miktarının ticari faizi ile ödenmesine karar verilmesinin talep edildiğini, duruşmada ve açıklayıcı dilekçelerinde bu hususun düzeltildiğini, tahsil taleplerinin saklı tutulduğunun detaylı olarak açıklandığını, talepten vazgeçme veya davanın geri alınması değil davanın konusuz kalması durumunun söz konusu olduğunu, haklılık durumuna göre yargılama gideri vekalet ücreti belirleneceğini beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacı vekili 20 Kasım 2014 tarihli 13/02989 sayılı Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gerekçeli kararının Fransızca aslının örneği ile Türkçe tercümesini, 05 Kasım 2018 tarihli … Mahkemesi tarafından düzenlenen 17/09/2018 tarihli olup tenfizi istenen Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının taraflarca istinaf edilmediğini gösteren belge örneğini ibraz etmiştir.Dava dilekçesi ekinde sunulan, istinabe evraklarından, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20 Kasım 2014 tarihli kararının davalı şirket yetkilisi…’e 13/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ evrakında cevap veya itirazın evrakta belirtilen süre içerisinde doğrudan ilgili yabancı mahkemeye gönderilmesi gerektiği hususunun hatırlatıldığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Dairemiz önüne getirilen uyuşmazlık, tenfizi istenen Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20/11/2014 tarih ve 13/02989 sayılı kararının tazminata ilişkin kısmının, MÖHUK’un 50 ve devamı maddeleri uyarınca tenfizi kabil olup olmadığının tespitine, davacı vekilinin dava dilekçesindeki tazminat hükmünün faiz ile tahsile ilişkin talebi hakkında verilmesi gereken hükme ve vekalet ücretine yöneliktir. İlk derece mahkemesince, tenfize ilişkin talebin kabulüne, tahsil talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce istinaf incelemesi. 6100 Sayılı HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususlar ile kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır. MÖHUK Madde 54 ‘de:” Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fili uygulamanın bulunması. h) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması. e) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması. ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı lenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması. ” Davalı vekili cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde mahkemenin görevli olmadığını, davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ileri sürmüşse de; tenfize konu yabancı mahkeme kararının marka hakkından kaynaklanan uyuşmazlık hakkında verildiği, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156. Madde uyarınca tenfiz yargılamasının da Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde yapılması gerektiği, kararı veren mahkemenin görevli olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin göreve ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının 5718 sayılı Kanunun 53. maddesi gereği, yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslını, onanmış tercümesini, ilamın tebliğ edildiğini, istinaf kanun yoluna başvurulmadığını gösteren, Fransa makamlarınca usulen onanmış yazı ile onanmış tercümesini sunduğu, sunulan mahkeme kararı ve belge içeriklerinden, davalının Fransa kanunları uyarınca, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrıldığı, kendisini vekil ile temsil ettirdiği, verilen kararın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren konuda verilmediği, kamu düzenine açıkça aykırılığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafların markalarının karşılaştırılmasında itirazlarının değerlendirilmediğini, tazminat miktarının fahiş olduğunu, mahkemenin yanlı karar verdiğini ve aynı markalar ile ilgili başka davalarda bulunduğunu, Fransız Mahkemesinin o davalarda da benzer kararlar verdiğini ileri sürmüşse de; mahkemenin MÖHUK’un 54/e. maddesi hükmüne göre tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olup olmadığını incelemekle yetineceği, yabancı mahkeme kararının elde edilmesinde uygulanan yabancı hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenmesinin ve yabancı hakimin bu karara hangi kanunu, nasıl uyguladığını inceleme yetkisine sahip olmadığı, mahkemenin, tenfiz konusunda hukukumuzda yer alan şartları araştırmakla yetineceği göz önüne alınarak ileri sürülen sebepler yerinde görülmemiştir. Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının, … Şirketinin, davacı şirketlere toplam 4.000 Avro ödemeye mahkum edilmesine ilişkin kısmının, tutanakların düzenlenmesi için yapılan harcamaları kapsadığı anlaşılmakla, bu tutara ilişkin hükmün tenfizinde de kamu düzenine aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak aksi yöndeki davalı istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir. Türkiye ve Fransa 1965 tarihli Lahey Sözleşmesine taraf olup, davalının Türkiye’de mukim bulunduğu ve dosyaya sunulan istinabe evraklarından kararın davalıya Lahey Sözleşmesine uygun şekilde tebliğ edildiği, istinaf başvuru hakkını kullanmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin Fransa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararında kanunyolu ve başvuru süresine ilişkin açıklama bulunmadığını bu nedenle, savunma hakkının kısıtlanarak, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse de. davalının yargılama sırasında vekil ile temsil edildiği, yabancı mahkeme kararının istinabe suretiyle tebliği aşamasında, karara karşı itirazlarını istinabe evrakında belirtilen süre içerisinde mahkemeye doğrudan yapabileceğinin ihtar olunduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin kararlar, maktu harca ve dolayısıyla maktu vekalet ücretine tabidir. Mahkemece dava dilekçesinde tazminat ödenmesine ilişkin kararın tenfizi ile birlikte faizi ile tahsili talep edilmişse de, davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında talebini açıklarken tenfız taleplerinin bulunduğu, tahsil talep etmediklerini beyan etmesi üzerine, aynı duruşma ara kararı ile ;” davacı vekiline tahsil talebi bulunması halinde nispi harç yatırması yönünde” ara karar oluşturulduğu, davacı vekilinin açıklayıcı dilekçe ibrazı ile, tazminatın faiziyle tahsil hakkını saklı tutarak, davada tazminat ödenmesine yönelik yabancı mahkeme kararının tenfizini talep ettiklerini beyan ettiği bir taraftan da nispi harç yatırdığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin açıklayıcı dilekçesinden, feragate yönelik beyanda bulunmadığı anlaşılmakla birlikte, davacı vekilinin tahsil hakkını saklı tuttuklarına yönelik beyanı karşısında, bu talebin atiye bırakılmak istenildiği ancak davalının açık muvafakatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece talebin esası hakkında karar verilmesi gerekmektedir. Esasen davanın yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin olduğu ancak, tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararında faizi ile tahsil yönünde hüküm bulunmadığından, mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi de yerinde değildir. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi haklıdır. Dairemizce HMK 355. Madde gereğince kamu düzeni ile ilgili hususlarda resen yapılan incelemede, mahkemece hükümde ” Davacıların tenfize ilişkin davasının KABULÜNE, taraflar arasındaki Fransa Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20 Kasım 2014 tarih ve 13/02989 sayılı kararının tazminata ilişkin kısmının MÖHUK 50 ve devamı maddeleri uyarınca …” şeklinde hüküm kurulmakla yetinilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Mahkemenin tenfizine karar verilen yabancı mahkeme kararını hükümde açıkça göstermesi gerekir. Bu nedenlerle, resen gözetilen sebepler ve davalı istinaf sebeplerinin kısmen kabulü nedeniyle, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE. 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23.05.2019 tarihli 2018/475 E. – 2019/192 K. sayılı kararının kamu düzeniyle ilgili hususlarda gözetilerek 6100 Sayılı HMK 353/1 -b-2 ve 355. maddesi gereğince KALDIRILMASINA. 3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE.4-Davacıların tenfize ilişkin davasının KABULÜNE. -Taraflar arasındaki Fransa Paris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20 Kasım 2014 tarih ve 13/02989 sayılı kararının; “… Şirketini, karşılarında işlediği ihlal eylemlerinden kaynaklanan zararın onarım tazminatı olarak toplam 10.000 Avro tutarını…, … şirketlerine ödemeye mahkum etmiştir…. Şirketini, karşılarında işlediği haksız rekabet eylemlerinden kaynaklanan zararın onarım tazminatı olarak toplam 16.000 Avro tutarını… , … ve … Şirketlerine ödemeye mahkum etmiştir. Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun 700 Sayılı Maddesine dayanarak … Şirketini davacı Şirketlere toplanı 4.000 Avro ödemeye mahkum etmiştir.” şeklindeki kısmının … 50 ve devamı maddeleri uyarınca …,-Tenfızi istenen yabancı mahkeme kararında ödenmesine karar verilen 30.000 Avronun faiziyle tahsili yönünde hüküm bulunmadığından, bu kısma yönelik davanın REDDİNE, 5-İlk derece yargılaması yönünden; a- Alınması gereken 80.70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 35.90 TL harç ile 3.092,00 TL tamamlama harcı toplamı 3.127.90 TL harcın mahsubu ile fazla alınan,3.047,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine. b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.375.00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.375.00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ç-Davacı tarafından yapılan 71.80 TL dava ilk masrafı ve 246,00 TL tebligat-tezkere masrafı olmak üzere toplam 317.80 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,6-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davalı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,b-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 40,50 TL tebligat ve posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,ç-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.