Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2090 E. 2022/269 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2090 Esas
KARAR NO: 2022/269
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2017/587 E. – 2019/233 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sektörün bilinen ve güvenilir kuruluşlarından biri olduğunu, Ürdün’de mukim uluslararası bir kuruluş olduğunu, uzun yıllardan beri kullandığı “…” ibaresinin sahibi olduğunu, Türkiye’de de uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresini 3 ve 5. sınıflarda Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirliği, Fas, Katar, Lübnan, Bahreyn, Ürdün ve Filistin’de tescil ettirmiş olduğunu, bu marka ile Türkiye dahil pek çok ülkede ürün alıp sattığını, TPE nezdinde … sayılı tescil başvurusu yaptığını,ancak davalının tescili nedeniyle taleplerinin kısmen reddedildiğini, “…” ibaresinin müvekkili tarafından yüksek bilinirlik seviyesine getirildiğini, davalı şirketin … sayılı markasını 5. sınıf emtiaları açısından kullanmadığını, bu emtilarda hiç bir ürün üretip satmadığını, davalı şirkete ait http://…com/ alan adlı web sitesi incelendiğinde, davalı şirketin “…” ibaresini yalnızca 3. sınıf emtialarda kullandığının görüldüğünü, temizlik ürünlerinde kullanımının olduğunun açıkça belirtildiğini, 5. sınıf yönünden ise bir ürün görseli olmadığını iddia ederek, davalı adına TPE nezdinde tescilli … sayılı “…” ibareli marka tescilinin 5. sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler ve elementler, tıbbi amaçlı diyet maddeleri, zayıflatıcı ürünler, bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç): Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler. mekanlar için koku gidericiler. koku vericiler (kişisel amaçlı olanlar hariç) Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar emtiaları bakımından iptalini ve markanın bu emtialar yönünden sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1986 yılında kurulmuş çeşitli markalara sahip bir şirket olduğunu, “…” markasını 31.03.2009 tarihinde etscil ettirdiğini, ekojenik olarak “…” markası ile yurtdışı sertifikalı ürünleri Türkiye’de ve yurtdışında da …, …, logoları ile tanıtımını yaptığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin tescilli ve tanınmış markasının aynısını tescil ettiremeyeceğini bilen davacının, hile ile terkin talebinde bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu ve dava şartlarının oluşmadığını, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/156 Esas sayılı dosyasında da davacının aynı iddia ve talepler ile dava açtığını, ancak mahkemece 03/03/2017 tarihli karar ile, davanın dayanağı bulunmadığından reddine karar verildiğini, 5 yıllık sürenin ancak 10.01.2017 tarihinden itibaren hesaplanabileceğini, henüz bu sürenin dolmadığını, eğer geriye yürütülmesi söz konusu ise, kazanılmış haklara saygı kuralının işletilmesi gerektiğini, davacının 6769 sayılı Yasanın koruduğu kişilerden olmadığını ve davacının Türkiye’de bir sınai hak sahibi olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20.06.2019 tarih ve 2017/587 Esas – 2019/233 Karar sayılı kararıyla; “… davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli olduğu 05. Sınıftaki “İnsan ve Hayvan Sağlığı için İlaçlar, Tibbi Amaçlı Kimyasal Ürünler ve Elementler, Tıbbi Amaçlı Diyet Maddeleri; Zayıflatıcı ürünler; Bebek Mamaları; Tibbi Amaçlı Bitkiler ve Bitkisel İçecekler. Diş Hekimliği İçin Ürünler (Aletler/Cihazlar Hariç), Hijyen Sağlayıcı ürünler(Pedler, Tamponlar,Tıbbi Amaçlı Yakılar, Pansuman Malzemeleri Dahil). Zararlı Bitkileri, Hayvanları ve Mantarları İmha Edici Maddeler. Mekanlar İçin Koku Gidericiler, Koku Vericiler(Kişisel Kullanım Amaçlı Olanlar Hariç). Dezenfektanlar, Antiseptikler (Mikrop Öldürücüler), Tibbi Amaçlı Deterjanlar)” etmiaları yönünden 5 yılı aşkın süreden beri ciddi kullanımı bulunmadığı gerekçeleriyle bu emtialar yönünden kullanmama nedeni ile iptaline ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmayıp, iktisat kurallarına ve serbest piyasa koşulları gözetilmeden düzenlendiğini, Dava şartlarının mevcut olmadığını, yargı yolunun caiz olmadığını, davacının taraf ve dava ehliyetinin olmadığını, davacının 6769 Sayılı Kanunun koruduğu kişilerden olmadığını, 5 yıllık kullanmama süresinin 6769 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinde işlemeye başlayacağını, kanun öncesi dönemin bu süreye eklenemeyeceğini, zira 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK’nin 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihinde iptal edildiğini, buna göre 5 yıllık sürenin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddinin gerektiğini, Kanun’un geriye yürüyeceği kanaati halinde anayasaya aykırılık iddiası nedeniyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi taleplerinin mahkemece değerlendirilmediğini, Mahkemenin Paris Konvansiyonu ve TRIPs’e gerekçeli kararda atıf yapmasının da hatalı olduğunu, bu sözleşmelerin davaya konu düzenlemeleri devletlere bıraktığını, Gerekçeli kararda “haklı nedenle üretim yapılmadığı” savunmalarının değerlendirilmediğini, ülkenin ve bölgenin genel ekonomik şartları gereğince davaya konu sınıfta üretimin ertelendiği konusundaki beyanların kararda tartışılmadığını, kullanmamanın haklı nedene dayandığını, Davacının aynı sebeple daha önce açtığı davanın (Bakırköy 2.FSHHM 2016/156 Esas – 2017/52 Karar) o tarihte yasal dayanağı bulunmadığından ret ile sonuçlandığını ve kesinleştiğini, davacının aynı konuda tekrar dava açmasının kötüniyetli olduğunu, Müvekkilin markasının tanınmış ve kabul görmüş olmasından davacının istifade etmeye çalıştığını, haksız talebin reddinin gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 22/10/2018 havale tarihli raporda sonuç olarak, ürün sınıflarının dikkate alınmaması halinde “…” markasının davalı tarafça kullanıldığı, davalının 03 grubu ürünler yönünden “…” markasını kullandığı, davalı tarafın “…” markasını 05 grubuna giren ürünler yönünden ise ciddi kullanımının olmadığı belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın iptali ve sicilden terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli olduğu 05. Sınıftaki emtiaları yönünden 5 yılı aşkın süreden beri ciddi kullanımı bulunmadığı gerekçeleriyle bu emtialar yönünden kullanmama nedeni ile iptaline ve sicilden terkinine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekilinin aşamalarda ve istinaf dilekçesinde “6769 Sayılı Kanun’un geriye yürüyeceği kanaati halinde anayasaya aykırılık iddiası nedeniyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi taleplerinin mahkemece değerlendirilmediğini, dosyanın somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini” talep etmiş ise de; işbu davada uygulanacak hukuk kurallarının Anayasa’ya aykırılığı yönündeki davalı vekili iddiası ciddi görülmediğinden, somut norm denetimi yoluna gidilmesi düşünülmemiştir. Davacının taraf ve dava ehliyetinin bulunduğu, yargı yolunun caiz olduğu ve davacının 6769 Sayılı Kanun uyarınca dava açma hakkına sahip olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. 6769 Sayılı Kanun’un 9.maddesinde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan kullanılmayan markanın iptaline karar verilir.” düzenlenmesi gereğince; davalı tarafın ileri sürdüğü kullanmama nedenlerinin, mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında tartışıldığı ve raporların denetime elverişli olduğu anlaşıldığından, somut olayda “kullanmamanın haklı nedene dayalı olduğu” ispat edilememiş olduğundan, mahkeme kararı bu yönüyle de yerindedir. Davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli olduğu 05.sınıftaki emtialar yönünden beş yıl süreyle kullanılmadığı sabittir. Beş yıllık sürenin hesabında 6769 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinden önceki sürelerin de hesaba katılması yönündeki mahkeme değerlendirmesi de yerinde olduğundan, ilk derece mahkemesinin markanın iptaline dair kararı isabetli olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2022