Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2080 E. 2022/311 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2080 Esas
KARAR NO: 2022/311
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2017/421 2019/122
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 18.08.2006 tarihli yapım sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafından sözleşmenin fesh edildiği hususunun 15.02.2016 tarihinde bildirildiğini, müvekkilinin sözleşmeye ilişkin tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından 08.01.2008, 15.01.2008, 22.01.2008, 29.01.2008 tarihli faturaların ödenmediğini, bundan dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile söz konusu alacakların tahsili açısından icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu iddia ederek, itirazın iptalini, takibin devamını, alacağın tahsilini geciktirmek maksadıyla ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz eden davalı-borçlu aleyhinde %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, alacağın BK 147/6. maddesi gereğince zaman aşımına uğradığını, davacının alacak talep etmiş olduğu programların televizyon kanalında yayınlanıp yayınlanmadığı ve takibe konu olan faturaların müvekkiline tebliğ edilip edilmediği hususunun ispata muhtaç olduğunu, ayrıca davacı ile müvekkili arasında her yıl iki kez hesap mutabakatı yapıldığını, herhangi itirazı kayıt ileri sürülmediğini, davacı şirketin davranışları ile güven ilişkisine dayalı olarak devam eden ticari ilişkinin sözleşmenin feshinden sonra talepte bulunmasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “taraflar arasındaki yapım sözleşmesi gereği davacı şirket tarafından “…” isimli programların üretilip davalı şirkete teslim edildiği, şirket tarafından yayınlandığı, sözleşme ve bilirkişi raporuna göre, “…” programının 08/01/2008, 15/01/2008, 22/01/2008 ve 29/01/2008 tarihlerinde yayınlandığı ve yayınlanan bölümlerin telif hakkı için 188.800,00 TL tutarında bir alacak oluştuğu, bu alacağın faturaya bağlanıp, faturaların davalı şirkete gönderildiği, bedelinin ödenmemesi üzerine davacı şirket tarafından İstanbul … Noterliğinin 19/02/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin davalı şirkete gönderildiği, ihtarnamenin 22/02/2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine itirazı iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili zaman aşımı savunmasında bulunmuş ise de, talebin dayanağı, taraflar arasındaki eser sözleşmesi olup, ihtarname, takip ve dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğramadığından, zaman aşımı itirazı reddedilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre, davacının isteyebileceği alacak miktarının 188.800,00 TL olup, davalı tarafça ödenmediği, tarafların sıfatı ve işin niteliğine göre davacı tarafın avans faizi talep edebileceği, ihtarname ile temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının 271,56 TL olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece dosyada mevcut 2 bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, mahkemenin ilk bilirkişi raporunu yeterli ve denetlenebilir olmadığı gerekçesiyle ek rapora göndermeden yeni bir heyetten rapor aldığını, yeni alınan bu rapora itiraz ederek dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesini istediklerini ancak mahkemenin bu talepleri kabul etmediğini, davacı tarafın her ne kadar söz konusu programların ilgili tarihlerde yayınlandığını iddia etmekte ise de, bu tarihlerde programın o bölümlerinin yayınlandığının ayrıca müvekkili tarafından o tarihlere yapılan ödemelerin dava konusu bölümlere ilişkin olmadığını ispat yükünün davacıda olduğunu, ayrıca programların yayınlandığı kabul edilse bile, bunlara ait faturaların davacı tarafça ibraz edilemediğini, bu durumun bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiğini, sözleşmenin 13/b maddesi gereğince yayını müteakip yapımcının keseceği faturanın tebliğinden itibaren ödemenin 15 gün sonra yapılacağını ve VUK 231. Maddesine göre faturanın, malın veya hizmetin verildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde düzenlenmesi gerektiğini, oysa davacının bu konuların ispatına dair delil sunmadığını, davacının 189.071,56-TL tutarlı fatura bedelini takip tarihine kadar istememiş olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sadece Youtube da herhangi bir hesap tarafında paylaşılmış olan program tanıtım videosuna istinaden programların yayınlandığı kanaatine varmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflar arasında yılda iki kez hesap mutabakatları yapıldığını ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, mutabakatların delil olarak dosyaya sunulduğunu, ayrıca TBK’nın 147. Maddesi uyarınca alacağın zamanaşımına uğradığını, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine toplam 189.071,56-TL nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 08/01/2008, 15/01/2008, 22/01/2008 ve 29/01/2008 tarihli “…” programına ilişkin ödenmeyen bedellerin gösterildiği, davalının borcun bulunmadığından bahisle itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 18.08.2006 tarihinde imzalandığı konusunun sözleşmenin 3.maddesinde düzenlendiği, davacı tarafından yapımcılığın üstlenildiği, yapımcının görüntü, müzik seçimi, kurgu ve kompozisyonun belirlediği tüm çalışmaların kurgusu seslendirilmesi, montajı, stüdyo çalışmaları ve çekimlerle ilgili iş bu yapım sözleşmesi ile meydana gelecek eserlerin 5846 Sayılı FSEK’in ilgili maddeleri uyarınca mali hakları ile icracı, sanatçı, komşu hak sahiplerinin haklarının davacıya munhasıran devri ile tarafların karşılıklı olarak hak ve yükümlülüklerinin tespiti ve iş bu sözleşmenin tatbikinden ve yorumundan doğacak uyuşmazlıklardan doğacak çözüm yollarının gösterilmesi olduğu 3.maddeden anlaşılmıştır. 21/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; 18/08/2016 rarihli sözleşme taraflarının davacı ile dava dışı … A.Ş.” firması arasında düzenlendiği ancak davalının 18/08/2016 tarihli sözleşmeye karşı çıkmadığı, sözleşmenin ödemeyi düzenleyen hölümlerinde ödemenin yayınlanan her bölüm için ilgili bölüm yayımını mütcakip yapımcı taratından kesilecek faturanın tebliğinden itibaren onbeş gün sonra yapılacağının düzenlendiği, dava dosyası içeriğinden dava konusu programın yayınlanıp yayınlanmadığı hususunda bir kanatte ulaşmanın mümkün olamadığı, davalı ticari defter kayıtlarında 08/01/2008, 15/01/2008, 22/01/2008 ve 29/01/2008 tarihlerinde yayınlandığı iddia edilen programlar ile ilgili davacı tarafından kesilerek davalı kayıtlarına giren fatura kaydına rastlanmadığı, davacının 18/08/2006 tarihli sözleşmeye dayandırdığı alacağının var olup olmadığı hususundaki takidir Mahkemeye ait olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. 24/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava dosyasına eklenen reyting kayılları, DYD’lerin içerikleri ve 3 adel Youtube tanıtım filminin içerikleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde dava konusu olan ‘…’ programının 08/01/2008, 15/01/2008, 22401/2008, 29/01/2008 tarihlerinde yayınlandığı, yayınlanan bölümlerin telif hakkı için 188.800 TL tutarında bir alacak oluştuğu, bu alacak tutarına yasal faizlerin ne şekilde uygulanacağı yüce mahkemenin takdirine bırakılacağı ” yolunda görüş bildirmiştir. Dava dosyasının daha önce mahkemenin görevsizliğine dair verilen kararın istinaf incelemesi nedeniyle Dairemize geldiği, Dairemizin 2017/636 E 2017/434 K sayılı ilamıyla dava konusu uyuşmazlığını eser yapım sözleşmesinden kaynaklanması ve 5846 Sayılı FSEK’in 76. Maddesi uyarınca Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne, dosyanın HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine iadesine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden davacı tarafın yapım sözleşmesi gereğince üzerine düşen edimi yerine getirdiği, dava konusu “…” programının takip ve dava konusu olan bölümlerinin yayınlandığı, bu hususun alınan bilirkişi rapor içeriğinden de anlaşıldığı üzere reyting kayıtları, dvd içerikleri ve youtube tanıtım filmi içeriklerinden anlaşıldığı, dolayısıyla davanın konuyla ilgili düzenlenen fatura bedellerini ödemesi gerektiği anlaşılmıştır. Söz konusu alacak sözleşmeden kaynaklanan alacak olduğundan TBK’nın 146. (6098 Sayılı BK’nın 125.) maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 15.494,86-TL harçtan, peşin alınan 3.873,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.621,14-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022