Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/207 E. 2019/262 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/207 Esas
KARAR NO : 2019/262
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/07/2018
NUMARASI : 2018/774 2018/774
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep eden vekili, 50.000 TL’lik çeke dayalı alacağın tahsilini temin maksadıyla ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiş, mahkemece de talep yerinde görülerek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmiştir.
İşbu ihtiyati haciz kararına karşı taraf … vekili itiraz etmiş, itirazında; Bakırköy 6.ATM’nin 2018/619 Esas sayılı dosyasında çekle ilgili olarak menfi tespit davası açtıklarını ve ihtiyati tedbir kararı ile çek hakkında ödeme yasağı ve karşılığının ödenmemesi kararının verildiğini, verilen kararın İİK’nun 72.maddesi kapsamında bir karar olup basit yargılamada verilmediğini, bu kararın ihtiyati haciz istenilmesine ve verilmesine engel olduğunu, mahkemenin de zaten bu kararı teminatlı olarak verdiğini, esasa ilişkin bir dava olmakla artık Bakırköy 6.ATM’nin görevli ve yetkili hale geldiğini, çekin karşılıksız olmadığını, çekin arkasında neden ödenmediğinin yazılı olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; ihtiyati hacize itiraz sebeplerinin İİK’nun 265.maddesinde düzenlendiği, itirazın İİK’nun 265.maddesinde sayılan nedenlerden olmadığı, bunların ancak menfi tespit davasına konu olabileceği gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiş, kararı itiraz eden … vekili istinaf etmiştir. İtiraz eden … vekili istinaf sebebi olarak; itiraz dilekçesindeki hususları tekrar etmiş, ayırca çekin karşılıksız olmadığını, çekin arkasında mahkeme kararı nedeniyle ödenmediğinin yazılı olduğunu, mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, tedbir kararının İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan bir davada verildiği, tedbir kararının kalkmasından sonra kişinin çeki bankaya ibraz ederek ödemesini isteyebileceği, buna rağmen ödenmez ise çek arkasına bu durumun yazılacağını ve takip yapılabileceğini, nitekim iflas erteleme ve konkodatoda da uygulamanın bu şekilde olduğunu, kaldı ki faktoring şirketlerinin çek ya da kambiyo senetlerine dayalı takip yapamayacağını, mahkemece, ihtiyati tedbir kararının İİK ve HMK hükümleri esas alınarak verildiğini, ihtiyati haczin de İİK’da düzenlendiğini, aynı kanunun bir maddesinin başka diğer maddesinin ise başka şekilde yorumlanıp uygulanamayacağını, konuyla ilgili dava bulunduğundan Bakırköy 6.ATM’nin yetkili ve görevli olduğunu ve bu mahkemenin verdiği kararın yok sayılarak ihtiyati haciz kararı verildiğini, Yargıtay’ın ihtiyati haczi bir icra işlemi görmediğini, ayrıca açılacak alacak ya da menfi tespit davasının zamanaşımını durduracağını ve keseceğinin kabul edildiğini, nizalı kazaya ilişkin menfi tespit davası dışında verilen tedbir kararının ihtiyati hacze engel olduğunu, eğer bu durum tartışılır bir duruma gelirse her iki müessese de İİK’da düzenlendiğinden tedbirlerin çatışması söz konusu olur ki kanun koyucunu bu şekilde hüküm koymayacağı hukuk aklına aykırı bidr işlem yapılmayacağının gözetmesi gerektiğini, HMK’nun 390.maddesinde ihtiyati tedbirin dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili mahkemenin dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir düzenlemesinin bulunduğunu, İİK’nun 72/2 maddesinde “icra takibini ndurdurulması” kavramının düzenlendiğini, oysa bu maddede takipten öcneki davanın düzenlenmiş olup burada takibe konu edilmeme şeklinde tedbir kararının anlaşılması gerektiğini, yani menfi tespti davalarında tedbire rağmen ihtiyati haciz istenemeyeceğini, bu hususa aykırı bütün kararların hukuka aykırı olduğunu, İİK 72.maddesinin verdiğ iyetki ile esas davaya bakan mahkemenin bir yarar dengesi oluşturmak için geçici olarak tedbir kararı ile ihtiyati haczi engelleyecek ihtiyati tedbir kararı oluşturduğunu, bu kararın belli bir teminat mukabilinde ihtiyati hciz isteme hakkını ortadan kaldırdığını, bu karara başka bir mahkemenin aykırı bir karar veremeyeceğini, İİK’nun 72.maddesi uyarınca verilen bir tedbir kararı verken ve bu tedbir kararı teminata bağlanmış iken alacaklı ihtiyati haciz kararı alabilecekmidir, bu karar ile tekrar hacizler yapabilecekmidir, ayrıca takibin durdurulması halinde yasanın maktu tazminata hükmedileceğini belirttiğini, buna rağmen alacaklı ihtiyati haciz kararı alıp borçlunun bütün mallarını haczettirir ise bu hükmün anlamı olacakmıdır, mahkemenin tedbir kararı verdiğini ve teminatın da depo edildiğini, ayrıca faktoring şirketlerinin bir kambiyo senedini ancak alacağın temliki yoluyla alabileceğini, o alacağın da fatura , senet irsaliye ile irtibatlandırılması gerektiğini, yüksek mahkemenin tedbir kararına rağmen başka bir mahkemenin ihtiyati haciz kararı veremeyeceği yönünde kararları bulunduğunu, Yargıtay 11.HD’nin 2009/12445 Esas, 2009/11317 Karar, yine 2005/13637 Esas 2006/3081 Karar sayılı kararlarının bu yönde olduğunu, yine Yargıtay 19 HD’nin kararlarına göre faktoring şirketlerinin yalnızca çeke dayalı olarak ihtiyati haciz isteyemeceklerini, kambiyo senedine dayansa ible alacaklarını fatura ya da benzeri belgelerle ispatlaması gerektiğini belirttiğini, ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir. İhtiyati haciz isteyen tarafından talep dilekçesine ekli olarak sunulan çek fotokopisinin incelenmesinde; çekin 07/07/2018 keşide tarihli, 50.000 TL bedelli, keşidecisinin itiraz eden şirket, lehtarının borçlu … Ltd. Şti olduğu, bu şirketten de finans faktoring şirketine geçtiği ve bankaya ibraz edildiği, Bakırköy 6.ATM’nin ödeme yasağı kararının bulunduğu çek arkasına şerh düşüldüğü görülmüştür. Yine talep dilekçesine ekli belgeler arasında … Ltd. Şti ile ihtiyati haciz isteyen şirket arasında 11/08/2015 tarihli faktoring sözleşmesinin düzenlendiği görülmüştür.Ayrıca sunulan fatura fotokopilerinin incelenmesinde; 18/12/2017 tarihli 30.619,10 TL bedelli ve 26/12/2017 tarihli 34.497,14 TL bedelli olup … Ltd. Şti tarafından … Tekstil Ltd. Şti’ne düzenlendikleri görülmüştür. İhtiyati haciz isteyenin 20/07/2018 tarihinde talepte bulunduğu görülmüştür. İtiraz dilekçesinin ekinde sunulan Bakırköy 6.ATM’nin 05/07/2018 günlü ara kararında; aralarında dava konusu çekin de bulunduğu bir kısım çekler hakkında davalı tarafça bankaya ibrazı halinde tedbiren karşılığının ödenmemesine ve ödeme yasağı konulmasına dair karar sunulduğu , davanın … Tekstil tarafından davalılar …faktoring A.Ş …Faktoring A.Ş,… Faktoring A.Ş ile …Tekstil şirketi aleyhine açılan menfi tespit davası olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Talep, ihtiyati hacze ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati hacze itirazın reddi kararına yöneliktir. İhtiyati haciz kararı geçici hukuki himaye tedbiri olup bir icra işlemi değildir. Dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı bulunması ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları da bu yöndedir. Öte yandan ihtiyati hacze itiraz sebepleri İİK’nun 265.maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Mahkemece anılan madde gerekçe yapılarak itirazın reddine dair karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen itiraz eden … vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İtiraz eden … vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın itiraz eden …nden alınarak hazineye irad kaydına,
3-İtiraz eden … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.07/02/2019