Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2067 E. 2019/2865 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2067 Esas
KARAR NO : 2019/2865 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI : 2019/41 E. – 2019/61 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin halen Türkiye’nin büyük akaryakıt dağıtım şirketlerinden biri olan … marka ve logosu altında faaliyet gösteren yaklaşık 1500 istasyonu bulunduğu, davalı şirket, T.C. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) nezdinde …/6426-3/37245 lisans numarası ile dağıtım lisansına sahip olduğu EPDK nezdinde kayıtlı markaları ise; …. markaları olduğunu, davalı şirketin, … ibareli markayı ve müvekkili şirketin kurumsal renklerini, dağıtım yaptığı ve EPDK nezdinde bayi olarak görünen şirketlere kullandırarak müvekkili şirketin tescilli marka haklarına tecavüz ettiği ve haksız rekabete yol açtığını beyanla, müvekkilinin tescilli tanınmış … ve … esas unsurlu markalarından doğan haklarına ve kurumsal renklerine vaki tecavüzün tespiti ve önlenmesi, davalının eylemlerinin haksız rekabet yarattığının tespiti ve haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat ve …sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; yetki itirazı ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, müvekkili şirketin tescilli marka olarak kullandığı “….” markası 04 emtia kodundan dahilinde ticari işletme yapmaya izin verdiğini, davacının belirtmiş olduğu ” …” ibaresinin davacıya özgülenmiş ve sadece davacı tarafından kullanılan bir ibare de olmadığını, patent kurumu tarafından onaylanmış bir çok firma “…” ibaresini kullandığını, müvekkili şirketin dağıtıcı firma olarak kullandığı marka olan “…” markası davacı şirket ile ilgili hiçbir iltibas oluşturacak eylemi olmadığını, davacının logo kullanımı veya davacının ürünlerini taklit edici bir eylemi olmadığını, müvekkili şirketin mavi sarı renk kullanmasının davacının markasını taklit amacı taşımadığını, ayrıca müvekkili şirketin kullandığı rengi ayırt edici hiçbir unsur olmaksızın kullandığını, müvekkili şirketin kullandığı totem reklam panolarında büyük ve okunaklı bir şekilde kendi tescilli markası olan “…” ibaresi kullanıldığından davacı markası ile iltibas oluşturacak bir durum söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli duruşmasında mahkemenin ara kararıyla; markanın hükümsüzlüğüne yönelik talepleri dışındaki talepler yönünden dosyanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesine karar verildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli 2019/41 E. – 2019/61 K. sayılı kararıyla; marka sahibi şirket tarafından markanın noterden davalıya devredildiği belirtilmişse de; devir sözleşmesi sicile kaydedilmediğinden, marka üzerindeki hakların dava dışı …San ve Tic. A.Ş’ye ait olduğu gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı şirketin İstanbul Anadolu 1.FSHHM’nin 2018/378 D.İş sayılı dosyasına devir sözleşmesini sunarak marka kullanımının yasal olduğunu, kullanımının 2014/110435 sayılı markaya dayandığını ileri sürdüğünü, TMK 7.mad. uyarınca resmi sicil ve senetlerin belgeledikleri olguların doğruluğuna karine oluşturacağını, dava açılmadan hemen önce yada dava devam ederken TPMK’ya sulunmuş ancak işlenmemiş devir sözleşmesinin bulunması halinde HMK’nın 125.maddesi gereğince mahkemelerin davacı tarafa süre vererek davayı devralana karşı devam edip etmeyeceklerini sorduklarını, kararın usul ekonomisiyle bağdaşmadığı gibi sicilin gerçeği yansıtmadığını bilen müvekkilinin marka üzerindeki gerçek hak sahibine karşı bu hükümsüzlük davasını yöneltmesinin hukuka uygun olacağını, davacı tarafça devir sözleşmesi sunulduğundan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevabında; davanın esasına yönelik itirazlarını tekrarla istinaf talebinin reddini istemiştir. TPMK’dan celp edilen kayıttan; hükümsüzlüğü istenen 2014/110435 sayılı markanın dava dışı …San ve Tic.A.Ş adına kayıtlı olduğu, davalı şirkete lisans verildiği görülmüştür. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; 2014/110435 sayılı markanın, Mersin ….Noterliğinin 17.09.2018 tarih …. yev.numaralı marka devir sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini beyan ettiği ve devir sözleşmesini sunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin 2014/110435 sayılı markanın hükümsüzlüğü talebiyle dava açtığı,ilk derece mahkemesince sicilde hak sahibi olarak dava dışı … A.Ş.’nin göründüğü, marka devir sözleşmesinin sicile tescil edilmediği gerekçesiyle davalının sıfat yokluğu nedeniyle, davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır.Marka devir sözleşmesinin, İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2018/378 D.İş. Sayılı dosyasına ve dava dosyasına davalı tarafça ibraz edildiği, yargılama sonunda mahkemenin hükümsüzlük ve terkin kararı vermesi halinde, tescil sahibinin hakları etkileneceğinden yokluğunda yargılama yürütülerek karar verilmesinin mümkün bulunmadığı ve hükmün infazında da sorun yaşanacağı anlaşılıyorsa da; dava tarihinde yürürlükte olan 6769 Sayılı SMK 148/4 maddesi gereğince noterde geçerli bir devir ile hak sahibi olan davalının da davada taraf sıfatı bulunduğu göz önüne alınarak, ilk derece mahkemesince davacı tarafa tescil sahibine dava açması için uygun bir mehil verilerek, dava açılması halinde davaların birleştirilerek yargılamaya devam olunması, dava açılmaması halinde ise yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının tek başına taraf sıfatı bulunup bulunmadığının değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, doğrudan sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli 2019/41 E. – 2019/61 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,3-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı avansından kullanıldığı anlaşılan, 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 36,00 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 157,30 TL’nin davacı davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/12/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.