Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/204 E. 2021/2092 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/204 Esas
KARAR NO: 2021/2092 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2017/346 E., 2018/256 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalı … A.Ş. tarafından 22.05.2015 tarihinde başvurusu gerçekleştirilmiş ve 01.07.2015 tarihli, … no’lu Endüstriyel Tasarımlar Bülteni’nde yayınlanmış olan 09-01 sıra no’lu şişe tasarımının TPE nezdinde … tescil numarası ile kayıtlı bulunduğunu, ancak davalının TPE nezdinde tescil ettirdiği işbu tasarım, 2011 yılından bu yana müvekkil tarafından üretilip yoğun pazarlama ve tanıtım faaliyetleri ile piyasada tutunan, tüketicinin beğenisini kazanan şişeyle ayniyet derecesinde benzediğini, gerçekten de, müvekkilinin 2011 yılında üretimine başladığı şişeleri dava dışı başka bir firmaya satarak bahse konu şişenin uzun yıllardan bu yana ülke pazarında tanınan ve bilinen bir ürün haline gelmesini sağladığını, davalının tescil ettirdiği şişe tasarımının aynısının çok daha önceden müvekkil tarafından üretilip satışa sunulduğundan tescili tasarım hiçbir yenilik unsuru barındırmadığını, ilk olarak, müvekkili tarafından üretilerek satışa sunulan şişelere ilişkin bir fatura örneğinin de dava dilekçesi ekinde sunulmakta olup işbu fatura örneği incelendiğinde, bahse konu şişenin 2013 yılında dava dışı başka bir firmaya “…” ürün, “…” sektör ve “…” tanımıyla fatura edildiğinin görüldüğünü, bu kapsamda; ilk müvekkili tarafından üretilip uzun yıllardan beri satışa sunulan ve tüketiciler nezdinde yaygın bir tanınırlığı olan şişe tasarımı ve davalının tescil ettirdiği şişe tasarımı incelendiğinde karşılaştırmaya konu tasarımların ayniyet derecesinde birbirlerine benzedikleri, davalının tescil ettirdiği şişe tasarımının aslında müvekkilin uzun yıllardan beri üretip satışa sunduğu ve tüketiciler nezdinde de tanınan ve beğenilen şişe tasarımdan ayırt edilmesini sağlayacak hiçbir yenilik unsuru barındırmadığının izahtan vareste olup bu hususta yapılacak bilirkişi değerlendirmesiyle de iddialarının doğruluğunun açığa çıkacağını, kaldı ki; karşılaştırmaya konu şişeler arasındaki birebir benzerliğin, teknik zorunluluktan kaynaklanmadığının da açık olduğunu, zira somut olayda olduğu gibi şişe tasarımları, tasarımcısına sınırsız bir seçenek özgürlüğü ve yaratıcılığını ispatlama imkanı tanıdığını, bu sınıfta tescilli diğer tasarım şişe ürünleri incelendiğinde de görüleceği üzere; TPE nezdinde tescilli birbirinden farklı birçok şişe tasarımı bulunduğu ve bu alanda ciddi bir seçenek özgürlüğü bulunduğunun anlaşılacağını, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Hükümsüzlük Halleri” başlıklı 43/a maddesindeki düzenlemeyle tescil edilen tasarımın 554 sayılı KHK’nın 5. – 10. maddelerinde belirtilen koruma şartlarına sahip olmaması halinde başvuru üzerine yetkili mahkeme tarafından tescilli tasarımın hükümsüz sayılacağı yasa koyucu tarafından kaleme alındığını, 554 sayılı KHK’nın 5. maddesinde yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımların belge verilerek korunacağı belirtildikten sonra, 6. maddede “yeniliğin” ve 7. maddede ise “ayırt ediciliğin” ayrıntılarının düzenlendiğini, dolayısıyla, bu hükümler kapsamında ancak yeni ve ayırt edici özellikteki tasarımların hukuken korunabileceğini, 554 sayılı KHK’nın 6/1 maddesinde, “yenilik” kavramı açısından dünyada yenilik (mutlak yenilik) ölçütünün esas alındığını, buna göre, tasarımın aynısı, başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamışsa söz konusu tasarımın yeni kabul edileceğini, tasarımın yeniliğini belirlemede, tasarımın insan bilgi veya tecrübe hazinesine yaptığı katkının büyüklüğü ve niteliği önem arz edeceğini, ayrıca tasarımların sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edileceğini, 554 sayılı KHK’da “ayırt edicilik” kavramının tespitinde, tasarımın bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yarattığı etkinin ölçüt olarak alındığını, buna göre, bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda oluşturduğu genel izlenim ile diğer tasarımların böyle bir kullanıcıda oluşturduğu genel izlenim arasında belirgin bir farklılık varsa, söz konusu tasarımın ayırt edici nitelikte sayılacağını, burada, ayırt edici nitelik açısından kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok, ortak özelliklerine ağırlık verildiğini, ancak her koşulda, bilgilenmiş kullanıcı açısından ayırt edicilik değerlendirilirken ürünün tümü üzerindeki etkinin dikkate alındığını, nitekim; yerleşik Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri ile de sabit olduğu üzere, yenilik ve ayırt edicilik vasfını taşımayan endüstriyel tasarımlar tescil edilemez; tescil edilse dahi talep halinde hükümsüzlüklerine karar verilmesi gerektiğini, bu hususta; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de E. 2011/15463, K. 2013/8 ve 2.1.2013 tarihli emsal kararında da yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını barındırmayan ve karşılaştırmaya konu tasarımla arasındaki benzerliklerin teknik zorunluluklardan kaynaklanmadığı anlaşılan tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini isabetli olarak belirtmiş ve aynı kanaatteki yerel mahkeme kararını onadığını (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2011/15463, K. 2013/8 ve 2.1.2013 tarihli emsal kararı) belirterek, ilk olarak müvekkili tarafından üretilip satışa sunulan, tüketici nezdinde de beğenilirliği ve yaygın tanınırlığı olan şişenin birebir aynısının, hiçbir yenilik ve ayırt edici özellik bulundurmaksızın davalı tarafından TPE nezdinde tescil edilmiş olması haksız ve hukuka aykırı olup müvekkilinin bu sebeple uğradığı mevcut ve muhtemel zararlarının giderilmesine ilişkin maddi-manevi tazminat ve sebepsiz zenginleşme talepleri saklı kalmak kaydıyla, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Hükümsüzlük Halleri” başlıklı 43/a maddesi uyarınca, davalının tescil ettirdiği 2015/03904 no’lu tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine ve işbu kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkili şirketin tasarımlarının ayırt edicilik ve yenilik kriterlerini sağladığını, müvekkilinin 2015/03904 sayılı tasarım belgesine konu tasarımlarının konusunun şişe olduğunu, bahse konu tasarımın 2011 yılında üretildiği iddia edilmekte ise de; 2013 yılında bahse konu şişeye ilişkin olarak dava dışı şirkete ürünün satılıp faturalandığını iddia ettiğini, bu konuda 29/01/2013 tarihli teknik çizim ve 30/01/2013 tarihli faturanın davacı tarafından delil olarak sunulduğu, bu belgelerin hukuki bir kıymetinin bulunmadığı, zira 30/01/2013 tarihli faturanın sipariş tarihi olarak 21….2012 gösterildiğini, faturanın konu edildiği iddia edilen tasarıma ilişkin teknik çizime ise 29/01/2013 tarihinin atıldığını, anılan belgeler çerçevesinde dava dışı şirketin davacı şirketin ürün gamında olmayan herhangi bir çizimi de bulunmayan bir ürüne ilişkin sipariş verdiğini, dolayısıyla bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının beyanlarının çelişki içerdiğini, 29/01/2013 tarihli teknik çizimin gerçekten anılan tarihte atılıp atılmadığının hukuken tartışmalı olduğu gibi söz konusu faturaların da dava konusu endüstriyel tasarıma ilişkin olarak düzenlendiğinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin tasarımlarının ayırt edicilik niteliğine sahip olup davacının dayanak tasarımlarından belirgin farklılıklar içerdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporlarına göre; ” dava konusu uyuşmazlığın şişe tasarımından kaynaklandığı, tasarımcının seçenek özgürlüğünün kısıtlı olduğu, davalının tescilli tasarımı ile davacının tescilsiz tasarımının benzer olduğu, benzerlik karşılaştırmasının tescil belgesi üzerinden yapılacağı, tasarım tescilinde zorunlu olmayan tarifname üzerinden benzerlik karşılaştırması yapılmasının usule uygun olmadığı, davalının tasarım tarifnamesindeki tarifin bugüne kadar üretilmiş en anonim şişeyi tanımladığı, yenilik ve ayırt edicilik yönünden bir tanımlama getirmediği, davacı tarafın 10/08/2011 tarihli … web sitesinde yayınlanan yazı ve 22/07/2011 tarihli youtube web sitesinde bulunan video gözetildiğinde davacının tescilsiz tasarımının davalının tescilli tasarımı ile benzer olduğu ve davalının tasarım tescilinden 3 yıl 10 ay önce kamuya sunulduğu, bilirkişi raporundaki bilişimci bilirkişinin içeriklerin değiştirilmediğine yönelik tespitinin de dikkate alınması gerektiği ” gerekçeleriyle davanın ilan talebi dışında kabulüne, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … başvuru numarası ile tescilli şişe tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliği bulunmadığından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, hüküm kesinleştiğinde kesinleşme şerhli karar örneğinin TPMK’ya gönderilmesine, hükmün ilanı talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinafında; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin 11/12/2017 tarihli raporu esas almakla birlikte bu rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, raporda davalı tasarımı ile davaya mesnet tasarımın ağız kısmının farklılaştığı kabul edilmesine rağmen taban kısmına dair inceleme yapılmadığını, kaldı ki, 18/09/2017 tarihli raporda seçenek özgürlüğünün oldukça dar olduğu şişe tasarımı alanında müvekkilinin tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını barındırdığının açık bir şekilde ifade edildiğini, mahkemenin davacının sunduğu sonradan oluşturulma ihtimali bulunan evraklar ile faturayı haklı olarak dikkate almadığı halde güvenilirliği konusunda ciddi şüpheler uyandıran bir kaç internet sayfasını hükme esas almasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ilan talebinin reddine rağmen müvekkili yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan raporun kendisi içinde çelişkili olduğunu, seçenek özgürlüğünün derecesinin dikkate alınması gerektiğini, yine tasarımlar arasındaki farklılıklar değerlendirilirken bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenime bakılması gerektiğini, tasarımda kullanılan bazı unsurların kamuya arz edilmiş olmasının tasarımın diğer unsurlarının görmezden gelinmesi ve tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı anlamına gelmeyeceğini, müvekkiline ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşıdığını, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun daha önce alınan 18/09/2017 ve 03/02/2017 tarihli raporlar arasındaki çelişkiyi gidermesi gerektiğini, ancak bu konunun dikkate alınmadığını, dolayısıyla çelişkinin giderilmediğini, 18/09/2017 tarihli raporda müvekkilinin tasarımının yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşıdığının belirtildiğini, 11/12/2017 tarihli raporda ise bu farklılıkların tamamen ele alınmadığını, sadece şişe tasarımının ağız bölmesindeki açık tasarım farklılığının değerlendirilerek konunun geçiştirildiğini, oysa her iki şişe arasındaki tek farklılığın ağız bölmesi olduğu kabul edilse bile şişelerin farklı yöntemler ile açılması ve açıldığında ağız kısmının tamamen farklı tasarlanmış olmasının müvekkilinin tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşıdığının gösterilmesi açısından yeterli olduğunu, bütün yargılamanın salt internet üzerinde yapılan bir kaç reklam incelemesine dayalı olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyada davanın kabulüne dayanak oluşturacak delil ve belge bulunmadığını, internet sitelerinin güvenirliliğinin kuşkulu olduğunu, bu konudaki itirazlarına rağmen herhangi bir inceleme yapılmadığını, dava kısmen reddedildiği halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini bildirmiştir. Feri Müdahil vekili istinafında; 18/09/2017 tarihli rapora ilişkin beyanlarını sunduklarını, bu görsellerin müvekkili şirketin … ismiyle satışa arz edilen içeceğin piyasaya sunulmasından ibaret olup videoda yer alan görsellerde şişe tasarımına değil müvekkilinin markasına dikkat çekildiğini, 03/02/2017 tarihli raporda atıf yapılan web sitesindeki görselin yenilik ve ayırt ediciliği giderici özelliğinin bulunmadığını, somut olayda yenilik kriterinden ziyade ayırt edicilik unsurunun olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, 18/09/2017 tarihli raporda tespit edildiği üzere davalının tasarımının ayırt edicilik unsurunu taşıdığından tescilinin hukuka uygun olduğunu, davacının sunduğu teknik resim ve faturanın delil olarak kabul edilemeyeceğinin tüm bilirkişi raporlarında açıkça tespit edildiğini, buna göre davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. TPE tarafından mahkemeye gönderilen 08/03/2016 tarihli cevabi yazıda dava konusu tasarım tescil dosyasının onaylı suretlerinin gönderildiği, tasarımın şişe tasarımı olduğu, tasarımın tescil edildiği ve 01/07/2015 tarihli bültende yayınlandığı, 6 aylık itiraz süresi içinde itirazda bulunulmadığı takdirde tasarım tescilinin kesinlik kazanacağının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davalı …’ne ait … no’lu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki tasarımın başvuru tarihi olan 22.05.2015 tarihinden evvel kamuya sunulduğu; bu sebeple, hükümsüzlüğü istenilen tasarımın “yenilik” ve “ayırt edicilik” kriterlerini ihtiva etmediği” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “… numaralı endüstriyel tasarımın davalı adına tescilli olduğuna, 10.08.2011 tarihinde www…com.tr web adresinde yayınlanmış haber içeriğinin değiştiğine/güncellendiğine (update) dair bir bilginin yer almadığına, 09.07.2013 tarihinde www.youtube.com web adresinde yayınlanan ve video adresinin kök raporda yazan adres ile aynı olduğu, incelemeye özetle davaya konu adreste yer alan videonun değiştirilmediği ya da silinip tekrar yüklenmediğine, davalı … A.Ş. firmasına ait … numaralı endüstriyel tasarımın, davacının davaya mesnet sunduğu tasarımlardan farklı olması sonucu 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Md. 56 (SMK) göre Yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını barındırdığına, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Md. 56 (SMK) göre Yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına haiz … numaralı Endüstriyel Tasarımın hükümsüzlüğüne yer olmadığı” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 11/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava dosyası, internet adresleri, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları ve sunular ürün örnekleri üzerinde yapılan inceleme ve karşılaştırmalar neticesinde; özellikle tasarımda seçenek özgürlüğü yönünden daralmış tasarım alanlarındaki hususlar da dikkate alınmasına rağmen; davalı, … adına 22.05.2015 tarih ve … numara ile Türk Patent ve Marka Kurumu siciline kayıtlı “şişe” konulu 09-01 Locarno Sınıfında Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesiyle korunan tasarımın, tasarım tescil belgesindeki tasarımın başvuru tarihi olan 22.05.2015 tarihinden evvel kamuya arz edilmiş bulunduğu, Davacı … ANONİM ŞİRKETİ tarafından dava dosyasına sunuları yenilik giderici yayınlardan elde olunan deliller karşısında; “yenilik” ve “ayırt edicilik’ niteliklerinin bulunmadığının anlaşılabildiği” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davanın 01/02/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Davalı taraf, davanın reddini istemiştir. Dava konusu tasarımın şişe tasarımı olduğu anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında alınan 03/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu endüstriyel tasarımın, başvuru tarihi olan 22/02/2015 tarihinden önce kamuya sunulduğu dolayısıyla yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını ihtiva etmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar alınan 18/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını içerdiği bu bakımdan hükümsüz kılınamayacağına dair görüş belirtilmiş ise de; mahkemece son olarak alınan 11/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliğinin bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Özellikle alınan ilk rapor ile 3.raporun ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli bulunduğu ve dolayısıyla mahkemenin bu raporları hükme esas almasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davalı tasarımın tarifnamesinde en anonim şişeyi tanımladığı, bir başka deyişle yenilik ve ayırt edicilik unsurları bakımından tanımlama getirmediği anlaşılmaktadır. Yine 22/07/2011 tarihli youtube web sitesindeki video içeriği dikkate alındığında davacının tescilsiz tasarımının davalının tescilli tasarımıyla benzer olduğu, dolayısıyla bu tasarımın davalının tasarım tescilinden çok önce kamuya sunulduğu, zaten 18/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda görüş belirten bilişimci bilirkişinin de söz konusu video içeriklerinin değiştirilmediğine yönelik tespiti bulunduğu görülmüştür. Davalı vekili davanın kısmen reddedilmesi nedeniyle vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; reddedilen talep kararın gazetede ilanı hususu olup bu talebin reddi davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesini gerektirmediğinden bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davalı vekili ve feri müdahil vekilinin istinaf taleplerinin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, İstinaf talebi reddedilen davalıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 62,50 TL posta ve tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/12/2021