Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2020 E. 2021/397 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2020 Esas
KARAR NO : 2021/397 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI : 2018/991 E., 2019/466 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADAA-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil şirket …SAN. VE TİC. A.Ş. 02/12/2016 tarihinde ünvanı değiştirildiğini ve aynı anda şirketin temsile ve ilzama yetkilisi olarak … 14/08/2017 tarihli ve … Yevmiye Noli Anonim Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile müvekkil şirketteki tüm hisselerini … devrettiğini, alacaklı görünen tarafça 2018 eylül veya ekim ayında … ulaşılarak görüşülmek istendiği söylenen ve … ile davalı kararlaştırılan tarihte görüşme sağlandığını, …’ın beyanına göre baskı ve tehdit ile kendilerince söylendiği şekilde senedi doldurması talep edildiğini, … senedi istenildiği şekilde doldurduğunu beyan ettiğini, Her ne kadar … ile davalı … arasında düzenlendiği ileriye sürülen senedin düzenlenme tarihi 10/12/2016 olarak belirtilse de senedin 2018 eylül veya ekim ayında düzenlendiğini, müvekkil şirket ile davalı arasında ticari bir ilişki veya alacak borç ilişkisi bulunmadığını, temsilcinin kendi kendisiyle sözleşme yapma yasağı gereği dava konusu senedin geçersiz olduğunu, teminata mukabil yahut teminatsız olarak icra takibinin dava süresince durdurulmasının sağlanması amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, %20 den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı yan cevaplarında özetle “…. müvekkil …’ın 30 yıllık arkadaşı olup, arkadaşlıkları süresinde çeşitli zamanlarda gerek kendi adlarına, gerekse de aile şirketleri adlarına ticaret yapmışlar, bu sürelerde birbirlerinden borç para alıp vermişlerdir. Borçlulardan … , daha önceden bir döviz şirketi de olması sebebi ile, (… A.Ş.), müvekkil ile dava dışı borçlu …, çeşitli zamanlarda ortak yatırımlarda bulunmuşlar, paralarını ortak olarak Fx piyasalarında, altın piyasasında değerlendirmişler, gayrimenkul alıp satarak yatırımlarda bulunmuşlar, bunun için birbirlerinden zaman zaman elden, zaman zaman da banka havalesi yolu ile çeşitli zamanlarda para alışverişinde bulunmuşlardır. Ayrıca, taraflar kendi hayatlarındaki ticaretleri için de paraya ihtiyaçları olduğunda da, bir kıymetli evrak karşılığında, sürekli birbirlerinden borç para alış verişinde bulunmuşlardır. Şöyle ki, işbu menfi tespit davasına konu bono da, …, davalı alacaklı müvekkilden, bononun verildiği tarihte, ortağı ve temsil yetkilisi olduğu işbu bonoya aval veren …San ve Tic. A.Ş için yatırım yapacaklarını bu sebeple paraya ihtiyaçları olduğunu söyleyerek , ilgili borcu bu şirketi için istediği için, şirketin de aval vereceğini bildirerek, nakten aldığı para karşılığında işbu bonoyu kendi el yazısı ile düzenleyerek müvekkil …’a vermiştir. Hatta …, ilgili şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olduğunu gösterir, imza yetkilisi olduğunu gösterir imza sirküleri örneğini de ilgili senetle beraber davalı müvekkile vermiştir. … senedin düzenlenme tarihinde ,borçlu davacı şirketi temsile yetkili olduğunu gösterir Üsküdar …. Noterliği’nin 01.12.2016 tarih, … yevmiye numaralı imza sirküleri örneği Sayın Mahkeme’nize sunulmaktadır. …k’ın 2017 yılında tüm hisselerini devrettiğini yazmış olsa da, bunun danışıklı bir devir olduğu da şimdi tarafımızca daha iyi anlaşılmaktadır. Şöyle ki, dava dışı … , davalı müvekkile olan borcunun ödeme vadesi yaklaştıkça son bir sene içerisinde tüm malvarlığını muvazaalı olarak boşaltmış, hatta ilgili malvarlığının büyük bir çoğunluğunu da davacı şirketin yetkilisi ve hissedarı olan amcasının oğlu … üzerine geçirmiştir….” denilerek davanın reddini talep etmiştir. C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; Somut uyuşmazlıkta davacının açığa attığı imzanın kötüye kullanıldığı savunmasını yazılı belge ile ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Her ne kadar … ile davalı … arasında düzenlendiği ileriye sürülen senedin düzenlenme tarihi 10/12/2016 olarak yazılmış ise de senet 2018 Eylül veya Ekim ayında düzenlenmiştir. Yine … tarafından senedin üzerinde kaşe olmadığı belirtilmekte olup, müvekkil şirkete ait kaşe de sonradan davalı tarafça istihsal edilerek imza üzerine basılmıştır. Bu husus, mahkemeye sunulan ve bizzat davalının avukatı tarafından gönderilen whatsapp mesajında da gayet sarihtir. Zira gönderilen whatsapp mesajında senedin orijinal hali yer almakta olup, burada müvekkilin kaşesinin olmadığı nettir. Whatsapp mesajının tarihi de dikkate alındığında, …’ın müvekkil şirkette ne ortak ne de temsile yetkisi bulunmadığı ortadadır. Kaldı ki mahkeme kararı, kendi içinde de çelişkilidir. Senedin kesin delil olmasının, imzanın kabulüyle oluşacağını söyleyen mahkeme, sonradan senede karşı iddiaların ancak yazılı delille ispatlanacağını gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Oysaki müvekkil şirket tarafından, aval taahhüdü kabul edilmiş değildir ki senet müvekkil açısından kesin delil oluştursun. Kaldı ki karara muhalefet eden mahkeme üyesinin de belirttiği üzere, burada sahtecilik ve tehdit (cebir) iddiamız mevcuttur. Dolayısıyla artık, senette yer alan aval taahhüdünün müvekkil tarafından kabul edildiği söylenemeyeceği gibi, aşağıda arz ettiğimiz Yargıtay içtihatlarıyla da açık olduğu üzere, sahtecilik ve irade fesadı hallerinin ispatı için yazılı delil getirilme zorunluluğu da bulunmamaktadır. Mahkemenin beyaza imzadan bahsetmesi de, ileri sürülen iddiamız bakımından ilgisizdir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere müvekkil şirket, hiçbir şekilde aval taahhüdünde bulunmamış, bu noktada kendisi bağlayan bir imza atmış değildir. Dolayısıyla beyaza imza yoktur. … ’ın, temsile yetkili olmadığı bir dönemde, imza atması, müvekkili bağlamaz. Kaldı ki, whatsapp mesajında da görüldüğü üzere, senedin orijinal halinde müvekkilin kaşesi yoktur. TK m. 372 uyarınca, şirket adına imza yetkisini haiz kişiler, şirketin unvanı altında imza atarlar. Bu nedenle müvekkilin ne beyaza imzası vardır ne de bunların riskine katlanması kendisinden beklenemez. İşin esasında ortada bir sahtecilik, emniyeti suiistimal vardır ki bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.Davalı hakkında aynı maddi olaylara dayalı olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş olup, davalı ve …hakkında şüpheli sıfatı ile 2018/182545 Sor. Sayılı dosyası ile soruşturma yürütülmektedir.Öncelikle hmk m.165/f.1 hükmü uyarınca savcılık soruşturmasının ve gerekirse açılacak ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekirken, soruşturma dosyasının sonucu beklenmeksizin hüküm kurulması eksik inceleme nedenidir.delillerimiz toplanmadan, tanık dinlenmeden kurulan hüküm kaldırılmalıdır. İlk Derece Mahkemesince tarafımıza davayı ve iddialarımız ispat imkanı tanınmamış, hiçbir delilimiz toplanmamış, adil yargılanma hakkımız açıkça ihlal edilmiştir. Tarafımızca ileri sürülen vakıaların, gerçek bir borç ilişkisinin bulunmadığı ve bononun baskı ve korku altında eski temsilci ….’a tarafından imzalatıldığı olduğu dikkate alındığında ve yerleşik Yargıtay içtihatları çerçevesinde tanıklarımızın dinlenmesi gerektiği, … ifadesine başvurulması gerektiği de her türlü izahtan varestedir. Ayrıca müvekkil şirket ile davalı ve … ile davalı arasında da gerçek bir alacak-borç ilişkisi olup olmadığı da araştırılmamış, dosyada ticari defter ve belgeler üzerinde dahi bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır. Bu noktada davalının da tacir olduğunu, …San ve Ltd.Şti. nin sahibi olduğunu; İlk Derece Mahkemesi tarafından gerek davalı gerekse sahibi olduğu …San ve Ltd.Şti kayıtlarının incelenerek, davalının müvekkilden bir alacağı olup olmadığının araştırılması gerektiğini de belirtmek isteriz. lk Derece Mahkemesi tarafından yemin teklifi de hatalı olup, yemin teklif edilmemesi nedeni ile davanın reddi mümkün değildir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava ; menfi tespit davasıdır.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan yetkili olmayan eski ortağın zorlama altında eski tarihli ve şirketi de aval veren olarak borçlandırıcı senet düzenlediği nedenle, şirketin borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesince ;HMK dan ve TTK dan kanun maddeleri yazılarak ve somut olaya ilişkin hiç bir cümle sarfedilmeksizin davanın kanıtlanamadığı nedenle reddine dair gerekçe yazıldığı görülmektedir.Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, B./ Arslan, R./ Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2011, s. 472). Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu açıdan bakıldığında kararın gerekçesiz olduğu, sadece muhalefet şerhinde gerekçe bulunduğu görülmektedir.Yine ilk derece mahkemesince; davalının “… , müvekkil … ile 30 yıllık arkadaş olduğunu, arkadaşlıkları süresinde çeşitli zamanlarda gerek kendi adlarına, gerekse de aile şirketleri adlarına ticaret yaptıklarını, bu sürelerde birbirlerinden borç para alıp verdiklerini, davacı şirketin, davalı … ile hiçbir ticari münasebetinin olmadığını, kendisi ile hiçbir emtia ve mal hizmet alışverişi bulunmadığını, bonoda bedelin nakden alındığının yazdığını ancak müvekkil şirketin hiçbir nakdi bedel almadığını, bu kadar bedelli senede kefil olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ve müvekkilin kefalet ya da herhangi bir nedenle davalı alacaklıya bir borcu olmadığını, mürekkep ve yazı yaşı incelemesi yapılmasını beyan ettiği yazılıdır. Oysa cevap dilekçesinde bu yönde bir beyan bulunmamaktadır. Kaldı ki, bu yönde bir beyanın olması davayı kabul/ vakıaları ikrar anlamına gelir ki somut olayda davalı yanın bu yönde hiçbir beyanı yoktur. Kaldı ki böyle bir beyan davanın kabulü anlamına gelir ki, davalının davayı kabul etmediği sabittir.Davanın temsil yetkisi, korkutma/zorlama gibi birden fazla hukuki sorunu içerdiği, bu anlamda ceza soruşturmasının ve bu soruşturma sonucu alınabilecek mahkumiyet kararının hukuk mahkemesi açısından bağlayıcı olacağı, davalı ve eski şirket ortağı hakkında İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2020/73 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı ve yine benzer bir şikayet ile İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/40 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığı özellikle 700.000 USD lik senetle ilgili 11. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının eldeki dava ile yakın ilişkili olduğu, getirtilip incelenerek senedin dava konusu senet olduğu tespiti yapıldığında sonucunun beklenerek ve taraf delilleri toplanarak karar verilmesi gerekirken hiç bir delil toplanmadan karar verildiği görülmekle, davacı yanın istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA Yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2- Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri olen ; başvuru harcı gideri 121,30 TL,nin, tebligat gideri 11,00 TL, posta gideri 52,50 TL ki toplam 184,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/02/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.