Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2014 E. 2022/218 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2014 Esas
KARAR NO: 2022/218
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2017/4 2019/265
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalının müvekkili ile diğer çek borçluları aleyhinde çeke dayalı olarak takip başlattığını, çek arkasında karşılıksız şerhinin bulunmadığını, zira çek ile ilgili olarak ödeme yasağı kararı bulunması nedeniyle işlem yapılmadığını, çek arkasında görünen kaşe ve cirodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca müvekkilinden sonra gelen … ve … – … … isimli firma ile bir ilgisinin bulunmadığını, çekin müvekkilinin elinde bulunduğu sırada başka çeklerle birlikte çalındığını, konu ile ilgili şikayette bulunduklarını belirterek, müvekkilinin çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çekin dava açılmadan önce çekin keşidecisi tarafından ödendiğini, çek aslının da keşideciye teslim edildiğini, davacının artık dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; çek’teki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı, icra dosyasının 29.12.2016 da ödeme yoluyla kapatıldığı, davanın ise 03.01.2017 de açıldığı, ödemenin keşideci tarafından yapıldığı, davacının kendisi tarafından ödenmeyen çek bedelinin istirdadını isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında, davanın çalınması nedeniyle iptal edilen çeklerin icra ve haciz tehdidi altında ödenmesi üzerine açılan istirdat davası olduğunu, çekin keşidecisi tarafından haciz tehdidi altında ödendiğini, davanın istirdat davasına dönüştüğünü, çekin gerçek alacaklısının müvekkili olduğunu, alınan bilirkişi raporu ile müvekkilinin haklılığının ispat edildiğini, müvekkilinin alacağının gasp edildiğini, davalının çalınmış ve ödeme yasağı konulmuş bir çeki ısrarla tahsil etmeye çalıştığını, müvekkilinin bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunu, çekteki imzanın müvekkilinin imzası taklit edilerek ciro yapıldığını, müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı tarafından, davacı ve dava dışı diğer çek borçluları aleyhine çeke dayalı olarak toplam 8.285,45 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin … numaralı 30.11.2016 tarihli 7.500,00 TL bedelli keşidecisinin dava dışı … Ltd şirketi, lehdarının davacı, sonraki cirantanın dava dışı …, … Ltd şirketi ve …Ltd şirketi olduğu, hamilin ise davalı olup çekin 05.12.2016 da ibraz edildiği, mahkemenin verdiği ödemenin yasağı kararı nedeniyle işlem yapılmadığı şerhinin yazıldığı, alacaklı vekilinin 29.12.2016 da icra dosyasına dosya borcunun haricen tahsil edildiği şeklinde beyanda bulunduğu ve tahsil harcını aynı tarihte yatırdığını, yine alacaklı vekilinin 11.01.2017 tarihinde dosya borçluları hakkındaki ihtiyati hacizden vazgeçtikleri yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. İşbu davanın davacısı tarafından Bakırköy 4.ATM’nin 2016/878 E. Sayılı dosyasında çalınma nedeniyle çek iptal davası açtığı, mahkemenin yargılama sonunda 11.07.2017 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verdiği, dava konusu çek ile ilgili olarak ise elinde bulunduranın tespit edildiği gerekçesiyle konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 11.02.2019 tarihli Grafolog Bilirkişi raporunda; takip konusu çekteki davacıya atfen atılan imzaların davacı şirket yetkilisi olduğu belirtilen …ve …’in eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, imza inkarına dayalı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı tarafından dava konusu çeke dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, takip dosyasının içeriğinden alacaklı vekilinin 29/12/2016 tarihinde İcra Müdürlüğüne verdiği beyanda alacaklarını haricen tahsil ettiklerini belirterek hacizlerin fekkini istediği, davanın ise 03/01/2017 de açıldığı görülmüştür. Takibe konu borç dava açılmadan önce ödendiği için açılacak olan dava istirdat davası olmalıdır. Öte yandan davalı taraf çekin keşideciye teslim edildiğini de belirtmiş olup, ödemeyi davacının yapmadığı, anlaşılmakla davacının somut olay bakımından çek bedelinin istirdadını da isteyemeyeceği ayrıca çekin incelenmesinde düzgün bir ciro silsilesi ile davalıya geçtiği, davacının da söz konusu çekin rızası dışında elinden çıktığını kanıtlayamadığı hususları gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/02/2022