Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1988 E. 2022/312 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1988 Esas
KARAR NO: 2022/312
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2017/337 2018/204
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; mali hakları müvekkiline ait olan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … isimli 38 adet Türk filminin taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaksızın izinsiz olarak davalıya ait …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … logolu 16 ayrı televizyon yayın frekasından 19 farklı logo ile 94 kez gösterime sunulduğunu, davalının bu eylemi ile müvekkilinin mali haklarına tecavüz ettiğini, davalının 5846 sayılı FSEK’in 68.maddesi gereğince müvekkiline tazminat ödemesi gerektiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili sunmuş olduğu 06/02/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporunda FSEK 68. Maddesi uyarınca tazminatın 510.000-TL olarak hesaplandığını, bu bedelin 508.500-TL lik kısmı için fazlaya ilişkin hak ve ek dava haklarının saklı olduğunu belirterek bu dava çerçevesinde şimdilik 1.500-TL nin filmlerin son gösterim tarihi olan 22/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin belirlenen kanal ve filmlerin yayınlayıcısı değil, uydu alt yapısını sağlayan teknik bir şirket olduğunu, davanın dava konusu filmleri yayınlayan kanal ve bu kanalların sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini, 6112 sayılı Kanunun 29.maddesi ile RTÜK Uydu Yayın Yönetmeliğinin 12.maddesi ve ilgili mevzuat uyarınca müvekkilinin editöryal hiç bir sorunluluğunun olmadığının kanun nezdinde sabit olduğunu, müvekkilinin yayıncı şirketler ile yapılan sözleşmeler gereği alt yapı işletmeciliği faaliyet yürüttüğünü ve yürüttüğü bu faaliyet çerçevesinde medya hizmet sağlayıcıların yayınlarının izleyiciye ulaşması için uydu alt yapısını hazırladığını ve yayıncı şirketlerin yayınlarının uyduya iletilmesini sağladığını, müvekkilinin yayınlanan uyayınların içeriği üzerinde herhangi bir bilgi ve denetimi ile sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davacı vekili tarafından 05/06/2018 tarihli duruşmada 22/09/2014 tarihli ihtarname ile, davalı tarafça keşide edilen , 26/09/2014 tarihli cevabi ihtarname örnekleri ibraz edilmişse de, davalı vekilinin bu aşamada delil sunulmasına muvaffakat etmediğini beyan ettiği, 6100 Sayılı HMK 141/1. Madde de” Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe;ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvaffakatı ile iddia veya savunmalarını genişletebileceği yada değiştirebileceği” HMK 141/2. Maddede ” ıslah ve karşı tarafın açık muvaffakatı hükümlerinin saklı olduğu ” düzenlenmekle, davalı vekilinin de, muvaffakatının bulunmadığını beyan ettiği gözönüne alınarak bu delilin dikkate alınamayacağı, kaldı ki davacı tarafça gönderilen ihtarnamede sadece davaya konu … logolu yayın kuruluşunun isminin geçtiği, diğer yayın kuruluşlarının ismi ve logosunun yer almadığı gibi, Yargıtay’ın yukarıda emsal olarak gösterilen içtihadında belirtildiği gibi ” kablo ile iletim yapan davalı şirkete gönderilecek olan ihtarnamede de bu şirket ile anlaşma yapan TV yayın kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek yayınlar içerisinde mevcut ve hak ihlali oluşturduğu ileri sürülen sinema eserlerinin hangileri olduğunun belirtilmesine ” ilişkin koşulun da yerine getirilmediği ihtarın usulüne uygun kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. 5846 sayılı FSEK’nın Ek 4/son maddesi, 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Yönetmeliğinin 3/1 maddesi birlikte değerlendirildiğinde,uydu altyapı işletmecisi olan davalıya usulüne uygun ihtar yapılmadığından, davalı platform işletmecisinin dava dışı şirketlere ait yayınların içeriğini bilmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca yayınların içeriğinin oluşturulmasına katkısı ve değiştirme olanağının da bulunmadığı, anlaşılmakla, davacı tarafın davaya konu filmlerin, dava dışı televizyon kanallarında yayınlanmasından dolayı sorumlu tutulamayacağı ve FSEK 68.maddesine göre tazminat talep edilemeyeceği” gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ıslah dilekçesi ile 22/09/2014 tarihli ve 26/09/2014 tarihli ihtarnamelerin dosyaya sunulduğunu, buna göre mahkemenin gerekçesinde ıslah ile karşı tarafın muvafakatinin olmaması şeklindeki gerekçenin maddi hata içerdiğini, mahkemenin atıf yaptığı Yargıtay 11.H.D.nin 2015/5698 E 2016/2986 K sayılı kararında belirtilen kriterlerin RTÜK kanununa uygun faaliyet gösteren uydu platform işletmelerinin lisanslı kanallara uydu frekansı sağlaması ile ilgili emsal karar niteliğinde olup, RTÜK kanununa aykırı olarak işletme yapan lisanssız kanallara frekans sağlayan davalı ile ilgili emsal niteliğinde bulunmadığını, zira davalının RTÜK kanununu ihlal ederek yayın frekansı olmayan tv kanallarına uydu frekansı sağladığını, TBK’nın 49 ve 61. Maddeleri gereğince 3. Kişilere karşı kendi, haksız, fiili nedeniyle sorumlu olduğunu, bu hususun davalı vekilinin cevap dilekçesinde sunduğu, Yargıtay 11.H.D’nin 2005/11753 E 2005/10132 K sayılı kararında içtihat olarak tespit edildiğini, bu kararda TBK’nın 50. Maddesi anlamında “kışkırtıcı eylemci veya yardımcı durumunda ise platformun sorumlu olacağı” içtihat olarak kabul edildiğini, davalının RTÜK kanununa aykırı olarak lisanssız kanallara uydu frekansı sağlaması nedeniyle kanun dışı zemin hazırlayarak uydu frekansı sağladığı için haksız fiil nedeniyle sorumlu olduğunu, kaldı ki bu nedenle platform lisansının RTÜK tarafından iptal edildiğini, bilirkişi raporunda bu hususların tespit edildiğini ve RTÜK ten gelen belgelere göre davanın kabulü gerektiğini bildirmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ekinde 22/09/2014 tarihli ihtarname sunmuş olup, söz konusu ihbarnamenin davacı tarafından davalıya çekildiğini, içeriğinde telif haklarının davacıya ait Türk filmlerinin davalıya ve Türksat uydusunda bulunan … Platformundan yayın yapan …, …, … logolu tv kanallarında FSEK e aykırı olarak izin almaksızın gösterime sunulduğunun tespit edildiği, izinsiz yayınlara ilişkin gösterimlerinin bedeli olarak 2.000-TL nin tebliğden itibaren en geç 7 iş günü içerisinde ödenmesi aksi takdirde yasal hakların kullanılacağının belirtildiği görülmüştür. Davalı vekili, 13/02/2018 tarihli dilekçesi ile davacının ıslah dilekçesinde sunmuş olduğu ihtarnamenin tebliğ edilmediğini, ayrıca bu durumun savunmanın genişletilmesi olduğunu, muvafakat etmediklerini, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/108 E sayılı dosyasında müvekkilinin beraatine karar verildiğinin bildirildiği görülmüştür. RTÜK tarafından dava dosyasına gönderilen 29/02/2016 tarihli cevabi yazıda RTÜK tarafında 09/09/2015 tarihli karar ile davalının uydu alt yapı işletmeciliği yayın iletim yetkisinin iptaline, uydu alt yapısı üzerinden ilettiği yayınların iletiminin durdurulmasına karar verildiği, kararın iptali için Ankara 7. İdare Mahkemesine açılan davanın da reddine karar verildiği, kararın kesinleştiğinin bildirildiği görülmüştür. Dava dışı … A.Ş arasında 01/11/2013 tarihli yerel ve uydu tv pazarlama yetki sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 25. Maddesinde 01/11/2013 tarihinden 31/12/2017 tarihine kadar 67 adet filmin kiralama, lisanslama, kullandırma, pazarlama yetkisinin münhasıran lisans alan sıfatıyla davacı şirkete verildiği, sözleşme konusu 67 adet film içerisinde dava konusu 37 adet filmin de bulunduğu anlaşılmıştır. 13/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu 38 adet filmin, her birinin, FSEK md.5 kapsamında”sinema eseri” olduğu, davacı “… A.Ş.”nin dava konusu 37 adet filmin mali haklarının kullanma hak ve yetkisine sahip olduğu ancak … adlı filmin hak sahipliğine dair dava dosyasında her hangi bir belgeye rastlanmadığı; bu nedenle heyet tarafından dava kapsamında yer alınmadığı, davacının dosyaya 1 adet usb bellek sunduğu, usb bellek içindeki dosyaların klasörler içinde sıra ile kayıtlı olduğu, tarih sırasına göre dizili filmlerin klasör içine girildiğinde dava konusu ismi geçen filmlerden kesitler olduğu, filmlerin adlarıyla gösterildiği kanalların logolarının yer aldığı ancak gösterim tarihlerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkeme tarafından olayın tüm özellikleri değerlendirilerek FSEK md. 68’e istinaden “3 kat bedel” (telif tazminatı) x 3 – hesabı üzerinden, davacının, dava tarihi itibariyle davalı taraftan 510.000 TL alacağının olduğu, davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000 TL’nin tahsilini talep ettiği; bu alacağın yıllık %10.50 ve değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte tahsili gerektiği” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, mali hakları davacının olan filmlerin davalıya ait tv kanallarında izinsiz olarak gösterildiği iddiasıyla FSEK’in 68. Maddesi uyarınca açılan tazminat davasıdır. Dosya içeriğinden ve alınan bilirkişi raporlarından dava konusu filmlerin sinema eseri olduğu, davacının bu filmlerin 37’sinin mali haklarını kullanma hak ve yetkisine sahip olduğu anlaşılmıştır. Yine dosya içeriğinde RTÜK tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazı içeriğinde davalı kuruluşun uydu alt yapı işletmeciliği yayın iletim yetkisinin iptali ile yayınların iletiminin durdurulmasına karar verildiği, kararın iptali için idare mahkemesinde açılan davanın da reddedildiği ve red kararının kesinleştiği anlaşılmıştır. Konuyla ilgili olarak 5846 Sayılı FSEK’in ek 4/son maddesi “dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu kanunda tanınmış haklarının ihlali halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlale konu eserler içerikten çıkarılır.” şeklindedir. Yine 6112 sayılı RTÜK yayın yönetmeliğinin 3/1 maddesinde platform işletmecisinin çok sayıda yayın hizmetini bir veya birden fazla sinyal haline getirerek uydu, kablo vb ortamlardan şifreli veya şifresiz olarak izleyicinin doğrudan alacağı şekilde iletimi sağlayan kuruluş olarak ifade edilmektedir. Somut olayda davalının uydu alt yapı işletmecisi olduğu ancak davalıya 5846 Sayılı FSEK’in ek 4/son maddesi kapsamında ihtar gönderilmediği, dolayısıyla davalının dava dışı şirketlere ait yayınların içeriğini bilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca yayınların içeriğinin oluşturulmasına katkısı ve değiştirme imkanının da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davaya konu filmlerin dava dışı tv kanallarında yayınlanmasından dolayı uydu alt yapı işletmecisi olan davalıya bir sorumluluk yüklenemeyecektir. Dolayısıyla FSEK’in 68. Maddesi kapsamında davalıdan tazminat istenemeyecektir. Açıklanan bu hususlar ilk derece mahkemesince karar yerinde isabetli biçimde değerlendirilmiştir. Öte yandan davalının eyleminin haksız fiil olarak nitelendirilmesinin de imkan bulunmaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022