Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1967 E. 2019/2875 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1967 Esas
KARAR NO : 2019/2875
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2019
NUMARASI : 2018/1002 2019/243
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile müşterisi dava dışı … Ltd. Şti arasında 16/02/2018 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, adı geçen şirketin 23/03/2018 tarihinde faktoring işlemi için verdiği çeklerden biri olan 30/04/2018 tarihli 40.000,00 TL bedelli çekin faktoring işlemi için suretinin müvekkiline gönderildiğini, bu firmaya ait diğer iki çek ile birlikte 58.700,00 TL faktoring ödemesinin aynı gün yapıldığını, kambiyo senedi tevdi formu ve ön ödeme talimatı ve müşteri cirosunu içeren dava konusu çek aslının müvekkiline gönderilmek üzere kargoya verildiğini, ancak çekin diğer çeklerle birlikte kargo şirketinde kaybolduğunu, aramalara rağmen bulunmayan çek için ödeme yasağı kararı ve çek iptali için dava açıldığını, bu konuda ödeme yasağı kararı verildiğini, ancak bu çekin 30/04/2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve davalı tarafından icra takibine konulduğunun öğrenilmesi üzerine çek iptali davasında çekin istirdadı için dava açma konusunda süre verildiğini, bu nedenle huzurdaki davayı açmak durumunda kaldıklarını, müvekkilinin dava konusu çekte işlem tarihi olan 23/03/2018 tarihinden itibaren meşru hamil olup TTK’nun 758 vd maddeleri gereği çekin tahsil edilirse bedelinin istirdadı ile müvekkiline iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek müvekkilinin çekte meşru hamil olduğunun tespiti ile çekin davalıdan istirdadına, çek tahsil edilirse bedelinin çek tahsil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının çek üzerinde ne keşideci, ne lehtar, ne de ciranta konumunda olduğunu, çek üzerinde herhangi bir cirosunun bulunmadığını, dolayısıyla davanın aktif dava ehliyetinden reddedilmesi gerektiğini, ayrıca çek iptal davasıyla davacının taraf olmadığını, müvekkilinin çekte iyiniyetli meşru hamil olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının çekin yetkili hamiliyken elinden çıktığını iddia etmiş ise de, davacının çekte ne keşideci, ne lehtar, ne de ciranta olarak isim ve imzasının bulunmadığı, çekin ellerinde bulunduğuna ilişkin tek yanlı başvuru ve beyanlarından öteye gitmeyen iddialar nedeniyle yeterli kanıt bulunmadığı gerekçeleriyle davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, kararın hatalı olduğunu, davalı ile önceki cirantası arasında çekin ciro ile devrini gerektirecek ticari ilişkinin var olup olmadığı hususu ile çekin davalı ticari defterlerinde yer alıp almadığı incelenseydi davanın haklılığının ortaya çıkacağını, mahkemenin eksik inceleme yaptığını, davalının kendinden önceki ciranta … Ltd. Şti ile aralararındaki ticari ilişkiyi ispatlamak ve hangi ticari ilişki sonucu çekin hamili olduğunu kanıtlaması gerektiğini, zira çekin niteliğinin tacir çeki olduğunu, ayrıca ilgili vergi dairesinden BA ve BS formlarının celbedilerek gerçek bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının ortaya konması gerektiğini, davalının kendinden önceki ciranta ile ticari ilişkisini ispatlayamaması halinde ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğunun ortaya çıkacağını, öte yandan gerek dava konusu, gerekse İstanbul 4.ATM’nin 2018/307 Esas sayılı çek iptali davasına konu ettikleri 31/04/2018 tarihli 10.000,00 TL bedelli çeki de bankaya ibraz edenin … isimli kişi olduğunu, bu hususun dahi tek başına davalının çekte meşru hamil olup olmadığının ispatı açısından ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini bildirmiştir. Dosya içinde bulunan çekin fotokopisinin incelenmesinde; çekin 30/04/2018 tarihli, 40.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin ve lehtarının dava dışı şirketler oldukları, sonraki cirantaların …, … Ltd. Şti, … Ltd. Şti, … Ltd. Şti, davalı ve dava dışı … oldukları, çekin 30/04/2018 tarihinde ibraz edildiği, mahkemenin ödeme yasağı kararı nedeniyle işleme alınamadığının çek arkasına şerh vurulduğu görülmüştür. Davacı tarafından sunulan faktoring sözleşmesinin davacı ile dava dışı …Ltd. Şti arasında 16/02/2018 tarihinde düzenlendiği, azami hacminin 3 milyon TL olduğu, … Ltd. Şti tarafından düzenlendiği anlaşılan 23/03/2018 tarihli alacak bildirim formu ödeme araçları tevdi bordrosunun fotokopisinde, 30/04/2018 tarihli 40.000,00 TL bedelli … numaralı …/Muğla şubesi çekinin faktoring şirketine tevdi edildiği,… tarafından … A.Ş’ye 708.000,00 TL’lik fatura düzenlendiği görülmüştür. Dava konusu çeke dayalı olarak davalı tarafından dava dışı şirketler aleyhine Çorum ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası içerisinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, davacının çekte meşru hamil olduğunun tespiti, çekin davalıdan istirdadı ile çekin tahsil edilmesi halinde bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu çekin davalı tarafından davacıya gönderilmek üzere kargoya verildiğini, ancak kargoda kaybolduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise çekte iyiniyetli meşru hamil olduğunu savunmuştur. Davacının eldeki davada öncelikle meşru hamil olduğunu, sonrasında ise davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispatlaması gerekir. Çek fotokopisi üzerinde yapılan incelemede; davacının çekte herhangi bir sıfatı ya da cirosunun bulunmadığı, davalının düzgün bir ciro silsilesiyle çekte hamil olduğu görülmüştür. Dosyaya sunulan deliller itibariyle davacı çekte meşru hamil olduğunu kanıtlayamamıştır. Ayrıca davalının çekin iktisabında ağır kusurlu olduğu, ya da kötüniyetli olduğu hususu da kanıtlanamamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde, davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2019