Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1963 E. 2019/2243 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1963 Esas
KARAR NO : 2019/2243 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul(Kapatılan) 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2016
NUMARASI : 2014/190 E., 2016/203 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkiline ait “…” isminin davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığını, müvekkilinin isminin vekaletnamede … olarak görülmekte ise de, ” …r” isminin müvekkilinin sahne adı değil gerçek adı olduğunu, ” …”un müvekkilinin önceki soyadı olduğunu, müvekkilinin muvafakatı ve izni olmaksızın davalının www…..com adlı internmet sitesi üzerinde… ismini kullanarak ticari kazanç elde ettiğinin tespit edildiğini, çeşitli ayakkabı ve bot ürünlerinin bu isimle pazarlanıp satıldığını, bu hususu ispat için bir adet de sipariş verdiklerini, TMK 26. maddesi uyarınca zarara uğradıklarını, ayrıca müvekkilinin… başvur unumarası ile 06/01/2014 tarihinde marka başvurusunda bulunduğunu, böylelikle müvekkilinin FİSEK kapsamındaki haklarının da ihlal edildiğini belirterek … üzerindeki hak sahipliğinin müvekkiline adına ait olduğunun tespitine, müvekkiline ait isim ve markanın yer aldığı ayakkabı çizme ve benzeri ürün ve emtianın satışının önlenmesine, mevcutların toplatılmasına ve imhasına, 3.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL de manevi tazminata hükmedilmesine , isme ve markaya tecavüzün men’ine ve gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin J… isminin yer aldığı ayakkabı , çizme ve benzeri ürünleri 11/07/2013 tarihli ürün tedarik sözleşmesi ile dava dışı bir şirketten tedarik ettiğini ve 27/12/2013 tarihinde kampanya düzenlendiğini, müvekkilinin internet sitesi üzerinden satışa sunulan ürünler 3-4 günlük kampanya süresi sona erdikten sonra temin edilemediğini, müvekkilinin kampanyası düzenlendikten sonra davacının 06/01/2014 tarihinde 3,16,25 ve 43.sınıflarda marka başvurusunda bulunduğunu, davacının adının “… ” olduğunu, dolayısıyla isme tecavüz olmadığını, ayrıca tescil edilmiş bir markada bulunmadığından , markaya tecavüzden söz edilemeyeceğini, tazminat taleplerinin de yerinde olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının … sayılı ve ” … ” ibareli markasının 3,16,25 ve 35.sınıflarda 06/01/2014 tarihinden itibaren davacı adına tescil edildiği, …ibaresindeki ilk kelimenin davacının adı olup, ikinci kelimede evlilikten önceki soyadı olduğundan bu ibare üzerinde davacının isim hakkının bulunduğu, davalıya ait sitede bulunan ürünler üzerinde … ibaresinin markasal olarak yazıldığı ve bu durumun ortalama tüketici nezdinde her iki tarafın ortaklaşa iş yaptığı izlenimi oluşturacağı, dolayısıyla karıştırılma ihtimali sebebiyle bu eylemin davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu, KHK’nun 66/b maddesi uyarınca davalının 2013/2014 yıllarında düzenlenen kampanyada 2.414,56 TL kar elde ettiği, ancak bu tarihi de içeren özel hesap döneminde faaliyet zararı bulunduğu, bu itibarla 6098 Sayılı TBK’nun 50.maddesi uyarınca 2.000,00 TL maddi tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle “Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacının tescilli markası ve isim hakkını davalı yanın sattığı ürünler üzerinde kullanmak suretiyle markaya tecavüzde bulunduğunun tespiti ile men ve ref’ine, takdiren 2.000,00 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla taleplerin reddine, karar özetinin Türkiye’de yayın yapan üç büyük gazeteden birinde bir kez ilanına, ” şeklinde karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Söz konusu istinaf talebi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonunda dairemizin 27/12/2017 tarihli, 2017/749 Esas – 4002 Karar sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dairemiz kararının Yargıtay 11.hukuk Dairesi’nin 2018/2197 Esas, 2019/3702 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında davacı vekilinin dairemize sunduğu 21/10/2019 tarihli dilekçede; taraflar arasında sulh protokolü gereğince davadan feragat ettikleri ve karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığı yolunda beyanda bulunduğu, yine davalı vekilinin de 21/10/2019 tarihli dilekçeyle yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmedikleri yolunda beyanda bulunduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşıldığından, feragat beyanı doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş, istinaf edenin davalı vekili olduğu halde kısa kararda sehven davacı vekili denilmiş ise de bu husustaki maddi hata gerekçeli kararda düzeltilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin esasa dair yönler incelenmeksizin istinafının kabulüne, İstanbul (Kapatılan) 3.FSHHM’nin 27.09.2016 tarihli, 2014/190 E. – 2016/203 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın vaki feragat talebi nedeniyle reddine,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu 22.maddesi uyarınca feragat ilk celseden sonra yapıldığından, alınması gereken 29,60 TL (44,40 X 2/3) harcın, peşin yatırılan 222,05 TL harçtan mahsubu ile artan 192,45 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
4-Tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların birbirinden vekalet ücreti talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
7- Davalı vekili feragati kabul beyanında karşı taraftan yargılama gideri talep etmediğinden istinaf yargılama giderlerinin takdiren davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı vekili feragat dilekçesinde karşı taraftan vekalet ücreti talep etmediğinden istinaf incelemesi yönünden vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.23/10/2019