Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1951 E. 2019/1741 K. 13.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1951 Esas
KARAR NO : 2019/1741
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/44 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/09/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili, müvekkilinin “…” markalarının sahibi olup 1969 yılından bu yana … markası ile bitkisel yağlar üretip satışa sunduğunu ve markanın tanınmış marka statüsünde olduğunu, davalının ise … markasının sonuna sadece “s” harfi getirerek müvekkiline ait markanın birebir aynısını kullandığını, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, markanın yazı karakterinin, yazı renginin birebir aynı olduğunu, konuyla ilgili çekilen ihtarnameye rağmen davalının eylemlerine son vermediğini belirterek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca davalının “…” markalı ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin tedbiren yasaklanmasına, bu ürünlere ve ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine tedbiren el konulmasına ve yediemine teslimine, internet ortamında da bu ürünlerin kullanımının yasaklanmasına dair tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi kök ve ek raporları dikkate alınarak her ne kadar davalının … tescil numaralı … ibareli markaya ilişkin başvurusu olsa da, davalının markasal kullanımının tescil başvurusundaki gibi olmadığı, tescil başvurusunda tüm harflerin büyük ve eşit büyüklükte olduğu, davalının kullanımının davacının markasına yaklaşır şekilde … ibaresi öne çıkarılarak ve “s” harfi sonda ve küçük olarak kullanıldığı, davacının internet ortamında da marka kullanımının yasaklanmasını talep etmesine rağmen alan adını bildirmediği ve bilirkişi tarafından bu yönde bir kullanımın tespit edilemediği gerekçeleriyle “1-İhtiyati tedbir talebinin KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,2-Davacı tarafça 300.000 TL nakti ya da kesin ve süresiz teminat mektubunun, karar tarihinden itibaren bir hafta içerisinde ibraz edildiğinde;3-Davalı şirketin tescil başvurusu yapılmış olduğu 2018/72311 nolu ONAS markasına aykırı olarak, davacının … ibaresini taşıyan markalarına benzer şekilde … İBARESİ ÖNE ÇIKARTILARAK … KELİMESİ BÜYÜK SONUNA EKLENEN “s” HARFİ KÜÇÜK OLACAK ŞEKİLDE KULLANIMIN ÖNLENMESİNE,4-Bu şekilde markanın kullanıldığı tüm ürünlerin mümkünse ambalajlarından sıyrılarak ambalajlarına, ambalajlarından ürünlerin sıyrılması mümkün değilse ürünlere, tanıtım malzemelerine, katolog, broşürlere Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde EL KONULMASINA,5-El konulan ürün ve metaryallerin yediemine teslimine, 6-İnternet ortamında kullanım tespit edilemediğinden bu yöndeki talebin Reddine, ” karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda 30/05/2019 tarihinde davalının tescil başvurusu dışındaki kullanımı dikkate alındığında, SMK’nun 155.maddesi gözetildiğinde ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin cevap hakkının ve bilirkişi raporuna itiraz hakkının tanınmadan verilen tedbir kararının ve buna bağlı itirazın reddi kararının doğru olmadığını, müvekkilinin TPMK nezdindeki başvurusuyla ilgili haklarının da ihlal edildiğini, tescil sürecisinin devam ettiğini, tescile konu markanın kullanılması nedeniyle başka bir markaya tecavüz edildiğinden söz edilemeyeceğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, marka hükümsüzlüğüne dair bir karar bulunmadığını, itirazlarının dikkate alınmadığını, HMK’nun 389.maddesinin dikkate alınmadığını, davacı tarafça tecavüze yeter somut bir delil sunulmadığını, talebin en baştan itibaren reddi gerektiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını bildirmiştir. Mahkemece alınan marka vekili tarafından düzenlenen 19/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı markalarının esas unsurunun … olduğu, davalıya ait … ibareli markada “…” ve “s” ibarelerinin yardımcı olduğu, … ibaresinin davacı tarafından oluşturulduğu ve tanıtımının da davacı tarafından yapıldığı, davalının marka kullanımında yer alan “…” ibaresine küçük olarak eklenen “s” harfinin mavi renklerde yanına konan kırmızı yaprak şeklinin ve kullanılan yazı karakterinin davacı markalarıyla iltibas oluşturacak derecede benzer kullanıldığı kanaatine varıldığı, markanın kullanımının markaya tecavüz oluşturup oluşturmadığının ve haksız rekabet olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Aynı bilirkişiden alınan 28/03/2019 günlü ek raporda ise; davalıya ait ekran görüntüleri incelendiğinde; davalı tarafa ait bir internet sitesi olmadığı, firma tanıtım sayfalarında unvan ve adres iletişim bilgilerinin yer aldığı, dava konusu … ibareli herhangi bir kullanım olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. UYAP ortamında yapılan incelemede de taranmış bir cevaba rastlanılmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ,önlenmesi ve sonuçlarının giderilmesi davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlığın konusu ise ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddi kararına ilişkindir.Davacıya ait markaların “…” esas unsurlu olduğu, davalıya ait marka tescil başvurusunun ise “…” şeklinde olduğu ancak davalının kullanımının tescil başvurusundaki gibi değil, “…” şeklinde olduğu, bu durumun davacı markaları ile iltibas oluşturacak biçimde kullanıldığının alınan rapor içeriğinde belirtildiği, davacı ve davalı markalarının kullanıldığı sektörlerinde aynı olup, ortalama tüketici kitlelerinin de aynı olduğu, buna göre ilk derece mahkemesince verilen, tedbire itirazın reddi kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir.Öte yandan davalı tarafça rapora itiraz hakkı tanınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, ihtiyati tedbir kararı geçici hukuki himayeye ilişkin olup, ek rapor alınıp alınmaması hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, yine alınması muhtemel ek rapor sonucunda durum ve koşulların değişmesi halinde mahkemece yeni bir karar verilebileceği gözetildiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf talebi reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı avansından karşılandığı anlaşılmakla, yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 13/09/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.