Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/184 E. 2019/543 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/184 Esas
KARAR NO : 2019/543
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2016
NUMARASI : 2015/116 2016/84
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı taraf, “müvekkilinin … nezdinde ” …” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, “…”, “…”, “…”, “…” ve “…” ibareli bu markalarına rağmen, davalı tarafın kötüniyetli olarak 2013/48788 nolu … ibareli markayı tescil ettirdiklerini, davalının “…” markasının, müvekkilinin “…” markaları ile ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğunu, karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunu, dava konusu markanın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin markası tanınmış marka olduğundan sulandırma nedeniyle 8/4 maddesi gereğince de hükümsüzlük sebebinin mevcut olduğunu” iddia ile davalıya ait … nolu … ibareli markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde, “… ibaresinin lazcada “…” anlamına geldiğini, “…” sözcüğünün ise latince olup, “…” anlamına geldiğini, markalar arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmadığını, davacı tarafın … nezdinde de müvekkilinin marka tescil başvurusuna itiraz ettiğini, ancak itirazın … tarafından reddedildiğini, davacının bu red kararına karşı 2 ay içinde dava açma imkanı varken, bunu yapmayıp, bu davayı açtığını” savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece marka tescil belge örnekleri celp edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapor doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.Red kararının gerekçesinde, ” her ne kadar … ve … markaları arasında sesler ortak olsa da bu ortak seslerin benzerlik derecesinde olmadığı, taraf markaları arasında bir aynıyetin ve benzerliğin bulunmadığı, dolaylı iltibasın daha çok tanınmış markalarda söz konusu olduğu, oysa davacı markasının tanınmış marka olmadığı, tüketicinin taraf işletmeleri arasında bir ilişki kurabilmesinin mümkün görülmediği, markaların aynı ya da benzer olmadığı ve karıştırma ihtimalinin bulunmadığı” hususları yer almıştır.Davacı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde, dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş ve ayrıca “markaları ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğunu, kötüniyetli tescil iddiasının hiç incelenmediğini, bir markanın tanınmış olup olmadığının sadece … kayıtlarına göre tespit edilemeyeceğini taraflarca sunulan tüm delillerin de incelenmesi gerektiğini” iddia ile kararın bozulmasını talep etmiştir. Dairemizce yapılan yargılama neticesinde davacının markalarının “… ” ve “… ” biçiminde olduğu bu markaların asli ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu davalı tarafa ait ve dava konusu “…şekil markasında yonca şeklinin mevcudiyetine rağmen “…” İibaresini içeren sözcük unsununun asli ve ayırt edici unsur niteliğinde olduğu “…” markaları ile “…” markalarının bir bütün olarak bıraktıkları genel intiba yönünden benzerlik gösterdikleri her iki markanın telefuzlarının neredeyse özdeş olduğu bu iki sözcüğün işitildiğinde birbirinden ayırt edilmesinin imkansız olduğu “…” sözcüğünün lazcada ne anlama geldiğinin önemi bulunmadığı, her iki markanın 29,30,32,43 sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden ayniyet taşıdığı, markalar arasında sınıfsal ve işitsel olarak ayniyet bulunduğu, ortalama tüketci nezdinde her iki markanın karıştırılma ihtimali olduğu gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının hükümsüzlük talebinin kabulüne karar vermiştir. Verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HD’nin 2017/2138 E. ve 2018/7672 K. sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesince davacı adına tescilli “…” markası ile davalının başvuru markası “…l” unsurlu markaların arasında benzerlik incelemesi yapılırken markaya konu ibare ve şeklin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, her iki markaya konu ibarelerin ortalama tüketici kitlesini teşkil eden halk arasında doğrudan bilinebilir anlamı olmadığı, dolayısıyla markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, görsel açıdan da markalar arasında benzerlik bulunmadığı, sessel benzerlik bulunmasının tek başına markanın karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı gerekçesi ile dairemizce verilen kararı bozarak dosyayı dairemize iade etmiştir. Dairemizce taraflara duruşma günü tebliğ edilmek suretiyle bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.Dava, davacının … ibareli markası ve bu ibareyi içeren markaları karşısında davalı tarafa ait ve dava konusu …. nolu “…” markasının, karıştırma ihtimali nedeniyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi gereğince hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.Davacı taraf Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde …. nolu “…” ibareli marka tesciline sahiptir ve 23/06/2008 tarihinden itibaren davacı lehine hüküm ifade eden bu marka, içlerinde 29, 30, 32 ve 43. sınıfların da bulunduğu 1’den 45. sınıfa kadar toplam 42 sınıfta tescilli olduğu görülmüştür.Davacı taraf ayrıca … nolu, 35, 43, 44 sınıflar için “…” ibareli, … nolu 3, 4, 5, 8, 21, 38,41, 43, 44 sınıflar için ” …” 30, 32, 33, 34, 40, 45 sınıflar için ” …” ibareli, … nolu 36, 37, 38, 39, 41,42 43,44 sınıflarda tescili ” …” ibareli marka tescillerine sahip olduğu görülmüştür. Davalı tarafa ait olup, hükümsüzlüğü talep olunan … nolu ” …” markası ise 29, 30, 32 ve 43 sınıflarda tescillidir ve bu markanın tescil başvuru tarihinin 30/05/2013 olduğu görülmüştür.Somut olayda Yargıtay 11. HD’nin bozma ilamında da işaret ettiği üzere “…” markası ile davalının başvuru markası “…” unsurlu markaların arasında benzerlik incelemesi yapılırken markaya konu ibare ve şeklin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği, her iki markaya konu ibarelerin ortalama tükeci kitlesini teşkil eden halk arasında doğrudan bilinebilir anlamı olmadığı, dolayısıyla markalar arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, görsel açıdanda markalar arasında benzerlik bulunmadığı, markalar arasında sessel benzerlik bulunmasının tek başına markanın karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı göz önüne alındığında ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 16,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve bir duruşma icra edildiğinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/03/2019