Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1830 E. 2022/238 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1830 Esas
KARAR NO: 2022/238 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2018/56 E. – 2019/130 K.
BİRLEŞEN MAHKEMENİN 2018/403 ESAS SAYILI DOSYASI –
DAVALARIN KONUSU: Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Refi, Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin sahibi olduğu “…” (logosu) markasının, TPMK nezdinde … sayı ile tescilli olduğunu, söz konusu logoyu müvekkilinin oluşturduğunu ve tanıtımını yaptığını, müvekkilinin marka üzerinde üstün hak sahibi olduğunu, müvekkilinin söz konusu markaya piyasada bilinirlik ve ayırt edicilik vasfı kazandırdığını, davalının, müvekkiline ait logoyu uzunca bir süredir kullandığını ve kendine ait izlenimi vererek haksız kazanç elde ettiğini, davalı yan fiillerinin müvekkilinin haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ederek maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalının var ise müvekkilinin logosunu (markasını) kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasını, iptalini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 12.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından tescil ettirildiği beyan edilen … logosunun, kullanıldığı ürün grubunu tanımlayan işaret/kelime olduğunu ve tescil edilemez işaret niteliğinde olduğunu, yaka işaretli logonun tüm yakacılar tarafından ve müvekkili tarafından davacının tescil tarihinden çok önceleri kullanıldığını, söz konusu ifadenin tıpkı fırıncıların somun (ekmek) şekli gibi kullanıldığı ürün grubunu tanımlayan bir işaret olduğunu ve yaka işareti olan logonun kimsenin tekeline verilmesinin söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN MAHKEMENİN 2018/403 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; tescil edilemez nitelikte olan bir ürünü tanımlayan Yaka işaretinin davalı tarafından Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … tescil numarası ile adına tescil ettirildiğini iddia ederek, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından … tescil numarası ile tescilli yaka işaretini ihtiva eden yaka şekil markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, ürünler ve basılı evraklar üzerinde marka olarak kullanılmasının men’ini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yöneticisi ve ortağı olduğu şirketler tarafından 1994 yılından beri markanın kullanıldığını, davacı tarafça markayı ticaret alanında herkes tarafından kullanılan emtialara benzetmişse de, dosyaya sundukları örneklerden sonsuz yaka şeklinin bulunduğunu, müvekkilinin tescil başvurusuna süresinde itiraz edilmediğini beyan etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarihli 2018/56 E- 2019/130 K sayılı kararıyla; ” davacı-birleşen davalının söz konusu ve sadece şekilden ibaret olan markasını, ilk kez piyasaya arz edip tanıttığına, bilinirlik kazandırdığına ve gerçek hak sahibi olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığı, piyasada benzer şekilde yaka işareti üzerine yazı yazılmak suretiyle aynı sektörde uzun yıllardan beri birçok firma tarafından kullanıldığı görülmekle, SMK’nın 5/1-b maddesi uyarınca herhangi bir ayırtedici niteliğe sahip olmayan işaretler, keza 5/1-c maddesi uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafik kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu, zamanı gösteren veya malların veya hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaların münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak kullanılması mümkün olmayıp ve ret sebebi olarak düzenlendiği,..davacının söz konusu ve sadece şekilden ibaret olan markasını, ilk kez piyasaya arz edip tanıttığına, bilinirlik kazandırdığına ve gerçek hak sahibi olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığı, davalının kullanımında verilen hizmetin ve sunulan ürünün kaynağı belirtilmiş olup, davacı markasından farklı olduğu, davacının markası ile aralarında tüketiciler nezdinde karıştırmaya neden olacak bir benzerlik ve ayniyetin söz konusu olmadığı gibi, davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmakla, hükümsüzlük baştan beri sonuç doğuracağından, davacının markaya tecavüz ilişkin taleplerinin, keza ortada davalının herhangi bir haksız rekabetinin bulunmadığı” gerekçesiyle; “ASIL DAVA YÖNÜNDEN ;Asıl dosyada (2018/56) davacının davasının REDDİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:Birleşen mahkemenin 2018/403 Esas sayılı dosyasında davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına olan … tescil başvuru nolu markanın tescilli olduğu 18, 24, 25, 26 ve 35. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davacının fazlaya dair taleplerinin REDDİNE ” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; TPMK nezdinde … sayı ile tescilli olan ve korunan, müvekkili tarafından oluşturulan ve tanıtılan ve bilinirlik kazandırılan yaka logosunun davalı tarafından haksız ve izinsiz olarak kullanılarak tecavüz edildiğini, işyerinde, otomobilinde, kartvizitinde ve ürünlerinde kullanıldığını, dava açıldıktan sonra davalı karşı davacının dayısı ile gelerek kendisini tehdit ettiğini, ceza davası açıldığını ve derdest olduğunu, müvekkilinin marka ve logosunun aynı iş kolunda herkes tarafından mutlak olarak kullanılmak zorunda olan şekil olmayıp, sınırsız sayıda şeklin oluşturulabileceğini, davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin logosunu kullanmayı seçtiğini, bilirkişinin raporunun basit ve yüzeysel bir bakışla davalı karşı davacının beyanlarına göre düzenlendiğini, itirazlarının mahkemece kabul edilmediğini, yeni bir rapor alınmadığını, mahkemenin logonun ayırt edici olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini beyanla, taleplerinin ve davanın reddi yönünde ve müvekkili aleyhine davalı-karşı davacı lehine verilen maddi ve manevi tazminat kararlarına itiraz ettiklerini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekili katılmalı istinaf dilekçesinde; mahkemenin birleşen davadaki feri taleplerinin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, davacı markasının SMK 5. Madde hükmü uyarınca mutlak red nedeni olan ve tescil edilemez nitelikteki markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmişse de, sonuçlarının ortadan kaldırılması, ürünler ve basılı evraklar üzerinde marka olarak kullanılmasının meni ve hükmün ilanı istemlerinin reddine karar verilmesi ile müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine itiraz ettiklerini beyanla, birleşen davanın kısmen kabul kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayı ile tescilli “…” markasının, 18, 24, 25, 26 ve 35 sınıflarda 04/05/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece marka vekili bilirkişi, İTÜ Tekstil ve Tasarım Fakültesi öğretim üyesi bilirkişi ile mali müşavir bilirkişiden alınan 14/02/2019 tarihli heyet raporunda; asıl dava yönünden; dosyaya sunulan belgelerden, davacının söz konusu ve sadece şekilden ibaret olan markasını, ilk kez piyasaya arz edip tanıttığına, bilinirlik kazandırdığına ve gerçek hak sahibi olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığı, davalının kullanımında verilen hizmetin ve sunulan ürünün kaynağını belirttiğini, davacı markasından farklı olduğunu, davacının markası ile aralarında tüketiciler nezdinde karıştırmaya neden olacak bir benzerlik ve ayniyetin söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davacının davalının eylemleri ile davacının maddi zarara uğramadığını, birleşen dava yönünden yapılan incelemede; marka tescil kapsamı içinde olan, 25. Sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar. hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandeletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. “26. Sınıftaki “Danteller ve nakışlar aplikeler), güpürler. fistolar, dar dokumalar, şeritler ve kurdeleler. ekstraforlar, fitiller, giysiler için kumaştan vapılmış hazır harfler ve rakamlar, armalar, Rütbe işaretleri, vatkalar”, malları ile, 35. Sınıftaki “Müşterilerin malları elverişti bir şekilde görmüş ve satın alması için “25. Sınıftaki Koruyucu amaçlı olanlar. hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandeletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. “26. Sınıftaki “Danteller ve nakışlar aplikeler), güpürler. fistolar, dar dokumalar, şeritler ve kurdeleler. ekstraforlar, fitiller, giysiler için kumaştan yapılmış hazır harfler ve rakamlar, armalar, Rütbe işaretleri, vatkalar mallarını bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen Hizmetler. perakende, toptan satış mağazaları. Elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” Hizmetleri için bu mal ve hizmetleri sunanlar tarafından çokça tercih edilen bir işaret olduğu. başkaca bir ayırt edici niteliğinin olmadığı bu nedenle ayırt edici vasfının olmadığı, davacı markasının sayılan mal ve hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğunun tespit edildiği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Asıl davada davacı vekili, davacının tescilli markasının davalı tarafından kullanılması nedeniyle tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi-manevi tazminatın davalıdan tahsili, birleşen davada ise, davalı-asıl davada davacı adına … tescil numarası ile tescilli yaka şekil markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, sonuçlarının ortadan kaldırılması, ürünler ve basılı evraklar üzerinde marka olarak kullanılmasının men’i ve hükmün ilanı talep edilmiştir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, asıl davaya yönelik istinaf gerekçelerini ileri sürdüğü, davalının birçok yaka şekil seçeneği varken müvekkilinin tescilli ve koruma altında olan şekil markasını kullandığını, kötüniyetli olduğunu, tescilden önce de şekil markasının müvekkilinin yöneticisi ve ortağı olduğu şirket tarafından kullanıldığını, önceye dayalı olarak da hak sahibi olduğunu ileri sürdüğü ve dilekçesinin netice kısmında; ” taleplerinin ve davanın reddi yönünde ve müvekkili aleyhine davalı-karşı davacı lehine verilen maddi ve manevi tazminat kararlarına itiraz ettiklerini” beyan etmiştir. Davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, birleşen davada verilen hükümsüzlük kararına karşı istinaf sebebi ileri sürülmediğinden, hükümsüzlük kararı taraflar yönünden kesinleşmiştir. Birleşen davada, birleşen davacı lehine tazminat hükmü kurulmadığından, bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Davacı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmekle, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 27. Madde gereğince, hükümsüzlük kararı marka başvuru tarihinden itibaren etkili olacağından ve markaya Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılacağından, asıl davanın reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, Davacı-birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, feri taleplerinin reddi ile aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kararın kaldırılmasını talep etmişse de, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini kararı kesinleştikten sonra hüküm ifade edeceğinden, ayrıca davalı adına tescilli koruma altında olan herhangi bir marka hakkı bulunmadığından feri taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davalı-birleşen davacı tarafın hükmün ilanı talebinde de hukuki yararı bulunmadığından red kararı verilmesi ve davanın kısmen reddine karar verilmesi nedeniyle aleyhine vekalet ücreti taktirinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, Davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl davada davacı-b.davada davalı yandan alınması gereken 409,86 TL harçtan, peşin alınan 88,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 321,46 TL eksik harcın davacı-d.davada davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Birleşen davada davacı/asıl davada davalı yandan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacı-asıl davada davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 40,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 20,25 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 25,20 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 12,60 TL’sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.