Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1826 Esas
KARAR NO : 2019/2041
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2018/228 E. – 2019/59 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 08/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı adına TPMK nezdinde kayıtlı 26.01.2015 tarihli 2015/06187 tescil numaralı “…”, 09/10/2014 tarihli … tescil numaralı “evital”, 10.09.2014 tarihli … tescil numaralı ve 19.09.2014 tarihli … tescil numaralı “şifa garden evital” markalarının, TPMK nezdinde…Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı 18.05.2009 tarihli 2008/34101 tescil numaralı, … San.ve Tic.A.Ş adına kayıtlı 03.04.2003 tarihli … tescil numaralı, ….Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı … tescil numaralı ve… adına kayıtlı … tescil numaralı markalar ile benzer şekilde kullanımı sebebiyle kötü niyetle tescil edilmiş olduğunu, davalı yan kullanımının söz konusu firmaların Sınai Mülkiyet Kanun’undan doğan ve TTK‘dan doğan haklarını ihlal eder nitelikte olduğunu, markaların aynılık derecesinde benzer olduklarını ve davalı yanın bahsi geçen markaların içerisinde yer alan “evital” kelimesinin önüne ve devamına harf eklemek sureti ile benzer şekilde kullandığını iddia ederek, davalı adına TPMK nezdinde tescilli yenilik ve ayırt edicilik niteliklerinden yoksun, kötü niyetle tescil edilen 26.01.2015 tarihli … tescil numaralı evital caropella, 09.10.2014 tarihli 2014/81850 tescil numaralı evital, 19.09.2014 tarihli … tescil numaralı şifa garden evital, 10.09.2014 tarihli … tescil numaralı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu markaların davacı adına tescilli olmadığını, dava dışı üçüncü kişiler adına tescilli olduğunu, davacı yan bu markalar üzerinde herhangi bir hak sahibi olmadığı gibi müvekkili adına tescilli markaların hükümsüzlüğünü istemekte menfaat sahibi olmadığını, bu nedenle davacının müvekkilin davaya konu markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava hakkına sahip olmaması sebebiyle, davacının huzurdaki davada aktif husumet dava ehliyeti bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun 25/2 maddesine göre, aynı Kanunun 6. maddesi hükmü kapsamında iltibas iddiasına dayalı olarak markanın hükümsüzlüğünü, menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları ile ilgili kurum ve kuruluşların isteyebileceği belirtildiği, markaların dava dışı üçüncü kişiler adına tescilli olduğunu, davacının bu markalar üzerinde herhangi bir hakka sahip olmadığı gibi, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, davacı zarara uğrama tehlikesi altında veya dava konusu markaları kullanabilme olanağına da sahip olmadığı, hukuki yararı olmadığı, davayı kötü niyetle açtığı gerekçesi ile hukuki yarar dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin aynı sektörde uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, SMK 25/2 maddesi gereğince menfaati olmakla dava açma hakkına haiz olduğunu, davalının cevap dilekçesinin PDF formatında olduğunu, e-imza olmadığını, 25.09.2018 Tarihli dilekçede ise yeni deliller sunulduğunu, cevap dilekçesinin kanuni şartlara haiz olmadığını, mahkemenin teknik konuda bilirkişi incelemesi yapmadan karar vermesinin hatalı olduğunu, davanın kamu düzenine ilişkin olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacının adına tescilli markası bulunmadığından, davacının 6769 sayılı Kanun’un 25/2 maddesi kapsamında menfaati ihlal edilenler kapsamında olup olmadığının ve bu kapsamda hukuki yararının olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.6769 sayılı SMK’nın “Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” başlıklı 25/2.maddesine göre; “Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir”.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 9.2.2011 tarih vc E. 2(110/11-695 ve K, 2011/47 sayılı kararı da kararında; tanınmış bir marka dahi kullanılmayan mal ve hizmetler bakımından iptal edilebilir derken; burada “zarar görme” ve “hukuki menfaat” kavramlarının daha dar ve genel hukuk düzeninin görecegi menfaat ve yarar olarak algılanması gerektiği, marka sahibine, markasını tescil ettirmesi sebebiyle tanınan koruma ve mutlak inhisarı hak markanın işlevini yerine getirecek şekilde kullanılması şartına bağlandığı, tescil işleminin KHK bakımından tüm sonuçları ile yarattığı tekel hakkının, markalar sicilini kullanılmayan, gözlerden uzak, bir köşeye atılmış ve kimselerin dokunamadığı markalar deposuna dönüştürmesi olgusu, markayı kullanma zorunluluğu ile engellenmeye çalışıldığı belirlenmiştir.Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 12.06.2018 tarihli yazı cevabında; … sayılarıyla kayıtlı markaların geçerli olmadığı, davalı adına geçerliliği devam eden tek markanın … sayıyla tescilli “…” markasının olduğu, emtia sınıfı.30 olan bu marka yönünden tedbir kararının işlendiği belirtilmiştir.Dava dışı üçüncü kişilere ait olarak gösterilen markalar incelendiğinde; …Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı 18.05.2009 tarihli … tescil numaralı “…” markasının emtia sınıfının;5, … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi adına kayıtlı 03.04.2003 tarihli … tescil numaralı “…” markanın emtia sınıfının; 5,10,16,21 ve 28; … Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı … tescil numaralı “…” markanın emtia sınıfının 3,25,35; … adına kayıtlı “…” markasının emtia sınıfının 5,35,44 olduğu; emtia sınıflarının farklı olduğu anlaşılmaktadır. Emtia sınıfı farklı olan markalar yönünden de hükümsüzlük kararı verilebilirse de; somut olayın tüm deliller ile birlikte değerlendirilmesi gereklidir. Somut olayda; davacı vekili, aynı sektörde faaliyet gösterdiği için hukuki menfaatinin ve aktif husumetinin olduğunu iddia etmiş ise de; davacının ticaret sicil kaydının Dairemizce incelenmesinde; iştigal alanının; “…her türlü gıda maddelerinin üretimi, toptan ve perakende alımı, satımı, ithalatı, ihracatı, yaş meyve, sebze alımı, ithalatı, taze ve kuru tüm meyveler, bisküvi, çikolata, şekerleme ve benzeri maddeler, bebek mamaları, dondurulmuş, kurutulmuş, konservesi yapılmış besin maddelerinin pazarlanması…”gibi pek çok alandan oluştuğu, somut uyuşmazlık yönünden davalının hangi markasının davacının hangi iş ürünü, ünvanını yahut işletme adını etkilediğinin açıkça belirterek somutlaştırılmadığı, keza davacının zarara uğrayan veya uğrama ihtimali bulunan ya da söz konusu işareti kullanabilme olanağı haksız biçimde kısıtlanan yahut kısıtlanma tehlikesi altında olan bir tüzel kişi olduğuna ilişkin delil ibraz edilmediği, davalı adına geçerliliği devam eden tek marka olan 2014/81850 sayıyla tescilli marka ile dava dışı üçüncü kişilerin markalarının da farklı emtia sınıflarında tescilli oldukları, davalı vekilinin, davanın kötüniyetle açıldığını savunarak Bakırköy 9.Aile Mahkemesinin 2018/150D.İş sayılı 27.03.2018 tarihli uzaklaştırma karar örneğini sunduğu ve ilgili kararın 20.05.2018 olan dava tarihinden önce olduğu da dikkate alınarak tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesinin kararı bu yönü ile yerinde bulunmuş ve davacı vekilnin istinaf isteminin esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 08/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.