Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1820 E. 2022/236 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1820 Esas
KARAR NO: 2022/236 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2017/268 E. – 2018/246 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 40 yılı aşkın süredir seramik porselen üretim ve satışının sürdürdüğünü, … ibaresi ile özdeşleştiğini, tanınır hale geldiğini, davalının fatura karşılığında ürünler üzerinde … ibaresine yer verdiğini, kase ürünün müvekkiline ait … kodlu tasarıma tecavüz oluşturduğunu, haksız rekabet hükümlerine de aykırı davranıldığını, Bakırköy 1 FSHHM 2016/3 D.İŞ sayılı dosyası üzerinde tespit yapıldığını, bu tespitte davalıya ait iş yerinde yaklaşık 3000 adet ürünün davacının markasına benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin taşıdığının belirlendiğini, davalının kullanımının kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin markalarının seri marka oluşturduğunu, davalının … ibareli ile iltibas yarattığını, hem marka hem tasarım haklarının ihlali olduğunu ayrıca haksız rekabet teşkil ettiğini, müşterilerin yanıltılarak karıştırılmaya sebebiyet verilme amacı taşıdığını, davalının adı geçen markalara vaki tecavüzünün tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini, davalının haksız rekabet teşkil edem eylemlerinin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Endüstriyel tasarım açısından Bakırköy 1. FSHHM 2016/3 D.İş sayılı dosyasının bu davalıya ilgisi olmadığını, davacının davaya konu ettiği tasarımların tasarımcısı olmadığını, dolayısıyla hak sahibi de olmadığını, tespite konu olan … ve … kodlu ürünlerin tasarımcısının davacı olmadığını, ayrıca yenilik ve ayırt edicilik karakteri olmadığı için hükümsüzlük yaptırımı ile karşı kaşıya olduğunu, TPE tarafından şeklen incelenen tasarımların rakiplere baskı için kullanıldığını, dava konusu tasarımların kamuya mal olmuş 40, 50 yıldır piyasada olan ürünler olduğunu, başka pek çok firmanın bu tasarımları kullandığını, dünyanın pek çok ülkesinde de üretildiğini, malzeme değil görsel önemli olduğundan aynı görselin melamin olarak pek çok firmada üretildiğini, davalının … Asliye Hukuk Mahkemesinde hükümsüzlük davası açıldığını o davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, marka tecavüzü açısından … markasının tek başına tescil edilemeyeceğini, il ismi olduğunu, tek başına … ibaresinin kullanmanın ürünlerin üreticisi değil satıcısı olduğunu, ürünleri … adlı yerden aldığını, bunu bildirdiğine göre cezai sorumluluğu olmayacağını, zaten artık … markasının üretici olan … tarafından büyük harflerle kullanılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN … 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2016/313E. DOSYASINDA:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin Bakırköy 2 FSHHM nin 2016/43 esas sayılı dosyasında kendileri aleyhine tecavüzün tespiti, önlenmesi ve tazminat davası açtığını, bu davadan önce tespit yaptırdığını, tespite konu … ve davaya konu … kod nolu endüstriyel tasarımların hükümsüzlüğü için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, zira bu ürünlerin tasarımcısının davalı şirket olmadığını, ayrıca ürünlerin yenilik ve ayırt edicilik niteliklerinin bulunmadığını belirterek söz konusu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının hukuki mesnetten yoksun davası ile müvekkilinin tasarımlarını sicilden terkin ettirerek hukuka aykırı tecavüz teşkil eden faaliyetlerini hukuki zemine oturtmaya çalıştığını, tespit dosyasında davacının tecavüz teşkil eden eylemlerinin tespit edildiğini, davacının hükümsüzlük ile ilgili iddialarının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 03.07.2018 tarihli 2017/268 E. – 2018/246 K. sayılı kararıyla; “… davacı tarafa ait … ve seramik markası dikkate alındığında davalı tarafın … ibaresinin ön plana çıkartmak suretiyle davacıya ait tescilli markasal kayda benzer şekilde kullanımda bulunulduğu, ortalama tüketici nezdinde kullanımın karıştırılma ihtimali ve benzerlik ihtimali söz konusu olduğundan, davalı tarafın ticari dürüstülüğe uygun daha küçük harfler ile … ibaresini kullanma imkanı varken davacı markasının tanınmışlığı ve halk tarafından bilinilirliği dikkate alındığında kullanım direk olarak davacı markasını akla getirdiğinden söz konusu markanın kullanım şeklinde ve … ibaresi büyütülmek şekili ile davacı markasına yönelik tecavüz olduğunu yine başkasına ait ibarenin izinsiz kullanımı haksız rekabet olduğu” gerekçesiyle; Asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile tasarıma yönelik tecavüz ve haksız rekabet yönünden … nolu tasarım yenilik ve ayırt edicilik vasfı olmadığından hükümsüz sayıldığından buna dayalı hak elde edilmesi mümkün olmadığından söz konusu kasenin benzerlerinin piyasada daha önce var olup haksız rekabette söz konusu olmadığından bu talep yönünden davanın reddine, -Markasal kullanım yönünden davacı tarafın … markasının normal kullanım dışında ön plana çıkarılmak suretiyle kullanımının markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti menine, -Davalı tarafın ürünler üzerinde … ibaresini büyük punto ile ön plana çıkaracak kullanımının engellenmesine, ürünler üzerindeki … ibaresinin silinmek suretiyle tecavüzün giderilmesine, silinmesi mümkün değil ise ürünlerin imhasına, -Birleşen … 1 Asliye hukuk mahkemesinin 2016/313 sayılı davası yönünden davacı tarafın davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davalıya ait … nolu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunmadığından hükümsüzlüğüne, TPMK dan terkinine, … nolu tasarım yönünden ispatlanamayan davanın reddine,karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı- Birleşen davada davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı kullanımlarının … sayılı tasarıma ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu tespit edilmişse de, tasarımların yeni olmadığına ilişkin değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığını, tespit dosyasında da tasarıma tecavüzün tespit edildiğini, bilirkişi heyetinin kase tasarımında tasarımcının seçenek özgürlüğünün dar olduğunun dikkate alınmadığını, davacı tarafından sunulan … sayılı tasarımın müvekkilinin tasarımı ile benzer olmadığını, tasarımın yalnızca teknik çizimleri bulunduğunu, bütünsel karşılaştırmada farklı algılanacağını, davalının markasal kullanımları dikkate alındığında kötüniyetli olduğunun irdelenmediğini, ek inceleme taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, karşı tarafın kullanımlarının haksız rekabet teşkil ettiğini, tasarımların bütün olarak karşılaştırılması gerektiğini, aradaki küçük farklılıkların tasarımı yeni kılmayacağı belirtilmişse de, aradaki küçük farklılıktan kastın ne olduğunun sorulması gerektiğini, karşılaştırılan tasarımlar kase tasarımları olduğundan bahse konu farklılıkların müvekkilinin tasarımına yenilik ve ayırtedicilik kattığını, ilk alınan bilirkişi raporunda gerekse mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı kullanımlarının müvekkilinin marka ve tasarımlarından kaynaklanan haklarını ihlal ettiğinin tespit edildiğini beyanla, kararın … sayılı tasarımlar ile ilgili kısmının kaldırılarak asıl davanın bu tasarım yönünden de kabulünü, birleşen davanın tümüyle reddini talep etmiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunda; Bakırköy 2. FSHCM’nin 2016/242 Esas-2017/437 Karar sayılı kararı ile dava konusu eylemin, marka hakkına tecavüz oluşturmadığına karar verildiğini, karara esas alınan bilirkişi görüşünün TPMK Marka İnceleme Kılavuzundaki görüşe de aykırı olduğunu, kural olarak Türkiye’deki il adlarının marka niteliğini haiz olmadığını, söz konusu markaların içerisinde bulundurdukları coğrafi yer adları bakımından bir başka markanın tesciline engel olamayacakları gibi, tescilli bir markanın hükümsüz kılınmasını da sağlamayacaklarını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas-… Karar sayılı 26/11/1999 tarihli Pendik kararında; “Ülkemizdeki şehir, bölge veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline olanak tanımak, bu isimlerin artık başkaları tarafından markalarında kullanılamayacağı sonucunu ortaya çıkarmaktadır….” denildiğini, konuya ilişkin olarak Yargıtay “…” kararında: “… “+ŞEKİL” ibaresinden oluşan işarette, münferit unsurlardan ziyade, işaretin bir bütün olarak bıraktığı genel intiba nazara alındığında, “…” ve “…” sözcükleri ile birlikte ayrıca bir renk kombinasyonunu da içerdiği, bilinen şehir isimlerinin tek bir kişi adına tescilinin mümkün olmamasına karşın kullanılacağı ürünlerin adının bunların yanına eklenmek suretiyle tescilinin mümkün bulunduğu, bu haliyle bir renk kombinasyonu da içeren başvuru konusu işaretin asıl ve yardımcı unsurları itibariyle bir bütün olarak ayırt ediciliğinin bulunduğu, koruma kapsamının ayrı ayrı sözcükler değil, işaretin bütününü oluşturan izlenim üzerinde gerçekleşeceği, “…” ibaresinin bulunmasının, davacı lehine münhasır hak doğurmayacağı, jant ürünü için Konya ilinin bir tanınmışlığının veya ününün bulunmaması sebebiyle işaretin bir bütün olarak coğrafi kaynak konusunda yanıltıcı olduğundan da söz edilemeyeceğinin” belirtildiğini, davacının kötüniyetli olarak … ibaresini 283 değişik formda tescil ettirerek aynı sektörde faaliyette bulunan diğer firmalara seçenek bırakmadığını. -… numaralı tasarım yönünden aynı şekerliği toplumda yaşayan herkesin başvuru tarihinden önce gördüğünü, kamuya mal olduğunu, bunun ispatlanmasının beklenmemesi gerektiğini beyanla kararın lehine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; … sayılı tasarımın 28.10.2009 tarihinden itibaren … sayılı tasarımın 28.10.2009 tarihinden itibaren davacı taraf adına tescilli olduğu tescilin halen geçerliliğini koruduğu celp edilen kayıttan anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; … markasının 1,11,21,35 sınıfta 21.08.2009 tarihinden itibaren davacı-birleşen davada davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan 2016/3 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde endüstri ürünleri tasarımcısı bilirkişiden alınan raporda; davalı tarafa ait iş yerinde delil tespiti yapıldığı, düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu … nolu tasarımın davalı tarafından satışa sunulan ürünlerde benzer şekilde kullanıldığının ve … ibaresinin ön plana çıkacak şekilde kullanıldığının beyan edildiği anlaşılmıştır. Bakırköy 2. FSHCM’nin 07/12/2017 tarihli … Esas-… Karar sayılı gerekçeli kararının incelenmesinde; … A.Ş.’nin şikayeti üzerine sanık … aleyhine 24/02/2016 suç tarihinde marka hakkına tecavüz nedeniyle ceza davası açıldığı, … şirketinin adresinde 23/02/2016 tarihinde Bakırköy 1. SCM’nin 2016/763 D.İş sayılı kararıyla arama yapıldığı, müşteki şirket marka ve logosunu taşıyan ürünler ele geçirildiğinin ileri sürüldüğü, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yargılamada ürünlerin üzerinde bulunan … ibaresinin tek başına marka hakkına tecavüz sayılamayacağı, … ilinin seramiğin üretildiği il olarak değerlendirilmesi nedeniyle sanığın müsnet suçtan savunmasının aksine mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden “şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince beraatine karar verildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince tasarımcı bilirkişiler ile marka patent vekili bilirkişi heyetinden alınan raporda; davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 28.10.2009 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ile hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan 03.12.1997 başvuru tarihli … ve 16.04.1996 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescillerinin karşılaştırılmasında; yenilik ve ayırt edici nitelik yönünden değerlendirilen tasarımların “…” tasarımı olduğu, birleşen davada Davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 28.10.2009 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ürünün bitmiş halinin görseli iken, Hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan 16.04.1996 başvuru tarihli …numaralı tasarım tescili ürünün kesit bilgisini de barındıran teknik çizimi ve 03/12/1997 başvuru tarihli … başvuru numaralı … numaralı tasarım olup, karşılaştırılan tasarımların bir kesit profilinin merkez etrafında döndürülmesi ile oluşturulmuş olduğu, bu işlem sonrası oluşan temel geometrik biçim ve yüzey özellikleri ile farklılaşmakla ve ayırt edici nitelik kazandığını, incelenen tasarımların daire biçiminde bir ağız yapısında olup, profil kesiti ağızdan aşağıya düz bir biçimde inerek yan duvarı oluştuğunu, düz çizginin bitimi ile beraber, profil içe doğru yatay çizgide bir kademe yaptığını ve dışa bombeli eğrisel bir çizgi ile daralarak tabana doğru ilerlediğini, bu kademenin çizgisi … numaralı tasarım tescili iç yüzeyde görünürken, … numaralı tasarımda düz, … numaralı tasarımda kademeli olduğunu, tasarımların yüzeyleri üzerinde herhangi bir desen uygulaması yer almadığını, karşılaştırılan tasarımları meydana getiren bütün ögelerin gerek biçimleri gerekse oran, yerleşim ve birbirleri ile ilişkileri bakımından son derece benzer olup tasarımlar arasında bulunan farkların küçük ayrıntılarda olup, tasarımlara ayırt edici nitelik kazandırmadığını, yapılan değerlendirme sonucunda Birleşen davada davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen 28.10.2009 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ile Hükümsüzlüğe dayanak olarak sunuları 16.04.1996 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları sonucuna varıldığını, dava dosyasına sunuları deliller ve resen yapılan araştırmalar sonucunda hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 28.10.2009 tarihinden önce kamuya sunulduğunu gösteren bir delile ulaşılamadıklarını, davacı taraf tescilli markası dikkate alındığında, … ibaresinin ön plana çıkarılmak suretiyle davacı markasının benzerinin kullanıldığı, ve marka hakkının ihlali kapsamında olduğu beyan edildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE ve DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ; Davacı vekilinin asıl davada, davalı tarafça müvekkili adına … nolu tasarımına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refi ile, … ibareli markalarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni ve refini talep etmiştir. Davalı-birleşen davada davacı vekili birleşen davada, davacı adına … nolu tasarım ile … numaralı tasarım tescilinin yenilik ve ayırt edicilik vasfı olmadığını ileri sürerek hükümsüzlüğünü ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulüne, markadan kaynaklanan tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davanın kabulüne, tasarım hakkından kaynaklanan davanın reddine karar verilmiş, birleşen davada ise … nolu tasarımın hükümsüzlüğüne, … nolu tasarım yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin ve davalı-birleşen davada davalı vekilinin asıl ve birleşen dava yönünden istinaf başvurusunda bulundukları anlaşılmıştır. Birleşen davada ileri sürülen hükümsüzlük talebinin incelenmesinde, … numaralı tasarım yönünden yenilik giderici delil olarak ileri sürülen 16.04.1996 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ürünün kesit bilgisini de barındıran teknik çizim olduğu, tasarımlar arasında yapılan karşılaştırmada, tasarımların dış yüzey ve iç yüzey çizgisinde fark bulunmadığı, tasarımlar arasındaki farkın sadece taban çizgisinde olduğu, bu kademenin çizgisi … numaralı tasarım tescilinde iç yüzeyde görünürken, … numaralı tasarımda düz, … numaralı tasarımda kademeli olduğu, tasarımlar arasındaki farkın küçük ayrıntılarda olduğu ve bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları sonucuna varıldığı tespit edilmekle bu tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararının yerinde olduğu ve 554 Sayılı KHK 45/1 maddesi gereğince hükümsüzlük kararının etkisi geçmişe yönelik olarak etki edeceğinden, davacı-birleşen davada davalı vekilinin, birleşen davadaki bu tasarımın hükümsüzlüğü kararı ile asıl davadaki tasarıma tecavüz talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Birleşen davada davacı-asıl davada davalı vekilinin, davacı adına tescilli … numaralı şekerlik tasarım tescilinin hükümsüzlüğünü talep etmişse de, yenilik giderici delil sunmadığı, bilirkişi raporunda da, resen yapılan araştırmada tasarımın başvuru tarihi olan 28.10.2009 tarihinden önce kamuya sunulduğunu gösteren bir delile ulaşılamadıklarını beyan ettikleri, ispat yükü kendisinde olan davacının şekerlik tasarımının harcıalem olduğunu ispatlayamadığı anlaşılmakla,Birleşen davada davacı-asıl davada davalı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Asıl dava yönünden hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olması nedeniyle, tasarıma tecavüz fiilinin oluşmadığı anlaşılıyorsa da, bilirkişi raporu ile davalının ürün tasarımı ile davacı tasarımının benzer olduğu tespit edilmekle, davalı ürünü üzerinde kullanılan marka ve ibarelerin davacı tescilli markasına tecavüz oluşturup oluşturmadığı da incelenerek, haksız rekabet yönünden sonuca ulaşılması gerekmektedir. Davacı adına …+şekil markasının özel/2310 sayı ile … tarihinde tanınmışlığının tespit edilerek özel sicile kaydedildiği anlaşılmıştır. Davacı adına … ve … ibareli seri markalarının da bulunduğu, markaların şekil unsuru ile tescil edildiği anlaşılmıştır. Delil tespiti dosyasındaki rapor içerisindeki görsellerden, davalı tarafın işyerinde bulunan kase ürünlerinin arkasında ” …” … ” ibarelerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu ürünler üzerindeki marka kullanımına ilişkin davacı tarafça markaya tecavüz suçundan yapılan şikayet üzerine, davalı şirket yöneticisi hakkında açılan davada, Bakırköy 2. FSHCM’nin 07/12/2017 tarihli … Esas-…Karar sayılı karar ile, davalının beraatine karar verildiği, kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi’nin kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır. Kesinleşen ceza mahkemesi kararında, davalı tarafın “…” ibaresini kullanmasının tek başına marka hakkına tecavüz sayılamayacağı, … ilinin seramiğin üretildiği il olarak değerlendirilmesi nedeniyle sanığın müsnet suçtan savunmasının aksine mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği, gerekçesiyle beraat kararının verildiği anlaşılmıştır. 6098 Sayılı TBK.’nın 74. maddesi gereğince, ceza hakiminin mahkumiyet kararının dayandığı maddî vakıalar ile fiilin hukuka aykırılığı ve davalılar tarafından işlenmiş olup olmadığına ilişkin tespitler hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 28.12.2018, 2017/828 E, 2018/6240 K) TBK 74. Maddesi gereğince kural olarak beraat kararı bağlayıcı olmadığından, Davalının kase ürünündeki markasal kullanımının, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği Dairemizce de incelenmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, 23/09/2019 tarihli … Esas-…Karar sayılı kararında; “Dairenin emsal 26.11.1999 tarih … sayılı kararında “.. tek başına ayırt ediciliği bulunmayan sözcüklerin yanına ayırt edici nitelikteki sözcüklerin eklenmesi ve genelde ya isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde ortaya çıkan ve yeni bir anlam ifade eden sözcükler grubunun marka olarak tescil edilmesinin yasanın düzenlenme amacına daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Tek başına marka olarak tescil imkanı bulunmayan İstanbul, Ankara gibi maruf ve meşhur yer isimlerinin, “…”, “…”, “…” gibi bir başka sözcüğün ilavesiyle meydana gelen sözcükler grubunun marka olarak tescil edilebileceği kabul edilmiştir”. Dairemizin bu kararında da açıklandığı üzere tanımlayıcı nitelikte olan ve tek başına marka olarak tescili mümkün olmayan maruf ve meşhur coğrafi yer adlarının o yerle özdeş olmayan mal veya hizmet adları gibi ilave sözcüklerle birlikte marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Bu anlamda yer itibariyle tanımlayıcılığın güncel olması da gerekir. Buna göre, coğrafi yer adlarının 556 sayılı KHK 7/1-c bendi veya 555 sayılı Cografi İşaretlerin Korunması Hakkında KHK hükümleri anlamında coğrafi işaret anlamını taşımamak ve o yöreyle özdeş olmamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescili mümkündür. Bu durumda, marka koruması, markanın asli ve tali unsurlarıyla bir bütün olarak sağlayacak olup, asli unsuru oluşturan coğrafi yer adı konusunda marka sahibine inhisari hak sağlayacak ve başvuru kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesi mümkün olacaktır.” şeklindeki gerekçeyle, davaya konu “…” unsurlu marka başvurusuna ilişkin davanın bağcılık ve şarap emtiası yönünden tescil engeli oluşturmayacağına” karar verilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yukarıda atıf yapılan emsal kararı göz önüne alınarak, davacının tanınmış markası ve tescilli markalarının şekil unsuru ile birlikte … markası olduğu ve markanın davacı yönünden … şehir ismi üzerinde tekel hakkı sağlamayacağı, markaya tecavüz incelemesinde, davacı tanınmış markasının tamamının değerlendirmeye alınması gerektiği, davalının “…” şeklindeki markasal kullanımının davacının markalarından kaynaklanan haklarına tecavüz oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Davaya konu kase ürünü üzerinde kullanımının da TTK 54. Madde gereğince haksız rekabet yaratmayacağı, markaya tecavüz ve haksız rekabetten kaynaklanan asıl davanın da reddi gerektiği kanaatiyle, davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin haksız rekabete yönelik asıl dava için ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatiyle istinaf başvurusunun esastan reddine,mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın tümüyle reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş, kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 3-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 03.07.2018 tarihli 2017/268 E. – 2018/246 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4- A)ASIL DAVANIN REDDİNE, a-Asıl davada tasarıma tecavüz yönünden 80,70 TL ve markaya tecavüz yönünden 80,70 TL olmak üzere, toplam 161,40 TL harçtan, davacı taraf tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 132,20 TL harcın davacı taraftan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, b-Asıl davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan ret olunan tasarıma tecavüz ve haksız rekabet yönünden 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, c- Asıl davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan red olunan markaya tecavüz yönünden 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacı taraftan tahsili, davalı tarafa ödenmesine, ç-Asıl davada Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, d-Asıl davada Davalı tarafından yapılan 1.125,00 TL (bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, B)Birleşen … 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı davasının kısmen kabul kısmen reddi ile davalıya ait … nolu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunmadığından hükümsüzlüğüne, TPMK dan terkinine, -… nolu tasarım yönünden ispatlanamayan davanın reddine, a-Birleşen davada davacı taraf tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru, 29,20 TL peşin olmak üzere toplam 58,40 TL harcın birleşen davanın davalısından tahsili ile birleşen davada davacı tarafa ödenmesine, alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, b-Birleşen davada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan kabul olunan hükümsüzlük yönünden 3.145,00 TL ücreti vekaletin birleşen davalı taraftan tahsili, birleşen davacı tarafa ödenmesine, c- Birleşen davada davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan red olunan hükümsüzlük yönünden 3.145,00 TL ücreti vekaletin birleşen davada davacıdan tahsili, birleşen davada davalı tarafa ödenmesine, ç-Birleşen davada davacı tarafından yapılan 61,60 TL (tebligat ve müzekkere gideri) yargılama giderinden davanın kabul oranına isabet eden % 50 ‘si 30.80 TL giderin birleşen davalıdan tahsili ile birleşen davacı tarafa ödenmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Asıl davada tasarıma tecavüz yönünden 80,70 TL ve markaya tecavüz yönünden 80,70 TL olmak üzere, toplam 161,40 TL harçtan, davacı taraf tarafından yatırılan 88,80 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 72,60 TL harcın davacı taraftan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 17/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.