Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1807 E. 2021/1570 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1807 Esas
KARAR NO: 2021/1570 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2016/1220 E. – 2018/1068 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketi …’nun 2015 yılı başında devraldığını, müvekkili şirkete 01/11/2016 tarihinde 11/01/2014 tanzim ve 30/11/2014 ödeme günlü 300.000 TL meblağlı senetle İstanbul 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1816 D İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından hacze gelindiğini, haciz baskısı ile ihtiyati haciz bedeli olan 300.500 TL nin teminat olarak dosyaya ödenmek zorunda kalındığını, akabinde aynı dosyadan esas takibe geçildiğini, müvekkili şirketin davalı ile hukuki ilişkisinin olmadığını şirket ihtiyacı için borç para alma kefil olma işlemlerinin ortaklar kurulu – yönetim kurulu kararına dayalı olması ve şirket kayıtlarında gösterilmesi gerektiğini, defter kayıtlarında buna dair kayıt olmadığını, müvekkili şirketin eski hissedarı ve yetkilisi …’ın şirketteki hisselerini devrettikten sonra bir kısmı boş çeki teslim etmediği gibi eski tarihli bonolar düzenleyerek menfaat sağlamaya çalıştığını, bununla ilgili Savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, … tarafından devir işlemleri yapıldıktan sonra işbu davaya konu senetle aynı tanzim tarihini taşıyan ve alacaklısı ,işbu dosya alacaklısı ile aynı soyadı taşıyan … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine girişildiğini, eski yetkili …’ın alacaklı görülen …’ya kendi borçlu olduğu senede , daha sonradan davacı şirketin kaşesini attırılarak senede basıp işleme koyduğundan şikayet ettiğini, hatta kaşeden önceki suretini de Savcılık dosyasına sunduğunu sonradan şirketten habersiz olarak Savcılık Şikayetinden vazgeçtiğini, Savcılık dosya numarasının 2015/41727 olduğunu, şirkete zarara uğratması nedeniyle İstanbul C Başsavcılığının 2015/177677 Sor. no lu dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, işbu davayı konu senedinde aynı tanzim tarihini taşıdığını, bu senetten dolayı da … ve birlikte hareket ederek müvekkilini zarara uğratanlar hakkında C Başsavcılığının 2016/154177 numaralı dosya ile suç duyurusunda bulunduklarını belirterek 11/01/2014 tanzim ve 30/01/2014 ödeme günlü 300.000 TL meblağlı senet için yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine senetle takibin iptaline , icra dosyasına yatırılan paranın çekilmesi halinde müvekkiline geri ödenmesine, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının soyut ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı yandan ve dava dışı üçüncü kişi …’tan olan 300.000 TL alacağı için senettin tanzim edildiğini, davacı yanın aksi iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiğini, kambiyo senetlerinin borçtan mücerret olduğunu belirterek davanın reddin istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 04.10.2018 tarihli 2016/1220 E. – 2018/1068 K. sayılı kararıyla; “…söz konusu senedin davacı şirketin eski yöneticisi olan … tarafından şahsi borçları için verildiğinin ikrar edilmesi nedeniyle davacı tarafın söz konusu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığı, kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı şirketin İstanbul …İcra Müdürlüğüne ait … Esas sayılı dosyadan dolayı takibe konulan 11/01/2014 keşide tarihli 30/11/2014 vade tarihli 300.000 TL lik bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekili, süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı …’nın İstanbul CBS’nın 2017/188293 Hazırlık sayılı dosyasındaki talebi üzerine İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin yakalama emri üzerine 06/06/2018 tarihinde ifadesinde, …’a borç para verdiğini açıkça belirttiğini, müvekkili ile borç alışverişinde bulunmadığının beyanları ile sabit olduğunu, davaya konu senede ilişkin soruşturmanın halen İstanbul CBS 2017/52353 sayılı dosya üzerinden yürüdüğünü, bu dosyadan ayrılan dosyanın yeni numarasının 2017/188293 olduğunu, davalının kötüniyetinin savcılık dosyasında verdiği ifadesinden anlaşıldığını, …’ın da ifadesinde senede kaşenin sonradan vurulduğunu açıkça belirttiğini, senedin kaşesiz halinin dosyada mevcut olduğunu, müvekkilinin münhasıran döviz alım satımı yaptığını, bunun dışında bir işle iştigal edemeyeceğini beyanla, kararın kötüniyet tazminatının reddi kısmının kaldırılmasını ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ibraz ettiği istinaf dilekçesi ile mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın reddine, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin 4.873,25 TL nispi istinaf harcını yatırmaması nedeniyle noksan harcın tamamlatılması için, Dairemizin 04/03/2019 tarihli 2019/371 Esas-2019/438 Karar sayılı kararıyla dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece davalı vekiline HMK 344. Maddesi gereğince muhtıra tebliğ edilmiş, davalı vekiline muhtıranın 20/03/2019 tarihinde tebliğine rağmen, bir haftalık kesin süre içerisinde değil süre geçtikten çok sonra 24/05/2019 tarihinde noksan harcı yatırması üzerine, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2019 tarihli 2016/1220 Esas-2018/1068 Karar sayılı kararıyla davalı …’nın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu karar istinaf edilmediğinden kesinleşmiştir.
DELİLLER:İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından … ve … AŞ ( Yeni Unvanı … AŞ ) aleyhine 11/1/2014 tarihli düzenleme tarihli 30/11/2014 vade tarihli 300.000 TL bedelli bonodan dolayı kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, aynı bonoya dayalı olarak alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz talebi verildiği, ihtiyati haciz kararı üzerine haczedildiği ve haciz sırasında teminat olarak 300.000 TL nin şirket tarafından yatırıldığı, davacı tarafın talebi üzerine 16/12/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile tedbiren icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde mahkemece tedbir kararı verildiği görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan, İstanbul Başsavcılığına ait 2015/41727 Sor. nolu evrakının incelenmesinde; … AŞ adına … tarafından vekaletname verilen vekil vasıtasıyla … hakkında 19/03/2015 tarihini şikayette bulunulduğu, şikayet dilekçesi incelendiğinde, …’nın … tarafından düzenlenmiş olup 11/01/2014 keşide tarihli 30/07/2014 vadeli 200.000 TL bedelli senede ilişkin olarak müvekkili şirketin sahte kaşesini yapmak suretiyle şirket kaşesini bastığı resmi belgede sahtecilik dolandırıcılık sucunu işlediği ve söz konusu senede dayalı söz konusu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başladığını bildirildiği daha sonra …’ın 07/4/2015 tarihinde Savcılığa verdiği ifadede ve ekindeki dilekçede söz konusu senetten dolayı hem kendisini ve hemde şirketin borcu olduğunu belirterek şikayetten vazgeçtiği bunun üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan, İstanbul C. Başsavcılığına ait 2017/52353 Sor. nolu dosya incelenmesinde; İstanbul C Başsavcılığına ait 2017/66824 Sor nolu dosyanın bu dosya ile birleştirildiği, 2017/66824 Sor nolu dosyada davacı şirketin şikayetinde şirketin borcunun olmamasına rağmen …’ın şirketi devir tarihinden önceki tarihi atarak başkalarına olan şahsi borçları için senet düzenleyip verdiği ve söz konusu senetleri şirket kaşesini de basarak şirket sorumlu olmuş gibi senetler düzenlediği, aynı şekilde … ve …’ya da senet düzenleyip verdiği bu konudaki tahkikatın İstanbul C Başsavcılığının 2017/52353 Sor nolu dosyasında devam ettiği belirterek birleştirme kararı verildiği, şüpheli … 19/01/2017 tarihli Savcılığa vermiş olduğu beyanında , şirketin devretmeden önceki tarihlerde şahsi bir gayrimenkul pazarlığı yaptığını bu sebeple … ve …’ya şahsi borcu olduğunu, söz konusu senedin şahsen kendi el yazısı ile yazarak 11/01/2014 tarihinde iki imza atarak …’ya verdiğini, senedin kefil kısmına şirket kaşesini basmadığını, ödeyecek yerindeki isminin başına rakamla 1 ve – (tire ) yazmadığını yine kefil kısmına rakamla 2 – (tire ) yazmadığını, … ve …’in kardeş olduklarını , senedi verdiğinde …’in olmadığını, 2015 yılın ilk aylarında şirketi müştekiye devrettiğini , senedi …’ya vermeden önceki halinin fotokopisinin olduğunun ve dosyaya sunduğunu , ayrıca kaşelerinde şirkette kullanılan kaşeler olmadığını, senette borcun kendinin şahsi borcu olduğunu belirttiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından ibraz edilen senet fotokopisinden; ödeyecek kısmında …’ın yer aldığı ve iki adet imza atılı olduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince, davacı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için mali müşavir bilirkişi ataması yapıldığı, yapılan incelemede; davacı şirket kayıtlarında dava konusu 300.000 TL bedelli senede ilişkin herhangi bir kayda rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Bonoya dayalı menfi tespit davasında mahkemece, davanın kabulüne, davacı şirketin davaya konu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı ve davalı vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurularında bulunmuşsa da, davalı vekilinin süresinde nispi istinaf harcını yatırmaması nedeniyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, davalı bu karara karşı istinaf yoluna başvurmamıştır. Davacı vekili ise, mahkemece reddine karar verilen kötüniyet tazminatı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, davalının savcılık ifadesinde …’a borç para verdiğini söylediğini, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunmadığının sabit olduğunu, savcılık ifadesinde …’ın da kaşenin sonradan vurulduğunu beyan ettiğini, senedin kaşe vurulmadan önceki fotokopisini dosyaya ibraz ettiklerini, davalının kötüniyetli olduğunu ispat yönünden ileri sürmüştür. Davaya konu senedin 11/01/2014 düzenleme tarihli, 30/11/2014 vade tarihli ve 300.000 TL bedelli olduğu, senette borçlu olarak (1) rakamının karşısında … ismi, kefil yazısı ve (2) rakamının karşısında davacı şirket kaşesinin açıkta ve imzanın üzerinde bulunduğu, senedin tanzim tarihinde senet borçlusu …’ın davacı şirket yetkilisi olduğu sabittir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, …’ın şirket hissesinin devrinden sonra, davalı ile birlikte hareket ederek, geriye dönük senetler düzenleyerek müvekkili şirketi borç altına sokmaya çalıştığını beyan ettiği, dosya kapsamında bulunan savcılık dosyalarından, şirket yetkilisi sıfatıyla … tarafından davalı … hakkında, dava konusu bonoya davacı şirketin kaşesinin sonradan basıldığına dair suç duyurusunda bulunulduğu, ancak daha sonra şikayetten vazgeçildiği, dilekçesinde bonodan dolayı şirketin ve kendisinin borçlu olduğunun beyan edildiği, bunun üzerine savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır. …’ın 2017/52353 sayılı soruşturma dosyasındaki ifadesinde ise, …’ya şahsi borcu olduğunu, senet verdiğini, şirket kaşesini kendisinin basmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacı vekili davalının müvekkilinden alacaklı olmadığını, …’a borç verdiğini ikrar ettiğini, bunun da kötüniyetini gösterdiğini ileri sürmüşse de, üçüncü kişi davacı şirketin, ortağının borcuna kefil olmak suretiyle ödeme taahhüdünde bulunması mümkündür. Şirket ile davalı arasında doğrudan para alışverişi bulunmaması, tek başına davalının kötüniyetli olduğunu göstermez. Dosya kapsamındaki, …’a ait savcılık ifade ve beyanlarının çelişkili olduğu, dava konusu senede davacı şirket kaşesinin davalı tarafça basılarak borçlandırıldığına dair iddianın ispatlanamadığı gibi, davalının kötüniyetli olarak hareket ettiğine dair de dosya kapsamında delil bulunmadığından, mahkemece kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığına ilişkin gerekçe ve tazminat talebinin reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı vekilinin istinafı incelenmediğinden peşin yatırılan istinaf harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 23,00 TL (posta-teb-müz) masrafının üzerinde bırakılmasına. b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 34,30 TL TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.