Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1782 E. 2022/156 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1782 Esas
KARAR NO: 2022/156
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/401 E. – 2018/1177 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/04/2017
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili …Ltd. Şti. ile diğer davalı … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 19/11/2016 tanzim tarihli, 30/11/2016 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli, 19/11/2016 tanzim tarihli, 30/11/2016 vade tarihli 8.650,00 TL bedelli, 28/11/2016 tanzim tarihli, 15/12/2016 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli, 28/11/2016 tanzim tarihli 30/12/2016 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli 4 adet bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, senetlerde davalı …’in kefil olduğunu, kambiyo senetlerinin tanzim tarihinde veya öncesinde müvekkili şirketin davalı şirketten herhangi bir para almadığını, takibe konu kambiyo senetlerindeki miktarların tamamının finansal kurumlar kanalıyla yapılması zorunlu miktar kapsasında olduğundan davalı şirket ile müvekkili şirketin banka kayıtları incelendiğinde böyle bir para aktarımının olmadığının görüleceğini, takibe konu senetlerdeki imzaların davacı şirketin yetkili temsilcisi … ve senetlerdeki imzaların kendisine ait olmadığını, davalının kötü niyetli olarak müveklili …’den aldığı boş senetlerin doldurarak takip başlattığını beyanla, davacıların İstanbul Anadolu … İcra Dairesi ‘nin … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, takip konusu alacağın % 20 ‘sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dayanağı dört adet bononun müvekkil lehine, davacı … Tic. Ltd. Şti tarafından keşide edildiğini, söz konusu bonoların ön yüzünde …’in kefil olduğu ibaresi yer aldığını, borçlulardan … ile diğer borçlu olan davacı şirketin yetkilisinin babası olmakla şirket adına ticari ilişkilerde yetkili olduğunu, davacılar müvekkil davalıya boçlu olduğunu, kambiyo senetlerinin temel özelliğinin kendilerine kaynaklık eden alt ilişkiden bağımsız borç ilişkileri oluşturmakta olduğunu, bu kapsamda imzaya olan itiraz müvekkil şirketi bağlamadığını, itirazların reddinin gerektiğini, davacı tarafın her ne kadar senetlerin müvekkili şirketten herhangi bir para alınmadığını, senetteki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını iddia etmiş ve ek olarak tanık deliline dayanmış ise de, HMK m. 200/1’e göre bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğini, HMK m. 201’e göre de, davacı tarafın senede karşı olan tüm iddialarını yazılı ve güçlü delillerle ispatlaması gerektiğini, HMK m. 200/2’ye göre tanık dinletilmesine muvafakat etmemekte olduğunu, bonolarda kefil olarak yer alan … ‘in diğer davalı borçlu şirketin yetkilisinin babası olduğundan temsile yetkili olup şirket adına işlemler yapabilmekte olduğunu, diğer davacı olan borçlu şirket ile arasında vekalet ilişkisi bulunduğunu, şirket yetkilisinin babası olan kefil, daha önce de şirket adına kambiyo senedi tanzim etmiş ve bunu yetkili bulunan oğlunun yetkilendirmesi ile yaptığını, huzurdaki davaya konu bonoların bu şekilde düzenlendiğini, taraflar arasında teamül haline gelen bu uygulamanın üçüncü kişiler karşısında şirketi bağlayacağını, davanın temelini oluşturan icra takibine dayanak teşkil eden senetler yetkili kişiler tarafından imzaladığını, davacı tarafın senetlerin bedelini ödemekten kurtulmak için huzurdaki davayı açtığını, kural olarak ipsat yükünün davacı tarafta olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin29.11.2018 tarih ve 2017/401 Esas – 2018/1177 Karar sayılı kararıyla; “… menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı, davacı şirketin bonolardaki imzayı inkar ettiği, bu nedenle davacı şirket yetkilisine ait ilgili kurumlarda bulunan belge asılları celbedilerek ve ayrıca imza incelemesine esas imzalar alınmak suretiyle bilirkişi raporu alındığı, alınan rapora göre takibe konu bonolardaki imzaların davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığının rapor edildiği, davalı tarafça keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olduğuna dair başkaca herhangi bir delil de bildirilmediği, buna göre davacı şirketin takibe konu bonolardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı ve bu bonolardan dolayı davalı tarafa borçlu olmadığı; diğer davacı …’in ise bonoları avalist olarak imzaladığı, düzenleyenin imzasının bulunmaması halinde, düzenleyen için aval vermiş olanın da senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, bu durumda senette düzenleyenin imzasının bulunmadığı açık olduğundan düzenleyen için aval veren borçlunun bono bedelinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, yetkisiz temsil hükümleri gereğince aval verenin bonodan şahsen sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı (Yargıtay 12. HD’nin 24/09/2018 tarih ve 2017/8410 Esas – 2018/8537 Karar sayılı ilam), bu nedenle aval veren davacı …’in bonolar nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, bunun yanı sıra takibin kıymetli evraka dayalı olması ve davanın takip dayanağı kıymetli evrak nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olması nedeniyle kıymetli evrakın illetten mücerret olduğu nazara alındığında taraflar arasında temel ilişki bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu ilişkiden dolayı alacak-borç bakiyesinin bulunup bulunmadığı iddialarının eldeki davada değerlendirilemeyeceği, eldeki davaya konu somut uyuşmazlığın kambiyo hukuku ilkelerine göre çözümlenmesi gerektiği, bu halde davacıların takibe konu bonolar nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığı, senetlerin emre yazılı olarak düzenlenmiş olması ve lehdar olan davalının keşideci imzasını davacı şirkete ait olup olmadığını bilebilecek durumda olması nedeniyle davalı takip borçlusu şirket yönünden takibin kötü niyetli olarak yapıldığı ve şirket lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacı …’in, davacı şirket yetkilisi olduğunu söyleyerek davaya konu bonoları müvekkil huzurunda imzaladığını,Davacı şirketin yetkilisinin davacının oğlu … olduğunun tespit edildiğini, ancak davacı …’in davacı şirketin ismine çok benzeyen başka bir şirketin yetkilisi olduğunu, davacının şirketlerin isim benzerliğinden ve kendisini yetkili olarak tanıtarak müvekkilini yanılttığını,Bu konuda nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2017/214364 Sor.sayılı soruşturmanın devam ettiğini, bu soruşturmanın bekletici mesele yapılması taleplerinin mahkemece göz ardı edildiğini, Davacı …’in yetkili olmadığını bildiği halde davacı şirketi temsilen de imza attığını, TTK.678.maddesi gereğince davacının yetkisiz temsil hükümleri gereğince sorumluluğu bulunmasına rağmen, mahkemece bu davacı yönünden de davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası. (Davalı tarafından davacı borçlulara yönelik dört adet bonoya dayalı olarak başlatılan/kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi.) *Dosyada mübrez 4 adet bono sureti incelendiğinde keşideci borçlunun … Tic. Ltd. Şti., kefilin …, lehdarın ise davalı şirket olduğu anlaşılmıştır.*İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 08/05/2017 tarihli yazı cevabı incelendiğinde, davacı …Tic. Ltd. Şti.’nin tek yetkilisinin … olduğu anlaşılmıştır. *02/11/2018 havale tarihli grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda özetle; inceleme konusu 28/11/2016 düzenlenme 20.000,00 TL bedelli, 28/11/2016 düzenlenme 20.000,00 TL bedelli, 19/11/2016 düzenlenme 11.000,00 TL bedelli ve 19/11/2016 düzenlenme 8.650,00 TL bedelli bonolardaki imzaların davacı şirket yetkilisi … ‘in el ürünü olmadığı kanaatine varıldığı beyan ve rapor edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonoların şirketi temsile yetkisi olmayan kişi tarafından imzalandığını, bonoların davacı … tarafından boş olarak davalıya verildiğini, davalıdan borç para alınmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, bononun davacı şirketi temsile yetkili olmayan kişi tarafından imzalanmış olması nedeniyle davacı şirketin sorumlu tutulamayacağı, düzenleyenin sorumlu olmaması nedeniyle aval veren davacı …’in de sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle menfi tespit talebinin kabulüne, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalının “Davacı …’in, davacı şirket yetkilisi olduğunu söyleyerek ve benzer isimdeki şirketin yetkilisi olması nedeniyle yanılttığı” yönündeki iddiaları kapsamında yürütülen (İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2017/214364 Sor.sayılı) ceza soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sonuçlandığı anlaşıldığından, dosya sonucunun bekletici mesele yapılması talebi yerinde görülmemiştir. TTK’nun 778/2. maddesinin (e) bendinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK’nun 678. maddesinde; “Temsile selahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur…” hükmü yer almaktadır. Toplanan delillere göre; davacı …’in yetkili olmadığını bildiği halde davacı şirketi temsilen de imza attığı tespit edildiğinden, TTK.678.maddesi gereğince davacının yetkisiz temsil hükümleri gereğince bonolardan dolayı sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Ayrıca bonolarda davacı adına atılı ikinci imzanın da TTK.702.maddesi gereğince davacının şahsi sorumluluğunu doğuracağı gözetildiğinde, davacı … yönünden davanın reddi gerekeceğinden; davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüyle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2018 tarih, 2017/401 E. – 2018/1177 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabulü ile; a-) Davacı …Tic. Ltd. Şti’nin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yürütülen takip ve bu takibe dayanak bonolar nedeniyle davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, b-) Davacı …’in menfi tespit isteminin reddine, 4-Davaya konu alacağın % 20 ‘si olan 12.127,28 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacı ….Ltd. Şti.’ne verilmesine, 5-Başlangıçta peşin olarak alınan 1.035,52 TL harcın, alınması gerekli olan 4.142,07 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.106,55 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 6-Davacı … Tic. Ltd. Şti’nin yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 1.035,52 TL, posta ve tebligat gideri 122,80 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 1.858,32 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacı … Tic. Ltd. Şti’ne verilmesine, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 96,00 TL’nin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine, 8- Davacı …Tic. Ltd. Şti lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 8.682,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine, 9-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 8.682,74 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 11- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 23,63 TL posta masrafı olmak üzere toplam 144,93 TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/02/2022