Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1764 E. 2022/64 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1764 Esas
KARAR NO: 2022/64
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2017
NUMARASI: 2016/1412 2017/396
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin yaptığı satımlar nedeniyle davalıdan takip tarihi itibariyle cari hesaptan 36.216,57-TL alacağı bulunduğunu, borcun ödenmesi yönündeki girişimlerinden sonuç alamadıklarını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durdurulduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; takip konusu alacağın neye dayanılarak hesap edildiğine ilişkin kendilerine ulaşmış bir belge bulunmadığını bu nedenle dayanaktan yoksun takibin ve davayı kabul etmediklerini, davacıya hiçbir borçları bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “… davalının defter ve kayıtlarına göre 13.08.2014 takip ve 31.12.2014 kapanış tarihi itibariyle davalının davacıya kalan borcunun 34.489,12TL olduğunun bildirildiği, davacının defter kayıtları ile davalının kayıtları arasında 1.727,45TL lik fark bulunduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, bu sebeple sahibi lehine delil vasfını taşıdığı, davalının kayıtlarından 2014 yılı defteri kebir ve envanter defterinin yazdırılmamış boş beyaz sayfalardan ibaret olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davacının defter ve kayıtlarına itibar etmenin daha uygun olacağı mahkememizce kabul edilerek davacının davasının kabulü ile davalı borçlunun Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 36.216,57 TL miktar yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu itiraza uğrayan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; mahkemenin gerekçeli kararda davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, davalının kayıtlarından 2004 yıllı kebir ve envanter defterinin yazdırılmamış boş beyaz sayfalardan ibaret olduğunun anlaşılması nedeniyle davacı defterlerine itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle yer verdiğini, oysa ki 01/07/2015 tarihli ek raporda müvekkilinin 2014 yılı yevmiye defterinin usulüne uygun tutulduğu, açılış kapanış tasdiklerinin bulunduğu ve bu kayıtlara göre davalının 34.489,12-TL bakiye borcu olduğunun tespit edildiğini ayrıca davacıya ait ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin bulunmadığının raporda tespit edildiğinin buna göre, davacı defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığının kabulü ile bu defter kayıtlarının davacı lehine değil ancak aleyhine delil tespit edebileceğini, ne var ki mahkemenin davacı defterlerine itibar ederek karar verdiğini yine ek raporda taraf defterleri arasındaki 1727,45-TL lik farkın davacıda yer alıp, davalıda yer almayan 25/06/2014 tarihli vade farkı faturasından kaynaklandığı hususunun açıkça tespit edildiğini ancak mahkemenin bu faturanın davalıya tebliğ edilip edilmediği ve haklılığı konusunda irdeleme yapmadığını, kaldı ki bu hususların bilirkişi raporlarında da tartışılmadığını, bu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, böyle bir faturayı kabul etmediklerini, tarafların arasında da vade farkı uygulanacağına ilişkin bir sözleşme hükmünün bulunmadığını ayrıca %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı vekili istinafa cevabında; davalının raporları kendisine tebliğine rağmen 2 haftalık yasal süresi içerisinde itirazda bulunmadığını, istinafın kötü niyetli olduğunu ayrıca bilirkişi incelemesi yapıldığı sırada kapanış tasdik süresinin dolmadığını, 22/06/2015 tarihinde yasal süresinde kapanış tasdikinin yapıldığını bildirerek istinaf talebinin reddini istemiştir. Dosyanın incelenmesinde; Davanın başlangıçta Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, mahkemenin 11/09/2015 tarihinde 2014/713 Esas 2015/551 Karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı vererek dosyanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 19. H.D.nin 2016/3006 Esas 2016/10674 Karar sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verildiği, dosyanın yargılamasına Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edildiği ve istinafa konu kararın verildiği, Dairemize gelen dosyanın HMK nın geçici 3/2 maddesi gereğince temyiz incelemesine tabi olduğu gerekçesiyle Dairemizce verilen 2017/4869 E 2019/201 K sayılı kararıyla Yargıtaya gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş ancak Yargıtay 19. H:D nin 2019/667 E 2019/1383 K sayılı kararıyla kanun yolunun istinaf kanun yolu olduğu gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iadesine karar verdiği anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki fotokopisi bulunan Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası fotokopisi incelenmesinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine toplam 36.216,57 TL cari hesap alacağı için icra takibi yaptığı, davalı borçlunun takibe süresinde itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 22/04/2015 tarihli raporda; Davacı tarafça sunulmuş olan 2014 yılı yasal ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu. 2014 yılı son kapanış tasdik süresinin daha gelmediği ,yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtların Tekdüzen Hesap Planı Genel Tebliğine uygun olarak tutulduğu ve defterlerin birbirlerini teyit ettikleri görülmüştür. 6102 sayılı yeni TTK’nın ve HMK’nın 222. maddesi amir hükümlerine göre davacı şirketin 2014 yılına ait yasal ticari defterlerinin delil kudretine haiz olup Takdirin Sayın Mahkeme’nin olduğu, davacının yasal ticari defter kayıtlarına göre; 13.08.2014 takip tarihi itibariyle, davacının davalıda kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 36,216,57 TL olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin dava konusu 2014 yılına ait yasal ticari defterlerinin kağıt ortamına basımının gerçekleştirilmediği. 2014 yılına ait yasal ticari defterlerinin basımının 20 gün sonrasında gerçekleştirilebileceği muhasebe birimi ile vekili tarafından ifade edildiğini ve tutanak altına alındığını, bu sebepten dolayı tarafından davalının 2014 yılına ait yasal ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli inceleme ve tespitler yapılamadığını, Mahkemenin değerlendirmesi sonrasında davalının 2014 yılına ait yasal ticari defter ve belgelerinin incelenmesi konusunda karar vermesi durumunda, tarafından davalı şirketin 2014 yılına ait yasal ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli inceleme ve tespitler yapılacağını, davacı tarafça icra takibinin asıl alacak üzerinden başlatıldığını ve takip tarihinde önce işlemiş faiz talebinde bulunulmadığından dolayı temerrüt faizi tarafından değerlendirilmeye alınmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/07/2015 tarihli ek raporunda; Davalı tarafça sunulmuş olan 2014 yılı yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu. Yasal ticari defterleri üzerinde yapılan usul incelemelerinde kayıtların Tekdüzen Hesap Planı Genel Tebliğine uygun olarak tutulduğu, davalı şirketin 2014 yılına ait Defter-i Kebir ve Envanter Defterlerinin yazdırılmamış boş beyaz sayfalardan ibaret olduğu. 6102 sayılı yeni TTK’nın ve HMUK’un 222. maddesi amir hükümlerine göre davalı şirketin 2014 yılına ait yasal ticari defterlerinin delil kudretine haiz olup olmadığı Takdirinin Sayın Mahkeme’nin olduğu, davalının yasal ticari defter kayıtlarına göre; 13.08.2014 takip ve 31.12.2014 kapanış tarihi itibariyle de, davalının davacıya kalan asıl borç bakiyesi tutarının 34.489.122 TL olduğunun tespit edildiği, tarafından sunulan 22.04.2015 tarihli ön bilirkişi raporu ile karşılaştırıldığında; davacı ile davalının yasal ticari defter kayıtlarında 1.727,45 TL’lik farkın bulunduğu. bu farkın ise davacının davalıya düzenlemiş olduğu 25.06.2014 tarih 144 sıra nolu ve 1.727,45 TL tutarındaki vade farkı faturasının davacının yasal ticari defter kayıtlarında kayıtlı olup davalının yasal ticari defter kayıtlarında kayıtlı olmadığının tespit edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf davalıdan cari hesap alacağı bulunduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemeleri yaptırılmış olup, davacı defterlerinde davalının 36.216,57 TL borçlu gözüktüğü, davalı defterlerinde ise, davalının davacıya 34.489,12 TL borçlu gözüktüğü, buna göre taraf defterleri arasında 1.727,45 TL fark bulunduğu, bu durumun ise davacı tarafından davalıya düzenlenen 25/06/2014 tarihli 1.727,45 TL’lik vade farkı faturasından kaynaklandığı, bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde yer almadığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda sözleşme hükmü ya da teamül bulunması gerekir. Somut olayda davacı tarafça bu konuda sözleşme hükmü ya da teamül bulunduğuna dair dosyaya delil ibraz edilmemiştir. Bu açıdan davacı lehine vade farkı alacağını da içerir şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Bu yönden davalı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Tacirin ticari defterlerinde yer alan kayıtlar lehe delil olma özelliği bulunduğu gibi aynı zamanda aleyhe delil niteliği de taşır. Nitekim davalının kendi defterlerinde davacıya 34.489,12 TL borcu gözükmektedir. Öte yandan dava konusu alacak cari hesaptan kaynaklanması nedeniyle likit nitelikte bulunduğundan mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerindedir. Bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2017 tarih, 2016/1412 E. – 2017/396 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davalı borçlunun Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 34.489,12 TL miktar yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Davalı borçlu itirazında haksız ve alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 34.489,12 TL’nin %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Alınması gereken 2.355,95 TL ilam harcından 618,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.737,45 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 6-Davacının peşin yatırdığı 618,50TL peşin harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan 25,20 başvurma harcı, 3,80 TL vekalet harcı ile 420,00TL gider avansından, 90,00TL tebligat ve müzekkere gideri ve 330,00TL bilirkişi giderinden ibaret toplam 449,00TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak davalıdan alınarak 427,58 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı tarafından yatırılan gider avansının tamamı yargılama sırasında harcandığından iadeye ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davalı tarafça yatırılan 88,00 TL delil avansından yapılan 72,90TL giderin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 3,48 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, karar kesinleşinceye kadar yapılacak gider mahsup edildikten sonra artan delil avansının davalıya iadesine,10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan 4.345,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 11-Reddedilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına 1.727,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 35 TL posta masrafı olmak üzere toplam 120,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-İstinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/01/2022