Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1746 Esas
KARAR NO: 2022/54
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2016/134 2019/360
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 08/04/2013 tarihli FKS nin imzalandığını, ödeme planının ise müvekkiline gönderilmediği, bunun üzerine müvekkilince resen ödeme yapılıp, 03/06/2013 tarihli ödeme planının gönderilmesi konulu ihtarnamenin davalıya gönderildiğini, bunun üzerine aynı tarihte ödeme planının müvekkiline gönderildiğini ancak davalının ilk kira ödemesinin geç yapılmasını gerekçe göstererek 176,86 EURO temerrüd faizi istediğini, davalının böyle bir yetkisinin olmadığını, varsa gecikmenin davalıdan kaynaklandığını, kaldı ki müvekkilinin bu konuda temerrüde düşürülmediğini, yine sözleşmeye göre sözleşme konusu iş makinesinin müvekkili tarafından sigorta ettirileceğini, davalının 11/07/2013 başlangıç tarihli sözleşme ile iş makinesini sigortalattığını, sözleşme yapmakla mükellef olan müvekkilinin de 25/09/2015 tarihinden itibaren başlamak üzere sigorta yaptırdığını, durumun davalıya bildirilerek davalı tarafından yaptırılan sözleşmenin iptalinin istendiğini, buna rağmen 22/10/2014 tarihli hesap ekstresinde müvekkilinin sigorta taksitlerinden dolayı borçlu gösterildiğini, bunun üzerine davalıya borçlu olmadıklarına dair ihtarname gönderdiklerini, daha sonra davalı firma yetkilileri ile borç talep edilmeyeceği yönünde sözlü mutabakata varılmasına rağmen davalının müvekkiline gönderdiği 20/01/2016 tarihinde cari hesap ekstresinde sigorta temerrüd adı altında gecikme faizi de uygulayarak haksız bir şekilde müvekkilinden 3.669,47 EURO talep ettiği, işbu davayı 20/01/2016 tarihi itibariyle bu miktar borçlu olmadıklarının tespiti için açtıklarını, davalının sadece 76 günlük bir süre için sigorta bedelini müvekkiline yansıtabileceğini ancak davalının müvekkiline toplamda sigorta bedeli olarak 5.240,97 EURO tahsil ettiğini, bu durumda davalının fazladan 3.682,06 EURO tahsilat yaptığını belirterek müvekkilinin 20/01/2016 tarihi itibariyle davalıya 3.846,33 EURO borçlu olmadıklarının tespitine ve fazladan ödenen 3.682,06 EURO nun davalıdan tahsiline karar vermesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının sözleşmede kararlaştırılan ödeme planına göre taksitlerini ödemesi gerektiğini, davacının temerrüde düşürülmedi iddiasının dayanaksız olduğunu, davacının sigortayı yaptırmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından sigorta yaptırıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; “…Davalının poliçeyi bizzat araştırması ve onaylatması bu şekilde teyit etmesi gerektiği ancak bu yönde işlem yapmadığı, poliçenin geçerli olduğunu ve riskleri karşıladığını tespit etmesi halinde, mevcut poliçeyi iptal etmesi gerektiği, bu durumda davacının yeni poliçenin tanzim edildiği tarih olan 25/09/2013 tarihine kadar poliçe ödemesinden sorumlu olduğu ancak fazladan ödenen 3.682,06 EURO ödemenin davalıya iadesi gerektiği ve aynı şekilde bakiye prim ve temerrüt faizi nedeniyle oluşan 3.669,47 EURO yönünden ise borçlu olmadığı kanaatine varılarak” Davanın kabulü ile, davacının 20/01/2016 tarih itibariyle davalıya 3.846,33 EURO borçlu olmadığının tespitine, Davalıya ödenen 3.682,06 EURO’nun 20/01/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; mahkemenin gerekçesinde davacının yeni ödeme planından 05/08/2013 tarihinde haberdar olduğunu dolayısıyla yeni ödeme planından bu tarihten itibaren sorumlu olduğu şeklinde gerekçe belirtmiş ise de, bilirkişi raporlarının aksi kanaatte olduğu, davacının müvekkiline borçlu olduğu yolunda görüş bildirdiklerini, 08/04/2013 tarihinde imzalanan FKS için 4 ay sonraki ödeme planının beklenmesinin doğru olmadığı, mahkemenin sözleşmenin 11. Maddesini hatalı yorumladığını, yine raporların aksine karar verilmesi nedeniyle gerekçenin tereddüte yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerektiğini, davacının verdiği taahhütname ile kiralama konusu makinenin her türlü sigortasının kendilerince yapılacağını kabul ettiğini ancak davacının makineyi teslim almasından sonra sigorta yaptırmadığını bu durumun mahkemece de tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin 11/07/2013 başlangıç tarihli sigorta poliçesi ile makineyi sigortalattığını, davacının ise bu sigorta işleminden sonra poliçenin iptalini istediğini ancak davacının yaptırdığı poliçenin yabancı dilde düzenlenmiş olması nedeniyle poliçenin iptal edilmediğini, yine 6361 sayılı kanunun 24/4 maddesi ve FKS nin 21. Maddesi gereğince sigorta primleriyle masrafları kiracıya ait olduğunu, yine davacı kiracının verdiği taahhütnamede sigortayla ilgili hususlardan davalının uğrayacağı zararların ilk talebinde hiç bir itirazda bulunmaksızın ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkilinin tercüme yükümlülüğünün bulunmadığını, mahkemenin sigorta konusunda uzman atamadığını, mali müşavir bilirkişiden alınan rapor ile sonuca gittiğini bildirmiştir. Taraflar arasında 08/04/2013 tarihli FKS imzalandığı, sözleşmeyi dava dışı …,…, …, …,…’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları, sözleşme kapsamında davacıya 1 adet teleskopik mobil vinç kiralandığı, Beşiktaş … Noterliğinin 08/04/2013 tarih, … yevmiye numaralı ve … finansal kiralama sözleşmesi EK 2’de kira ödemelerinin 15/05/2013 tarihinden itibaren aylık KDV dahil 16.605,53 EURO olarak ve 48 ay süre ile ödeneceğinin, 49.ay ise opsiyon bedeli olarak KDV dahil 118,00 EURO ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve toplam bedelin 797.183,44 EURO olduğu, sözleşmenin 11.maddesinde; “a- İşbu sözleşme Ek 2’de yer alan ödeme planında belirtilen kiralama bedelleri, belirlenen tarihlerde, ödeme planına uygun bir biçimde kararlaştırılan para cinsinden ödenecektir” şeklinde düzenleme olduğu görülmüştür. Davalı tarafından finansal kiralama konusu makine için 11/07/2013 başlangıç tarihli 1 yıl süreli makine kırılması hususunda sigorta poliçesi düzenlettirildiği görülmüştür. Mahkemece alınan 20.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda; Davacının; kira bedelini geç ödemesinden kaynaklanan 176,86 € luk temerrüt faizi konusunda, kiralayan Finansal Kiralama Şirketine borçlu olmadığının söylenemeyeceği, Davalı … Şirketinin (davalı tarafından yeni ve uluslararası geçerliliği olan bir sigorta Poliçesi satın alması) ile eski sigorta poliçesinin iptal edilmesi talepleri karşısında; yeni poliçenin Almanca olduğunu, anlaşılamadığını, Türkçesinin sunulması gerektiğini, Finansal Kiracının bu Poliçenin doğruluğunu ispat etmesi gerektiği gibi; itiraz ve beyanlarının yerinde olmadığını, …. Zira; kendisine sunulan Poliçenin doğruluğunun ve geçerliliğinin, kendi hukuki ve finansal riskleri ve alacağının teminatını oluşturması kapsamında, bizzat | kendisi tarafından araştırılması ve onaylattırılması gerektiğini, dolayısıyla eski Sigorta Poliçesinin iptali konusunda davalı … Şirketinin beyanlarının yeterli ve geçerli olmadığının anlaşıldığını, davacının (iptal edilmeme nedeniyle) fazla ödemek zorunda kaldığı, 3.682,0 € luk alacağa tahakkuk ettirilen temerrüt faizlerinin iptal edilerek; 3.682,06 € nun (talep gibi) 20.01.2016 tarihinden itibaren 3095 s.lı yasanın 4/a maddesi kapsamında; Kamu Bankalarının EUR bazındaki 1 yıllık mevduata uyguladıkları en yüksek faiz ile birlikte davalıdan istirdadını talep edebileceği yolunda görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporuna itiraz üzerine alınan 23.09.2018 ek raporda; Kök raporda da değişikliği gerektirir bir duruma rastlanılmadığını, davacının; Kira bedelini geç ödemesinden kaynaklanan 176,86 € luk temerrüt faizi konusunda, davalıya borçlu olduğunu, “Finansal Kiralama Şirketine borçlu olmadığının tespiti” talebinin yerinde olmadığını, Davalı … Şirketinin (davalı tarafından yeni ve uluslararası geçerliliği olan bir sigorta Poliçesi satın alması) ile eski sigorta Poliçesinin iptal edilmesi talepleri karşısında; yeni Poliçenin Almanca olduğunu, anlaşılamadığını, Türkçesinin sunulması gerektiğini,Finansal Kiracının bu Poliçenin doğruluğunu ispat etmesi gerektiğini, itiraz ve beyanlarının yerinde olmadığını, Zira; kendisine sunulan Poliçenin doğruluğunun ve geçerliliğinin, kendi hukuki ve finansal riskleri ve alacağının teminatını oluşturması kapsamında, bizzat kendisi tarafından araştırılması ve onaylattırılması gerektiğini; eski Sigorta Poliçesinin iptali konusunda davalı … Şirketinin beyanlarının yeterli ve geçerli olmadığının anlaşıldığını, davacının davalıya 3.682,06 € luk bir borcunun bulunmadığı kararının sayın Mahkemede olduğunu, temerrüt faizlerinin iptal edilerek; 3,682,06 € nun (talep gibi) 20.01.2016 tarihinden itibaren 3095 s.lı yasanın 4/a maddesi kapsamında; “Kamu Bankalarının EUR bazındaki 1 yıllık mevduata uyguladıkları en yüksek faizi” ile birlikte davalıdan istirdadını talep edebileceğini, sair taleplerin, Sayın Mahkemenin takdirlerinde olduğu yolunda görüş bildirilmiştir. Ek rapora itiraz sonrası alınan 07.01.2019 tarihli II.ek raporda; taraf itirazları çok açık ve net bir şekilde Kök Raporda cevaplandırıldığı, kök raporda değişikliği gerektirir bir durumunun olmadığını, kök raporun aynen geçerli olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi imzalandığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık davacı tarafın davalıya borçlu olup olmadığı ve fazladan ödeme yapıp yapmadığı noktasında toplanmaktadır. Finansal kiralama sözleşmesi uyarınca, davacı tarafın yaptırması gereken sigorta poliçesini yaptırmadığı, bunun üzerine finansal kiralama konusu malla ilgili sigorta poliçesinin davalı tarafça yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Daha sonradan davacı tarafın finansal kiralama konusu malı sigortalattığı ve davalı taraftan eski sigorta poliçesini iptal etmesini istediği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, sunulan sigorta poliçesinin Almanca olması ve bu nedenle anlaşılamaması nedeniyle mevcut poliçenin iptal ettirilmediği savunulmuş ise de, bu hususun davalının kendi hukuki ve finansal risklerini ve alacağının teminatını oluşturması kapsamında ve basiretli bir tacir gibi davranarak araştırması gerektiği ve bu doğrultuda eski sigorta poliçesini iptal etmesi gerekirken bu hususları ihmal ettiği anlaşılmakla davacının bu yönden haklı olduğu, dolayısıyla fazladan 3.682,06 Euro sigorta bedeli ödediği kanaatine varılmış olup, bu yöndeki davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Diğer bir husus ise davacı tarafın kira bedelini geç ödemesi nedeniyle 176,86 Euro’luk temerrüt faizinden sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşme ekinde de ödeme planının belirlendiği, buna göre davacı kiracının kendisine yeni bir ödeme planı bildirilinceye kadar ödemelerini bu plana göre yapması gerektiği, ancak somut olayda davacı tarafın 03/06/2013 tarihine kadar yeni ödeme planını beklediği, ilk kira ödemesini hesaben yapmış olmakla birlikte 22/05/2013 (ilk ödeme planındaki 14/06/2013) tarihli 16.605,53 Euro’luk ödemesini 21/06/2013 tarihinde yaptığı, ödeme tarih ve miktarı taraflarca belirlenmiş olmakla, davacının temerrüde düştüğü dolayısıyla davalının bu gecikmeden dolayı davacıya, sözleşmenin 12. Ve 1. Eki kapsamında 20/01/2016 tarihli 176,86 Euro temerrüt faizi tahakkuk ettirdiği, yapılan bu işlemin yerinde olduğu, bu hususun ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği ancak mahkemece bu konuda yanılgılı değerlendirme yapılarak bu yönden de davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış olup bu miktar yönünden davalı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarih, 2016/134 E. – 2019/360 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın kısmen kabulüne davacının 20/01/2016 tarih itibariyle davalıya 3.669,47 EURO borçlu olmadığının tespitine, 4- Davalıya fazladan ödenen 3.682,06 EURO’nun 20/01/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 5- Harçlar yasası uyarınca belirlenen 1.642,53 TL karar ve ilam harcından 420,52 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 1.222,01TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan 420,52-TL peşin harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7- Davacı tarafça dava açılırken yapılan 29,20 TL başvurma harcı ve 8,60 TL vekalet harcı ile yargılama sırasında yapılan 700 TL masraf olmak üzere toplam 737,8 TL nin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 720,09 TL sini davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafça ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında yapıldığı anlaşılan 100 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 2,4 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Davacı taraf vekil ile temsil olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 10- Reddedilen kısım üzerinden kendisini vekil ve temsil ettiren Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 578,3 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11- İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 12- İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafça yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 67,70 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 189 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13- Gerek ilk derecede gerekse istinafta taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde, talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/01/2022