Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1744 E. 2022/90 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1744 Esas
KARAR NO: 2022/90
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2017/489 E. – 2019/157 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/05/2017
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 30.11,2015 tanzim tarihli ve 5.000.000.00 TL bedelli senetten 4.250.000.00 TL’lik ödemenin mahsubu ile 970.626.61.TL. tutarında takip başlattığını, müvekkili ile davalı arasındaki ilişkiye istinaden, 05.03.2015 tarihli işlem ile 300.000.-TL, 27.03.2015 tarihli işlem ile 400.000.-TL 10.05.2016 tarihli işlem ile 750.000.-TL ve 30.12.2015 tarihli işlem ile 3.500.000.-TL davalı banka hesabına ve bir kısım da elden ödeme yapıldığını, müvekkile gönderilen ödeme emrinde “Takipten Önceki Ödeme Toplamı” başlığı alında 4.250.000,00 TL tutarında ödeme 5.000.000.00 TL’lik senet bedelinden düşüldüğü, örneğin davalı tarafından senede ilişkin olarak yapıldığı kabul edilen 10.05.2016 tarihli 750.000,00 TL tutarındaki havale de … hesabından gerçekleştirildiği, bu sebeple, taraflar arasında … hesabından gönderilen bedellerin Müvekkil … adına gönderildiği konusunda bir tartışma bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından düzenlenen senedin takip alacaklısın elinde bulunması borcun ödemediğine dair karine oluşturuyor olsa da senede karşılık Ödeme yapıldığını gösteren makbuzların sunulması suretiyle senet bedellerinin ödendiğinin kanıtlanabileceğini Yargıtay kararlarında dile getirildiği, dilekçe ekinde sunulan makbuzların bir kısmında senede istinaden ödeme yapıldığı belirtilmişken bir kısmın ödemenin sebebi belirtilmediği ancak, Yargıtay kararları uyarınca dekontta paranın gönderiliş nedeniyle ilgili bir açıklama bulunmadığı hallerde paranın mevcut bir borcun ödenmesi için gönderildiği yönünde karine oluşturulacağının belirtildiğini, davacının senet borcunu ödemiş olması sebebiyle, borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini belirterek, mahkemece belirlenecek teminat mukabilinde, takibin durdurulmasını, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin mallarının haczedilmesinin ve satılmasının önlenmesi için uygun bir teminata hükmedilmesini, bu talebin de kabul edilmemesi halinde icra kasasına giren paranın alacaklıya ödenmemesi için uygun bir teminata hükmedilmesini, kötü niyetli ve haksız olarak takip yapan davalıdan uğranılan zarar nedeni ile tazminatın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçe ekinde dayandığı ödeme dekontlarının taraflar arasındaki çeşitli para alışverişinin olduğu ve müvekkil tarafın hesabına farklı dönemlerde ödemeler yaptığı, ancak ödeme tarihlerinden de görüleceği üzere 05.03.2015 ve 27.03.2015 tarihli ödemeler davaya konu bononun tanzim tarihinden açıkça 8 ay gibi bir süre öncesine takabül ettiğini, taraflar arasında daha önceden gerçekleşen borç ilişkisine karşılık olarak davacı tarafından müvekkiline yapılmış ödemeler olduğunu, hukuki olarak imkansız olmasının yanı sıra bir kimsenin yaklaşık 8 ay önce ödemesini yaptığı bir borç için ileri tarihli senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına da aykırılık teşkil ettiğini, 30.12.2015 tarihli dekont ile yapılan ödemenin İstanbul …İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyadaki takipte açıkça belirtildiğini ve ilgili senedin yalnızca 750.000-TL tutarındaki kısmı için takip işlemine geçildiğini, davaya delil olarak ileri sürülen ödeme dekontlarının 2015 yılı Mart ayından daha önceki bir tarihte davacının müvekkilden almış olduğu borçlarının ödemesi amacıyla yapıldığını beyan ederek, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.02.2019 tarih ve 2017/489 Esas – 2019/157 Karar sayılı kararıyla; “… Davacı taraf borcun ödendiğine yönelik iddiasını ibraz etmiş olduğu … Bankası TAO. 27/03/2015, 05/03/2015,10/05/2016 Tarihli , … bank A.Ş.’ nin 31/12/2015 tarihli ödeme belgeleri ile ispat etme talebinde bulunmuştur. Davacı taraf bu belgelerin yanında delil olarak tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de; 6100 Sayılı Kanunun 201.md uyarınca dava konusu senedin miktarı dikkate alınarak davacı tarafın tanık dinletme talebi mahkememizce kabul edilmemiştir. Davacı tarafın senedin keşide tarihinin sonradan doldurulduğuna yönelik iddiasını dava dilekçesinde belirtmediği, sonradan ileri sürdüğü iddiasına davalı tarafın muvafakat etmediği anlaşılmakla 6100 Sayılı Kanunun 319.md uyarınca davacı tarafın tarafın talebi iddianın genişletilmesi talebi niteliğinde görülmüş bilirkişi incelemesi talebi mahkememizce kabul edilmemiştir. Senedin düzenleme tarihi olan 30/11/2015 tarihinden sonra … Bankası TAO. vasıtası ile 10/05/2016 Tarihinde 750.000.TL, … bank A.Ş. vasıtası ile 31/12/2015 tarihinde 3.500.000.TL.lik ödemeler yapılmıştır. Senedin düzenlenme tarihi 30/11/2015 tarihi olmasına rağmen … Bankası TAO. vasıtası ile yapılan 27/03/2015 Tarihinde 300.000.TL, 05/03/2015 Tarihinde 300.000.TL’lik ödemeler senedin düzenlenme tarihinde önce yapılan ödemelerdir. Senede bağlı borç doğmadan yani senet düzenlenmeden, senede mahsuben ödemesinin yapıldığından bahsedilemeyeceği, hiç kimsenin parasını ödedikten sonra kendisi hakkında borç doğuran bir senet düzenlemeyeceği hususu sabit bulunmakla davacı tarafça … Bankası TAO. vasıtası ile 27/03/2015 Tarihinde 300.000.TL., 05/03/2015 Tarihinde 300.000.TL.lik ödemelerin borca mahsuben ödemeler olduğuna yönelik iddia mahkememizce kabul edilmemiştir. Davalı taraf; İstanbul … İcra Dairesinin … Sayılı icra dosyasına konu 5.000.000.TL.senedin 750.000.TL.si için takip talebinde bulunmuştur. Davacı tarafça senede mahsuben yapıldığı kabul edilen ödeme miktarı 4.250.000.TL. olduğu yukarıda belirtilen gerekçelerle sabit bulunduğundan davalı tarafın asıl alacağa ilişkin takip talebi yerinde görülmüştür. Davacı taraf her ne kadar dava değerini 970.626,61.TL. olarak göstermiş ise de, gerek dava dilekçesinde gerek diğer aşamalarda sadece senetten borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş olduğu işlemiş faize ilişkin talebi olduğunu belirtmediği anlaşılmakla mahkememiz hükmü asıl alacak miktarı dikkate alarak belirlemiş olup, davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davanın, takibe konu bono nedeniyle davalıya yapılan ödemeler sonrasında davalıya bakiye borcun bulunmadığı tespitini içerdiğini, Tanık dinletme talebinin mahkemece haksız olarak reddedildiğini, tanıkların ödeme konusunda değil taraflar arasındaki borç ilişkisinin doğumuna ilişkin ve senedin ne zaman verildiğine ilişkin olarak dinletilmek istendiğini, Senedin tanzim ve vade tarihlerinin farklı düzenlendiğinin tespiti yönündeki taleplerinin de mahkemece haksız olarak reddedildiğini, davalının teminat olarak verilen senede ilişkin bazı ödemelerin inkarı amacıyla düzenleme tarihinin sonradan yazıldığını, senet üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında olmadığını, Mahkemece kabul edilmeyen ödemelerin takibe konu edilen ve teminat amacıyla verilmiş olan senede ilişkin olarak yapıldığını, müvekkil ile davalı arasında başka bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, davalı tarafından ödemenin başka bir borca yönelik yapıldığı iddiası nedeniyle bu hususu ispat yükünün davalı tarafa düştüğünü, Menfi tespit talebinin takibe konu edilen tüm miktar gösterilerek harcı da yatırılmış olmasına rağmen, mahkemece asıl alacak yönünden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasına ve talepleri de olmasına rağmen kötüniyet tazminatı konusunda karar verilmemesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla, davanın reddine ilişkin kararın onanması, talepleri yönünden ise ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine konu alacak yönünden davalıya yaptığı ödemeler sonrasında bakiye borcun bulunmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise yapılan ödemelerin başka bir borca yönelik olduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından; “Davacının banka kanalıyla yapmış olduğu 27/03/2015 tarihli 300.000.TL ödeme ile 05/03/2015 tarihli 300.000.TL’lik ödemeler senedin düzenlenme tarihinden önce yapılan ödemeler olması nedeniyle takibe konu senede yönelik yapılmadığının kabulüyle, davanın reddine” karar verilmiştir. Karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Takibe konu edilen bononun 30.11.2015 tanzim, 30.12.2015 vade tarihli ve 5.000.000,00 TL tutarlı olduğu, davacı tarafından yapılan 750.000,00 TL ve 3.500.000,00 TL tutarlı ödemelerin mahsubu sonrasında davalı tarafından bakiye 750.000,00 TL ve faizi üzerinden icra takibi başlatıldığı, davacının banka kanalıyla yaptığı 27/03/2015 tarihli 300.000.TL ödeme ile 05/03/2015 tarihli 300.000.TL’lik ödemeler ile elden yapılan ödemeler sonrasında bakiye borcun kalmadığı iddiasıyla menfi tespit davasını açtığı görülmüştür. Davacı yargılama sırasında “Senedin teminat amacıyla verildiği ve senedin keşide tarihi ile vade tarihinin sonradan doldurulduğu” yönünde beyanda bulunarak, bu konuda bilirkişi incelesi yapılması talebinde bulunmuştur. Bir senedin teminat amacıyla verildiği yönündeki iddianın kesin delillerle ispatı gerekir. Yine aynı şekilde, hukukumuzda senedin boş olarak düzenlenerek verilmesine engel bir durum olmamakla birlikte, senedin anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği iddiasının da kesin delillerle ispatlanması gerekmektedir. Davacı dava dilekçesinde yer almayan bu iddialarını sonradan ileri sürmesi “iddianın genişletilmesi” niteliğinde ise de, esasen (uygulamada teknik inceleme ile mürekkep yaşı konusunda tam bir bilimsel değerlendirmenin yapılamadığı konusundaki yerleşik kabul de dikkate alındığında) aksi de ispatlanamadığından, mahkemenin bu konudaki tespit ve değerlendirmeleri isabetli olmuştur. Davacı tarafça dayanılan 27/03/2015 tarihli 300.000.TL ile 05/03/2015 tarihli 300.000.TL’lik ödeme belgeleri incelendiğinde, bunların takip ve dava konusu bononun tanzim tarihinden önceki tarihli olması ve dava konusu bononun ödendiğine dair bir açıklama da içermemesi nedeniyle bu belgelerin dava konusu bononun ödemesine ilişkin olarak yapıldığı hususu kanıtlanamamıştır. Borcun doğum zamanı ve bononun verildiği tarihe ilişkin hususun tanık ile ispat edilemeyeceği de gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin bu konudaki değerlendirmesi ve davanın reddine karar verilmesi isabetli olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.Her ne kadar mahkemece dava değerinin sadece asıl alacak olarak kabulüyle bu miktar üzerinden yargılama gideri hesaplanması hatalı ise de, davacı lehine olan bu konuda aleyhe istinaf bulunmadığından bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. Dosya kapsamından mahkemece verilen (yüzde 15 teminat karşılığında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki) ihtiyati tedbir kararı için davacı tarafından gerekli teminatın yatırılmadığı ve tedbir kararının uygulanmadığı anlaşıldığından, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu konuda değerlendirme yapılmamış olması hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 3-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih, 2017/489 E. – 2019/157 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın REDDİNE, 5-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 6-Davacı tarafından yatırılan 16.575,88 TL peşin harçtan, alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile artan 16.495,18 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine, 7-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 43.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 8-Davalı tarafça yatırılan 9,20 TL harç bedelinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacıüzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 11-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 12- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/01/2022