Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1727 E. 2022/48 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1727 Esas
KARAR NO: 2022/48
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2018/482 2019/99
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalılardan …’ın borçlu davalı … A.Ş. Aleyhine icra takibi başlattığını, borçlu davalının müvekkilinden alacağı olduğundan bahisle müvekkiline İİK 89 maddesi uyarınca 1. Ve 2. Haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini ancak ihbarnamelerinin kanuna aykırı bir biçimde tebliğ edildiğini, müvekkilinin ihbarnamelerden sonradan haberi olduğunu, bu arada müvekkiline 3. Haciz ihbarnamesini gönderildiğini, müvekkilinin takip borçlusu olan davalı … A.Ş.ye hiç bir borcu bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, haciz ihbarnamelerinin iptaline ve davalı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili; Davanın süresinde açılmış ise davayı kabul ettikleri, davacının 1 ve 2. Haciz ihbarnamelerine süresinde cevap vermemesi üzerine, 3. Haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, davacının kendi kusuru ile ihbarnamelere yasal süresi içerisinde itiraz etmeyerek 3. Haciz ihbarnamesinin gönderilmesine ve bu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalarını ve davacının tazminat talebinin reddini istemiştir. Diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; “…tüm bu nedenlerle 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra 15 gün içerisinde Menfi Tespit davasının açılması gerektiği, dava açmak için öngörülen bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, hak düşürücü sürenin taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da resen nazara alınabileceği, bu kapsamda davacının eldeki davayı hak düşürücü süreden sonra açtığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın hak düşürücü süre nedeniyle” davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; müvekkilinin ticaret sicil gazetesinde kuruluş adresi de halen geçerli olan adresinin “… mah. … sok. No:… Ataşehir/İSTANBUL olduğunu ancak 89/1 ihbarnamesinin farklı bir adrese çıkarıldığını, tebligat zarfında evrakı teslim alanın evrak teslim almaya yetkili kişi olmadığını, 2.haciz ihbarnamesinin ise yine farklı bir adrese çıkartıldığını ve tebligat zarfında da tahrifat yapıldığını, 3.ihbarnamenin ise aynı şekilde farklı bir adrese ve tebligat zarfında tahrifat yapılmak suretiyle tebliğ edildiğini, müvekkilinin ihbarnamelerden 30/04/2018 günü haberdar olup aynı gün menfi tespit davası açtığını, mahkemenin bu iddialarını neden itibar edilmediği hususunda bir gerekçe belirtmediği, kararın gerekçesiz ve denetime elverişsiz olduğu, davanın usulsüz tebliğ nedeniyle 30/04/2018 tarihinde öğrenilmesinden dolayı yasal süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiğini, müvekkiline tebliğ edildiği iddia edilen 89/1 ihbarnamesinin tebliği usul ve kanuna aykırı olduğundan daha sonra tebliğ edilen 2. Ve 3. Haciz ihbarnamelerinin hukuki anlamda geçerli bulunmadığını, yine 3. İhbarnamenin tebligat mazbatasının adres kısmında açıkça tahrifat yapıldığının görülmekte olduğunu, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin iddianın yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir bir husus olduğunu, ayrıca borçlu davalı … A.Ş.nin müvekkilinden alacağı olmadığını, müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, bu bağlamda davalı alacaklı ile icra müdürlüğünün ağır kusuru ve ihmali bulunduğunu bildirmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya fotokopisinin incelenmesinde; davacı takip alacaklısı … tarafından davalı takip borçlusu … A.Ş. Aleyhine 29/11/2017 tarihli kambiyo senetlerine özgü haciz yolu takip talebi ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine takibin kesinleştiği, davalı takip alacaklısı … ‘ın vekilinin 04/01/2018 tarihli İİK.89 maddesi uyarınca birinci haciz ihbarnamesinin üçüncü şahıslara gönderilmesinin talep edildiği, birinci haciz ihbarnamesinin davacı … A.Ş. ‘ne “Muhatabın işyeri yetkilisinin müdürünün ve amirinin bulunmadığı kendisinin işyerinde daimi çalıştığını ve evrak kayıt memuru olduğunu beyan eden …’a Tebliğ edildi.” açıklaması ile 12/01/2018 tarihinde, ikinci haciz ihbarnamesinin ” Mercinin isteği üzerine tebligat kanununun 35. Maddesi gereğince evrakın bir nüshası kapıya yapıştırılarak tebliğ edildi.” açıklaması ile 08/03/2018 tarihinde, üçüncü haciz ihbarnamesinin “TK 35 madde gereğince çıkış merci tarafından düzenlenen 6 örnek nolu tebliğ evrakının bir parçası 09/04/2018 tarihinde muhatabın kapısına yapıştırılarak tebliğ edilmiştir. ” açıklaması ile 09/04/2018 tarihinde tebliğ olunduğu anlaşılmıştır. Huzurdaki davanın 30/04/2018 tarihinde açıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf İİK 89. Maddesi uyarınca gönderilen ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilmediğini iddia etmiş, davaya cevap veren davalı … vekili ise davanın süresinde açılmış ise davayı kabul ettiklerini bildirmiştir. Dosyanın incelenmesinde, birinci ihbarnamenin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği, ikinci ihbarnamenin ise TK 35. Maddesine göre tebliğ edilmiş olup, TK35/4 maddesi gözetildiğinde bu tebliğin de usulüne uygun olduğu, yine üçüncü ihbarnamenin tebliğinin de usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca menfi tespit davasının üçüncü ihbarnamenin tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde açılması gerekir. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Yukarıda da belirtildiği üzere üçüncü ihbarname 09/04/2018 tarihinde davacı tarafa tebliğ edilmiş olup huzurdaki dava da 15 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 30/04/2018 tarihinde açılmıştır. Buna göre davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Bu bakımdan davanın bu gerekçe ile reddi kararı yerinde olup, davacı vekilinin, takip borçlusu … A.Ş’nin müvekkilinden alacaklı olmadığı, müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği yönündeki istinaf taleplerinin ise dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan tüm bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2022