Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1703 Esas
KARAR NO : 2019/1974
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI : 2017/147 E. – 2019/10 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü (Kullanılmama iddiasına dayalı)
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİDAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, yıllar süren yatırım ve harcamalar sonunda … sektöründe faaliyet göstermek üzere kurulmuş olup; bu meslek grubunda faaliyetlerine başarıyla devam ettiğini, müvekkil şirketin; kaliteye verdiği önemle sektöre inovatif bir bakış açısı kazandırmaya çalıştığını, davalı tarafın 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca kullanmamasına rağmen; Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil). Hayvan bakım evleri hizmetleri” emtialarında … sayılı “…” markasını haksız olarak tescil ettirdiğini, 6769 sayılı kanunun 9. maddesinde markanın iptalinin düzenlenmiş olup, söz konusu maddede “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” söz konusu markanın “kullanılmama” sebebiyle iptal edileceğinin belirtildiğini, maddede yer alan tescil tarihi ifadesinden markanın fiilen tesciline karar verildiği tarihin anlaşılması gerektiğini, davaya konu markanın fiilen 20.02.2012 tarihinde tescil edilmiş olup, müvekkili tarafından yapılan araştırmalara göre davalının kendi adına tescil ettirdiği “balthazar” markasını son 5 yıllık süre içerisinde kullanmadığını ve hali hazırda kullanmamakta olduğunu, dolayısıyla söz konusu markayı tecilden itibaren son 5 yıl içinde kullanmayan davalı tarafın korunacak hiçbir hukuki menfaati de bulunmadığını belirterek, dava konusu edilen markaların 3. kişilere devrinin engellenmesi amacı ile, dava sonuna kadar dava konusu marka üzerinde devir yasağının konulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu konuda verilecek ihtiyati tedbir kararının Türk Patent Enstitüsü’ne bildirilmesine, davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 43. sınıfta kayıtlı bulunan; … sayılı “…” ibareli markanın “kullanılmamaları sebebiyle” 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 9. maddesi gereğince iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Tic. A.Ş.’nin 23.11.1999 tarihinde … ve … tarafından kurulduğunu, müvekili şirketin kurulduğu tarihten bu yana dünyaca ünlü birçok markayı Türk halkının hizmetine sunduğunu, müvekkili şirketin 120’yi aşkın “…” bünyesinde barındırdığı Türkiye’yi kapsayan mağazası, 1200’ün üstünde çalışanı ile iştigal alanı sektörde önemli bir yeri bulunduğunu, müvekkili şirketin dava konusu “…” markasını 43. sınıfta tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin bu markayı, internet sayfasında, yazışmalarında, antetli kağıdında, kartvizitlerinde kullanmakta olup, bu marka adı ile açacağı restorantın müvekkili şirket tarafından … Alışveriş Merkezinde, müvekkili şirketçe 2017 Haziran ayında açılmış olan … mağazasının içinde açılması için hazırlıklarına devam ettiğini, buna ilişkin görsellerin dosyaya sunulacak olup, buraya yapılacak olan keşifle bu durumun net olarak ortaya çıkacağını, davacının kötüniyetli olarak müvekkili şirketin markasını kullanmadığı iddiası ile iş bu davayı ikame ettiğini, davacı şirketin müvekkili şirketin markasını tescil ettirmesinden çok sonra kurulmuş olup, Türk Patent Enstütisine 2016 yılında “…” markasını almak için başvurduğunu belirterek, haksız ve dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince; kullanmama nedeniyle marka iptaliinin Anayasa Mahkemesi kararı ile tüm sonuçları ile daha önce ortadan kalkmış olduğu, 5 yıllık kullanmama süresi de Sınai Mülkiyet Kanununda yeni getirilen düzenleme ile yeniden başlayacağı, bu Kanunla ilk defa getirilen kullanma zorunluluğuna bağlanan sonucun ancak Kanunun yürürlüğe girmesinden 5 yıl sonra ortaya çıkabileceği, 10.01.2022 tarihinden önce açılacak davaların mevsimsiz dava oldukları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili süresindeki istinaf isteminde özetle; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, SMK 9.maddesinde iptal hususunun düzenlendiğini, TRIPS anlaşmasının halen yürürlükte olduğunu, iptal kararı ile birlikte 4 günlük boşluk oluşmuşsa da; 4 günlük süre öncesinde markanın kullanılma yükümlülüğünün bulunduğunu, kararın hatalı olduğunu belirterek kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, markanın kullanılmaması nedeni ile iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlığa konu dava; 07.08.2017 Tarihinde açılmış olup dava tarihi itibarı ile 6769 sayılı SMK yürürlüktedir.Mahkemece; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı gereği 10.01.2022 Tarihine değin kullanmama sebebine dayalı olarak dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de;mahkemenin gerekçesinin aksine, 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği 10 Ocak 2017 tarihinden önceki 4 günlük yasa boşluğu dönemi hariç, 6 Ocak 2017 tarihine kadar bir yasal düzenleme eksikliği bulunmamaktadır. Mülga 556 sayılı KHK’nın kullanmama nedeniyle marka iptali yaptırımına ilişkin 14.maddesi 6 Ocak 2017 tarihine kadar yürürlükte olup, dava konusu marka sahibi de markanın tescil ettirdiği tarihten, 6 Ocak 2017 tarihine kadar markayı kullanmamanın iptal yaptırımını gerektirdiğini ve markanın tescil olduğu sicil veya hizmetlerde ciddi biçimde kullanmadığı takdirde mahkemece iptal edilebileceğini bilmektedir. 6769 sayılı SMK’nın 9., 26. ve geçici 4.madde ile Mülga 556 sayılı KHK’nın iptal yaptırımını düzenleyen 14.maddesinin yerine aynı yasal yaptırım tekrar getirilmiş olup, önceden bilinmeyen, öngörülemeyen ve geçmişe dönük olarak mülkiyet hakkını kısıtlayan bir durum söz konusu değildir. Kullanılmayan markaların iptal edileceğine dair yasal düzenlemelerin amacı, kullanılmayan ve atıl durumda bulunan markaların, gereksiz yere marka tescilini işgal etmelerinin önüne geçmektir. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi de, önceki düzenlemenin yasa ile yapılması gerekirken Kanun Hükmünde Kararname ile yapılmasına ilişkindir. Bu nedenle 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği 10 Ocak 2017 tarihinden sonra ve 10 Ocak 2022 tarihine kadar marka iptal davası açılamayacağına dair görüş yerinde değildir. Her ne kadar mahkeme SMK öncesi dönemde markanın kullanılması yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar vermiş ise de, bu kararı isabetli olmayıp, SMK’nın yürürlüğünden önce tescil edilmiş olan markalar hakkında SMK’nın yürürlüğünden sonra açılan kullanmama nedeniyle iptal davalarında, 06.01.2017 ilâ 10.01.2017 tarihindeki 4 günlük yasa boşluğu süresi, yasal 5 yıllık süreye eklenerek ve böylece bu gibi davalarda marka iptal için gerekli en az kullanmama süresi 5 yıl 4 gün kabul edilerek, buna göre tüm deliller toplanarak bir inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur .Davalı vekili cevap dilekçesinde delil bildirmiştir. Mahkemece 10.04.2018 Tarihli duurşmada taraf vekillerine delillerini bildirmek üzere 2 hafta kesin süre verilmiş ise de; kesin sürenin sonuçlarına ilişkin usulüne uygun ihtarda bulunulmamış olup bu hususa dayalı olarak bilirkişi incelemesinden vazgeçilmesi hatalıdır.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile,2-İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 24/01/2019 gün ve 2017/147 Esas, 2019/10 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 50,03 TL posta gideri olmak üzere toplam 171,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 04/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.