Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1685 E. 2022/89 K. 21.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1685 Esas
KARAR NO: 2022/89
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/9 E. – 2018/1041 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 21/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin sadece internet üzerinden satış yapan bir şirket olduğunu, davacının faaliyet ve iştigal konusuna uygun olarak davalı bankadan sanal pos hizmeti aldığını, bu amaçla taraflar arasında 28.12.2015 tarihli bir üye iş yeri sözleşmesi bulunduğunu, davacının 09.12.2016 gece saat 00.00 itibarı ile öncesinde veya sonrasında davalı banka tarafından hiç bir bildirim yapılmaksızın sanal pos cihazı ile gerçekleşen işlemlere ilişkin işlem gerçekleşmedi/başarısız uyarısı almaya başladıklarını, 332.350 TL’lik hesap bakiyesinin 0 (sıfır) olduğunu gördüklerini, bunun üzerine derhal bankayı arayarak hesaptaki paranın akıbetinin sorduklarını ancak bu konuda hiç bir bilgi alamadıklarını, müvekkili hesabına şifahen bloke konulduğunun bildirildiğini, blokenin kaldırılması için Beşiktaş …Noterliğinin 09.12.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile hesaptaki blokenin kaldırılmasını ihtar ettiklerini, ancak davalı bankanın hiçbir cevapta bulunmadığını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız takip yaptıklarını, davalının söz konusu takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğinden itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeni ile % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacının ödenmesini talep ettiği tutarın zaten davacının hesabında ve uhdesinde bulunduğunu, hesapta bulunan bir tutarın ödenmesi için açılan takibin hukuka aykırı olduğunu, davacın tarafın üye işyeri sözleşmesi gereği bankanın yurt içi ve yurt dışından yapılabilecek her türlü itiraz sonuçlanana kadar satış bedelini blokede tutmaya hakkı olduğunu kabul ve taahhüt etmiş olduğu için hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek ile birlikte huzurdaki davanın erken ikame edildiğini, bu açıdan davanın reddinin gerektiğini, davacı şirketin şüphe çeken işlemleri sebebi ile sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili bankanın bloke koyabilme hakkının mevcut olduğunu, müvekkili banka tarafından uygulanan bloke işleminin hukuka uygun olduğunu, davacı şirketin müvekkili bankanın sanal pos cihazı aracılığı ile şüpheli işlemler gerçekleştirdiğini, davacının sözleşme gereğince faiz talep edemeyeceğini, tedbir talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, huzurda görülen davada tanık deliline dayanılamayacağını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı tarafın müvekkili banka lehine %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31.10.2018 tarih ve 2017/9 Esas – 2018/1041 Karar sayılı kararıyla; “… taraflar arasında 28/12/2015 tarihli 1 yıl süreli üye iş yeri sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeye istinaden davacı şirketin davalı bankanın sanal pos cihazı üzerinden 2016 Nisan ayından itibaren “www…com.tr” isimli internet sitesinden satış yapmaya başladığı, internet sitesi dışında başka bir iletişim kanalı ile satış ve pazarlama faaliyetinde bulunmadığı, siparişlere ilişkin ödemeleri şirketin çalıştığı bankalara havale/eft yapılması sureti ile oluşturulabilen e-kart, kredi kartı ya da paypal aracılığı ile gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Somut olayda davalı banka davacıya tahsis edilmiş olan sanal pos cihazı kullanılarak yapılan işlemlerin şüphe çektiğini ve Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan inceleme sonrası düzenlenen 21/06/2016 tarihli inceleme raporunda davacının piramit satış yaptığının tespit edildiğini ve Bakanlık kararı ile davacının “www…com.tr” adresli web sitesine erişimin engellendiğini, hizmet alan tüketiciler tarafından “Kandırıldıkları, sözleşmenin piramit satış sözleşmesi olduğu, hizmetin alınmadığı vb.” iddialar ile davacı aleyhine çok sayıda davanın açılmış olduğunun tespiti üzerine üye işyeri sözleşmesi hükümlerine uygun olarak davacıya tahsis edilen sanal pos cihazının kullanıma kapatıldığını ve sözleşme hükümleri uyarınca dava konusu bedelin blokeye alındığını savunmuştur … Açıklandığı üzere davacı şirketin bağımsız temsilcileri ve nihai tüketiciler ile yaptığı işlemlerin 6502 sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun’un 48. maddesi kapsamında mesafeli sözleşme niteliğinde olduğu, bu tür işlemlerde 47 ve 48 maddeleri uyarınca tüketicilerin cayma hakkı olduğundan davalı bankanın 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu uyarınca söz konusu işlem tutarı yönünden işyeri bankası olarak sorumluluğunun olduğu anlaşılmakla davalı bankanın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın anılan raporunda yer alan tespitler ve davacı şirketin internet sitesine erişimin engellenmesi yönündeki işlemi karşısında 5464 sayılı yasa ve 6502 sayılı yasadan kaynaklanan sorumluluk hali ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15. maddesi gereği pos cihazı üzerinden satışları 09/12/2016 tarihinde sona erdirerek bu tarihte davacı hesabına bloke koymada haklı olduğu, yapılan işlemin hukuka uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı bankanın yargılama aşamasında bloke süresinin sonunda blokeyi kaldırdığı ve davacıya bu hususta Beyoğlu … Noterliği’nin 19/09/2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığı ile bilgilendirme yaptığı anlaşılmıştır. Davacı vekili 25/10/2018 tarihli duruşmada davalı bankanın dava konusu hesap üzerindeki blokeyi kaldırdığını, bu aşamada takip tarihinden blokenin kaldırıldığı tarihe kadar geçen sürede ana paraya işleyen faizin tahsilini talep ettiklerini belirterek ayrıca takip giderleri, icra vekalet ücreti, işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Açıklandığı üzere davalı bankanın dava konusu bloke işleminde haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın ve icra inkar tazminat talebinin reddine, somut olayın açıklanan özellikleri karşısında davalının kötü niyet tazminat talebinin İİK 67 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davalı tarafından paranın blokaj nedeni konusundaki savunma ile bağlı kalınmayıp, mahkemece davalı yararına blokaj nedeni oluşturulmasının usule aykırı olduğunu, davalı bankanın blokaj nedeni olarak ileri tarihli konaklama ürün satışının gösterildiğini, mahkemece bu sebebin aşılarak sonradan vakıf olunan hususlar ile de (Bakanlık soruşturması, internet sitesinin kapatılması ve idari dava gibi) blokaja haklılık kazandırılmaya çalışıldığını, Davalının blokaj uyguladığı tarihte bildirdiği blokaj nedenlerinin taraflar arasındaki Sözleşmenin 15.maddesi kapsamına girecek mahiyette olup olmadığının incelenmesi gerekirken, mahkemece bu hususta değerlendirme yapılmadığını, Somut olayda Sözleşmenin 15.maddesinde belirtilen blokaj şartlarının gerçekleşmediğini, bu durumun alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, Somut olayın özellikleri dikkate alındığında, sadece riskli bulunan işlemler yönünden bloke işlemi yapılması gerekirken, hiçbir iade riski olmayan işlemler de dahil edilerek tüm para üzerine bloke konulmasının usule aykırı olduğunu, Bu konuda dava öncesinde davalıya e-posta ile bilgilendirme yapıldığı ve ihtarname gönderildiği halde davalının hiçbir cevap vermediğini ve hatalı işlemlerini düzeltmeyerek bu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, Davalı tarafından blokajın yasal süresi olan 540 günlük süre dolduğu halde sürdürülmüş, nihayetinde bilirkişi raporunun aleyhe olması nedeniyle 650 gün sürenin sonunda kaldırılmış olduğundan, 540 günlük süreyi aşan kısım yönünden davalının işlemiş faizden sorumlu tutulması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmesi istenmiştir. Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil banka lehine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacı tarafından başlatılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı davalı bankadaki parasının haksız bloke edilmesi nedeniyle bedelin tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, blokenin haklı nedene dayalı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “… davalı bankanın Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın anılan raporunda yer alan tespitler ve davacı şirketin internet sitesine erişimin engellenmesi yönündeki işlemi karşısında 5464 sayılı yasa ve 6502 sayılı yasadan kaynaklanan sorumluluk hali ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 15. maddesi gereği pos cihazı üzerinden satışları 09/12/2016 tarihinde sona erdirerek bu tarihte davacı hesabına bloke koymada haklı olduğu, yapılan işlemin hukuka uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı bankanın yargılama aşamasında bloke süresinin sonunda blokeyi kaldırdığı ve davacıya bu hususta bilgilendirme yaptığı anlaşılmıştır. Açıklandığı üzere davalı bankanın dava konusu bloke işleminde haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın ve icra inkar tazminat talebinin reddine, somut olayın açıklanan özellikleri karşısında davalının kötü niyet tazminat talebinin İİK 67 maddesi uyarınca yasal koşulları oluşmadığından reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davalı bankanın tek taraflı olarak, gerçekleşmesi muhtemel riskleri gerekçe göstererek haksız ve mesnetsiz olarak uyguladığı blokaj işlemi nedeniyle zararlarının tazminini talep ederken, davalı banka, sanal pos cihazı üzerinden yapılan alışverişler nedeniyle sahte bildirimler gelmesi ve sonrasında da chargeback taleplerinin gelmesi nedeniyle davacının hesabına bloke koyduğunu, bankanın risk altında olduğunu, bloke koyma hakkının sözleşme ile kendisine tanındığını savunmuştur. Mahkemece, davalı banka tarafından davacının hesabına konulan blokenin yargılama sürecinde kaldırıldığı, kaldı ki konulan blokenin de üye iş yeri sözleşmesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından da anlaşıldığı üzere, taraflar arasında, üye işyeri sözleşmesi bulunmaktadır. Üye iş yeri sözleşmesinin 15. maddesine göre; banka, üye işyerinin rutin işleyişine ve normal harcama davranışlarına aykırı, riskli ve şüpheli veya hileli bir işlem tespit ettiği veya bu şekilde bir işlem kendisine bildirildiği veya herhangi bir nedenle gerekli gördüğü takdirde, üye işyeri hesabına bloke koyabilir ve bu şüpheli işlemlerle ilgili herhangi bir sorun olmadığına kanaat getirinceye kadar bloke ile kapatma işlemini devam ettirebilir. Söz konusu sözleşme hükmü düzenlemesine göre, bankanın üye işyeri hesabına bloke koyma hakkı olmakla beraber, bu hak geniş yorumlanarak keyfi olarak kullanılmamalı ve üye işyerinin ticari hayatını sekteye uğratmamalıdır. Bu kapsamda davalı banka da üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeli, kendisine ulaşan chargeback taleplerini süresinde üye işyerine bildirmeli, gerekli belgeleri istemeli ve belgeleri yeterli görürse chargeback talebini kabul edip, üye işyerinin hesabından o tutarda parayı bloke etmelidir. Davalı bankanın doğan risk tutarınca ve chargeback süresince blokaj işlemi gerçekleştirilmesi gerekirken; doğması muhtemel riskler nedeniyle davacı üye işyerinin sanal pos hesabındaki tüm tutar üzerine, davacı üye işyerinin hesaptaki tasarrufunu da engelleyecek şekilde yapılan blokaj işleminin haksız ve keyfi bir işlem olduğu ve bankanın sebepsiz zenginleşmesine yol açacağı gözetilmelidir. Yargılama sırasında davalı bankanın blokeyi kaldırdığı görülmüş ise de; mahkemece yukarıdaki anlatımlar ışığında “Riskli olan ve olmayan işlemlerin ayrı ayrı tespitiyle başlangıçtan itibaren haksız bloke edilen tutarların” belirlenerek, haksız bloke edilen tutarlar nedeniyle takibin devamına karar vermek gerekeceğinden, mahkemece belirtilen hususlarda yeniden yargılama yapılmak üzere davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, davalının istinaf istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Davalı vekilinin istinaf istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2018 tarih, 2017/9 E. – 2018/1041 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 5-İstinaf peşin harçlarının talepleri halinde davacı ve davalıya iadesine, 6- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,75 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 158,05 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/01/2022