Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1663 Esas
KARAR NO: 2022/266
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2016/33 E. – 2019/81 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin uzun yıllardır, doğal briket ve mangal kömürü ürünlerinin imalat, satış ve pazarlaması faaliyeti ile iştigal ettiğini, yoğun emek ve masraf harcayarak geliştirdiği ürünleri ve markalarını, Türk Patent Enstitüsünde tescil ettirerek koruma altına aldığını, … … markasının ve 03.09.2012 tarihinden muteber olmak üzere, 04. sınıfa giren mallar için tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, davalının iltibas yaratacak şekilde, çok yakın benzer olan “…” ibaresi ile 4. Sınıflara giren mallar için … numarası ile markasını tescil ettirdiğini, davacının … ibareli markalarıyla çok yakın benzer olarak “…” ibaresini tescil ettirmesinin KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında, karıştırma ihtimali yarattığını, davalı adına … numara tescilli “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI DAVA; Davalı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın markasının SIRF CİNS İSİMLERDEN oluştuğunu, Bu tür vasıf belirten isimlerin herkes tarafından kullanılabileceğinden, gerek tek bir kişi adına gerek tek başına tescil edilemeyecek isimlerden olduğunu, zira hem … hem de … kelimelerinin genel ve cins isimler olduğunu, davacı adına tescilli markanın 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK nin 7/1-c ve 7/1-e bendine göre mutlak red sebebi sayılan haller arasına girmekte olduğundan hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin markasının diğer markalardan ayırt edici ve esaslı unsurunun ise … ibaresi olduğunu, asıl davanın reddine ve karşı davada davalı şirket adına … ve … tescil nolu ile kayıtlı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19.02.2019 tarih ve 2016/33 Esas – 2019/81 Karar sayılı kararıyla; Asıl davada hükümsüzlük istemi açısından; “… Asıl davada davacının markasının ana unsuru olan ‘…” ibaresinin davalıya ait kelime markasında da etken unsur olarak birebir yer aldığı ve bu haliyle de davacı-karşı davalı markasındaki ‘… ibaresi markaları arasında benzerlik oluşmasına yol açtığı anlaşılmaktadır. Davalı markasında yer alan … ibaresi belli ölçüde davacı markasından farklılık oluştursa da, bu farklılık tüketiciler nezdinde benzerliği yok edici nitelikte değildir. Davacı logosunu turuncu, yeşil renklerle alev tarzında kombin etmiştir. Davacı marka tescili için davalıdan önce başvuru yapmış ve 04.sınıf için marka tescil belgesi almıştır. Ancak davacı markası oluşturduğu kelime gurubu ile zayıf bir markadır. Tescilli olduğu emtia sınıfı içinde sektörel bazda kullanılan kelimeleri kendi oluşturduğu şekil logosu ile tescil ettirmiştir. Davalı ise “…” ibaresini salt kelime grubu olarak tescil ettirmiştir. Markada yer alan “…” ibaresi genel bir ibare olup markaya ayırt edicilik sağlamamaktadır. Yine “…” ibaresi ise markanın bir bütün olarak tüketici de bıraktığı etki nedeniyle “…” olarak incelendiğinde ayırt edicilik unsurundan yoksun olduğu, dolayısıyla kömür gibi sık tüketilen bir ürün grubunda nihai tüketecinin her iki markayı gördüğünde karıştırma ihtimalinin bulunduğu sabit görüldüğünden, asıl davanın kabulüne ve … nolu “…” markasının karıştırılma ihtimali nedeniyle hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Karşı davada hükümsüzlük istemi açısından; “… Sektörel yönden yapılan incelemede; …, …, …nün bu anlamda bir kömür cinsi olarak tanımlayıcı olduğu İçin 04 nolu sınıfta tescilinin mümkün olmadığı ilk alınan rapor ve ikinci heyet raporlarında denetime uygun bir şekilde tespit edilmiştir. Gerek ilk raporda gerekse son raporda “…” ibaresi tek başına kimsenin tekeline verilemeyeceğinden keza tescilli olduğu sınıf yönünden teknik bir terimi ifade ettiği de tespit edildiğinden karşı dava yönünden her iki raporda da hükümsüzlük şartlarının bulunduğu hususu tespit edilmiştir. Bilindiği üzere 556 sayılı KHK’nin 7. maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar. Bu nedenle TPE tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır. Zira bu nedenler, herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken, yanıltıcı, kamu düzenine, toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar. Toplanan delillere göre karşı davada hükümsüzlüğü istenen markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale geldiği ispat edilmediği gibi, markanın tanınmış olmadığı hususları da her iki heyet raporu ile da sabittir. Yargıtay 11.HD’nin yerleşik kararlarında da işaret edildiği üzere, bir ibarenin 556 sayılı KHK 7/1-(c) bendine göre tasviri nitelikte olduğunun kabulü için tescilli olduğu mal/hizmet sınıfları için doğrudan karakteristik özellik belirtmesi gerekir. Alınan her iki heyet raporunda da …, …, …nün kömür cinsi olarak tanımlayıcı olduğu hususu denetime uygun bir şekilde tespit edilmiştir. Toplanan deliller kapsamına ve hükme dayanak alınan ilk rapor kapsımına göre; ASIL DAVADA davacı … Ltd. Şti. tarafından davalı … aleyhine açılan davada; davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne, KARŞI DAVADA; Davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti. aleyhine açılan davada; davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” şekil markasının hükümsüzlüğüne; her ne kadar Davacı … tarafından Davalı … Ltd. Şti. aleyhine davalı adına TPE nezdinde tescilli olduğu belirtilen … başvuru nolu “…” şekil markasının hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de; TPE’den celp edilen kayıtlarda dava açıldığı tarihte tescile bağlanan bir marka olmadığı anlaşıldığından ve hükümsüzlük istemi ise ancak tescil edilmiş markalar yönünden talep edilebileceğinden bu marka yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı/karşı davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Asıl dava yönünden davalı markasının hükümsüzlüğüne dair verilen kararın marka hukukuna ve dosya kapsamına bütünüyle uygun olduğunu, Ancak karşı davada müvekkil markası yönünden verilen hükümsüzlük kararının hatalı olduğunu, müvekkil markasında cins, çeşit, vasıf veya amaç bildirici bir anlamı bulunmadığını, … ibaresinin … emtialarının genel adı olduğunun söylenebilmesinin mümkün olmadığını, … ibaresinin meyve türü olarak bilindiğini, 556 Sayılı KHK’nın 7/c maddesine göre bir kelimenin tanımlayıcı olarak kabulünün ancak kelimenin hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tescil edilmek istendiği sınıflarda yer alan emtiaların cinsini, çeşidini, belirtmesi halinde olacağını, Mahkemenin kabulünün aksine, tüketicilerin hiçbir zihni çabaya gerek kalmadan … ibaresini kömür emtiası ile özdeşleştirmesinin mümkün olmadığını, … ibaresi ile 04.sınıflarda yer alan emtialar arasında kararda bahsedildiği gibi sıkı bir ilişkinin bulunmadığını, … ibaresi yanında ‘…’ ibareleri eklenmek ve özgün olarak tasarlanmış alev logosu ile yaptırılan tescilin 556 Sayılı KHK’nın 7/1-c maddesine uygun olduğunu, Ayrıca müvekkile ait markanın kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanmış bir marka olduğunu, uzun yıllardır sürekli ve yaygın olarak kullanıldığını, piyasada bilinen ve sektörde ayırt edicilik kazanan bir marka olduğunu.” beyanla karşı dava yönünden verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı/karşı davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Karşı davada verilen hükümsüzlük kararının yerinde olduğunu, ancak davacı-karşı davalının … başvuru nolu markasının dava tarihi itibariyle tescil edilmemiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin ve vekalet ücreti hükmedilmesinin haksız olduğunu, bu talep yönünden davanın konusuz kalmasına karar verilmesinin gerektiğini, Asıl dava yönünden ise verilen kararın usule aykırı olduğunu; müvekkil markasının ayırt edici unsurunun ‘…’ ibaresi olduğunu, bu ibarenin emtiayı diğer … markalarından ayırmakta olduğunu ve genel ve cins bir isim olmadığını, Markanın içindeki … ibaresinin, markaya konu ürünün muhteviyatını ifade ettiğini ve bu kullanımın ticari hayatın gereği zorunluluk olduğunu, markada sadece … ibaresinin de kullanılmadığını, ‘…’ ibaresinin de bulunduğunu.” beyanla asıl davada ve karşı davada aleyhe verilen kısımlar yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İlk bilirkişi heyeti 24.5.2017 tarihli raporlarında; davacı-karşı davalıya ait TPE nezdinde … tescil nolu markanın dosya içeriğine ve yapılan İncelemeye göre 04 nolu sınıf yönünden 2014 yılı itibarı ile tanınmış marka kriterlerini yerine getirmediğini davalı-karşı davacı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli bulunduğu 04 nolu sınıf yönünden davacının davalı adına tescilli … nolu markası karşısında hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini, davacı-davali adına tescilli … nolu markasının tanımlayıcı olmadığı gerekçesiyle 556 sayılı KHK nin 7/1-c maddesine göre hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır. * Aynı heyet 10.11.2017 tarihli ek raporlarında; davacı-karşı davalıya ait TPE nezdindc … ve … numaralı başvurulardan sadece … tescil nolu markanın TPE nezdinde tescil tarihinin olduğu, dolayısıyla sadece … numaralı marka ile ilgili değerlendirme yapılabileceğini, davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın dosya içeriğine ve yapılan incelemeye göre 04 nolu sınıf yönünden 2014 yılı itibarı ile tanınmış marka kriterlerini yerine yetirmediğini, davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın tanımlayıcı olmadığı gerekçesiyle 556 sayılı K.HK .’nin 7/1/c maddesine göre hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini, davalı-karşı davacı adına tescilli … tescil nolu markanın tescilli bulunduğu 04 nolu sınıf yönünden davacı-davalı adına tescilli … tescil nolu markanın karşısında hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini bildirdikleri anlaşılmıştır. * İkinci bilirkişi heyeti ise 27.9.2018 tarihli raporlarında; davacı karşı davalıya ait TPE kayıtlarında … ve … numarali başvurulardan sadece … tescil nolu markanın tescil tarihinin bulunduğunu, değerlendirmenin sadece … numaralı marka ile ilgili yapılabileceğini, davacı-karşı davalı adına tescilli … no lu markanın tasviri olduğu ve bu sebeple hükümsüzlüğünün talep edilebileceğini, davalı -karşı davacı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır. * … ŞİRKETİ adına … nolu “…” şekil ibareli markanın 04 sınıf için 13.11.2013 tarihinden itibaren sicile kayıt edildiğini ve ilanın 31.1.2014 tarihli resmi marka gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır. *… adına … Numara tescilli “…” markasının ise 04 sınıf için 2.10.2014 tarihinden itibaren sicile kayıt edildiğini ve ilanın 30.11.2015 tarihli resmi marka gazetesinde yayınlandığı anlaşılmıştır. *… LİMİTED ŞİRKETİ adına … nolu nolu “…” ibareli markanın 04 sınıf için 3.9.2012 tarihinde başvuruda bulunulduğu, ancak tescil edilmediği Türk Paten ve Marka Kurumunun 19.4.2016 tarihli yazıları kapsamından anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, asıl ve karşı dava yönünden markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… ASIL DAVA YÖNÜNDEN: Davacının davasının KABULÜNE, Davacı … Ltd. Şti. tarafından Davalı … aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN: Davacı … tarafından Davalı …ŞTİ aleyhine açılan davada; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” şekil markasının hükümsüzlüğüne; her ne kadar Davacı … tarafından Davalı … Ltd. Şti. aleyhine davalı adına TPE nezdinde tescilli olduğu belirtilen … başvuru nolu “…” şekil markasının da hükümsüzlüğü talep edilmiş ise de; TPE’den celp edilen kayıtlarda dava açıldığı tarihte tescile bağlanan bir marka olmadığı anlaşıldığından ve hükümsüzlük istemi ise ancak tescil edilmiş markalar yönünden talep edilebileceğinden bu marka yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece dosya kapsamı ve denetime elverişli bilirkişi raporlarına göre; asıl davada davalı … adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne; karşı davada ise davalı … Ltd. Şti. adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu “…” şekil markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından her iki taraf vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Karşı davada davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti. adına TPE nezdinde tescilli olduğu belirtilen … başvuru nolu “…” şekil markasının da hükümsüzlüğünün talep edildiği, mahkemece celp edilen kayıtlar uyarınca belirtilen markanın dava tarihi itibariyle tescil edilmemiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece hükümsüzlük isteminin ancak tescil edilmiş markalar yönünden talep edilebileceği gerekçesiyle bu marka yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi de yerinde olduğundan, davalı-karşı davacı vekilinin bu hükme yönelik istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı-karşı davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı- karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı-karşı davacıdan alınması gereken 161,40 (80,70×2) TL harçtan, peşin alınan 88,80 (44,40×2) TL harcın mahsubu ile bakiye 72,60 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2022