Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/1646 E. 2022/50 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/1646 Esas
KARAR NO: 2022/50
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2016/81 2019/251
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davaya konu çekin de aralarında bulunduğu, son hamili … olan çeklerin 24.11.2013 tarihinde adı geçenin işyerindeki kasadan çalındığını, konuyla ilgili hazırlık soruşturmasının devam ettiğini, ayrıca çek iptali için de dava açıldığını, dava konusu çek de müvekkili şirketin de ciranta olduğunu, keşidece tarafından son hamil …’a çek bedelinin ödendiğini, çekin davalı eline nasıl geçtiğini bilemediklerini, 6361 s. Kanın 9/2 md. Gereğince davalının gerçek mal ve hizmet satışına bağlı olan alacakları devralabileceğini müvekkiliyle davalı arasında ticari bir ilişki olmadığı, müvekkilinin cebri icra tehdidi altında dosya borcunu ödemek zorunda kaldığını belirterek takip neticesinde ödenen bedeli ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; dava konusu çekin … Ltd Şti. Tarafından müvekkiline temlik edildiğini, yapılan işlemin faktoring mevzuatına uygun olduğu, şahsi def’ilerin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini dava konusu çekler … isminde bir hamil bulunmadığını, meşru hamil müvekkili olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “…Tarafların sözleşmeye ve fatura içeriklerine itirazları bulunmamaktadır. O halde sunulan kayıt ve belgelerden tarafların iddialarını ileri sürüş biçiminden davalı … A.Ş’nin bilerek borçlunun zararına hareket etmek suretiyle söz konusu kambiyo senedinin devraldığı iddiasının kabulüne olanak bulunmadığından ve davacı beyanında geçen ödemeden men yasağı ve sözleşme tarihlerine yönelik bilerek borçlunun zararına hareket ettiği iddiasını doğruladığı yönündeki itirazları da yerinde görülmeyerek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere subut bulmayan” davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesini tekrarla, davalı faktoring firmasının çekin yetkili hamili olmayıp kötüniyetli olduğunu, … Bahçeşehir Şubesi, 31.04.2014 keşide tarihli, … hesap, … çek numaralı, 11.530,00-TL bedelli çekin de aralarında bulunduğu, son hamili … olan çeklerin 24.11.2013 tarihinde dava dışı …’ın iş yerinde bulunan kasadan çalındığını, hırsızlık olayı sonucunda … vekilince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2013/174870 soruşturma numaralı dosya ile şikâyette bulunulduğunu, çek iptali için de İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.12.2014 tarihli 2014/982 Esas – 2014/214 Karar sayılı kararı ile aralarında davaya konu çekin de bulunduğu çekler için ödeme yasağı konularak iptal kararı verildiğini, işbu kararın 04.03.2015 tarihinde kesinleştiğini, söz konusu çekin müvekkili şirketin de ciranta olduğu çek olduğunu, işbu çeke ilişkin olarak keşideci … A.Ş. tarafından son hamil …’a çek bedeli ödendiğini, buna ilişkin dekontu da dosyaya sunduklarını, ne var ki; keşidecisi tarafından yasal hamiline ödenen söz konusu çek hakkında davalı tarafından 12.08.2015 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip işlemi gerçekleştirildiğini ve söz konusu takip borcunun müvekkil firma tarafından, dosya masrafları da dahil olmak üzere toplam 16.750,00-TL bedel ödenerek kapatıldığını, işbu çekin davalı firmaya nasıl geçtiği bilmediklerini, hakkında iptal kararı ve ödeme yasağı olan çekin davalı tarafından kötü niyetli olarak takibe konulduğu ve davalının çekin yasal hamili olmadığının dosya kapsamında sabit olduğunu, çekin arkasındaki ciro silsilesine göre; …, …, … Ltd. Şti., … Ltd. Şti. cirosu ile davalı … A.Ş.’ ye verilmiş olduğunu, anılan şirketler ile ilgili olarak müvekkilinin ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığını, buna göre söz konusu firmalar ile müvekkil şirket arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, bu durumda çekin söz konusu kişilere ve davalı faktoring şirketine nasıl geçtiği bilinemediğini, çekin davalı Faktoring tarafından alındığı tarihte çekin üzerinde ödeme yasağı mevcut olduğunu, bu hususun çekin arkasında yazılı olan bilgiden de açıkça görüldüğünü, çekin arka yüzünde açıkça “İşbu çek 30.04.2014 tarihinde …tarafından … Faktoring şirketini temsilen ibraz edilmiştir. Hesap bakiyesi 0 TL’dir. İşbu çeke İst 39 ATM’nin 29.11.2013 tarih ve 2013/332 sayılı kararı gereğince ihtiyati tedbir ödemeden men konulduğundan ödeme yapılmamıştır.” yazılı olduğunu, bahse konu çek üzerine 29.11.2013 tarihinde konulmuş bir ödeme yasağı mevcut olduğunu, faktoring sözleşme tarihinin 23.12.2013 olup, davalının çeki sorgulamadan kabul etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı firmanın, faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle ödeme yasağından haberdar olmadığını iddia etmesinin mümkün bulunmadığını, çekin iptaline yönelik İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/982 E. sayılı dosyasının karar tarihi 01.12.2014, kesinleşme tarihinin ise 04.03.2015 olduğunu, davalının ise çeki takibe koyduğu tarihin 12.08.2015 olduğunu, davalı firmanın çeki takibe koyduğu tarihte çekin çalınmış olması nedeniyle iptal edilmiş olduğunun sabit olduğunu, dolayısıyla; davalı firmanın çeki takibe giriştiği tarihte, çek ile ilgili hem ödeme yasağı hem de iptal kararının mevcut bulunduğunu, buna rağmen, davalı faktoring firmasının ödeme yasağı ve çek iptal kararına rağmen kötü niyetle hareket ettiği hususlarındaki itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, faktoring şirketleri ilgili mevzuat gereği basit kusurlarından dahi sorumlu olduklarını, dolayısıyla faktoring şirketleri, çeki temlik alıp, icra takibine koymadan önce üzerine düşen özen ve ihtimamı göstermek zorunda olduklarını, davalının, bir faktoring şirketi olup, Finansal Kurumlar Birliği üyesi olduğunu, bu nedenle bir çeke dair verilen ödeme yasağı ve açılan çek iptali davalarından, çeki basan banka ile aynı tarihte haberdar olduklarını, Dolayısıyla davalının çeke ilişkin bir malumatının olmadığı düşünülemeyeceğini, yerel mahkemece bu hususların dikkate alınmadığını, ayrıca; yerel mahkemece kurulan hükümde söz konusu çekin fatura bedeline istinaden alındığı kabul edilmişse de, işbu hususta öne sürdükleri beyan ve itirazlarının dikkate alınmadığını, davalının, sunduğu faktoring sözleşmesi ve faturanın, davaya konu çekin, bir mal veya hizmet satışı sonucu temlik alındığını ispat etmeye yeterli olmadığını, üst mahkeme kararları ile de sabit olduğu üzere çek bedeli ile fatura değerleri ve tarihleri arasında bir uyum bulunması, bu faturaların temel borçlandırıcı ilişkiye yeterli bir belge olması gerektiğini, BAM ve Yargıtay kararlarının bu yönde olduğunu, ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/97 E. ve 2018/577 K.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/19-288 Esas, 2010/557 Karar sayılı, 03.11.2010 tarihli kararı) ayrıca davalı faktoring firmasına dava dışı şirket tarafından sunulan faturanın sahte olup olmadığı hususunda da bir değerlendirme ve araştırma yapılmadığının, dava dışı şirketler tarafından gerçek dışı fatura düzenlenmiş olmasının da muhtemel olduğunu, bu kapsamda, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 2013/8296 Esas, 2013/1812 Karar sayılı ve 24.06.2013 tarihli kararı bulunduğunu, her ne kadar davalının kötüniyetli olduğu ve işbu nedenle davanın kabulü gerektiğini, faturanın sahte olup olmadığının ve davaya konu çekin usulüne uygun bir şekilde temlik alınıp alınmadığının da araştırılması gerekirken araştırılmadığını, gerekçeli kararda ‘tarafların sözleşmeye ve fatura içeriklerine itirazı bulunmadığı’ gerekçesiyle bu yöndeki itiraz ve beyanlarının dikkate alınmadığı, davalının gereken dikkati ve özeni göstermediğini, bilirkişi ek ve kök raporlarına ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi kök ve ek raporu incelendiğinde, davaya konu çekin davalı faktoring şirketi tarafından nasıl ve ne şekilde temlik alındığına ilişkin, somut bir değerlendirme ve araştırma yapılmadığını, müvekkilin zaten keşidecisi tarafından yasal hamiline ödenmiş çeke ilişkin ayrıca davalı faktoring şirketine de ödeme yapmak durumunda kaldığını, davalının bir faktoring şirketi olduğu ve Finansal Kurumlar Birliği üyesi olduğu ve bu sebeple çek hakkında ödeme yasağı olduğunun bilmesi gerektiği hususlarına ilişkin hiçbir kanaatin de bildirilmediğini, bu hususlarda mahkemeye gerekli beyan ve itirazlar sunulduğunu ancak itirazların değerlendirilmediğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; Dava konusu çekin, … Bahçeşehir Şubesine ait … seri no.lu 31.04.2014 keşide tarihli 11.530,00 TL bedelli, dava dışı … tarafından davacı … adına keşide edilmiş olduğunu, davacının yetkili hamil olduğunu, Çekin arkasındaki ciro Silsilesine göre; …, … — …, … Ltd. Şti., … Ltd.Şti. “ cirosu ile davalı … A.Şirketine verilmiş olduğunu, Dava konusu çekin ciro silsilesinde bulunan; …, …- …, … ve … Ltd.Şti. firmalarına ait davacı şirket ticari defterlerinde herhangi bir kayda rastlanılmadığını, buna göre söz konusu firmalar ile davacı Şirket arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığının anlaşıldığını, Davalı kaktoring Şirketi ile dava dışı. … Ltd.Şti, arasında 20.11.2013 tarihinde akdedilen Faktoring Sözleşmesi kapsamında; davalı Şirkete temlik iedilen fatura borçlusunun … Ltd.Şti olduğunu, fatura karşılığında davalı şirkete teslim edilen dava korusu çekin arka yüzünde fatura borçlusu şirket cirosu ile zok … Ltd.Şti.’ne verildiği ve bu şirket tarafından davalı şirkete teslim edildiğini, Dosyada çek keşidecisi tarafından çek iptal kararından sonra çek bedelinin çekin iptal kararını alan şahsa ödendiğine dair banka dekontların sunulduğunu, Davacı tarafından ileri sürülen çek bedelinin davacı vekili vasıtası ile ödendiğine dair dekontların sunulduğu, Davacının ileri sürdüğü sebepler ile istirdat talebinde bulunup bulunamayacağının ve diğer hususlarda takdirin mahkemede olduğu” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile alacaklısı … A.Ş borçlularının …, …, …, … ve TDK Makine adlı şirketleri olan dosyada …’a ait 11.530,00 TL bedelli 31.04.2014 keşide tarihli çek nedeniyle takibe girişildiği, söz konusu çekin incelenmesinde keşidecisinin dava dışı … LTD. ŞTİ lehtarın davacı sonraki cirantaların …, …, … LTD. ŞTİ, … LTD.ŞTİ hamilin ise davalı olduğu, ödenmek üzere 30.04.2014 tarihinde bankaya ibraz edildiği, ancak 29.11.2013 tarihli asliye ticaret mahkemesinin ödemeden men yasağı nedeniyle ödeme yapılmadığının şerh verildiği, icra dosyasında borçlu vekilinin dosyaya müracaatla kapak hesabı yapılmasını istediğini ve 9.9.2015 tarihinde 16.750.00.TL dosyaya ödeme yapıldığı 28.09.2015 tarihinde ise alacaklı vekiline reddiyat yapıldığı, anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan istirdat davasıdır. Davacı taraf dava konusu çekin de aralarında bulunduğu bir kısım çeklerin son hamili olan …’ın işyerindeki kasadan çalındığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu çekin incelenmesinde, keşidecisinin dava dışı … LTD. ŞTİ lehtarın davacı sonraki cirantaların …, …, … LTD. ŞTİ, … LTD.ŞTİ hamilin ise davalı olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde hamil olduğu belirtilen …’ın söz konusu çekte herhangi bir sıfatı bulunmamaktadır. Yine çekteki ciro silsilesi incelendiğinde davalının dava konusu çeke düzgün bir ciro silsilesi ile hamil olduğu görülmüştür. Ayrıca dosya içerisinde bulunan Faktoring sözleşmesinin incelenmesinde sözleşmenin davalı ile kendinden önceki ciranta olan … LTD. ŞTİ arasında imzalandığı ayrıca … LTD. ŞTİ tarafından … LTD. ŞTİ’ne 09/11/2013 tarihli 21.240-TL bedelli faturanın düzenlendiği görülmektedir. Öte yandan davalının çeki iktisabında ağır kusurlu ya da kötü niyetli olduğu hususu da usulüne uygun deliller ile kanıtlanamamıştır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafın iddialarını ispatlayamadığı, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılarak davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/01/2022